İslâmcı-Kapitalist olur mu

Olur… Oldurulur… Oldurulmuştur… Hâlâ oldurulmaktadır. Türü… Nihai niteliği henüz kesinlik kazanmamıştır ama, verilen kavga bu amaçla verilmektedir....

Olur… Oldurulur… Oldurulmuştur… Hâlâ oldurulmaktadır.

Türü… Nihai niteliği henüz kesinlik kazanmamıştır ama, verilen kavga bu amaçla verilmektedir.

Kavgayla, AKP ile Cemaat arasındaki çekişmeyi kastediyorum.

Olayı açalım: Her şeyden önce İslâm, bereketin ticarette olduğu ana fikri ile meşru serbest ticareti her zaman desteklemiştir. Bu konuda bir çok hadis ve din otoritelerince söylenmiş ifadeler mevcuttur.

Bütün bu ifadelerde deontik bir mantık vardır. Yani, işin Türkçesi ile yükümlülük, sorumluluk, yasak, meşrûluk, buyurulma ve izin verilebilirlik türünden ahlâkla ilgili temel kavramları içeren önermelerle formel bir sistem oluşturulmuştur.

Bu nedenle, doğal olarak ticaret daima ilgi görmüştür Müslüman topluluklarda. Bugünün kavgası ise ticaretin küresel düzeyde nasıl işleyeceği… Kimin-kimlerin ne oranda nemalanacağı üzerine kuruludur.

21. Yüzyıl’da Ulusötesi Kapitalist Merkez, Türkiye’de İslâmcı-Kapitalist partner arayışında, önce AKP’yi gözüne kestirmiştir. Ve buna uygun olarak kurmuştur tezgâhlarını.

Ulusötesi beklentilerin yerine getirilmesi açısından, uzunca bir süre başarılı da olmuştur AKP…

Ne var ki, bir zaman sonra Vahşi Kapitalizm döneminden kalma semptomlar çıkmıştır ortaya. Zengin ve yoksul kesimler arasında dev uçurumlar oluşmuş… İhtikârlık iddiaları birbirini izlemiş… Adâlet mekanizması, tartışılır bir hale gelmiştir.

Köktendinci tutuculuk da giderek ağır basmaya başlamış… Kaba bir benzetme ile Katolik Kilisesi’nin egemen olduğu Vatikan’ı andırır tablolar çıkmıştır ortaya…

ÇÖZÜM: PROTESTAN AHLÂKI

Ulusötesi kapitalist merkezler, sanırım bu konuda partner değiştirmeye karar vermişlerdir sonunda. Bu işbirliği için en uygun aday, bundan böyle Cemaat’tir. Cemaat de felsefe yönünden İslâmcı Cephe’de yer almakla birlikte, dış dünyaya ve moderniteye daha açıktır.

Max Weber’in kapitalizmin gelişmesini Protestan ahlâkının yaygınlaşmasına bağlaması gibi, ulusötesi mihraklar da, korkarım Türkiyeli İslâmcı-Kapitalist model için Cemaat’in daha uygun bir ortak olduğu görüşünde karar kılmışlardır.

Çünkü, görünürde daha rasyoneldirler… Mantık üretirken iktidar sözcülerine kıyasla, görece de olsa dinî verilerle daha bir mesafeli yaklaşmaktadırlar.

Weber’e göre modern dünya’yı oluşturan kapitalizmin temel özelliği, rasyonelliğidir. Bu anlamda, Protestan Ahlâkı ile kapitalizm örtüşmektedir. İdeal tipteki bir kapitalist ile ideal tipteki bir Protestan arasında, büyük benzerlikler söz konusudur. Müslüman Türkiye’de neden olmasın ki?..

Anladığım kadarı ile, ulusötesi kapitalizm ve onun başat temsilcileri, bu konuda fikir birliği içindedir.

“EHVEN-İ ŞER, ŞERLERİN ÖN KÖTÜSÜDÜR”

Sevgili Dostlar… Satır aralarından duhûl edip de, “Acaba bir açık bulur muyuz?” diye heveslenenlere bir çift sözüm var. Boş yere heveslenmesinler… Bütün bu yazdıklarım, AKP’nin aklanması… Cemaatin karalanması filan değildir.

Her zaman her ikisine de eşit mesafede oldum. Olacağım…

Bir yol hatırlayın - Mustafa Kemal Atatürk’ün Sivas Kongresi’nde “Amerikan Mandası” ve “İngiliz Himayesi” arasında “Hangisi ehven-i şerdir?” diyerek tercih yapmaya çalışanlara verdiği tarihî cevap, hemen her durum için olduğu gibi, bu durum için özellikle uygundur: “Ehven-i Şer, şerlerin en kötüsüdür!”

Yani - kötünün iyisini seçmektense, kötülerin tümünü reddetmek en hayırlısıdır.

İNTERAKTİF SOHBETLER

Misafir - kısa çöp: Çok güzel bir yorum, elinize sağlık.

Misafir – Sefer: Bayağı komiksin Dostum… Sana ne cevap verebilirim ki!..

babaFingo: Haklısınız da, nasıl engellenebilir?..

Misafir – Efes: Öfkelenmekte haklısınız… Fakat bu terk etme olayı, herhalde o kadar kolay olmasa gerek…

Misafir - Bakış açısı: Aynı kanıdayım.

Misafir - Yakıştı mı ?: Dostum, olaya tamamen başka bir açıdan yaklaşmışsınız… Umarım ahkâmlarımız günün birinde kesişir.

Misafir – cabbar: İyi sorular…

Misafir – acalp: Keşke yanılmasınız…

Misafir - usta demokrat: İslâm Tarihi’ne, dilerseniz hiç girmeyelim… Bazı şeyleri bilip de telaffuz etmemek en iyisi…

Misafir – Sakarya: Haklısınız haklı olmasına da, bir çıkış noktası olması gerek…

Misafir – Sakarya: Girmeyelim derken, bu tür olayları kastetmiştim…

Misafir – takiyye: Herhalde olmaz diye düşünüyorum…

Misafir - Dara Çolakoğlu: Tam yerinde bir hatırlama…

Misafir – camgoz: Umarım sonumuz, Suudî Arabistan’a benzemez.

Misafir – misafir: Doğrusunuz demekten başka bir şey söylemeyelim.

Misafir - The End: Siz de kötümserlerdensiniz…

Misafir - ozkan1699: Vallahi ben de sulha zorlanırlar diye düşünüyordum, ama galiba işler başka türlü bir seyir alıyor…

Misafir – avci: Çok teşekkür ederim. Ekonomik boyuta da temas etmeye çalışacağım.

Misafir – derindengelen: Sağolun.

Misafir – Sefer: Diyelim ki ben sığım… Sizin enginliğinizi bayağı merak ettim…

Misafir - usta demokrat: Sakarya ile aranızdaki bu diyaloğa ben karışmayayım.

Misafir - tuncay özgünen: Doğrusu hoşsunuz… Alın size Wikipedi’den bir tarif: “Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.” Olay bu kadar basit mi?

Halit Kakınç
Odatv.com

halit kakınç arşiv