Kalkın ayağa açın adımlarınızı

Adımlarımızın temposu, birbirimizin gırtlağını sıkıp anlaşamadığımız çok şeyi, yürüyüşümüzün ritmi kim bilir hepimizi kaya gibi sağlam gerçek bir muhalif düzen içine sokar.

Dün, Halk TV’den şahsıma ve Odatv’ye beklenmedik iftiralar atılınca, onurumuzu korumak için günün önemini atlayıp cevap vermek zorunda kaldık, çevreye verdiğimiz zarardan dolayı özür dileriz.

Kılıçdaroğlu’nun yürüyüş kararıyla Türkiye’de siyaset dün itibariyle kökünden değişti.

Artık farklı bir “iklime” girdik.

Yazımın özeti, evet, bir nebze akıl bir nebze hukuk adalet için her birlikte yürüyeceğiz.

İnsan hayatına hürmet için yürüyeceğiz, aydınlanma değerlerine ve demokratik ideallere inandığımız için yürüyeceğiz.

Her geçen gün hukuksuzca içeri atılan gazeteciler karşısında yaşadığımız vicdan azabından kurtulmak için, yürüyeceğiz.

Muhalefetin rüştünü ispat için, yürüyeceğiz.

Sözün yazının, meclisin dilekçenin, itirazın işe yaramadığını gördüğümüz için. Yazı bittiyse yazıyla anlatılamayan kutsal görevi artık ayaklarımıza yükleyip yürüyeceğiz.

Yazıma geçebilirim, muhalefet içre hoşnutsuzluk ve itirazlarımızı unutmadan, yürüyeceğiz.

Kılıçdaroğlu’na “Gandi” adını kim taktı diye çok aradılar, bu lakabı takan benim, hayal kırıklıklarımız dağları aştı ve artık o fikirde hiç değilim.

Hindistan’ı kuran Kongre Partisi’ni yolsuzluklar batağı bitirdi ve bugün Hindistan’ın iktidarındaki parti Gandi’yi öldüren Hindu milliyetçisinin partisidir.

Gandi, İngiliz işgaline karşı koyabildi ve tarih yazdı, ancak, ülkesinin bölünmesini önleyemedi, Pakistan ayrıldı, sonra Bengaldeş.

Hindistan’ın sevgilisi Gandi’nin başarısı dillere destandır, çünkü Gandi, hem halkının ruhu olabilmeyi hem de en köklü Hindu geleneklerine karşı çıkmayı başarabilmiştir, tıpkı Mustafa Kemal gibi, hem birçok kökleşmiş çürümüş geleneğe başkaldırıyorsun hem de o halkın “bayrağı” olabiliyorsunuz.

Türkiye’de muhalif kitlelerin Gandi beklentisi çoktandır boşa çıktı, Kılıçdaroğlu’nun Tesevciliği şaibeleri tutarsızlıkları bir bütün yekpare kitleyi paramparça hale getirdi.

Bir bakın o yürüyüş koluna her siyasi olayda en önde yürüyen CHP’nin çok sevilen solcu vekili İlhan Cihaner nerede?

Muhtemelen hazırladığı Murat Hazinedar dosyasını Kılıçdaroğlu sümenaltı ettiği için yıldı, ikrah etti, illallah dedi ve vekilliğinden soğudu.

Murat Hazinedar’ı görevden alamamış Kılıçdaroğlu’yla bizim işimiz olmaz, olsun, Kılıçdaroğlu’nun yürüyüş kararını alkışlayıp arkasından yürüyeceğiz.

Cumhuriyet gazetesinin, Halk TV’nin ve CHP’nin milli solcu yazarları, vekilleri boşaltıldı, bir gizli el bir takım “tasarımlar” yaptı, ağzımıza geleni söyledik, söylemeye devam edeceğiz, olsun, böyle kutlu bir yürüyüş gününde, hoşnutsuzluklarımızı erteleyip beraber kolkola yürüyeceğiz.

Hürriyet gazetesinde yıllarca Fetö’nün nöbetçiliğini yapmış Berberoğlu’yla ne işimiz olur, biz infazlara karşı adalet için yürüyeceğiz.

Ne idüğü belirsiz Ekmeleddin’i CHP’li kitleleri utandırma pahasına cumhurbaşkanlığı’na aday gösterdi, kızıl kıyamet koptu, hiçbir itirazı dinlemedi, tıpış tıpış sandığa gideceksiniz, dedi, olsun, içimize atıp, yürüyeceğiz.

Gizemli bir şekilde Gezi Direnişi’nden CHP’yi çekti, gizemli bir şekilde yıllar sonra 16 Nisan akşamı eski MHP’li vekil Ümit Özdağ kadar akıl ve cesaret gösterip Yüksek Seçim Kurulu önüne gidemedi.

Olsun, onlarca ve yıllarca yanlış sonrası tek doğru kararı Büyük Yürüyüş’üne, katılacağız.

KALKIN AYAĞA, AÇIN ADIMLARINIZI

Ağzımızdan ve kalemimizden çıkanlarla anlaşamadık, kim bilir, yürüye yürüye anlaşırız.

Kim bilir, bizi bir arada tutacak o eşsiz hazine ayaklarımızın altından çıkar.

Kim bilir, hepimizin yeniden muhalefetimizin halini ve beraberliğimizi düşünmek için bu yürüyüş iyi bir başlangıç noktası olur.

İlk adım, tarihi bir karardır.

Bir bebek ayağa kalkıp ilk adımını attığı o an “hayır” demeyi de öğrenir.

Çünkü ayağa kalkmayı dik durmayı öğrenen bebek’e o ilk adımı “güven” verir.

Yanlışlarımızı dürüstçe itiraf kim bilir bir yürüyüşle adımlarımızı hayallerimizi yeniden güneşin fethine yöneltir.

Ve çaresizleşen ve umutları biten kitlelere yürüyüşümüz kim bilir can verir.

Hukuksuzluğu kanıksamamak başıbozukluğa kitleleri alıştırmamak için yürüyeceğiz.

Hep genç kalabilmek için yürüyeceğiz.

Çizgi filmlerine bakın, biz seyrettik Peter Pan’ı, şimdiki çocuklar da seyrediyor, Peter Pan hiç ihtiyarlamadı.

Hep şaşırıyor Peter Pan, hukuksuzluk adaletsiz bozukluk karşısında hep “hayret” ediyor, merak arayış sorgulama duygusunu hiç kaybetmiyor.

Çaresizlik biraz da “yaşlılığın trajedisidir”, çaresizlik gençliğinizi ihtiyarlatan şeydir, birbirimizle boğuşa boğuşa hepimiz dedikoducu mızmız yaşlılara döndük.

Ateşli ve isyankar, bir adım.

Bir adım daha…

Muhalefetin adımları, aydınlanmanın adımları, hukuk ve adalet diye haykıranların adımları, Türkiye’de tarih sahnesine çıkmıştır.

Çok çetin bir siyasi kış geçiriyoruz, bir ülke, bir millet, anayasa, meclis, hukuk, elimizde ne varsa “donarak ölmek” üzere.

Kalkın ayağa, açın adımlarınızı.

Yazıyı konuşmayı cetveli fırçayı kalemi bir müddet bırakın.

Sadece “adımlarımız” konuşsun.

Adımlarımızın temposu, birbirimizin gırtlağını sıkıp anlaşamadığımız çok şeyi, yürüyüşümüzün ritmi kim bilir hepimizi kaya gibi sağlam gerçek bir muhalif düzen içine sokar.

Nihat Genç

Odatv.com

adalet kılıçdaroğlu berberoğlu CHP arşiv