İsrail'de yargı krizi derinleşiyor: "Adalet yoksa biz de yokuz"

Rafael Sadi, İsrail Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı atamayı reddeden İsrail Yüksek Mahkemesi ekseninde İsrail'deki adalet kavramını ve yargı krizini ele aldı.

Rafael Sadi

Bu sözcük Türkiye Cumhuriyeti Mahkeme salonlarında yer alır. Birçok Yeşilçam filminde de çocukluğumuzdan beri aklımıza kazınmıştır.

İsrail Mahkemelerinde böylesi bir ibare olmadığı gibi mülkün temelinin Tapu Kaydı olduğu kesindir. Tabii ki “Mülk” ne anlama gelmektedir tartışma konusudur. Mülk sadece taşınmaz mal anlamına gelmez. Aynı zamanda kendi benliğimizdir bir anlamda.

Yani Adalet yoksa biz de yokuz.

Konu nerden nereye geldi . İsrail Yüksek Mahkemesi BAGATZ tarafından dün alınan ve Sağlık Bakanı Arie Deri'nin bakanlık atamasının geçersiz olduğu kararı çok ilginç bir gerekçe ile alındı.

Bu gerekçeye göre Arie Deri Başbakan Netanyahu'nun MANTIKSIZ bir atama yaptığı iddiası ile alındığı belirtildi kararda.

Sadece bu gerekçeli karar bile İsrail Adalet Sisteminde ciddi ve köklü bir reform gerektiğinin kanıtıdır bence. Şayet Yüksek Mahkeme Hakimleri Vergi Kaçakçılığı ve mahkeme anlaşmasına aykırı hareket ile suçlanan kişinin Kanun maddelerinden filanca maddesinin falanca fıkrasına aykırı hareketten ve şu veya bu nedenlerle Bakanlık yapamayacağına karar verilseydi bu gayet olağan bir durum olurdu.

Şayet İsrail adalet sisteminde böylesi maddeler ve karar vermeyi rahatlatacak maddeler yoksa ACİLEN BİR REFORM yapılması gerektiği de alenen ortaya koyar.

Konuyu tartıştığım dostlar ki bir tanesi eski bir Avukattır. İktidarın talep ettiği reform bu değil deyince de Bakan Yariv Levin refom tartışmasının diyalog ile parlamento çerçevesinde bütün partilerin söz hakkı verilerek tartışılacağı hatta uzmanların dinlenmesi gerektiğini de beyan etmişti. Ancak İsrail Muhalefeti gerçekçi bir REFORM ve diyalog yerine siyasi bir kavgayı tercih etti ve reform çerçevesi içinde iptali düşünülen Gerekçenin aynısı ile Sağlık Bakanı atamasının geçersiz sayılması Muhalefet ile birlikte Adalet sisteminin en tepesinde bulunan Yüksek Mahkeme'nin de adeta savaş açması olarak nitelendiriliyor.

Likud partisi üyelerinden de aldığım bilgiler çerçevesinde Temel Yasalar içinde suçu sabit olmuş ve hapis yatanların bakan olamayacağı belirtilmektedir. Arie Deri ise suçu sabit görülmüş ancak mahkeme heyeti ile vardığı anlaşma ile hapis yatmaktan kurtulmuştur. Para cezası ve o sıradaki milletvekilliğinden istifası ile ceza hanesine de siyaset yasağı maddesi eklenmemiştir. Yani bu yazdıklarımı bu beyefendiyi ve ideolojisini savunmak gibi anlaşılmasın lütfen kimsenin yandaşı veya şakşakçısı değilim. Kişi şayet suçlu ise ve hırsız ise Parlamentoda yeri olmadığını düşünenlerdenim. De bunun da yasalar kitabında yazılı olması gerektiğini düşünüyorum ve mevcut durumda olduğu gibi bu durum Bakan veya Başbakan için de değişiklik göstermemelidir bence. Likud partisi üyesi arkadaşlar aynı şekilde düşünmüyorlar tabii. Ancak Başbakan Netanyahu'nun konumu farklıdır. Kendisinin suçu sabitleşmemiş ve hüküm giymemiştir ki bu da mevcut yasalara göre kendisinin suçlu sayılmasını engellemektedir.

Kısaca olaylar eksik ve kesin olmayan yasalar nedeni ile olduğunu anlamak zor değildir.Bu neden herkesin katılacağı bir ortak müşterek metin oluşturulması ve belki de bu REFORM halkın da katılacağı bir referandum ile yapılması daha uygun olacaktır.

Tabii ki buna Parlamento karar verecektir.

Hani benim ki beyin fırtınası o kadar.

Saygılar…

Odatv.com

israil