"Kontrol" işi zıvanadan çıktı

Ve bugün, bu manyak Mehdi’yi ülkenizin başına layık görenlerin davaları ve dünyadaki algısını değiştirmek için ortaya sürdüğü ‘kontrollü’ lafını sürdürüyorsunuz.

15 Temmuz gecesinde hayati önemde karanlık bir çok nokta var, Akar ve Hakan Fidan’ın ifade vermekten kaçınması ve AKP’nin darbenin siyasi ayağı olarak bir çok ismin teşhis ve teşhir edilmesine yanaşmaması, boşlukları büyütüyor ve şüpheler de bu boşluklarda büyüyor.

Ancak, içerden-dışardan bir ‘kontrollü darbe’ fırtınası kopartılıyor ki inanılacak bir aptallık değil akıllara seza.

Bir daha anlıyorum ki ülkemiz Fetö’nün ya da İslamcılığın değil ‘aşırı düşük zekanın’ kurbanı…

Lami cimi yok, kafayı yemişiz.

Otuz yıldır bu defa yanılırım diye elime yüzlerce Türkiye’de yazılmış kitap geçti, ancak, beş-on araştırma kitabı dışında, okuyamadım. Yüzlerce kitabın her birine bir büyük bir hevesle ve bu sefer kesin bitireceğim diye başlarım ama, heyhat, on beş ya da otuzuncu sayfasında kitabı fırlatarak bırakırım.

Kendimizi kandırmayalım, ülkemizin ‘zeka düzeyi’ maalesef ortadadır. Geçen gün elime yüz elli-iki yüz sayfalık ‘Osmanlı’nın Arapları’ diye bir kitap geçti, harika bir kitap. Kahırdan kendimi yedim, ekranlarda ve tarih dergilerinde kasılan gerinen bunca tarihçimiz var, böyle bir kitabı neden bizimkiler yazamıyor, çünkü önemli dönüşüm anlarını özetleyebilecek bakış açıları ve kalemleri ve sosyolojik bilgileri yok…

Zaten yüz elli üniversitenin çok kısa sürede Fetö ya da İslamcı iktidar korkusundan ya da başka sebeplerle teslim olup sessizliğe bürünmesi acı gerçeği hepimize anlatmıyor mu?

Tarihi anlarda büyük boşluklar bıraktığınız zaman ihanete varan fikirler bu boşluklar üzerinden ‘gerçekleri’ saptıran saçma sapan manyaklıklara doğru ilerler, ki tarihimiz bunun bir çok örneğiyle dolu.

Mesela, Cemal Paşa Kudüs’ü Mustafa Kemal de Halep’i bırakıp geldiler. İngiliz işbirlikçisi Arap isyancılar karşısında ‘yenilmiştik’ ve dünyanın en güzel ve en değerli iki şehrini terketmiştik ve bu geri çekiliş Osmanlı tarihinin en trajik ve kritik noktasıdır.

Ben, hiçbir tarihçinin ya da İslamcı’nın ya da Atatürk düşmanının Mustafa Kemal Halep’i niye düşmana bırakıp çekildi, diye Mustafa Kemal’e muhalefet ettiğini duymadım.

Ancak aynı Atatürk İstanbul’u düşman işgalinden kurtarınca, ortalık ayağa kalktı, nasıl olur da koca İngiliz İmparatorluğu İstanbul’u terkeder, bu işin içinde gizli bir anlaşma var, diye halen yeri görü inletmekteler ve İslamcılık ideolojisini de bu İngilizlerle anlaşma üzerine inşa etmişlerdir.

Yenildiğimizde ses yok, ama yenince problem büyük bir dert oluyor?

İngiliz İmparatorluğu yedi uzun yıldır savaştadır, kaçak sayısı ordunun dörtte birine yükselmiştir, psikiyatri vaka sayısı İngiliz Ordusu’nun yarısına varmıştır ve savaş sürecinde Londra’da hükümet üstüne hükümet devrilmekte ve bir yıl yaşayabilen hükümet kalmamıştır.

Savaş uzadıkça savaşın yorgunluğu ordunun gücünü kırar, ve uzun süren savaşlarda ordular kendilerine yenilirler, ancak yüz yıldır bu gerçeği İslamcılar’a anlatmak mümkün olmadı.

