İşte ABD’nin Türkiye’ye Gülen soruları

Gizlenen rapor ilk kez Odatv’de...

Darbe girişiminden 5 gün sonra...

Ankara’ya 20 Temmuz 2016’da bir e-posta ulaştı.

ABD Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Ofisi Direktörü Vaughn Ary şöyle yazıyordu:

“Gülen’in iadesine temel teşkil edecek müsnet suç eylemleri arasında yeterli delil bağı kurulamadığı, dosyanın bu haliyle ABD mahkemelerine sunulamayacağı, Gülen’in kaçma şüphesi bulunduğu iddiasının ek açıklamalara muhtaç olduğu...”

Bekir Bozdağ’ın başında olduğu Adalet Bakanlığı’nın ve dolayısıyla Türkiye’nin, Fetullah Gülen’le ilgili “geçici tutuklama” talebine böyle yanıt veriyordu ABD.

Bakanlık da e-posta ile dönüş yaptı ABD’ye ve Gülen’in ilgili suçlarla bağının iddianamede gösterildiğini tekrarladı. Ama madem istediler, yine de bir kısım ek belge 25 Temmuz 2016’da gönderildi.

Yukarıda tırnak içinde verdiğim e-posta, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’nin 24 Haziran seçimlerindeki Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce için hazırlanan raporda yer aldı. Tam adı “FETÖ/PDY Elebaşı Fetullah Gülen’in İadesine İlişkin Resmi Bilgi Ve Belgelerin İncelenmesine Dair Değerlendirme Raporu” olan belge 9 sayfadan oluştu.

Muharrem İnce’nin “Amerikalılar beni aradı; Türkiye Cumhuriyeti Devleti henüz Fetullah Gülen’i usulüne uygun bir şekilde bizden geri istemedi, dedi” iddiasıyla başlayan tartışma, CHP heyetinin Adalet Bakanlığı’nda yaptığı incelemeyle sona ermişti.

4 Haziran’da gerçekleşen inceleme için toplanan CHP heyetinde milletvekilleri Murat Emir ve Ali Haydar Hakverdi ile avukatlar Erol Yılmaz Aras ve Efe Deniz Dikbıyık vardı. Devlet adına ise, Adalet Bakan Yardımcısı Bilal Uçar, Adalet Müsteşarı Selahattin Menteş, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Harun Mert, Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekili Ramazan Dinç, Daire Başkanları, Dış İşleri Bakanlığı’ndan iki bürokrat ve Adalet Bakanlığı’nın ilgili bürokratları ile tetkik hâkimleri kritik buluşmada yer aldı.

CHP’nin “Söz edilen kişiler 5 saatlik araştırmamız boyunca toplantı salonunda hazır bulundular ve talep ettiğimiz bilgi ve belgelerin tamamını ibraz ettiler” diye vurguladığı raporun girişinde, kamuoyuna yansıyan şu “abartma” düzeltildi:

“7 adet ‘iade talebi’ ve 1 adet ‘geçici tutuklama talebi’ne dair belgeleri barındıran klasörler, incelememize sunulmuştur. Sayı itibariyle söz konusu klasörlerin basına yansıtıldığı şekilde 85 adet değil, 27 adet olduğu; 85 klasör ifadesinin, ilgili mevzuat gereğince bütün belgelerin ve eklerinin üç nüsha şeklinde düzenlenmesi gerekliliğinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.”

CHP’NİN HATASI

Raporun “İade Talebi Dosyalarının Muhteviyatına İlişkin Tespitler” başlıklı bölümünde, Türkiye’nin Fetullah Gülen’i ABD’den istemeye gerekçe gösterdiği suç delillerine dair CHP’nin tespitleri yer aldı.

Bu çok önemli ve yansımalarının yakın gelecekte görüleceği anlaşılan saptamalara geleceğiz; ama önce...

