Kuklacılarla mücadele buysa, vay halimize... TSK’ya terhis PKK'ya petrol...

Müyesser Yıldız Sincan Cezaevi'nden yazdı...

Şu soru ile başlayayım; AKP iktidarından önce “beka” sorunumuz var mıydı? Hayır, yoktu.

Oysa şimdi bizzat Erdoğan’ın daha geçen hafta söylediği gibi, “yedi düvele karşı vatan savunması” yapılıyor.

Peki bu noktaya nasıl gelindi?

Yine Erdoğan’ın 11 Temmuz’daki ifadesiyle, “Türkiye hangi konuda kendinden taviz vererek, uzlaşma yolunu aradıysa, hepsinde kaybettiği” için olabilir mi?

Bazı örneklerle anlatırsak; daha en baştan “Ankara’nın şerrinden Brüksel ve Washington’ın şefaatine sığınıldığı”, ABD’nin bir maşası FETÖ’ye “ne istedilerse verildiği”, diğer maşası PKK ile masaya oturulduğu; Kıbrıs’ta, Ege’de emperyalizmin asırlık planları ortadayken “Kazan-kazan… Çözümsüzlük çözüm değildir… Ayağımızdaki prangaları sökeceğiz” dendiği; yine emperyalizmin önce Irak, sonra Suriye’yi bölme planlarına tuzlukla koşulduğu için olmasın?

KUKLALAR TAMAM DA KUKLACILAR KİM

Erdoğan’ın Temmuz ayı içindeki açıklamaları ile devam edelim.

Botan Çayı Beğendik Köprüsü açılış töreninde, “Sınırlarımızı kuşatmaya çalışan terör örgütlerini tepelemekle kalmadık, karada ve denizde oldukça derinlikli bir güvenlik hattı oluşturduk. Artık oyuna gelmeyeceğiz. Kuklalarla değil kuklacılarla muhatap olduğumuz bir döneme girdik. Ne terör örgütleri ne kısır gündemler ne diğer tuzaklar işe yarayacak” dedi.

MİT İstanbul Bölge binasının açılışında, fethin üzerinden asırlar geçmesine rağmen İstanbul’un Türk Milleti ve Müslümanların elinde olmasının kabullenilemediğini gördüklerini vurguladı.

Sümela Manastırı’nın açılışında da şöyle konuştu:

“Ayasofya’nın açılışı ülkemizde ve dünyada hakka ve hukuka saygılı olanlar ile zihni ve kalbi kararmış olanları ayıran bir turnusol kâğıdı işlevi görmüştür. Milletimizin Anadolu’daki bin yıllık varlığını kabul edemeyenler Ayasofya bahanesi ile bir kez daha kinlerini kustular. Başaramayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu milleti teslim alamayacaksınız.”

Daha önce de “üst akıl”dan söz edilmiş, ama adı konmamıştı. Şimdi ise “kuklacılar” deniyor. Kimdir bu kuklacılar ve milletimizin Anadolu’daki varlığını kabul edemeyip bu ülkeyi teslim almaya çalışanlar? Yine “meçhul” bırakılsa da onlardan birisinin hala “stratejik müttefik” denilen ABD olduğunu biliyoruz.

KUKLACI NELER YAPTI

Hemen Türkiye Ayasofya ile meşgulken son bir ayda kuklacı ABD’nin neler yaptığını hatırlayalım mı?

- Haziran sonunda Suriye’deki PKK’ya 21 milyon dolar verdi. Teröristlere ödenen maaşa %150 zam yapıldı.

- Temmuz’un ilk haftasında Rum ordusunu eğitme kararı aldı.

- Temmuz ortalarında ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General McKenzie Suriye’ye giderek “General” diye hitap ettikleri teröristbaşı Mazlum Kobani ile görüştü, “ortaklığın devam ettiğini” bildirdi. Görüşmede, “koordinasyon ve ortak çalışma düzeyinin yükseltilmesi” kararlaştırıldı.

- ABD’nin 101. Hava İndirme Tugayı Dedeağaç’a yerleşirken, malzemeleri taşıyan ABD bayraklı bir gemi Bizans bayrağı çekti.

- ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Geoffrey Pyatt, 101. Tugay’la ilgili olarak, “ABD'nin ortak güvenlik ve ekonomik çıkarlarımızı ilerletmek için Yunanistan ile çalışmaya kararlı olduğu” konusunda izleyen herkese açık bir sinyal gönderdiklerini söylerken, Meis Adası dahil Yunanistan’a ait adaların Yunanistan anakarası ile aynı münhasır ekonomik bölge haklarına sahip olduğunu iddia etti. Ve de Türkiye’ye “Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile Kıbrıs’ın kendi yetki alanı ilan ettiği alanlarda doğal kaynak arama planları gibi gerginlik yaratan faaliyetlerini durdurması yönünde” çağrı yaptı.

