Koskoca CHP bu şekilde yönetilmemeli

Dünkü Cumhuriyet’te (3 Aralık 2015) yer alan bir habere göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 16-17 Ocak 2016’da yapılacak olağan kurultaya iki de...

Dünkü Cumhuriyet’te (3 Aralık 2015) yer alan bir habere göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 16-17 Ocak 2016’da yapılacak olağan kurultaya iki de tüzük değişikliği getiriyor. Söz konusu iki madde revizyonundan birisi ön seçim mevzuatıyla ilgili. Yönetmelik değişikliği, tüzüğe işlenecek. İkinci revizyonun ise genel başkan Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran seçimleri öncesinde de dile getirdiği “Milletvekili seçimleri için bir kez kontenjan kullanan adaylar, ikinci kez kullanmayacak” sözüne uygun olarak yapılması bekleniyor habere göre (Hatırlanacağı gibi, CHP’de ilk olarak bir süre genel başkan yardımcılığı ve PM üyeliği de yapan E. Büyükelçi Osman Korutürk bir defa kontenjan veya merkez yoklamasıyla aday olunması gerektiğini, ikinci kez aynı kişinin bu şekilde adaylaşmasının uygun olmayacağını, ön seçimi de fırsat olarak değerlendirerek bu bağlamda ön seçime gireceğini açıklamıştı 7 Haziran seçimleri öncesinde. Bu açıklama sonrasında Kılıçdaroğlu da bu yaklaşımı kurak haline getireceğini ifade etmiş ve kendisi de İzmir’den ön seçime girmişti).

Kılıçdaroğlu’nun, seçimli olağan kurultay sonrasındaki bir tarihte, muhtemelen 2016 sonlarında bir program ve tüzük kurultayı düzenleyerek halının altına süpürülen, buzdolabına kaldırılan sorunlara çözüm arayacağı da zaman zaman ifade ediliyor kendi ağzından.

TEK ADAMLIKTA ISRAR NEYE YARAR

CHP’nin yenilenen delegasyonla olağan kurultaya giderken “tek adam” yönetiminden vazgeçmeyeceği, Kılıçdaroğlu’nun bu çizgiyi iyice benimsediği anlaşılıyor. Üye ve örgüt yapısındaki dengesizliklere, yapısal krize görevde olduğu 5,5 yıl boyunca eğilmeyen Kılıçdaroğlu, kurultaya gidilirken mahallelerden itibaren delegasyonun geçmiş 5,5 yıldaki ‘yöntemlerle’ belirlendiğini de çok iyi biliyor. Yine aynı şekilde bu delegelerle ilçe ve il yönetimlerinin oluşacağını da. Keza, bu delegasyon kendisini görev devam ettirecek. Kurultayda da bir ‘Pirus zaferi’ kazanacak. Salonda muhtemelen bir de ‘zafer’ turu atacak?

Peki, ya sonra? Önümüzdeki olası bir referandumda, yerel veya genel ilk seçimde? Bu yapıyla CHP’nin sadece vitrindeki bazı değişiklilerle ‘nal toplayacağını’ söylemek için bilici olmaya gerek yok. Nitekim şimdiye kadar Kılıçdaroğlu 70’in üzerinde MYK üyesiyle, yüzlerce PM üyesiyle çalıştı. Vitrindeki isim değişikliklerinde keramet olsaydı CHP’nin şimdiki noktadan çok ileride olması gerekirdi.

KURULTAYDAKİ FIRSAT

Kılıçdaroğlu öncelikle tek adam olmaktan vazgeçmeli. Kurultay bunun için ilk fırsat. Bir tüzük değişikliği daha gündeme getirebilir olağan kurultayda. MYK’yı ve Genel Sekreteri PM’nin seçmesini ve gerektiğinde değiştirmesini sağlayabilir. Böylelikle denge-fren mekanizması kazanan, kolektif ve daha enerjik, sorumluluğu tek adamdan kurullara delege eden bir yönetim yapısı hayata geçirilebilir. Önemli kararlarda “Tek adam”a verilen yetkiden dolayı hesap sorulamama hali ortadan kalkar.

Şimdiki durumda anahtar listesiyle PM’yi genel başkan belirliyor. PM içinden MYK’yı da kendisi atıyor genel sekreterle birlikte. MYK üyeleri iki dudağının arasında; istediğini görevden alıyor, istediğini atıyor. Hatta bu işin suyu çıktı diyebiliriz; çoğu zaman MYK üyeleri görevden alındığını televizyonda alt yazıdan veya internetten öğreniyor, bazıları da göreve getirileceğini veya getirildiğini başkalarından duyuyor. Son kurultayda hatırlanacaktır; listesindeki Murat Özçelik’i seçtiremeyince genel başkan ne yaptırmıştı? İki PM üyesi Özgür Özel ve Aykut Erdoğdu’yu muhtemelen bazı vaatlerle istifa ettirip Özçelik’i ittire kaktıra PM’ye almış, sonra da MYK’ya taşımıştı. (Özçelik sonra istifa etti, geri geldi, bir daha istifa etti)

KOSKOCA CHP’NİN BU ŞEKİLDE YÖNETİLMEMESİ GEREKİYOR

Bir de karar örneği vereyim. Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için PM yetkiyi genel başkana verdi. Genel başkan kurullarla istişare etmeksizin Ekmeleddin İhsanoğlu ismini belirledi. Parti kamuoyu bu adayı tutmadı. Muhtemelen PM de soğuk bir duş aldı ama iş işten geçmişti. Neden? Çünkü bir kez yetkiyi genel başkana vermişti! Sonuç ortadaydı ama yapacak bir şey yoktu, sorulacak hesap da…

İşte tek adam yönetimi böyle bir şey… Koskoca CHP’nin bu şekilde yönetilmemesi gerekiyor.

TEK ADAMLIK MI KOLEKTİF YETKİ VE SORUMLULUK MU?

CHP’yi en başta CHP genel başkanının düşünmesi beklenir. Bakalım “tek adam”lık mı tatlı gelecek Kılıçdaroğlu’na yoksa yetki ve sorumluluğun kolektifleşeceği yönetimi mi tercih edecek?

CHP’yi tıkayan ve köklü bir yapısal reformu zorunlu kılan tabloyu değiştirmeye Kılıçdaroğlu bilahare yöneleceğini ifade ediyor. Bu kurultaydaki tüzük değişikliğiyle parti kamuoyunda sıklıkla ve yaygın olarak dile getirilen bu öneriye kulak verirse belki de iyi niyetini de ortaya koyabilir, daha köklü değişiklikler konusunda güven verebilir. Tabii bir ön koşulla; partinin kimliğini dejenere adımlarına da son vermesi gerekiyor. Partinin kurucu başkanının kim olduğunu ve yanı zamanda onun ebedi genel başkan olduğunu hatırlaması gerekiyor. Altı Ok’un “babaannemizin fotoğrafı gibi” evlerin duvarına asılacak bir nostalji olmadığını da…

Bir buçuk ay kadar bekleyip göreceğiz.

M. Ayhan Kara

Odatv.com

CHP kılıçdaroğlu arşiv