MANGALDA KÜL BIRAKMAYAN LİBERALLERİN ŞİMDİ NEDEN ÇITLARI ÇIKMIYOR?

Doğan Yurdakul'un kaleminden!

Bayram “tatilinin” rehavetinden çıkar çıkmaz bizleri yine çok sarsıntılı bir gündem bekliyor.

Tam global ekonomik krizin Türkiye’ye yansımalarını yaşamaya ve tartışmaya başlayacağımız anlaşılıyordu ki, son terörist saldırıyla birlikte terörle mücadele gündeme damgasını vurdu.

Ayrıca Ekim ayının ortasında ve sonlarında patlaması muhtemel iç politika kasırgaları da yine ön plana çıkacak gibi görünüyor.

Odatv.com olarak, Anayasa Mahkemesinin Türban ve AKP Kapatma davalarının gerekçeli kararlarını bu ay açıklayacağını, Ergenekon davası duruşmalarının da 20 Ekim’de başlayacağını yazmıştık (bkz. Ergenekon laiklikten yine rol çalacak mı? odatv.com 9 Eylül 2008)

Hele bu yoğun gündeme bir de Almanya’daki Deniz Feneri davasının Türkiye ayağıyla ilgili soruşturma eklenirse ortalık iyice karışacak.

Ancak bu davanın başlayabilmesi oldukça uzun ve karmaşık bir bürokratik prosedürü gerektiriyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Almanya’daki davanın kararının istenmesine ilişkin yazısı Adalet Bakanlığına ancak bayramdan önce gelebilmişti. Şimdi Bakanlık bu yazıyı Dişleri Bakanlığına, onlar da Alman Dışişlerine gönderecek. Talep oradan Hessen Eyaleti Adalet Bakanlığına, oradan da Frankfurt Mahkemesine gidecek. Mahkeme talebi uygun bulursa Deniz Feneri davasının kararı aynı yollardan geçerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gelecek. Tercüme edilip incelenecek, uygun görülürse dava açılacak.

Yani, hükümet ipe un sermek isterse bu prosedürü dilediği gibi uzatıp, Deniz Feneri’nin gündeme gelmesini erteleyebilir.

Ama hükümetin önümüzdeki yeni gündemle istediği gibi oynamasını engelleyecek bir konu var: Avrupa Birliği hedefi!

İşte o noktada hükümet önemli bir açmazla karşı karşıya bulunuyor. Yolsuzluk konusu, bugüne kadar hükümeti desteklemiş olan Avrupa basınında homurdanmaların başlamasına yol açıyor.

Öte yandan Ergenekon davası soruşturmalarındaki uygulamaların, altında imzamız bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılıklar gösterdiği de artık saklanamıyor. AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, üç gündür hem tutukluluk koşullarında, hem de telefon dinleme olaylarında Avrupa hukukuna aykırı davranıldığını yazıyor. Gizli tanık konusunda Avrupa normlarına uygun davranılıp davranılmadığı ise duruşmalar sırasında anlaşılacak (Milliyet, 3, 4 ve 6 Eylül 2008).

Sanıklardan biri bile bu uygulamalarla ilgili olarak AİHM’ye gidecek olsa hükümetin başının çok ağrıyacağı anlaşılıyor.

Ama AKP kapatma davası sırasında yeri göğü inleterek Anayasa Mahkemesini baskı altına almaya çalışan Avrupalı “insan hakları savunucularından” bu konularda maalesef henüz hiçbir tepki duyamadık.

Onlardan ses çıkmayınca, tabii Türkiye’deki uzantıları da kıllarını kıpırdatmadılar. Hani AB’ye duydukları aşk için mangalda kül bırakmayan “liberal demokratlarımız” var ya; işte onlar. Hükümetin anti-demokratik uygulamaları ve yolsuzluklar konusunda aynen Avrupalı üstatları gibi onların da çıtları çıkmıyor. Ancak durumları da gittikçe güçleşiyor. Şimdi artık hükümet yağcılığıyla AB hukuku arasındaki bir yol ayrımındalar ve tavır saptamakta zorlanıyorlar. Keyifleri bilir! Onlar olup bitenlere gözlerini kapamaya çalıştıkça ne kadar “demokrat” oldukları da iyice açığa çıkıyor.

Doğan Yurdakul

Odatv.com

doğan yurdakul deniz feneri ergenekon AKP arşiv