İnançların hepsine saygım var ama bu ülkenin aleyhine casusluksa konu...

İnançların hepsine saygım var. Ama bu ülkenin aleyhine casusluksa konu… Dur derim… Ve sorarım o zaman:Kırk katır mı, kırk satır mı?

Epey bir süre bu Rahip Andrew Brunson’a farklı baktım. Konunun gereğinden fazla abartıldığını düşündüm.

"Yahu, bir garip din adamı işte… Salın gitsin, ne yazar… Cirmi kadar yer yakar" diye hafife aldım.

"Evanjelistkatolikmiş", bana ne bundan diye gülüp geçtim… Ne .ok olursa olsun…

Dedim ki kendi kendime: "İsterse Şeytan’a Tapanlar Kilisesi’nin propagandistliğini yapsın… Kimin umurunda!.."

Misyonermiş…

"Canım, bizden de yurt dışında İslâm’ı öğretmek, yaymak için çabalayanlar çıkmıyor mu, çıkıyor.Bizden de çıkar, onlardan da çıkar…Bizimkilere izin vermedikleri zaman, kızmıyor muyuz… Biz de onlara toleranslı davranalım" diye bağladım kafamda.

"Doğru veya yanlış, bu devirde herkes kendi yolunda yürür... Kendisi gibi üç tane gerzek bulsun… Alsın götürsün… Temizlik olsun."

Keşke her şey bu kadar basit olsaymış.

Fakat bir de gördüm ki, bu herif-i nâşerif, masum bir misyoner değil, bir casusmuş.

BİR SAHTEKÂR

Mutlaka, siz de değişik kaynaklarda rastladınız, okudunuz. Yediği haltların bir kısmını şöyle bir hatırlayalım mı...

FETÖ sözde Ege bölge imamı firari sanık Bekir Baz ile arlarında 293 kez GSM sinyali tespit edilmiş.

ABD 'Özel Kuvvetleri’nden rahipliğe geçiş yapmış. Meğer rahiplik, tebdil-i kıyafeti; yani, asıl işinin maskesi imiş.

HTS, yani bilgi işlem kayıtlarına göre, Güneydoğu’da ayak basmadığı yer kalmamış bizim rahip hazretlerinin. Sadece Suruç’ta, cep telefonundan alınan sinyal sayısı, (1306) imiş. Suruç’ta 50 kişinin öldüğü bombalı saldırıdan önce, 750.000 Dolar dağıttığı da tespit edilmiş.

Bölgede muhtelif yerlerde kiliseler açarak bölge insanını dönüştürmeye çalışmış. Bu kiliseleri kurarken, hükümetten bölgedeki FETÖ’cü bürokratlardan destek almış.

İzmir’de kiliseleri açmak için desteği de yine FETÖ’nün Ege İmamı’ndan sağlamış.

İNANÇ BAŞKA ŞEY…

CASUSLUK BAŞKA…

İzmir ve Muğla’daki bütün akaryakıt istasyonlarının coğrafî konumlarını, kapasitelerini, birbirlerine olan mesafelerini, çevrelerindeki köylerde yaşayan insanların sosyal ve dinsel yapılarını (söz gelimi Alevî-Sünnî olup olmadıklarını ve hangi partiye yakınlık duyduklarını), bu istasyonlardaki personel sayılarını ve parti sempatilerini tespit etmiş.

Ayrıca, bu bölgedeki bütün DDY istasyonlarını, konumlarını, kapasitelerini, yükleme-boşaltmaya uygun olup olmadıklarını ve bu tip ekipmanlara sahip olup olmadıklarını,..Trenlerin makinistlerinin politik görüşlerini, mezheplerini... İtinalı bir şekilde birebir listelemiş.

Dostlar…

İnançların hepsine saygım var.

Ama bu ülkenin aleyhine casusluksa konu…

Dur derim… Ve sorarım o zaman:

Kırk katır mı, kırk satır mı?

Halit Kakınç

Odatv.com

halit kakınç arşiv