İmamoğlu’nun bu işin üstesinden geleceğine eminim

Bugün bize dayatıldığı gibi hiç asık suratlı ülke olmadık; insan, gülebildiği kadar insandır ve Huysuz Virjin bunun somut belgesidir.

Niko, kadın kılığında kanto yapardı.

Meşhur kantocu Küçük Virjin'in oğluydu.

Niko sahneye kimi zaman ablası Amelia Hanım ile çıkardı. Amelia Hanım, Adile Naşit ve Selim Naşit'in'in annesi…

Bir de aynı dönem kantocu Minyon Virjin var; Hayganuş Hanım…

Kanto, Osmanlı modernleşmesiyle sahneye çıktı. Öncüleri Peruz Hanım (Terzakyan), Şamram Hanım (Kelleciyan), Deniz Kızı Eftalya (Işılay) gibi isimlerdi. Bugün mezarları bile kayıp!

Kanto geleneğinin üçüncü “Virjini”; Huysuz Virjin oldu.

Ramazan eğlencelerinde İstanbul/Beylerbeyi Kültür Cemiyeti'nde amatör olarak sahneye çıkıp kanto yaptığında aldı bu ismi: “Ramazan eğlencesini yönetirken bana ‘Ay ne huysuzsun hiçbir şey beğenmiyorsun' diyorlardı. Çalıştığım arkadaşlar Virjin'in başına ‘Huysuz' koy dediler, böylece Huysuz Virjin oldum…”

Huysuz Virjin'in diğer iki Virjin'den farkı vardı; Seyfi Dursunoğlu erkekti!

O bir modern “zenne” idi…

Kadın gibi giyinmiş erkek oyuncular yüzyıllardır sanat hayatımızda. Bir elinde yelpaze, çiçek ya da şemsiye taşıyan Karagöz oyunundaki “zenne” unutulabilir mi?

Gösteri dünyasının üçüncü Virjin'ini hafta sonu kaybettik; dün de toprağa verdik.

Mal varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne bağışladığını duyunca son yıllarını geçirdiği Çengelköy'deki iki katlı ev için “mutlaka müze olmalıdır” diye aklımdan geçirdim.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ÇYDD Başkanı Prof. Ayşe Yüksel'in işbirliğiyle bu işin üstesinden geleceğine eminim…

ULUSAL ANIT

Üç yıl önceydi… Haziran sıcağında New York Manhattan'da yürürken “Stonewall Inn” levhasıyla karşılaştım…

Tarih: 28 Haziran 1969.

Parolayla içeri girilen kentin tek eşcinsel eğlence mekanı Stonewall Inn ahlak polisleri tarafından basıldı. Polisler kontrolü kaybedip şiddet uygulayınca olaylar çıktı.

Eşcinseller cinsel kimliklerinden dolayı sürekli şiddet uygulayan polislere karşı ilk kez grup halinde karşı koydu.

Stonewall Inn'de meydana gelenler, ABD ve diğer birçok ülkede ilk eşcinsel onur yürüyüşlerine yol açtı. (Halen dünyanın çeşitli yerlerinde haziran ayı sonunda bu yürüyüşler yapılıyor. Türkiye'de ise son yıllarda sürekli yasaklanıyor!)

Eşcinsellerin “kutsal mekanı” Stonewall Inn zaman içinde simit sandviç dükkanı, Çin restoranı, ayakkabı mağazası gibi çeşitli yerlere ev sahipliği yaptı. Çoğu bina tarihini bilmiyordu.

Stonewall Inn 1990'lar başında eşcinsel bar olarak ayrı binada yeniden açıldı. Tutmadı.

Keza: Bina 1990'ların sonunda yenilendi ve popüler gece kulübü oldu. Ömrü 2006'da sona erdi. En sonunda Stacy Lentz, 2007'de tarihi önemine saygı göstererek Stonewall Inn'i yeniden açtı…

Uzattım söylemek istediğim şu:

Yıl, 1999. İsyanın 30'uncu yıl dönümünde New York yönetimi, Ulusal Tarihi Yerler Sicili'ne “Stonewall Inn” adını yazarak koruma altına aldı…

Yıl, 2016. Eşcinselliği uzun yıllar “hastalık” olarak gören ABD yönetimi, Stonewall Inn'ı Ulusal Anıt seçti; bu eşcinsellerin ilk resmi gurur abidesiydi…

Peki biz, zenne'den köçek kültürüne tarihimizin bu kültürel yönünü unutalım mı? Müzemiz olmalıdır…

DRAG QUEEN

Seyfi Dursunoğlu'nun özel hayatı kimseyi ilgilendirmez. Türkiye'nin özel yaşam bekçiliğinden kurtulması gerekiyor artık…

Huysuz Virjin'e gelince… Bugün Batı dünyası “Drag Queen” bir sahne şovu mu, yoksa bir sanat türü mü diye tartışıyor. Biz hala “bacak arası” ile ilgiliyiz!

Drag Queen… Giyimi-kuşamıyla kadın rollerini eğlence amaçlı abartarak taklit edenlere verilen isim.

Saç, makyaj ve kostümü ile bir kadının giyeceğinden çok daha fazla abartılı görünümdeki Drag Queen'in, cinsel kimliği eşcinsel olmak zorunda değil. İşin özü sahne şovu; ve şovmenin cinsel kimliği sadece gösteri amaçlı. Yoksa sanat iki bacak arasına sıkıştırılabilir mi?

Dünyada en ünlü Drag Queen Amerikalı RuPaul şöyle dedi: “Kadınları taklit etmiyorum. Yedi inç topuklu ayakkabı, dört ayaklı peruk ve dar elbise giyen kaç kadını tanıyorsunuz?” Cinsel kimliği kadın ya da erkek değildi; “o” idi.

Bugün dünya ekranlarında milyonların seyrettiği Drag Queen diziler, Emmy ödüllü Drag Queen yarışma programları var… Uzatmayayım:

“Ben öldükten sonra da sizi güldürmeye devam edeceğim” diyen modern “zenne”/Drag Queen Huysuz Virjin adına müze yakışır…

Müze, ülke tarihinin hafızasıdır…

Bugün bize dayatıldığı gibi hiç asık suratlı ülke olmadık; insan, gülebildiği kadar insandır ve Huysuz Virjin bunun somut belgesidir.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com

İmamoğlu’nun bu işin üstesinden geleceğine eminim - Resim : 1

soner yalçın arşiv