Kılıçdaroğlu’nun çelişkisi

Soner Yalçın yazdı...

Sanırım şu konuda hemfikir olabiliriz:

Yeni bir dünya kuruluyor.

Bir tarafta; Çin-Rusya-İran ve tam olmasa da yönelimi buraya kayan Hindistan.

Diğer tarafta; ABD-İngiltere ve tam yönelimi buraya olmasa da AB.

Türkiye nerede?

Erdoğan sınırsız bir pragmatist olsa da (“diktatör” gibi tanımlarla) Batı'nın ötelemesi sonucu Avrasya'ya yakın mesajlar veriyor, ilişkiler geliştiriyor.

Ya CHP? Ya Kılıçdaroğlu?

CHP/Kılıçdaroğlu NATO'ya karşı mı, değil mi?

Sadece bu sene söyledikleri birbiriyle çelişiyor:

-NATO 21'inci yüzyıl demokrasisinin güvencesidir. (22 Şubat)

-NATO'nun bir parçası olarak NATO'nun öngördüğü şekilde çalışmak zorundayız. NATO'ya karşı çıkmanın anlamı yok. (2 Mart)

-NATO'dan çıkılacak ise Kuvayı Milliye ruhuyla gerekeni yapmaya varız. ABD askeri tesislerini kapatmayı Meclis'e getirsinler, destekleyeceğiz; NATO ile var olmadık.” (26 Mayıs)

Uzatmayayım.

Kılıçdaroğlu'nun NATO konusunda kafası neden karışık?

Yok, sandığınız gibi salt Kılıçdaroğlu'nun bu çelişkili açıklamaları değil konum. Konuyu başka bir alana çekme niyetindeyim. Ki bu aslında Türkiye'nin sorunu:

“Asker millet” olmakla nitelenen ülkemizde; askeri düşüncenin gelişimi/tarihi- askeri harekât, askeri sosyoloji ve güvenlik- savunma- istihbarat çalışmaları gibi konularda bilimsel gelişmelerin hep dışında kaldı. Ya da bu alan sadece askerlerin üzerine/ sorumluluğuna yüklendi. Askeri konular, sivil akademisyenler- araştırmacılar ve politikacılar vd. tarafından dışlandı.

Savaş ve askerlikle ilgili disiplinler/ çalışma alanları hâlâ üniversitelerin kapılarından pek girmiyor!

Bu sebeple Kılıçdaroğlu vd. sadece 70 yıllık ezberle-korkuyla hareket ediyor.

SAVAŞ BİLİMİ

Doğu'yu/ Sun Tzu'yu geçeyim; Batı merkez tarihçiliğine bakalım:

Tukididis (MÖ 472-MÖ-400), Yunan General ve tarihçi.

Müthiş eseri, Atina-Sparta arasında 27 yıl süren Pelopponnes Savaşı.

Dünya tarihi için pek önemli olmayan bu harp, Tukididis'in (ilk kez Tanrıları işin dışında tutarak) savaşı inceleme ve tahlilleriyle çok önemli eser oldu: Pelopponnes Savaşlarının Tarihi.

Mısır Firavunu İkinci Ramses veya Roma İmparatoru Jul Sezar (bizim Osmanlı padişahları) vd. hükümdarlar kendi savaş tarihlerini yazdırdılar!

Romalılar döneminde devreye hukukçular girdi; Hıristiyan ilahiyatına uyarak savaşı başlatmanın kuralları, savaş esnasında uyulması gereken kurallar vs. ilkeleri belirlediler.

Vegetius'tan Machiavelli'ye Batı'da “savaş sanatı” kitapları yazma ihtiyacı doğdu.

Mesela: Osmanlı Viyana kapılarına dayandığında Erasmus, “Türklere Karşı Savaş” eserini yazdı.

Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşlarıyla –Clausewitz vd- savaşın ayrıntısını değil bütününü görme, inceleme dönemi başladı. Savaş, siyasetten bağımsız değildi. Sonra…

Hegel de yazdı; savaş gelişmenin motorudur.

Marks da yazdı; savaş kapitalizmin doğal sonucudur.

Hans Delbrück demografi ve ekonomi gibi yardımcı disiplinleri kullanarak savaşı akademinin alanına soktu. Ve aslında bunlara göre askeri tarih, strateji vs. askerlere bırakılmayacak kadar önemliydi.

Oxford Üniversitesi'nde 1909'da başlayan akademik çalışmalar diğer üniversitelere yayıldı.

Ya bizde?

KİM İNÖNÜCÜ

“Bayramoğlu Ali Ağa” adını kimse bilmez.

“Ümmül'l-Gaza” adlı “savaş sanatı” eseri çoktan unutuldu. Çünkü:

Başta akademi dünyası olmak üzere Türkiye, savaş çalışmaları konusunda çok geri kaldı. Bu şuna yol açtı:

Geleceğe yönelik -başta güvenlik olmak üzere- büyük strateji geliştirilemedi! 70 yıldır ABD/NATO ne derse o benimsendi.

Kılıçdaroğlu'na dönersem…

CHP, bir-ki emekli büyükelçinin ampirik gözlemine/ tecrübesine-düşüncesine göre tavır belirliyor, hareket ediyor. Evet, bu isimler Soğuk Savaş dönemi (Batı kaynaklarıyla düşünsel dünyası oluşmuş, sözde uzman) bürokratlardır! Oysa:

Bu dönemin üzerinden otuz yıl geçti; yeni bir dünya kuruluyor, güç odağı değişiyor.

CHP ise ısrarla ezberini sürdürüyor; yeni konsepti filan yok ortada! Farklı demeçlerin sebebi bu…

İnsan sormadan edemiyor; CHP, ABD'nin kasıtlı tırmandırma politikasını analiz edemiyor mu? Tehdidin Asya/Avrasya'dan mı geleceğini öngörüyor?

Ukrayna Rusya Savaşı'nda AKP/Erdoğan'ın yaptığı esnek karşılık politikası İkinci Dünya Savaşı sürecinde İnönü'nün yaptığı aktif tarafsızlık tavrının benzeri değil mi?

Sırf “Erdoğan taktiği” diye CHP bu politikayı nasıl savunmaz? Turizminden enerjiye Rusya gibi bir ülke “ABD istedi” diye nasıl karşıya alınır?

CHP'nin jeopolitik uzmanlara ihtiyacı var; çelişkili dış politikası güven vermiyor.

Odatv.com

Kılıçdaroğlu’nun çelişkisi - Resim : 1
soner yalçın