Raporun ilgili bölümünde, “Selam-Tevhid/Kudüs Ordusu Dosyası” başlığı altında Adalet Bakanlığı haklı olarak eleştirirken, özensizlikten midir bilinmez, CHP’nin kendisi de bir hataya imza attı. CHP heyetinin Kılıçdaroğlu’na ve İnce’ye özel hazırladığı bu kritik raporda, şöyle bir cümle geçti:

“Söz konusu dosya, Fetullah Gülen’in ‘Selam-Tevhid/Kudüs Ordusu’ isimli terör örgütü ile bağlantısı olduğu gerekçesi ile ABD’den iadesinin istenmesine ilişkindir.”

Çok hatalı bir cümleydi bu. Zira, dosyanın konusu; Gülen’in emriyle, aralarında 53 CHP’linin de olduğu binlerce insan hakkında “Kudüs Ordusu Terör Örgütü” üyeliği soruşturmasının açılıp, ilgili kişilerin usulsüzce dinlenmesiydi. Yani, CHP’nin raporuna yazdığının aksine, Fetullah Gülen “Selam-Tevhid/Kudüs Ordusu” isimli terör örgütüyle bağlantılı değildi, başkalarını böyle bir örgütle bağlantılı gösterme kumpasına imza atmıştı.

“BÖYLESİ BİR DELİL BULUNMAMAKTADIR”

Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmişti bir kere; rapor aynı hatayla -nasıl oluyorsa- devam ediyordu:

“Nitekim 13 Eylül 2016 tarihinde ABD makamlarından işbu iade talebine dair ek açıklamalar ve delillerin talep edildiği bir yazı gelmiş, söz konusu yazıda ‘İadesi istenen Fetullah Gülen’in Selam-Tevhid/Kudüs Örgütü sanıkları ile doğrudan ilişkisi olduğuna dair delil bulunmakta mıdır?’ ve ‘Kudüs Ordusu Terör Örgütünün planlarını gerçekleştirmek için çalışan kişilere talimat verdiğine dair delil bulunmakta mıdır?’ gibi sorular sorulmuştur; bu sorulara ‘mahkemeye sunulan böylesi bir delil bulunmamaktadır’ cevabı verilmiştir.”

CHP’nin toplantı boyunca tuttuğu notlar üzerine oluşturulan bu raporda, “gibi sorular” diye hatalı özetlediği yanıttan anlamaya çalıyoruz ki; ABD usulsüzlükleri bizzat icra eden kumpas davası sanıklarıyla Gülen arasındaki bağın delillerini net şekilde istiyordu. Daha çarpıcı olan ise; CHP heyetinin raporda aktardığına göre, bu çok kritik soruya Adalet Bakanlığı “mahkemeye sunulan böylesi bir delil bulunmamaktadır” yanıtını vermişti.

CHP raporunda aktarılan, Adalet Bakanlığı’nın bu yanıtı hiç de masum değildi. Ve keza eşdeğer bir skandalı, yine aynı rapordan öğrenecektik:

“Söz konusu dosyanın sanığı Fetullah Gülen’in iadesine dair hazırlanan talepname, adli makam tarafından Bakanlık’a 28.01.2016 tarihinde iletilmiş, Adalet Bakanlığı’nın ABD’den iade talebi 19.07.2016’da, yani yaklaşık 6 ay sonra yapılmıştır. Söz konusu 6 aylık gecikme, 15 Temmuz öncesinde işlenen suçlarla ilgili olan diğer 3 dosya için de geçerlidir. Bu 4 dosya da Bakanlık’ta beklemiş ve ancak 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi gerçekleştikten sonra ABD makamlarına iletilmiştir. Bu bekletmenin kasten yapıldığı, Bakanlık’ın görevini gereği gibi ifa etmediği hatta 15 Temmuz darbe teşebbüsü olmasaydı bu işlemin daha da gecikeceği kanaatine ulaşılmıştır.

