İslam o görüntüler hakkında ne diyor

Geçtiğimiz günlerde Şükrü Yılmaz isimli bir Kuran Kursu hocasının, öğrencilerinden birini dövdüğü basına yansıdı...

Geçtiğimiz günlerde Şükrü Yılmaz isimli bir Kuran Kursu hocasının, öğrencilerinden birini dövdüğü basına yansıdı.

İslam o görüntüler hakkında ne diyor - Resim : 1

Sakarya’nın Erenler ilçesinde gerçekleşen bu olay basına yeni yansımış olsa da, menfur hadisenin 2016 Mayıs ayında gerçekleştiğini hatta bu olayı bilmesine rağmen anne ve babanın o zaman şikâyetçi olmadığını da basına yansıyan haberlerden öğrendik.

Üstelik anne ve babanın şikâyetçi olmadığını söyleyen de Sakarya Müftü Vekili Nejat Arman’dı. Diğer taraftan görüntülerin basına yansıması üzerine adı geçen “hoca” tutuklandı ve konu ile ilgili Diyanet İşleri Bakanı Mehmet Görmez’de şu açıklamayı yaptı:

"Sakarya'da bir Kur'an kursunda 2016 yılı Mayıs ayında yaşananların, din ile din eğitimiyle ve Diyanet İşleri Başkanlığının din eğitimi yöntemleriyle hiçbir şekilde alakası yoktur. Böyle vahim bir suçu işleyen şahıs hakkında Başkanlığımız tarafından derhal soruşturma açılmış, görevden el çektirilmiştir. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra basına yansıyan bu içler acısı görüntülerden dolayı öncelikle gözümüzün nuru çocuklarımızdan özür diliyoruz. Bu ve benzeri durumların yaşanmaması için gerekli hukuki ve ahlaki adımlar atılmıştır. Bizzat kendim ve bütün personelim, çocuklarımızı inciten, hırpalayan her türlü davranışla mücadelede sonuna kadar kararlı olduğumuzu bir defa daha dile getirmek istiyoruz. Çocuğunu yaralayan bir toplumun geleceği sağlıklı olamaz ve bir insan çocuğun üstün menfaatlerini öncelemedikçe, üzerindeki ilahi emaneti hakkıyla koruyor sayılamaz."

Görmez’in bu açıklamaları oldukça önemli. Zira Görmez, yaşananların din eğitiminde bir yeri olmadığını ifade ederken “çocukları yaralayan bir toplumun geleceğinin de sağlıklı olmayacağını” ifade ediyor. Bu sözlere katılmamak mümkün mü? Lakin şu var ki, İslam adına konuşan bazı kimseler din eğitimine ve çocukların dövülmesine Görmez’in baktığı gibi bakmıyor pek. Dahası bu kimseler içerisinde şahıslar olduğu gibi Diyanetin de “hak mezhep” olarak gördüğü mezheplerde var. Nasıl mı?

BAŞLAYALIM O HALDE

Hadis olduğu öne sürülen şu sözlerde bakın neler söyleniyor: “Çocuğunuz (sabî, evlâd, sıbyân, ğulâm) yedi yaşına geldiği zaman ona namazı öğretiniz (emrediniz), on (veya onüç) yaşına geldiğinde namaz kılmaz ise dövünüz, bu yaştan itibaren de yataklarını ayırınız.” Hadisin içeriği kadar çarpıcı olan diğer bir husus ise kimi mezheplerin ve din adına konuşan kimselerin bu hadis doğrultusunda çocuğun dövülmesini dinen caiz görmesidir.

Örneği kamuoyunda adı çokça gündeme gelen Nureddin Yıldız’ın “fetva meclisi” sitesinde bu hadis ile ilgili gelen soruya şu cevap verilmekte:

“Bu hadis doğrudur, sabittir. Çocuğun namazı kabullenmemesine karşı bir tedbirden söz etmektedir. Buradaki dövmenin falakaya yatırmak ya da elektrikli jopla vurmak olmayacağını bilmemiz gerekir. Çocuğun omzuna hafif bir tokat vurma şeklinde anlayabiliriz bunu. Yalnız yedi ile on yaşı arasındaki dört seneyi tam bir eğitim seneleri olarak kullanabilmiş bir babanın hakkıdır bu tokat.”

Bu arada yeri gelmişken belirtelim ki, söz konusu hadis Ebu Davud, Tirmizi gibi egemen İslam yorumunun yedi büyük hadis yazarı olarak kabul ettiği hadis yazarlarının kitaplarında da geçmekte.

Devam edelim.

Bilindiği üzere üç mezhebe göre (Hanbeli, Şafi, Maliki) namaz kılmayan kimse ölüm cezasına çarptırılmaktadır. İşte Şafi alimlerinden Hattabi bu hadîsi (namaz kılmayan çocuğu dövün) büluğ çağına girdikten sonra kasten namazı terkedenin cezalandırılacağına dair bir delil olarak kabul etmektedir. Ona göre, çocuk büluğ çağına girmediği halde namazı kılmadığı için dövülmeyi hak ediyorsa, ergenliğe ulaştıktan sonra [namaz kılmadığından dolayı] şiddetle cezalandırılmayı daha fazla hak etmiştir.

Çocukların dövülmesi hususunda olumlu görüş bildiren isimlerle devam edelim. Örneğin “Mâlikî imamlarından İbn Sahnûn (ö. 256/869) Âdâbü’l-muallimîn isimli eserinde öğretmenin eğitimde takip edeceği hususlardan bahsederken şunları söyler:

“...Öğretmenin yedi yaşına geldiklerinde çocuklara namazı emretmesi, on yaşına geldiklerinde –kılmazlarsa- (bu ifade metinde yoktur) dövmesi gerekir. İmam Mâlik de bu görüştedir. Abdurrahman’ın haber verdiğine göre o şöyle demiştir: “On yaşına giren çocuklar (namaz konusunda) dövülürler ve yatakları da ayrılır.”

