İsrailliler, Türkiye'den ne istiyor

Türkiye ile İsrail'in anlaşması için ilk adım bu olmalı... Rafael Sadi Tel Aviv'den yazdı.

Gün geçmiyor ki iki ülkem arasında ilginç, bir o kadar da garip ilişki haberleri özellikle Türk basınında yer almıyor olsun.

Şöyle ki; ilk olarak Amberin Zaman Hanımefendi Al Monitor gazetesinde kaleme aldığı (herhalde bilgisayar klavyesi ile yazmıştır ama her nedense kaleme aldı lafını halen kullanıyoruz) makalesinde Sayın Ufuk Ulutaş’ın İsrail’e Büyükelçi olarak atanacağı haberi veya sinyali verildi. Tabii ki Amberin Hanımın bu konuda bir sorumluluğu yoktur. Bu haberi kendisine ulaştıran yetkililer veya yetkisizlerin bu konuda diyecekleri olacaktır ama mutlaka demeyeceklerdir.Hatta kimler olduklarını da bilemeyeceğiz. Hoş bu çok da önemli değildir.

Konu beni yakından ilgilendirmekte ve iki ülkem arasındaki soğuk rüzgarların artık bir meltem ve hatta eskiden olduğu gibi sıcak havalara dönüşmesini çok arzulayan biri olarak, konuyu İsrail Dışişlerindeki dostlarıma sordum. Ve ne yazık ki bu atama konusunun İsrail Dışişlerine ulaşmadığını esefle öğrenmiş olduk. Bunun neden yapıldığını irdelemek benim işim değil tabii ki.

Daha bu olayın son noktası kapanmadan Odatv’de çıkan bir haberde Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Sayın Mesut Hakkı Çaşın’ın beyanı yer aldı ve orada aynen bu kelimeler ile:

“İsrail’in olumlu bir adım atması halinde Türkiye’nin tekrar büyükelçi göndereceğini açıkladı.”

Tabii ki bu açıklama eksik idi. Ve okurlar dahil bir çok kişi beklenen olumlu adım nedir diye sordu kendi kendine. Ben de aynı soruyu Facebook sayfamda sordum kuşkusuz.

İhtimaldir ki Sayın Çaşın bu sorunun sorulduğunu veya sorulacağını tahmin etmiş ki, dün tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve VOA’ya verdiği bir söyleşide bu adımların neler olabileceği hakkında bazı ipuçları verdi ve şu ifadeler kullanıldı:

“VOA'ya göre, İsrail'in normalleşmeden kazanacağı çok şey olduğunu ifade eden Caşın, ‘Türkiye, [geçmişte] İsrail'den çok sayıda silah aldı. Bunu tekrarlayabiliriz... Türkiye ve İsrail'in savunma sanayileri birlikte ilerleyebilir’ dedi.

Konuşmasında, İsrail'in enerji arama faaliyetlerine de değinen Caşın ayrıca, ‘İsrail, petrol ve gaz kaynakları keşfediyor. Oysa İsrail'de 8 milyon insan yaşıyor. Bu petrol ve gazı nereye satacaklar? En büyük pazar Türkiye ve Türkiye üzerinden geçecek bir boru hattı ile Avrupa Birliği pazarıdır’ dedi.

‘Barış ve güvenliğin sağlanması İsrail ve Türkiye için çok önemli’ diyen Caşın sözlerine, ‘Mavi Marmara'dan sonra İsrail ile bir kaza daha istemiyoruz’ diyerek devam etti.”

YASAK DAVUTOĞLU DÖNEMİNDE GELDİ

Hatırlatmak isterim ki İsrail’den silah ve her türlü askeri malzeme ticareti Sayın Davutoğlu Hükümetince yasaklanmış ve İsrail’de bu yasaklamaya karşılık vererek Türkiye’ye askeri malzeme ve silah satışını yasaklamıştı.

Hal böyle iken, bu yasakların kaldırılması kuşkusuz iki tarafı da mutlu edebilecek bir adımdır. Ama bu adımı İsrail’in tek başına ve tek taraflı atmasını beklemek az bir şey saflık olur.

