KÜRTLER'İN ANASI HANGİ FRANSIZ ÇIKTI

Erbil’deki Kürt Bölgesel Yönetimi, Kürt meselesi konusunda yıllarca Türkiye aleyhinde konuşan ve siyasi Kürtçü unsurlara destek veren Fransa eski...

Erbil’deki Kürt Bölgesel Yönetimi, Kürt meselesi konusunda yıllarca Türkiye aleyhinde konuşan ve siyasi Kürtçü unsurlara destek veren Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın eşi Daniel Mitterand’ın adını taşıyan bir okulu, 5 Ekim 2009 günü resmi bir törenle açtı. Ama nedense bu haber Türk basınında kimsenin ilgisini pek çekmedi.

Erbil’de, Fransızca eğitim veren okulun açılışına Daniel Mitterand, Kürt Yönetimi Eğitim Bakanı Dilşad Abdulrahman, Erbil Valisi Nevzat Hadi, Fransa'nın Erbil Başkonsolosu Dr.Frédéric Tissot, Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan (Salim Gemici) ve sanatçı Şivan Perwer (İsmail Aygün) katıldı.

Fransa’nın Erbil Başkonsolosu Tissot’ün, törende yaptığı konuşma ilginç: “Kürtleri sürekli savunduğum için, bana, ‘sen Fransa'nın mı, yoksa Kürtlerin mi elçisisin?’ diye soru soruyorlar. Ben de ‘ikisinin de’ diye cevap veriyorum.”

Daniel Mitterand da konuşmasında, yine her zamanki gibi Türkiye’yi hedef aldı ve şöyle dedi: “Kürtlere sahip çıktığım için çok eleştirildim. Bana çok kez ağır sözler söylendi. Türkiye'deki Kürt sorunu çözülmelidir. Bu sorunun çözümü Türkiye'nin elindedir. Türkler savaşı durdurup, Kürtlerin haklarını verirlerse, savaşacak bir Kürt kalmaz.” (Xebat, Sayı: 3292, 06.10.2009; Rudaw, Sayı: 81, 12.10.2009).

Yıllar önce Erbil’de Kürt Parlamentosu’nun açılışında da hazır bulunan ve bizzat Celal Talabani tarafından “Kürtlerin Anası” diye takdim edilen Daniel Mitterand’ın, bugün neden hala Kürtler’e ilgisinin devam ettiğini sormak hakkımız değil mi?

Fransa’nın Kürt meselesine olan ilgisi ve bu meselenin tahrikindeki rolü elbette yeni değildir ve yüz yıl öncesine kadar uzanır. Bu hususta, bazı konulara kısaca değinmek istiyorum.

Fransa, Suriye’yi işgali altında bulundurduğu dönemde, özellikle 1925 sonrasında Türkiye’den Suriye’ye kaçan Kürtçü unsurları himayesine alarak onları Türkiye’ye karşı örgütleyip yönlendirdi. 1927’de, yönetiminde Kürt ve Ermeni unsurların eşit şekilde yer aldığı Hoybun Örgütü’nü kurdurdu.

Hoybun’un başlattığı Ağrı isyanının (1930) başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, Fransızlar askeri yöntemi askıya alarak siyasi yönteme yöneldiler ve Suriye’de siyasi Kürtçülük faaliyetlerinin temelini attılar. Celadet Bedirhan’ın Fransız alfabesini temel alarak, Şam’da ilk Kürtçe latin alfabesini, akabinde Hawar dergisini (1932) ve bir düzine Kürtçe kitap yayınlaması, Fransa’nın desteği ile gerçekleşti. Kardeşi Kamuran Bedirhan da önce Beyrut’ta Roja Nû (1932), ardından Şam’da Ronahi (1942) dergisini çıkardı. Ronahi’nin her sayısında Fransız ordusuna yapılan övgüler dikkat çekici. Kamuran Bedirhan’ın 1946 yılında Fransa’ya götürülerek Sorbon Üniversitesi’nde açılan Kürdoloji Enstitüsü’nün başına getirildiğini ve bundan sonraki siyasi Kürtçülük faaliyetlerinin Fransa merkezli olarak yönlendirildiğini de kaydedelim.

Bu arada, Dersim isyanı (1937) sırasında Suriye’ye kaçan “Baytar Nuri” lakaplı Vet.Dr. Mehmet Nuri Dersimi’nin; “İngiliz ve Fransızların, Musul petrolleri ve diğer meselelerin kendi menfaatleri namına neticelenmesi için Türklere karşı Hoybun’un faaliyetlerini desteklediklerini” (Kürdistan Tarihinde Dersim, Halep 1952, s.255) açık bir şekilde itiraf ettiğini belirtelim.

Irak yönetimine karşı, 1961 yılı itibariyle silahlı mücadele başlatan Molla Mustafa Barzani’ye destek veren ülkelerin başında da Fransa geliyordu.

Fransızlar tarafından 1963’te kurulan “Comite de Solidarite a la Revolution Kurd” (Kürt İhtilali ile Dayanışma Komitesi) isimli oluşum, Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerin davasının Avrupa kamuoyuna anlatılması ve destek alınması için aktif rol üstlendi, yayınlar yaptı. Pek çok Yahudi de bu oluşumda görev aldı. Yahudiler o dönemde, Irak hükümetinin Kürtlere ve İsrail’e karşı kullanacağını gerekçe göstererek, Fransa’nın Irak’a silah satmasını engellediler.

“Kürt İhtilali ile Dayanışma Komitesi” tarafından 1966 yılında Paris’te Fransızca olarak yayınlanan lüks baskılı “Pesh Merga” (Peşmerge) adlı dergide yer alan ve Kürtler adına Irak hükümetinden istenen talepler nelerdi?

İşte o talepler:

“-Kürtlerin bir millet olarak ulusal haklarının tanınması,
-Irak sınırları içerisinde, ‘Kürdistan Bölgesi’ sınırlarının belirlenmesi ve azami otonomiyle bölünmesi,
-Kürtçe’nin Kürdistan’ın resmi dili olarak kabul edilmesi ve eğitim-öğretimde kullanılması,
-Kürt topraklarındaki petrol gelirlerinin Kürt halkına verilmesi,
-Kürtlerin güvenliğinin Kürtlerden oluşan güçlerce sağlanması,
-Merkezi Irak hükümetinin, Kürt ve Araplardan oluşturulması.”
(Bkz. Hulusi Turgut, Barzani Olayı, İstanbul 2008).

Fransız destekli “Pesh Merga” dergisindeki bu istekler, bugün tümüyle Irak’ta gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Şimdi de, aynı isteklerin bu kez Türkiye’de uygulamaya konulması maksadıyla, bazı iç ve dış odaklarca nasıl çaba sarf edildiği ve senaryolar hazırlandığı ortadadır. Bu gerçeği hala idrak edemeyenlere ne demeli acaba?

Sinan Sungur
Odatv.com

arşiv