İlker Başbuğ Kozmik Oda konusunda korkutuldu mu

Kozmik Oda olayı yeniden gündemde, hem de çok ilginç açıklamalarla… Aslında bu konuda söz söylemeye hakkı olmayanların susması gerekir ama nerede…...

Kozmik Oda olayı yeniden gündemde, hem de çok ilginç açıklamalarla…

Aslında bu konuda söz söylemeye hakkı olmayanların susması gerekir ama nerede…

Hem, Kozmik Odayı ardına kadar açan, o dönemin Genelkurmay Başkanı Başbuğ konuşuyor…

Hem de Başbuğ sayesinde(!) Kozmik Oda dışına çıkarılan çok gizli bilgilerin dışarıya taşırılmasına izin veren şimdiki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel…

KOZMİK ODA DEVLETİN NAMUSU

Kozmik Oda, sadece Genelkurmay Başkanlığı’nın değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de sırlarının bulunduğu bir bölüm idi(!). Bu nedenle, çok özel izne sahip olanlar dışında oraya girilmesi olanaksız idi.

Ama AKP yönetimi bir gün, emri altındaki mahkemeler kanalıyla bu Kozmik Oda'nın kapısına dikildi.

“Açın, içeri gireceğiz!”

Kozmik Odayı, namusunu koruyor gibi korumak zorunda olan Genelkurmay, karşı çıkmaya çalışan mahcup bir sesle nedenini sordu.

“İçeride faili meçhullerle ilgili belgeler varmış, onları bulacağız.”

O dönemde Genelkurmay Başkanı olan İlker Başbuğ, telaşlanmış ve hemen Başbakan Tayyip Erdoğan’a gitmiş;

“Efendim, birileri Kozmik Oda'ya girmek istiyor. Onların kötü niyetli olabileceğini sanıyorum. İzin verirseniz girmelerine engel olalım!”

ERDOĞAN, BAŞBUĞ’U ÜRKÜTTÜ MÜ?

Başbuğ'un yaptığı açıklamada Başbakan’ın kendisine sadece ‘girsinler!’ dediğini söylüyor. Ama biz bunun senaryosunu yazalım ve konuşmanın şöyle olabileceğini düşünelim;

“Paşam, bırak arasınlar. Hem sonra aramazlarsa, sana sorular sorarak nereye varacağı belli olmayan bir süreci başlatırlar.”

İlker Paşa, bu yanıt üzerine;

“Ama Sayın Başbakanım…” ile başlayan bir direnme gösterince de, Başbakan sert ve uyarıcı bir sesle;

“Paşa, anlamadın galiba. Seni ben bile kurtaramam!” demiş olsun.

Bu konuşmanın nasıl geçtiği aslında hiç önemli değil. Çünkü sonunda Kozmik Oda ağzına kadar açıldı.

BAŞBUĞ DİRENSEYDİ NE OLURDU?

Sonunda Kozmik Oda'nın kapısını açtığına göre belli ki, İlker Paşa, ya Tayyip Bey’in söylediklerinden korkmuş, ya da onun söylediklerini çok ‘ikna edici’ bulmuş.

Böylece, devletin namusu kabul edilebilecek en gizli bilgiler, aslında ilgisiz kişiler tarafından, notlar tutularak kozmik büro dışına taşındı.

Başbuğ eğer Kozmik Oda'nın kapısını açmamak için direnseydi, ne olurdu?

Büyük olasılıkla, ya istifa etmek zorunda bırakılır veya en yakın uygun zamanda görevinden alınırdı. O dönemde tutuklanamazdı.

Hem sonra belki de, tutuklansa bile daha az kalırdı cezaevinde.

İlker Paşa o gün karşı çıksaydı, sadece hapse girdiğinden dolayı ‘mazlum’ kabul edilerek saygı duyulan bir komutan olmanın çok ötesinde ilgi görür…

Kozmik Oda'yı savunan bir kahraman olarak değer bulurdu.

NECDET ÖZEL’E NE DEMELİ?

Kozmik Oda belgelerinin tamamı incelenmiş ama tüm gizli belgelerin asılları yine de Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı bir birimde kalmıştı.

Ta ki, 2013 yılına kadar…

Yani, Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanı olduğu zamana kadar. Kozmik Oda'dan çıkarılmış olan ama yine de Genelkurmay’ın denetiminde olan çok gizli belgeler, 2013 yılında savcılığa teslim edilmiş.

Yani devlete ait en gizli belgeler bu kez adeta sokağa bırakılmış…

Genelkurmay Başkanı Özel, bakın bu konuda ne diyor;

"Belgelerin savcılığa teslim edilmesine ilişkin hiçbir girişimim olmadı!”

“O belgeleri ben vermedim, onlar gelip almışlar,” türünden bir savunma.

Genelkurmay’da kuş uçsa haberi olan Sayın Başkan’ın, çok gizli belgeler sokağa dökülürken hiç haberi olmamış…

Aslında Sayın Özel, bu belgelerin gönderilişini kahramanca savunmalıydı. Nasılsa arkasında yeni amiri dağ gibi Ahmet Davutoğlu var…

ASKER İÇİNDE TUZ KOKUNCA

Bunca zamandır Sayın Başbuğ için, Kozmik Oda konusunda fazla bir şey yazılıp çizilmedi. Sanıyorum, o da bu konudaki sessizliği, insanların her şeyi unuttuğu ya da onu tamamen bağışladığı anlamında yorumlamış olmalı…

Keşke hiç o konuya girmeseydi de, bu konu yazılıp çizilmeseydi…

Necdet Özel’in AKP Hükümetleriyle ilişkileri ise, sanıyorum onu emekliliğinde rahat bırakmayacaktır.

Çünkü onun yaptıklarını hoş gören askerlerin sayısının, hiç de onun sandığı kadar fazla olmadığını görecektir…

Prof. Dr. Suat Çağlayan

Odatv.com

arşiv