TÜRK HALKI YENMİŞTİR, BU KADAR

Vay efendim, Kuvayı Milliye Ordusu İngilizler’i nasıl yener?

Keşke yenmeseydi diyen de var bu yüzden İzmir Marşı’nı söylemeyen de var, yendi kardeşim, İzmir’e giren Türk Ordusu’nun coşkusu kendinden üç dört kat büyük orduları korkutttu, İzmir’e giren muzaffer Türk Ordusu pekala Meriç’i de aşabilirdi, akıllı İngiliz diplomasisi bu muzaffer ordunun ilerlemesini durdurmak için masaya oturması şarttı, öyle yaptı.

15 Temmuz gecesi Türk halkı Amerika Nato ve Avrupa işbirliğiyle kalkışılan Fetö darbesini yenmiştir, bu kadar.

Bu gerçeği neden aklımız almıyor?

Halkın direnişi darbecileri püskürtmüştür, nokta, bunun gururunu yaşayın ve keyfini çıkartın ve şanlı tarihini yazın.

Halkın direnişi, darbe gecesi ortaya oynayan kararsız kendine güvensiz üç-beş Fetöcü hain generalin tavrını değiştirmiş büyük oyunu bozmuştur, niye kafanız karışıyor, bu korkaklardan ne bekliyordunuz?

Darbe gecesi elimizde kalan tek güç ‘otuz kişilik özel hareket timi’, yanlış duymadınız en fazla otuz kişi, ikibin kişiden fazla Jandarma Genel Komutanlığı’nın önünde savaş vermiştir. Çatışma sabaha kadar sürdü.

300 Spartalı bile üçyüz kişiydi, Spartaküs bile ilk isyanında yetmiş kişiydi, Türk tarihinin bir destanı olan Çin Sarayı’nı basan Kürşat’ın kırk adamı gibi, evet, otuz kişi, yüzlerce yüksek generali sekiz saati aşkın savaştan sonra üstelik ellerinde ağır silahlar olmadığı halde üstelik Fetöcü hainlerin elinde en ağır silahlar olduğu halde kıskıvrak yakaladı. (Pek yakında Özel Hareket’in bu kahraman savaşını o gece yaşananları dakika dakika yazacağım).

Ki o gece o Özel Hareket Timi içinde üçüncü kez dördüncü kez gazi olanlar vardır. O gece dördüncü kez gazi olup yeni bir mermi yiyen polisimizin yarasına arkadaşı bakarken artık alışmış şakalaşmakta. İçinden rüzgar geçiyor mu diye bakıyorum, der.

Yaralı gazimiz, o umutsuz işgal gecesinin umutsuzluğunu çok iyi ifade eden şu sözlerle karşılık veriyor: "İyi bak o mermi deliğinden kanka, vatan görünüyor mu?"

O gece vatan görülmedi.

O gece vatan sadece kahpe mermi deliklerinden göründü!

Mesela o gecenin asıl kahramanları Türk Ordusu’nun ‘erleridir’ yani Mehmetçik. Bir şaşkınlık anı sonrası olup biteni anlayıp ‘silahlarını bıraktı’.

“Bir TOMA’yla iki polis arkadaş duvarı yıkıp içeri girdik, önümüzde binden çok asker, silah bıraktı ve teslim olmak için kuyruğa girdi, içimden şu soruyu sordum, şimdi kim inanır, biz iki kişiydik…”

O gece mesela savaş tarihine girecek ve derslerde okutulacak olağanüstü şeyler oldu. Misal, Ankara Sıhhiye’de halkımız bir tankı durdurmak için tankın üzerine nerden bulduysa bir branda çekti, tank önünü göremedi. Emniyetin önünde tankın paletlerine trafik levhaları sokuldu, tanklar zınk diye kaldı. Kızılay’da tankın tüfeklik deliklerinden itfaiye hortumuyla su basıldı, tankın içindeki hainler boğulmamak için dışarı çıktı. Ve emniyetin önünde tankın tüfeklik deliklerinden gaz sıkıldı, tankın içinden öksüre öksüre Fetöcü subaylar kendini dışarı attı.