Söz konusu suça ilişkin Fetullah Gülen hakkındaki yakalama emrinin 10.11.2015 tarihinde verilmiş olmasına rağmen süratle ABD’den yapılması gereken geçici tutuklama talebi, 19.07.2016 tarihinde yani yaklaşık 8 ay sonra “ÇOK İVEDİ” kaydıyla yapılmıştır. Ayrıca, geçici tutuklama talebine konu suçun işlenişine ilişkin detaylı bilgilerin delilleri ile birlikte talep ekine konulması gerekirken, yalnızca iade talepnamesinin konulması ile yetinilmiştir.”

Yani, 15 Temmuz olmasaydı Gülen’in iade talebi dosyası raflarda bekleyecek gibiydi. CHP heyeti, bu en hafif deyimiyle “üstünü örtme” operasyonunu deşifre etmişti.

CHP’NİN RAPORUNDAN KISA SÜRE SONRA BULUNAN DELİL

ABD’nin sürekli “daha fazla delil” talebinde bulunmasına karşılık, Türkiye’nin iade dosyalarındaki sorun CHP heyeti tarafından kağıda şöyle döküldü:

“İşlenen suçların Fetullah Gülen’in doğrudan talimatıyla yapıldığına dönük kesin ve yeterli delil sunulamadığı görülmektedir. Fetullah Gülen’in FETÖ/PDY’nin elebaşı olduğu konusunda en ufak bir şüphe bulunmamakla birlikte özellikle Fetullah Gülen ile Akıncı davasındaki sivil imamlar arasında bir iletişim tespiti yapılamamış olması Türk istihbaratı ve kolluk kuvvetleri bakımından önemli bir eksikliktir: Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç ile Fetullah Gülen arasında geçen doğrudan iletişimler tespit edilmiş ve delil olarak sunulmuş olsa idi, devletimiz iade sürecinde büyük mesafe kat etmiş olabilirdi.

Akıncı üssü iddianamesinde de tespit edildiği üzere bahsedilen sivil imamlar Aralık 2015’ten başlayarak üst düzey komutanlarla darbe planı yapmak üzere defalarca toplanmış, defalarca ABD’ye ziyaretler gerçekleştirmişlerdir. En son toplantıları Ankara-Konutkent semtinde yerleşik bir villada 7-8-9 Temmuz tarihlerinde gerçekleşmiş olup, bu toplantılarla ilgili dahi herhangi bir teknik takip ve/veya izleme delili görülmemiştir.

MİT raporlarında dahi darbenin öngörüldüğü bilinirken böylesine kritik ve şüpheli toplantıların tespit edilmemiş ve gerekli teknik takibin yapılmamış olması, doğrudan talimat verdiğine ilişkin tek delilin gizli tanık ifadesi olması sonucunu doğurmuştur ve bugünkü iade talebimizin dayanağı olan delilleri zayıflatmış, usuli olarak sakatlamıştır.”

Bir virgül koyalım...

Tam da CHP’nin bu raporunun yazılmasından kısa süre sonra, 30 Haziran’da, medyaya şöyle bir haber düştüğünü hatırlatalım:

“Adalet Bakanlığı, FETÖ’nün sivil imamlarından Hakan Çiçek’in, Fetullah Gülen’le darbe günü ve öncesinde doğrudan görüştüğünü, Gülen’in 15 Temmuz darbe girişimini bizzat yönettiğini ortaya koyduğu savunulan yeni delilleri ABD’ye gönderdi.”

Devam edelim...

