Nihat Genç yazdı:Kılıçdaroğlu'nu protesto edenleri Müyesser'le cenazede takip ettik

Nihat Genç yazdı

Uzun zamandır CHP yazısı yazmamaya karar vermiştik ne halleri varsa görsünler deyip sıtkımız sıyrılmış lanet okuyup defteri kapatmıştık.

Ancak kaç zamandır şehit cenazelerinde CHP’ye karşı yapılan organize saldırılar hepimizi ürkütmeye ve kafamızda çeşitli senaryolar dönmesine sebep oldu.

Afganistan İran Irak şimdi Suriye bitmeyen savaşlardan sonra kolu bacağı kesilen ‘ampüte’ denilen yüzbinlerce sakat bedenliler ortaya çıktı.

Ampütasyon sadece cerrahi bir deyim değil, ampütasyon artık ‘siyasal’ bir kavram!

Operasyon ve savaşlar sadece insanların kolunu bacağını kopartmıyor, partilerin de kolunu bacağını çoktan kesmeye başladı.

Ağır kaza ve yaralanmalardan sonra suratları tanınmayacak hale gelen kazazedeleri sadece televizyonlarda değil her gün sokaklarımızda adım başı görmeye başladık.

Çok biçimsiz yüz yarası alan kazazedelerin bu suratla yaşamaları çok zor, bir tarafta yüz nakli doku nakli el kol bacak nakli cerrahi olarak devreye girerken asıl ameliyat psikolojide yapılıyor.

Yüz şeklini kaybetmiş hasta yıllarca aynaya bakamıyor, ama, gayriihtiyari yolda giderken bir vitrin camında kendini görünce, yani ne kadar biçimsiz yüzünden kaçarsa kaçsın bir yerde araba camlarına yakalanıyor.

Yüz nakli bu yüzden yeni gelişen estetik bir cerrahi.

Yüzlerinin biçimleri bozulan insanların ameliyatları ve ameliyat sonraları hayatları dünyanın manşetlerinde.

Yüz nakli yapanların kimlik krizi yaşayacağı iddiaları çoğunlukla safsata çıktı, yeni yüzünü kabul edenlerin oranı çok yüksek.

Ancak mesela ‘ampüte’ hastalarda şöyle sorunlar çıkıyor, hasta el nakli yaptırdıktan sonra yıllarca takılan el’ine ‘bu el’ diye hitap ediyor, doktorları ısrarla, ‘bu el’ değil, ‘elim’ diyeceksin telkininde bulunuyor.

‘Bu el mi’ yoksa ‘elim’ mi kavgası CHP’de yıllardır devam ediyor.

Ameliyat sonrası ilginç olaylar da yaşanıyor, mesela el nakli yaptıran bir hasta, eli vücuduyla doku uyumu sağladığı halde, bu el beni korkutuyor, beni öldürecek paniğine kapılıyor ve çoktan sağlamlaşmış eli tekrar kesilip kopartılıyor.

Küçük sorunlar da yaşanıyor, mesela babalarını yeni yüzleriyle gören küçük çocuklar yüzlerini buruşturup babalarıyla ilgilenmiyorlar ya da babalarından kaçıyorlar.

Gerçek bilimsel sonuç şudur, ampütasyon sadece cerrahi değil psikolojik de bir tedavi gerektiriyor.

CHP’Yİ YALNIZ BIRAKAMAYIZ

Yüz nakli ameliyatı yapan Yeni CHP, organ nakli ameliyatı yaptıran Yeni CHP’nin cerrahi ameliyatı başarıyla sona erdi ancak psikolojik uyum sorunları bitmedi.

Artık CHP yeni takılan yüz yeni takılan organlarını kesip kesmeme kararıyla baş başa.

CHP’yle ilgili bakışımız ve düşüncemiz budur.

Ancak bugünlerde CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı organize şüphesi taşıdığımız saldırılar olmaktadır.