FETÖ’YE TESLİM OLSAYDI RAHAT MI EDECEKTİNİZ

Bunlara niye inanmıyorsunuz, videoları ortada, şahitleri hala yaşıyor ve çoğu hikayesini ekranlardan anlatıyor, işte özel hareketin kahramanları hala görev başında…

Efendim, Tayyip Erdoğan’ın uçağını nasıl olur da vuramazlarmış…

Acemiydiler, beceriksizdiler, şuurları, iradeleri ve muhakemeleri yerinde değildi, vuramadılar.

Vursalar mıydı, Türkiye, Nato Amerika ve işbirlikçisi Fetö’ye teslim olsaydı rahat mı edecektiniz?

İşte videosu hala jeneriklerde dönüyor, Külliye’nin önünde iki tane camii, özel hareket camilerden birinin arkasında mevzilenmiş, savaş uçağı vurmak için konum istiyor, bu video her gün ekranda dönüyor, gelin görün ki, savaş uçağı yanlış camiiyi vuruyor.

Özel hareketin başındaki Eraslan Er, o gecenin en büyük kahramanlarındandır, yanlış camiiyi vurmasalardı, hepimiz ölmüştük ve şansımız kalmamıştı, diyor.

Yanlış camiyi vurmasalardı bugün hiç biriniz ‘kontrollü darbe’ diyemeyecektiniz, çünkü elinizde hareket halinde tek silahlı güç bertaraf edilecek ve darbe gerçekleşecekti.

Bu ‘kontrol’ işi zıvanadan çoktan çıktı, öyleyse, Balyoz - Ergenekon davaları da kontrollüydü, çünkü Fetö, Anayasa Mahkemesi, Hakimler Kurulu’nu, yüzlerce savcı ve hakimi ve bütün medyayı ele geçirdiği halde, altı-yedi yıl içinde Balyoz-Ergenekon davaları çöktü.

O halde soralım, efendim niye çöker, niye anlayamıyorsunuz bu Fetöcü zavallılar hiçbir şeyi başaramaz.

Bu sütunlardan defalarca yazdık, milyonları aşan sayfalık iddianameleri var ancak delil kanıt gösteren yarım sayfalık belgeleri yok diye.

Kozmik odalardan binlerce subayın yatak odasına onlarca operasyon ve yedi uzun yıl giriyorsunuz ama tek bir delil bulamıyorsunuz.

İnsan bir köy, bir sıradan gecekondu kahvesini bassa elli tane suç unsuru ve suçlu bulur, ama yedi uzun yıl ülkenin altını üstünü getirip bir yarım sayfalık ‘suç, kanıt’ oluşturmadılar.

Bu eşyanın tabiatına da aykırı bu kadar subayın içinde hain ajan değilse de manşetlere çekilip suçlanacak adi suçlardan birkaç kişi pekala bulunabilirdi.

Neden bulamadılar?

Çünkü Fetöcü savcılar bir projenin genel talimatıyla ve emir alarak safha safha iş tutuyorlar, hiç biri ‘insiyatif’ alacak kişilik özelliğine sahip değil.

Darbe gecesi de böyleydi, Fetöcü subaylar ‘insiyatif’ alamadılar, böyle bir yetenekleri kişilikleri yoktu.

Subay, insiyatif alabilendir, bir arazide merkezle telsiz irtibatınız kopar ve artık ölümcül kararları bir teğmen vermeye başlar, teğmen şehit düşer, insiyatifi çavuş alır, askerliğin kanunu budur.

Yakın tarihteki savaşlarımız saniye saniye ortada, subayları vuruldu ya da subaylarıyla irtibat koptu diye teslim olan askerimiz yoktur, kim hangi cephedeyse kaldığı yerden savaşına kahramanca şehit oluncaya kadar devam eder.

Bu Fetöcü ödleklerin yüzlercesi ise halk sokağa çıkınca ve birkaç yerde önlerini kesilince korkudan teslim oldu.