- ABD ve Fransız askerlerinin, Suriye’nin Haseke ile Deyrizor bölgelerinde PKK/YPG teröristlerini eğittiği, Ömer petrol sahasında gerçekleştirilen eğitimde İHA’ların belirlediği merkezleri karadan ele geçirme, topçu atışı, havadan indirme ve üslere saldırıları engelleme yöntemlerinin uygulamalı anlatıldığı ortaya çıktı.

- ABD ordusunun Irak-Suriye Özel Operasyonlar Ortak Görev Gücü’nün Sözcüsü Albay Myles B. Caggins, Suriye’deki PKK/YPG’li teröristleri ziyaret etti. Onlardan “dostluk plaketi” aldı ve ziyaret fotoğraflarını Twitter hesabından “dostluk, ortak değerler” mesajıyla paylaştı.

İşte tüm bunlar yaşanıyor, Erdoğan o açıklamalarla “yedi düvele” meydan okuyorken, Washington’daki Türk Miras Vakfı’nın düzenlediği panele video konferans ile katılan Milli Savunma Bakanı Akar ise Türkiye ve ABD’nin aradaki görüş farklılıkları ve ilişkilerdeki iniş-çıkışlara rağmen birçok zorluğun üstesinden geldiğini belirtip, “Türkiye ve ABD’nin geçmişte birçok kez yaptığı gibi daha olumlu bir yola gireceğine inancımız tamdır” diyor, beraberinde “NATO’ya bağlılığımız sağlamdır” mesajı veriyordu.

TSK TERHİS EDİLİRKEN

Meğer bu süreçte bir şey daha olmuş; YAŞ kararlarıyla TSK’dan tam 600 albay re’sen emekliye sevk edilirken ABD, Suriye PKK’sının “devletleşmesi” yolunda bir adım daha atmış.

Trump’ın sık sık Erdoğan’la muhatap ettiği Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, teröristbaşı Mazlum Kobani’yle görüşmüş. Kobani Graham’a Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol yataklarının modernizasyonu için bir Amerikan şirketi ile anlaştıklarını söyleyip bunu Trump’a iletmesini istemiş.

Graham da Senato Dış İlişkiler Komitesi toplantısında, “Bunu destekliyor muyuz?” diye Dışişleri Bakanı Pompeo’ya sormuş. Pompeo, “Destekliyoruz. Anlaşma düşündüğümüzden daha uzun zaman aldı. Şu anda yürürlüğe koyma aşamasındayız” karşılığını vermiş.

Dahası var. AI Monitor’ün iddiasına göre ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, bu anlaşmayla ilgili olarak Ankara’yı bilgilendirmiş, Ankara “olumsuz tepki vermemiş”!

Dışişleri Bakanlığı anlaşma için, “Esefle karşılıyoruz” dedi.

Ne zaman? Rezalet yarım yamalak da olsa Türk medyasına (Hürriyet “Jeffrey Ankara’yı bilgilendirdi” bölümünü görmedi) yansıyınca!

Hani istihbaratımız Suriye’den “sokak sokak haberdar” idi ve “çok iyi işler çıkarıyor”du? Neden bunu önlemek için bir girişimde bulunulmadı?

Ankara olayı biz gibi medyadan öğrenip tepki gösterdiyse çok vahim. Biliyordu da yine medyaya yansıdığı için tepki göstermek zorunda kaldıysa o daha da vahim! Kuklacılarla mücadele buysa, vay halimize!

Erdoğan Ayasofya’nın camiye çevrilmesi kararını imzaladıktan sonra, “Kimin ne dediğine değil bizim hakkımızın ne olduğuna, milletimizin ne istediğine bakarak bu kararı aldık” demişti.

Kadir Has Üniversitesi’nin Nisan ayında yaptığı Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları adlı araştırmasında, milletimizin ilk sırada %70 ile ABD’yi tehdit saydığı, bunun sebebinin de “PYD’ye destek vermesi” olduğu sonucu çıkmıştı. Öyleyse acaba bu konuda neden milletimizin ne istediğine bakılmıyor?

Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

Müyesser Yıldız

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

G4 Blok

Odatv.com

Kuklacılarla mücadele buysa, vay halimize... TSK’ya terhis PKK'ya petrol... - Resim : 1

arşiv