Bu saldırılar karşısında CHP’yi yalnız bırakamayız CHP’yi tanımazlıktan gelemeyiz ve yüzümüzü buruşturup başımızı çeviremeyiz.

Yazımıza başlayalım. Şehit cenazeleri geldiği ilk günden beri Müyesser Yıldız’ın acil telefonlarıyla hiç aksatmadan Kocatepe Camii’ndeki şehit cenazelerine katıldık.

Daha ilk cenazede başlayan protestoları kimin nasıl yaptığını gözlemledik oradaydık şahit olduk ancak ‘belgeleyecek’ gücümüz olmadığı için bu sütunlarda yazamadık.

Buna rağmen Ulusal Kanal’daki cumartesi konuşmalarımda peş peşe bütün proğramlarında Kılıçdaroğlu’na yapılan protestolara dikkat çektik.

Tuhaf şeyler oluyor dedik, ülkeyi karıştırmaya dönük bir proje dedik, bu iş suikaste doğru gidiyor dedik, Ulusal Kanal’da aşama aşama CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı organize bir şeylerin çevrildiğini bas bas bağırdık.

Belgeleyemediğimiz ama gördüğümüz sahnelerden biri şuydu, Kocatepe’de Kılıçdaroğlu’na protestoda bulunan şahıslardan biri biraz sonra camiye gelen Melih Gökçek’i önünü ilikleyerek ve derin bir saygıyla karşılıyor, Müyesser’e dönüp, bu adamları takip edelim, dedim, bu duruma şahit olduğumuzu CHP’li vekillere de söyledik.

Ve bir plan dahilindeymiş gibi Kocatepe’de Kılıçdaroğlu’na protestolar her şehit cenazesinde peş peşe devam etti.

Ve dün İstanbul’da meydana gelen mermi hadisesini de yaşayınca, beynimiz senaryolarını çevirmeye başladı.

Rejim değiştirme ve tek başkan niyetindeki İslamcı iktidar, yoksa, bir 12 Eylül mü planlıyor.

Şöyle, ülkede sağlı-sollu bir sokak savaşı ve anarşi ortamı ve sonunda, Cumhurbaşkanı tıpkı Kenan Evren gibi ‘olağanüstü durumlar’ bahanesiyle yasaklar soruşturmalar tutuklamaları devreye sokması…

Kardeşlerim, hatırlayalım, Orta-Doğu’da yeni sınırlar için devletlerin tutarlılığını ve kendi asayişlerini kaybetmeleri şarttı, bu sürecin tamamlanması için, devreye mezhepler ve etnik gruplar siyasileştirilerek sokuldu.

El-Kaide, İşid, etnik milliyetçilik hepsi batılı güçler tarafından donatılıp işe koyuldu ve sonunda devletler kendileri otorite kuramayacak kadar zayıflatıldı.

TÜRKİYE BİR DİN SAVAŞI MI YOKSA JEOPOLİTİK BİR SAVAŞ MI VERİYOR

Bu kaos ortamında hiçbiri kazanamadı ve kazanmak hiç birinin derdi amacı da değildi, bu yüzden vahşeti ve dehşeti vicdansızca kullandılar.

Çok geçmeden tıpkı Libya’daki gibi Suriye haritasında boşluklar oluştu, bu boşluklarda herkesin herkese intikamla yok edici şekilde saldırması normal bir durummuş gibi gelişti.

Aslında istenen asayiş boşluklarının oluşturulmasıydı.

Ve bu boşluklarda sadece Orta-Doğu topraklarının değil dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük din savaşlarına aday tarihi anlar yaşıyoruz.

Şu anda mesela, Türkiye, bir din savaşı mı yoksa jeopolitik bir savaş mı veriyor, belli değildir.

Orta-Doğu bugün, halkını asayişini hukukunu düşünen liderler değil ilahi emirlerle donatılmış liderlerle dolup taşmaya başladı.