REZİL OLDULAR, KENDİLERİ DÜŞÜNSÜN

Tankları çıkarttılar olmadı, savaş uçaklarını kaldırdılar olmadı, TRT’yi bastılar olmadı, birkaç saat içinde, iradeleri çözüldü, birkaçı vuruldu bir kaçı gizlendi kaçtı ve insiyatif alabilen tek bir yüksek subay bulamadılar.

Ancak buna rağmen sabahın sekizine kadar savaşı kudurmuş bir hain iştahla sürdüren ve sonik patlamalar yapan uçakları havadaydı, yani sabahın sekizine kadar kertenkelenin kopan ayakları hala canlı canlı kıpırdıyordu.

Size ne oluyor, bırakın Amerikası Natosu Avrupası aptallığına doymasın, kırk yıldır hazırladıkları kırk bin üstündeki ajanla darbeyi başaramayıp rezil oldular, kendileri düşünsün.

Bırakın bu utanç dolu hüsranı, sınav soruları çalarak terfi alan, himmetle (hırsızlıkla) çeteleşmiş, bir sümüklü mehdiye tapacak kadar zavallı, ilk gençlik yıllarında TV dahi seyretmemiş ve Saidi Nursi dışında roman kitap okumaları dahi yasak edilmiş, bu cahillere bel bağlayan Amerika Nato düşünsün.

Darbeden birkaç hafta öncesinde Fetöcü yazar Türköne ‘kazığa çekme’ yazıları yazıyor, bir gün önce Tuncay Opçin ‘yatakta basılacak şafakta asılacak’ diye twit atıyor ve Fetöcü gerici liberaller aylardır ekranlarda ‘devlet aklı’ diye garip ve derin anlamlı bir kavram döndürüyor ve bir müjde gibi ‘devlet aklı devreye girer’ diye imalı laflar döndürüyorlar, yanisi, ihanet ordusu toplanmış hazırlanmış geliyor, biz aptalmışız, hiçbirimiz bizim silahımızla bizi vuracak kadar hain olacaklarını hesaba katmamışız.

Bu sütunlardan kaç defa Amerikan Elçiliği’ne söyledim, bir daha yola akıllı, zeki, gerçekten üniversite bitirmiş kültürden dünyadan haberdar hainlerle yola çıkın, bu zavallı meczuplara fazla güvendiniz ve Amerikan Devleti’nin haysiyetini bir daha dünyaya beş paralık ettiniz.

Çanakkale’de İngiliz Ordusu ağır kayıplar aldığı halde savaşı yıllarca sürdürdü, ancak, Yunan Ordusu Dumlupınar’da ani ve büyük bir baskın görünce arkasına bakmadan kaçtı, bu orduların disiplini ve komutanlarının karakteriyle ilgilidir.

Ey Amerika, binlerce karaktersiz kişiliksiz yeteneksiz insanı çalınmış sınav sorularıyla komutan yaparsanız olacağı budur, ne bekliyordunuz, Allah korusun işgal olsaydı bu meczupların ordusunu bir aya geçmez bir de İran’la savaştıracaktınız, siz de ucuz atlattınız, tıpkı Irak’taki gibi üç trilyon dolarla işgal edip Irak’ı İran’a kaptırmak gibi yeni bir hataya düşecektiniz, aptallığınızı, kırk yıl daha düşünün.

Teke tek göğüs gererek kavga etmemiş-edememiş bir hain korkak sürüsü, Türk Ordusu’nun bunca ağır silahı, topları, savaş uçakları, tankları, helikopterlerine rağmen darbeyi başaramamış ve derdi bizimkileri almış, nerdeyse oturup Fetö’nün başarısız darbesine hayıflanır ağlıyorlar, nasıl olur, mümkün değil, kesin kontrollü..

Kontrolünüzü…

KUCAĞINA YATAĞINA ALANLAR DERT EDİNSİN

Bu sütunda yazmış olmalıyım, birgün bir sahafçıda yirmi beş yaşlarında bir Fetöcü’yle tartıştım, çocuğun Yunus Emre’yi dahi bilmediğini farkettim. Yanımda üç beş tarihçi ağbi de var. Çocuğa ben birinci mısrayı söyleyeceğim, sen devam et, ‘bir ben var benden…’ sonrasını getir, ‘içeri’ diyemedi. Hadi şunu söyle, ‘ilim ilim bilmektir…’ sonrasını getir, ‘ilim kendin bilmektir’ diyemedi, bir milletin hepimizin utanması gereken bu acıklı hal böyle devam etti.