Diyanet İşleri eski bakanlarından Ömer Nasuhi Bilmen ise konu bağlamında görüşlerini şöyle ifade etmektedir:

“Müslümanlar henüz yedi yaşlarına girmiş çocuklarını namaza alıştırmakla mükelleftirler. Bu çocuklara velîleri, namaz kılmalarını emr ve ta’rif ederler. On yaşına girdiği halde namaz kılmayan çocuğun velîsi tarafından -üç tokattan ziyade olmamak üzere- el ile hafifçe döğülmesi lazım gelir.”

DİYANET’İN DÜŞÜNCESİ NEDİR

Geçtiğimiz yıllarda yaşamlarını kaybeden Prof. Dr. İbrahim Canan ve M. Zeki Duman ile tanınmış din bilginlerinden Muhammed Hamidullah da çocuğun dövülmesi ile ilgili yukarıda aktarılan görüşlere benzer düşüncelerle tartışmaya katılmışlardır. Diyeceğimiz namaz kılmadığı için çocuğun dövülmesi fikri istisnai bir düşünce değil, egemen İslam yorumuna da sirayet etmiş bir fikirdir. Ayrıca çocuklar bahsinde daha acımasız görüş öne sürenler de bulunmaktadır. Şöyle ki Abdurrahman Cezîrî başkanlığında oluşturulan “Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı” kitabında inanılması güç satırlarla karşılaşmaktayız: Birlikte okuyalım...

“-Malikilere göre- ana veya babadan biri kendi çocuklarını terbiye etmek amacıyla döver ve bu dayak nedeniyle çocuk ölürse, kendilerine bir şey gerekmez. Sanat öğreten usta, ilim veya Kur'an öğreten öğretmen öğrencisini öğrenmeye sevketmek ve ilimden istifade etmesini sağlamak amacıyla döver ve öğrencisi bu dayak nedeniyle ölürse, ona bir şey gerekmez. Çünkü amacı güzel bir amaçtır.”

Üstelik bu kitaba göre Malikiler bu konuda yalnız da değildir. Buna göre Şafi ve Hanefiler de, anne ve babanın çocuğu dövebileceğini dahası, dayak can alıcı değilse, çocuğun ölmesi durumunda, anılan kimselerin sorumlu olmayacaklarını ifade etmişlerdir. Bu bahiste son bir not ilave edelim ki, dayak ve ölüm meselesindeki “sorumsuzluk” da “çocuklarla” sınırlı değildir; lakin o konuyu başka bir yazıda ele almaya çalışalım.

Şimdi Diyanet İşleri Başkanına soralım: Kuran kursundaki “dayak” olayı ile ilgili söyledikleriniz elbette çok önemli. Peki, çocuğun dövülmesi hatta öldürülmesi bahsinde dile getirilen yorumlarla ilgili Diyanet’in düşüncesi nedir? Örneğin Diyanet söz konusu yorumları paylaşan ekollerle ve dahi bu ekollerin günümüz temsilcileri ile ilgili eleştirel bir çalışma yapmayı düşünmekte midir? En nihayetinde Diyanet İşleri Başkanlığı ve ez cümle bütün eğitim kurumları, bu görüşleri dile getiren mezhepleri “hak” sıfatında karşılarken, çocukların dövülmesini nasıl engelleyebilecektir?

Aydın Tonga

Odatv.com

http://www.bursahakimiyet.com.tr/haber/dayakci-kuran-kursu-hocasi-icin-karar-cikti-170621.html

A.g.y

İbn Ebû Şeybe, el-Musannef fi’l-ehâdîs ve’l-âsâr (nşr. Saîd Muhammed el-Lihâm), Beyrut 1989, I, 381-382; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 404; Ebû Davud, “Salât”, 25, hadîs no:494-495; Tirmizî, “Mevâkît”, 187, hadîs no:407; Ebû Bekir Muhammed b. İshâk İbn Huzeyme, Sahîh (nşr. M. Mustafa el-A’zamî), Beyrut 1980, II, 101-102; Ali b. Ömer ed-Dârekutnî, Sünen (nşr. Dârü ihyâi’t-türâsi’larabî), Beyrut 1993, I, 231; Ebü’l-Kâsım Süleyman b. Ahmed et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd el-Halefî), Mevsıl 1985, VII, 115, hadîs no: 6546-6549; Ahmed Abdurrahman elBennâ, el-Fethu’r-Rabbânî, II, 237; Hâkim en-Neysâbûrî, el-Müstedrek ale’s-sahîhayn (nşr. Yusuf Abdurrahman el-Mar’aşlî), Beyrut trs., I, 197, 258; Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyin el-Beyhakî, esSünenü’l-Kübrâ (nşr. Muhammed Abdülkâdir ‘Atâ), Beyrut 1994, II, 22, 323-324, III, 119; Nureddin Ali b. Ebû Bekir el-Heysemî, Mecma’u’z-zevâid ve menbe’u’l-fevâid (nşr. Arü’l-kitâbi’l-arabî), Beyrut 1982, I, 294.

http://www.fetvameclisi.com/fetva-cocugu-namaz-icin-dovmek-28089.html

Prof.Dr., Mustafa ERTÜRK, Çocuğun Dinî Eğitiminde Kullanılan Bir Hadîs ve Tahlili.

A.g.e

Abdurrahman Cezîrî, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı.

islam çocuğa dayak aydın tonga arşiv