Diplomaside sadece menfaatler vardır ve bir şeyler istendiğinde bir şeyler de verilmek gerektiğini en basit Dışişleri memuru bile bilir. Yani İsrail Devletinin de bu talep karşısında istemesi olası şeyleri sanırım karşılıklı bir masa etrafında ve sorumlu kişiler ile tartışmaları gerekir. Basın sayfalarında veya televizyonlarda bu alışverişlerin pazarlığı yapılamaz doğal olarak.

Bu pazarlıkların ilk adımı da, iki tarafın da Büyükelçi seviyesinde temsilidir. İki tarafın da kabul edeceği kıymetli saygın ve konularında uzman Büyükelçilerce bu görüşmelerin yapılması tarafların menfaati gereğidir.

TÜRKİYE İLE İSRAİL HANGİ KONUDA ANLAŞABİLİR

İsrail Türkiye’den neler ister diye sorarsak kendimize bunun masada konuşulması şarttır.

Sayın Çaşın İsrail ile doğal gaz konusunda bir işbirliğinden söz etti ki, olması gerekendir. Zaten İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, defalarca bu konuyu konuşmak üzere Türkiye’ye geldi. Ancak Bakan Steinitz, ziyaretlerinden eli boş dönmüş olmasına rağmen yine bu konuda bir görüşme yapma olasılığı daima mevcuttur bence. İsrail neredeyse 100 yıldır kavgalı olduğu Arap alemi ile barışırken Türkiye ile arası buruk kalması söz konusu bile değildir.

İsrail-Türkiye ile her türlü işbirliğine açık olacaktır tabii ki ama bunu yaparken de dostluk diplomasisi ve ticari menfaatleri olan Yunanistan, Güney Kıbrıs veya Mısır karşısında olmak gibi bir anlam taşımadan yapılmalıdır. Hatta bu işbirliğinin anahtarı Akdeniz havuzundaki bütün ülkeleri bir araya getiren ve dostluk ilişkileri içinde birbirleri ile normal ilişkileri tesis edebilecek bir anahtar olmalıdır.

İSRAİLLİLERİN BUNU CANI GÖNÜLDEN İSTEDİKLERİNİ BİLİYORUM

Bugün okuduğumuz bir başka güzel haber ise Azerbaycan’ın iki ülkem arasında arabulucu rolü oynamak istediği yolundaydı.

Ahlan ve Sahlan. Çok iyi de Türkiye ile İsrail görüşebilmek ve uzlaşabilmek için arabulucuya ihtiyaçları olan iki ilgisiz yabancı ve düşman ülke değildir. Büyükelçiler görevlerinin başına dönerler ve en kısa zamanda da gereken görüşmeler başlar.

Acizane ifade etmek istediğim bir konu ise Türkiye ve İsrail yönetimlerinin birbirlerine “terörist devlet” yakıştırmalarından vazgeçmeleridir.

Bu türden bir uzlaşma Türkiye’nin çok uğraştığı ve adeta taraf olduğu Filistin toplumuna yararlı olabileceğini de vurgulamak isterim. Hoş ne Gazze ne de Batı Şeria’daki Filistinli kardeş çocuklarımız aç biilaç ve sefil durumda değiller. Gazze ablukası sadece silah edinilmesine engel olmak için bir tedbirdir ve her gün bine yakın TIR İsrail limanlarından Gazze şeridine giriş yapmaktadır. Türkiye’nin bunu rakamları ile birlikte bildiğinden de kuşkum yoktur.

Gazze elektrik santrali ve altyapısı konusunda yardımcı olmak isteyen herkese kapılar ardına kadar açıktır.

Kısaca yeter ki aradaki husumetin gereksiz ve suni olduğu taraflarca kabul edilsin ve önümüze bakalım. Bu türden bir uzlaşma iki ülkemin de önünü açacak ve samimi söylemek isterim ki iki ülkemin siyasilerinin de tarihteki yerlerini almalarını saplayacağı gibi iç siyasette de olumlu bir yere taşıyacaktır.

Tabii ki bu olaylar tarafların direk, bire bir görüşmesi ile çok kısa zamanda şekle bağlanabilir.

Yeter ki istensin. İsrail devletinin ve gün be gün iç içe olduğum İsraillilerin bunu canı gönülden istediklerini biliyorum.

Rafael Sadi

Odatv.com

arşiv