Halen görevinde ve soruşturmaların başında bir polis arkadaş anlattı, bir Fetöcü’yü takip ediyorlar, kamera kayıtları, giriş çıkışları tutmuşlar, günlerdir kimle görüştü, ne yedi nerde uyudu, izliyorlar.

Polis arkadaş, “ağbi" dedi, “hepsi bir yana sana acayip bir ayrıntı vereyim” dedi, “Bu Fetöcü çocuk, etrafında kimse yokken hiç namaz kılmıyor ama bir arkadaşı eve girince namazını kılıyor, hemen hepsi bu gözlemimiz var, tek kaldıklarında din iman tespih namaz hiç yok.”

Yetmedi, aynı polis arkadaş, Fetöcü ağbileri şüphesiz kayıtlardan çıkartıyoruz ancak Fetöcü ağbi demek banka hesabında en azından yüz-ikiyüz bin dolar mutlaka olur.

İşte bu aciz zavallı meczup adamları yanına genel başkan danışmanı yapacaksın, ve…

Şimdi tutmuşsunuz bu adamlar niye darbe yapamadı diye kafayı yiyorsunuz?

O gece Amerika’nın Türk Ordusu’nda ajanı olarak elinde bir milyon kaz ördek maymun olsaydı darbeyi başarırdı ama bu zavallılar, bu köpekler yapamadı, çünkü Fetö kendisini Avrupa’ya Nato’ya büyük bir or.spu olarak inandırmayı başardı, yalanla dolanı iyi başarır ama gerçekte muamelesi çok zayıf çıktı.

İttihat Terakki ‘insiyatif’ almasını bilen, korkusuz, cesur binlerce vatansever subaydan oluşuyordu ve en öndeki İttihatçı kadrolar, önderler düşünce ya da ülkeyi savaş sonrası terkedince, İttihat Terakki’nin ikinci kademesi ‘insiyatif’ almayı bildi ve Kurtuluş Savaşı verip Cumhuriyet’i kurdular.

İnsiyatif almak, insan olmak birey olmak gibi moderniteyle ilgilidir, sizler ise Fetö örgütünü Ortaçağ cemaat bağlılıkları üzerine inşa ettiniz ya da Osmanlı’nın çürüyen son yüzyılında olduğu gibi, her şeyi padişahtan bekleyen bir zihniyet.

Bırakın kontrollü darbe ayaklarını, bu dünyada ve öbür dünyada her şeyi Mehdi’den bekleyen bu Fetöcü zavallılarla yola çıkanlar bunlara para basanlar kucağına, yatağına alanlar, dert edinsin.

Ulan, adam Mehdi, şu kontrollü darbe diyenlerden bir tanesi bile çıkıp, neden sen ne biçim Mehdisin demiyor, kendini kainat efendisi ilan ediyorsun ama mucizen, kerametin, öngörün sıfır, diyemiyor.

Fetö şeytanı kırk yıldır Amerika’yı Avrupa’yı kandırmış, Amerikalılara Nato’ya boş umutlar vermiş, Amerika ve Nato’yu yalanlarıyla kendine bağlamış, ve sonunda Amerika ve Nato’nun desteğini almayı başarmış ama iş ‘darbe’yi yapmaya gelince, elindeki malzeme bu, çuvallamış.

BU VATANSEVER İNSANLARI HALA SUÇLAMAYI SÜRDÜRÜYORLAR

İnsan malzemesi kişilik malzemesi sıfır olduğu için çuvalladı.

Bu meczuplar ordusunun modern bir toplumu yenmeleri mümkün mü?

Müridleri korkak ödlek olduğu için çuvalladı.

Birisi emir verir onlar da yapar düşüncesine inanacak kadar zavallı dünya dışı yaratıklar oldukları için yenildiler.

Müridleri himmet paralarını toplarken ekranlardan twitlerden palavralar sıkarken hepsi kahramandı ancak göğüs göğüse dövüşe gelince, pısss.