ABD’NİN “BAŞBAKAN” SORUSU

Gülen’in iadesi için ABD’ye sunulan dosyalardan biri de Polis Meslek Yüksekokulu sınav sorularının FETÖ tarafından çalınmasıydı. Sunulan dosyada “somut delillerin olmadığı” iddiası üzerine, ABD’nin Türkiye’ye bir soru listesi gönderdiği de CHP raporunda yer aldı. İlgili sorulardan üçü raporda şöyle sıralandı:

“Gülen’in Sözleşmeli Okullar Derneği gibi herhangi bir işletme veya kuruluşun üyesi olduğunu gösterir bir belge mevcut mudur?
Başbakan’ın telefonunun Gülen’in talimatı ile dinlendiğine dair doğrudan delil bulunmakta mıdır?
Kişisel verilerin yasadışı toplanıp basına ve sosyal medyaya sunulması hangi doğrudan delillerle ortaya konmaktadır, eylem hangi tarihte gerçekleşmiştir, Gülen ile nasıl bağlantısı vardır?”

ABD’nin bu soruları listelendikten sonra, CHP şu cümleyi raporuna geçirdi:

“Bu sorulara verilen cevap ‘Dosya kapsamında iddianame dışında bir bilgi bulunmamaktadır’ şeklindedir.”

“ABD KILINI KIPIRDATMIYOR”

CHP raporunun “Hukuki Değerlendirme” bölümünde ise, iade sürecinin neden aksadığına dair şu özet tespit yer aldı:

“İki ülke arasında ihtilafın ‘kesin kanıt’ kavramında düğümlendiğini görmekteyiz. ABD, bizden darbe teşebbüsü olduğuna ve bu teşebbüsün cemaat tarafından yapıldığına dair iddianameler ve klasörler dolusu belgeler değil, bu hususların Fetullah Gülen ile irtibatını gösteren, özellikle darbe teşebbüsünün Gülen’in talimatıyla yapıldığına dair kanıtları istemektedir.”

Fetullah Gülen’in Pensilvanya’daki konutundan teknik takip kayıtlarının, Türkiye’nin ABD’den isteme hakkının olduğunu hatırlatan CHP’ye verilen yanıt ise rapora şöyle geçti:

“İnceleme sırasında konuştuğumuz üst düzey kamu yetkilileri, ABD’nin, kendisi ile ilgili ya da ilgili olmayan her uluslararası önemli saldırı ve ağır suç fiillerinde her türlü istihbaratı ülkemizle paylaştığını, ancak bu olayda tabiri caizse kılını kıpırdatmadığını ifade etmiştir.”

CHP bu yanıt üzerine MİT’i şu iddiayla eleştirdi:

“ABD tarafından müttefiklik hukukunun gereklerini yapmadığının kabulü halinde, bu konuda işbirliği yapmak istemeyen bir devlete iade talepnamesi gönderdiğimiz gerçeği ile karşı karşıya kalırız. O takdirde kanıtları devletimizin kendisinin toplaması gerekmektedir. Bu noktada MİT’in görev sahasının doğduğunu, ancak bu gibi durumlar için var olan MİT teşkilatının hiçbir kanıt toplayamadığını görüyoruz.”

“İADE İÇİN ÖNÜMÜZDE ÇOK UZUN BİR SÜREÇ GÖRÜNMEKTEDİR”

“ABD Adalet Bakanlığı’nın Fetullah Gülen’i iade davası açması için ikna edemediğimizi” belirten CHP heyeti, bunun nedeni üzerine görüşlerini şöyle rapora geçirdi:

"İade prosedürünün daha ilk basamağına bile çıkmış değiliz. Evrak isteme aşamasındayız. ABD, bizim Adalet Bakanlığımız’ın internet sitesindeki Yargı makamlarına yönelik yapılan açıklama ve uyarılarda da görüleceği üzere, Anglo-Amerikan hukuk sistemine sahiptir ve mutlak delil arayarak davranır; reddedilecek bir iade davasını açmak anlayışına sahip değildir. Bakanlık bu uyarılarında ‘delilleriniz sağlam değilse iade talebiniz reddedilir’ şeklinde bizim Yargı Makamlarımızı uyarmaktadır. Yargı Makamları ve Adalet ile Dışişleri Bakanlıkları arasındaki bilgilendirme ve koordinasyonun daha rasyonel sağlanması gerçeğini de bu vesileyle tespit edebiliriz. İade sürecinin uzamasının bir nedeni de budur.

