Kılıçdaroğlu haklı

Alkol ve tütünün (özellikle de günümüzde katkı maddeleriyle) zararları tartışılmaz...

Alkol ve tütünün (özellikle de günümüzde katkı maddeleriyle) zararları tartışılmaz gerçek…

Bağımlılık, sadece kişiyi ekonomik ve sosyal açıdan olumsuz yönde etkileyen olgu ile sınırlı değil, toplumsal açıdan da önemli sosyal sorun…

Doğrudan ve dolaylı yollarla devletin sağlık, adalet ve güvenlik gibi kamusal harcamalarında da artış yaşanmasına sebep olarak tüm toplumu etkiliyor…

Alkol ve tütüne özel tüketim vergisi/ÖTV neredeyse her ülkede var. Ülkemize AB ile uyum çerçevesinde yapılan yasa değişiklikleriyle 2002 yılında 4760 sayılı kanun ile geldi. Amaç, salt devlete gelir sağlanması değil, sigara ve alkol tüketiminin azaltılması ya da tamamen durdurulması idi! Ki, Dünya Sağlık Örgütü de alkol ve tütün üzerinden alınan vergileri destekliyor. Buraya kadar sorun yok…

★★★

Tartışılan şu:

-Türkiye'de alkol ve sigaradan alınan oran çok yüksek…

-Yüksek oranlı ÖTV gelir dağılımında adaleti bozuyor. Gelir grupları arasında kıyaslandığında; beyaz yakalılara oranla, mavi yakalılarda/düşük gelirliler tarafından tütün ve alkol daha fazla tüketiliyor…

-Tahsili az olanlar daha çok tüketiyor…

-Düşük gelir grupları üzerindeki vergi yükü artınca (mesela Mısır'dan Filipin'e kadar çok ülkede) adli sorunlara sebep oluyor.

-Düşük kaliteli, sağlıksız ucuz tüketimi artırıyor.

-Sınır ötesi kaçakçılık artıyor.

-İstihdam kaybına sebep oluyor. (Dünyanın en iyi tütününü üretirken, ithalat cenneti olmamız gibi meselenin ekonomi kaybına hiç girmeyeyim! Cumhuriyet'in, alınan tüketim vergilerinin, ulusal sanayinin gelişmesi engellediği için kaldırıldığını ekleyeyim. Ki İngiltere'nin “Yedi Yıl Savaşları” yükünü Amerika'daki 13 kolonisine -çay gibi- ağır vergiler uygulayarak giderme yolunu gidince süreç ABD'nin kurulmasına yol açtı!)

-Vergi artışı ailelerin sağlıklı beslenmesinin önüne geçiyor. Vs.

★★★

Erdoğan şunu kabul ediyor; onca zamma rağmen alkol sigara tüketimi azalmıyor! Çünkü:

Ülkelerin sosyo-kültürel yapılarını göz önünde bulundurmak şart. Türkiye'den örnek vermeyeyim; ne kadar zam yapılırsa yapılsın -mesela– yerli Aborjinlerin sigara içme oranları hiç düşmüyor!

Mesele sadece para değil:

Bir araştırmaya göre Türkiye'de sigara kullananların yüzde 6,7'si 8-12 yaşında, yüzde 13,9'u 13-15 yaşında, yüzde 42'si 16-20 yaşında, yüzde 37,4'i ise 20 yaşından sonra sigara kullanıyor!

Türkiye'de alkol kullananların yüzde 4,2'si 8-12 yaşında, yüzde 7,5'i 13-15 yaşında, yüzde 33,6'sı 16-20 yaşında, yüzde 54,7'si ise 20 yaşından sonra alkol kullanmaya başlıyor!

Peki:

Onca ağır zamma rağmen Türkiye'de sigara-alkol tüketimi azalmadığı, aksine vergi artışlarının az da olsa ürünlerin tüketimi üzerinde pozitif etki yarattığı saptanmış iken, iktidar (vergi oranını 2012 ve 2020'de daha da ağırlaştırarak) fiyatları niçin sürekli artırıyor? Oysa:

Devletler, sigara ve alkol tüketimini kısmak için verginin yanı sıra başka yöntemlere de başvuruyor. Alkol ve sigaradan sağlanan vergi gelirini -örneğin Şili ve Moldova'da olduğu gibi- direkt tıbbi bakım harcamaları gibi halk sağlığına harcıyor. Vs.

ÖTV geliri bizde; alkol ve sigara tüketimini önleyici -katkı maddelerinin ne derece zararlı olduğu gibi- farkındalık kampanyalarına vs. değil, savurganlık bütçesine yama yapılıyor!

Toparlarsam:

Kılıçdaroğlu'nun “Devlet bir hayat tarzını kuşatamaz, taciz edemez, rahatsız edemez. Altı ay sonra vergileri yeniden düzenleyeceğiz” demekte haksız değil.

Bağımlılığı, zararları önlemek için ÖTV adaletsizliği dışında başka yollar da var çünkü…

Soner Yalçın
Odatv.com

Kılıçdaroğlu haklı - Resim : 1
kılıçdaroğlu