Fetö’nün gerçekte tek şeytani gücü vardır, onu da başarmıştır: O da ‘gizlilik’.

İkinci bir şeytani gücü vardır. O da iftira ve manipüle.

Onu da başardılar.

Saklanmayı bilirler, kamufleyi, örtmeyi, karanlığı, kriptoyu, sır içinde kalmaya bayılırlar.

Ama er meydanında dövüşe gelince, sıfır…

Fetö’nün üçüncü bir şeytani gücü vardır: O da: adam ayartmak!

İşte şeytanlıkları ve ihanetleri deşifre olduğu halde ‘kontrollü darbe’ lafıyla nicesini ayartmayı hala başarmaları, en güzel örneği.

Bir kişi de çıksın, “Ey manyak sümüklü Mehdi, kırk yıldır bu ülkenin yüz binlerce gencinin enerjisini yedin, hayatını mahvettin, Amerikan Gizli Teşkilatına ajan yaptın, dinimizle oynadın, gençlerin yoksulluklarını kullandın, silahlı kuvvetlerin ağır silahlarından kuvvet komutanlıklarına kadar mahvettin, ülkede hukuk kurumu bırakmadın, herkesin içine şüphe düşürdün, ülkenin kendine güven duygusunu kaybettirdin,” diyebilsin.

Yok…

Peki ne var?

Fetö’nün tek bir adam ayartamadığı, para yediremediği, tarafına çekemediği, manipüle edemediği, Silivri’ye tıkmakla bitiremediği, tehdit ve iftiralarla yıldıramadığı kim varsa, bu soylu vatansever insanları suçlamayı hala sürdürüyorlar.

Ve darbe gecesi ekrana çıkıp kitlesini teyakkuza geçirememiş, hatta darbe gecesi, kanlı Fetö katillerinin bildirisini okumuş..

Ve şimdi: ‘kontrollü darbeymiş?’…

Size deli bile diyemeyeceğim.

HİÇ Mİ UTANMADINIZ

17 yaşımdan beri okuyorum, iyi bir kitaplığım var, benim gibi, bu ülkede yüzbinlerce okumuş bilgili dünyayı takip eden insan var…

Amerika ve Avrupası, işte bu yüzbinlerce okumuş insanı yönetmesi için başımıza sümüklü bir Mehdiyi bize reva görüyor.

Yüzlerce akademisi olan, yüzlerce kurumu olan, bağımsızlık savaşı ve cumhuriyeti olan, yüzlerce şehri, on binlerce sanayisi ve on binlerce batı üniversitelerinde okumuş insanı olan, bu ülkenin başına, bir sümüklü Mehdi’yi layık görüyorlar.

Bu meczuplar, bu hırsızlar, bu yalancılar ordusu ve başlarında sümüklü bir mehdi bu ülkeyi yönetmesi için Amerika ve Avrupa tarafından düğmeye basıldı.

Hiç mi ağrınıza gitmedi!

Bu koskoca tarih ve kültürü olan bir ülkenin başına Amerika ve Avrupası bir sümüklü mehdiyi uygun gördü.

Batılılar’ın partilerinize, meclisinize, işadamlarınıza, insanınıza verdikleri değer bu, sizi bu sümüklü Mehdi yönetsin, dediler.

Bu ülkenin bir partisi, bir yazarı, bir insanı olarak Batılılar’ın sizi bu denli aşağılamasından hiç mi utanmadınız!

Bu muhteşem toprakları sümüklü Mehdi yönetsin diye düğmeye basmışlar karar vermişler, bu emperyalist dünyaya söyleyecek tek bir lafınız dahi yok mu?

Ve bugün, bu manyak Mehdi’yi ülkenizin başına layık görenlerin davaları ve dünyadaki algısını değiştirmek için ortaya sürdüğü ‘kontrollü’ lafını sürdürüyorsunuz.

Be mübarek ne diyelim sana, darbeye ve ihanete karşı koymaya çalışan bu soylu insanların her türlü aşağılaması ve küfrünü ve isyanını hak ediyorsunuz.

Nihat Genç

Odatv.com

"Kontrol" işi zıvanadan çıktı - Resim : 1

nihat genç darbe 15 Temmuz FETÖ arşiv