Görünen şudur ki ABD Adalet Bakanlığı iade davası açmak noktasında henüz ikna edilememiştir. Bu sağlanırsa Federal Mahkemede dava açılacak, burada gerçek anlamda maddi ceza hukuku yargılaması yapılıp, ABD Yargı Makamlarınca iade talebi yargılanacak, eğer red kararı çıkar ve kesinleşirse ABD bakımından konu kapanacak, iade kararı çıkarsa kararı ABD yürütme makamları ister uygulayacak ister uygulamayacaktır.

Hukuk ve diplomasi daha etkin, daha akılcı ve belki daha iradeli bir şekilde ülkemiz tarafından yapılmalıdır. Şunu çekinmeden ifade etmeliyiz ki, iade için önümüzde çok uzun bir süreç görünmektedir. Türkiye talebini daha rasyonel ve hızlı yöntemlerle yerine getirmeli, ABD’nin iade gibi bir niyeti olmadığına kani olsa bile kendisine düşeni hukuki ve siyasi olarak eksiksiz yerine getirmelidir.”

AKP’NİN KATKISI SAKLANIYOR

“Bazı dosyalarda deliller bölümüne iddianamenin özetinin, bazılarında tamamının konmuş olması önemli bir usul eksikliği olarak karşımıza çıkmaktadır” diyen CHP heyeti, ABD’ye gönderilen bu dosyalarda AKP’nin FETÖ ile bir dönemki ilişkisinin saklandığını da şu satırlarla raporuna geçti:

“İddianame ve talepnamelerde söz konusu suçların başlangıç zamanları açısından da önemli bir sorun dikkat çekmektedir. 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde açılmış olan davalarla ilgili olarak işlenen suçların 2011 yılından sonra başladığı görülmekte, ancak siyasi iktidarın bu suçların işlenmesine olan katkısı özenle saklanmaktadır. Oysa 2011-2014 yılları arasında cemaatle AKP iktidarı arasındaki işbirliği Türkiye’de yaşayanlar kadar ABD Makamlarının da malumudur. Talepnamelerde FETÖ/PDY yapılanması, ekonomik kaynakları, devletteki kadrolaşması gibi konular uzun uzun anlatılırken bu yapının nasıl olup da bu derece büyüyebildiği ortaya konmamaktadır. Özellikle 2004 MGK kararında, Fetullah Gülen yapılanmasına karşı önlem alınması kararına rağmen, AKP hükümeti önlem almak bir yana, bu yapının devlette böylesine derinleşip darbe yapabilecek seviyeye gelmesine katkı sağlamıştır. Bu suçlar işlenirken ortaklığın devam ediyor olması da somut delillerin dosyalara konmamış olmasının ve ABD nezdinde bir türlü inandırıcı olamamasının bir nedeni olarak değerlendirilmelidir.”

YUMUŞAK KARIN

CHP heyetinin Adalet Bakanlığı’nda 5 saatlik incelemesinin ardından hazırlanan, Kılıçdaroğlu’na ve İnce’ye sunulan, bugüne kadar da kamuoyundan saklanan rapor özetle böyle.

Fetullah Gülen’in iadesi için ilk başvurunun yapılmasının ardından, 7 Ağustos 2016’da ABD’nin elindeki Gülen arşivini bu sayfalarda yazdım. Ve şöyle dedim:

“Kimse kimseyi kandırmasın. ABD Gülen’in kim olduğunu biliyor.”

2 yılın ardından CHP raporundan anlıyoruz ki; ABD, AKP’nin Gülen konusundaki yumuşak karnını da çok iyi biliyor ve hep oraya vuruyor.

Barış Pehlivan
Odatv.com

İşte ABD’nin Türkiye’ye Gülen soruları - Resim : 1

fethullah gülen fetullah gülen iade davası arşiv