Burası çok önemli, çünkü ülkelerinin huzurunu değil ilahi emirleri yerine getirenlerin sayısı ülkemizde hızla çoğalmıştır.

Dikkat edin, kendi partilerini ve kendi politikalarını eleştiren insanları hızla ‘aşağılık sürüsü’ gibi gören vahşi kitleler sokaklarımızda çoğalmaya başlamıştır.

Siyasetlerini eleştiren muhalefeti ‘ayak bağı’ gibi gören hatta CHP’yi ‘gayrimeşru’ dindışı piç gören insanların sayısı bu süreçte yandaş televizyon kışkırtmalarıyla ateşe dökülen benzin parlayarak büyümektedir.

Uzatmadan, farklı fikirler ve başka partilere ‘kafir’ muamelesi yapılmaya başlanmıştır.

İşte gözümüzün önünde Kemal Kılıçdaroğlu’na İran’ın Salman Rüşdü’ye hazırladığı ölüm fermanı gibi, sorumsuzca ve adeta yol gösterir gibi ‘halkımıza havale’ ediyoruz demeçleri Cumhurbaşkanlığı makamından gelmiştir.

Unutmadan ve abartmadan rahatlıkla söyleyebiliriz, İslamcı iktidarın elinde, Suriye’de kullandığı-kullanamadığı devlet dışı milis örgütler olduğu açıktır, gizli hücrelerinde ya bir emir ya da galeyanlarını beklemekte oldukları korkusu toplumda hakimdir.

Kısaca, CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan provakasyonlar ülkemizde din temelli bir çatışma ve siyasi boşluklar oluşturmak ve dönüştürmekte zorlandıkları rejimi bu siyasi boşluklar üzerine inşa etmeye çalıştıklarına dair, kuşkularımız artık ciddi senaryolara dönüşmüştür.

Düşünün, Kılıçdaroğlu akşam vakti TV’de bir demeç veriyor ve sabaha kalmadan bütün Ankara sokaklarında hedef gösteren halkı galeyana getiren afişler hazırlanıyor!

Düşünün, şehit cenazelerinin siyasi failleri yaşadığımız çözüm süreçleriyle apaçık ortadayken, iktidarda bir gün dahi geçirmemiş CHP’nin üzerine fatura edilmesi, ve her şehit cenazesinde aynı yaşlarda ve aynı kılıkta insanlar tarafından protesto edilip CHP’nin sokağa çekilip kargaşanın hakim kılınmasına çalışılması, endişe verici soru işaretleri taşıyor.

12 Eylül’ü acıları ve mahvıyla yaşayan bizim kuşağımız artık yaşlandığımız bugüne kadar ‘asayiş’ konusunda ‘uyanıklığını’ hiç kaybetmedi.

Çünkü büyük rejim değişikliklerini iktidarlar ve dış güçler ancak ‘büyük siyasi boşluklar’ oluşturarak yapabilir, yani ‘kargaşadan’ başka şansları yoktur.

CHP'yi kriminalize ederek ülkemizde büyük bir siyasi boşluk oluşturulmaya çalışılması çok açıktır.

Duyarlı birikimli güngörmüş acılar çekmiş halkımızın sürüklenmekte olduğu bu planlı ve yeni siyasi sokak anarşisi sürecine dikkat çekmek, görevimizdir.

Siyasi sorumluluklar taşıyan bir siyasi hükümetin olduğu bir hukuk toplumunda kargaşa ve anarşiyle ‘siyasi boşluklar’ oluşturulmaması için hepimiz CHP’nin ve muhalif güçlerin hiç düşünmeksizin yanındayız.

Saygıyla.

Nihat Genç

Odatv.com

Nihat Genç yazdı:Kılıçdaroğlu'nu protesto edenleri Müyesser'le cenazede takip ettik - Resim : 1

kemal kılıçdaroğlu nihat genç suikast şehit arşiv