Köprüçay göz göre göre zehirlendi

Yıllardır HES projeleriyle damardan zehirlenen Köprüçay, artık zehir kusuyor. Köprüçay'daki balık ölümleriyle ilgili sorularımızı yanıtlayan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici sorunu değerlendirdi...

Yıllardır HES projeleriyle damardan zehirlenen Köprüçay, artık zehir kusuyor. Köprüçay'daki balık ölümleriyle ilgili sorularımızı yanıtlayan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, konuyla ilgili yetkililerce yapılan açıklamaların yıllardır her yerde aynı ve sorunun bütünün göstermekten uzak olduğuna işaret etti.

Kesici, ''Eğer balıklar hastaysa, yaşadıkları ortam da hastadır. Artık birbirimizi kandırmaktan vazgeçip bir an önce sorunun temelinde yatan nedenlerle yüzleşelim. Köprüçay'daki HES inşaatları yüzünden nehre betonlar, hafriyatlar döküldü, nehrin ekosistemi bozuldu. Su canlılarının üzerine adeta 'ölü toprağı' örtüldü. Artık yeter! İnsanlar, kendilerinin de doğanın bir ürünü olduğunu anlayarak haddini bilmeli'' dedi.

Bir kaç yıl öncesine kadar yılda 1 milyon ziyaretçiyi ağırlayan Türkiye’nin en önemli rafting merkezi Köprüçay’da yaklaşık 10 gündür yaşanan balık ölümleri dikkatleri bu bölgeye çevirdi. Antalya'nın Serik ilçesi, Sarıabalı Mahallesi'nde yaşana balık ölümleriyle ilgili yetkililerin yaptığı açıklamada, konuyla ilgili yapılacak analizin ardından detaylı açıklama yapılacağı kaydedildi. Köprüçay'da yüzmek, balık tutmak ve buradan tutulan balıkların tüketilmesine yasak getirildi. Yaklaşık 30 yıldır Türkiye'nin sulak alanları konusunda bilimsel çalışmalar yürüten Tirkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Antalya'da Köprüçay nehrinde yaşanan ve kamuoyunda endişe yaratan balık ölümleriyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

'BALIK ÖLÜMLERİ EKOSİSTEM TAHRİBATINA BAĞLI OLABİLİR'

Serik ilçesine bağlı Sarıabalı Mahallesi civarında Köprüçay nehrinde yaşanan balık ölümlerinin, son bir kaç yıldır nehrin ekosistemi üzerinde yapılan tahribatlara bağlı olabileceğini dile getiren Kesici, yörede kullanılan tarımsal zehirlerin, patlatmalardan kaynaklanan zehirli yeraltı gazlarının suya karışmış olabileceği olasılığının da göz önüne alınması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

'BU AÇIKLAMALARDAN BIKTIK, BİRBİRİMİZİ KANDIRMAYALIM'

"Köprüçay üzerindeki HES projelerinin daha nehre döktüğü beton kalıntılarıyla ilgili görüntüler daha hafızalarımızdaki canlılığını koruyor. Ayrıca nehrin daha yukarı kısımlarındaki çamurlu rengi aslında fazla söze gerek bırakmayacak kadar durumu ortaya koyuyor. Balık ölümleriyle ilgili tahlil sonuçlarına göre elbette yetkililer bir açıklama yapacaklardır. Ancak yıllardır bu tür açıklamalardan bıktık artık. Adeta hepsi tek bir kalemden çıkmışçasına yapılan resmi açıklamalar, Bafa Gölü'nde, Eğirdir'de, Menderes'te, Sapanca'da, Nilüfer Çayı'ndaki balık ölümleriyle ilgili gerçek sorunların üstünü örtmekten öte bir anlam ifade etmiyor. Oysa su kaynaklarımız büyük bir vurdumduymazlıkla salt ekonomik kaygılar uğruna hızla kirletiliyor. Yaşamın gerçek kaynağı olan bu alanlar adeta çöplüğe dönüştürülüyor. Artık birbirimizi kandırmayalım.

'BALIKLAR HASTAYSA, YAŞADIKLARI ORTAM DA HASTADIR'

Eğer balıklar hastaysa, yaşadıkları ortam da hastadır. Köprüçay'daki HES projelerinin inşaatında kullanılan patlayıcılar ve diğer kirleticilerin nehri ne hale getirdiği ortadayken bu sorunu görmezden gelen açıklamalar yapmak gerçekçi değildir. Köprüçay'ın 100 ayrı noktasından örnek alsanız 'bu su temiz' denilebilir, yine aynı şekilde 100 farklı noktasından örnek alsanız, 'bu suda canlı yaşamaz' da diyebilirsiniz. Bu nedenle bir noktadan su örneği alıp 'oksijen seviyesi normal görünüyor' demek buradaki balık ölümlerini açıklamak için yeterli değildir. Bir su kaynağında balıklar ölüyorsa bu su kaynağının bütününde bir sorun var demektir. Buradaki suyun tarımda kullanılmasının da önüne geçilmeli."

'KİL VE HAFRİYAT SU CANLILARINA ÖLÜ TOPRAĞI ÖRTÜYOR'

Nehir ekosistemlerine karışan çimento kalıntısı ve hafriyat atıklarının, içerdiği kil ve diğer ağır metaller nedeniyle suyun kalitesinde ve su canlılarının yaşamında oldukça olumsuz etkiler yaratabileceğini dile getiren Kesici, kil ve benzeri inorganik kirleticilerin güneş ışınlarını engelleyerek fotosentez hızını düşürdüğünü, bunun da ortamda kokuşmalara neden olduğuna dikkat çekerek, "Bu tür kirleticiler suda kolayca çözünemediklerinden dip yapıda birikime neden olarak bazı su canlılarının üzerinde topraktan bir örtü oluşturmaktadır. Buna 'Ölü toprağı' benzetmesi de yapabiliriz" dedi.

'DOĞAYA EN FAZLA ZARARI VEREN CANLI İNSAN'

Sulak alan ekosistemleri üzerinde son yıllarda yaşanan tahribatlara yönelik tepkisini de dile getiren Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, insan dahil tüm canlıların suyun ürünü olduğuna işaret ederek, "Ekonomik gerekçelerle yaşam alanlarını yok edip bu benzersiz ekosistemi bozanlar, kendini doğadan daha güçlü görenler büyük bir yanılgı içindeler. Bir an önce doğaya en çok zarar evren canlı türü olan insan haddini bilmeli ve bu yanlıştan dönmeli. En önemlisi de doğaya karşı sorumluluklarını anımsayıp buna göre adımlar atmalı" görüşünü dile getirdi.

KÖPRÜÇAY YILLARDIR ZEHİRLENİYOR

Isparta sınırlarında, Dedegöl Dağından doğan ve Antalya'nın Serik ilçesinde denize ulaşan Köprüçay'ın bir bölümü Köprülü Kanyon Milli Parkı içerisinde kalıyor. Ancak nehrin ana kaynağı üzerinde, Isparta ve Antalya sınırlarında inşa edilen Kasımlar Barajı ve HES projesi, bölgedeki en önemli kirleticilerin başında geliyor. Yöre köylülerinin iddiasına göre baraj inşaatında son günlerde yaşanan sorunlar nedeniyle iletim tünelinin olduğu bölgeye kamyonlarla çimento taşınarak sorun giderilmeye çalışılıyor. Daha önce HES inşaatından nehre dökülen beton artıkları nedeniyle yüklenici firmaya idari para cezası uygulanmıştı.

Yusuf Yavuz

Odatv.com

HES Köprüçay Yusuf Yavuz Erol Kesici arşiv