Namık Havutça: İlk dört maddeyi değiştirmek müebbet hapis demektir

Nurzen Amuran sordu, CHP Balıkesir Miletvekili Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Namık Havutça yanıtladı

Nurzen Amuran: Yeni anayasa talebinin halkın değil siyasetin talebi olduğu artık bilinmekte. Ancak, şu anda terör nedeniyle halkın güvenliği ön plana geçtiği için önce terörü konuşalım diyorum. CHP adına Doğu ve Güneydoğu’da terörün yoğun olduğu kentlere gidip CHP adına bir rapor hazırlamıştınız. “Kamuya güven kalmadığını teröristlerle değil halkla uğraşılıyor” demiştiniz. Ancak çözüm sürecinde terör, yerleşim yerlerine ulaştı. Halkın güvenliği bu kaos ortamında nasıl sağlanabilir?

Namık Havutça: Bizim bölgede yaptığımız incelemelerde şu başlıklar öne çıktı;

Bölgede can ve mal güvenliği yok.

Ekonomi çökmüş durumda.

Faili meçhuller başladı.

Sivillerin korkusu, devlet yetkililerinin bölge insanına yönelik faili meçhul girişimleri.

Bölge halkı sivil ölümlerin soruşturulmamasından şikâyetçi.

Vatandaş; 7 Hazirandan sonra devlet bizi potansiyel örgüt üyesi olarak görüyor.

Halk: “PKK’ya boyun eğmedik, AKP’ye de bu tutumundan dolayı boyun eğmeyiz” diyor.

Bölgede sivil yaralıları hastaneye götürmek suç! Örgüte yardım ve yataklık olarak nitelendiriliyor.

Kamuda küslük var. Valiler belediye başkanlarıyla görüşmüyor.

Bölgede çalışacak kamu görevlisi kalmadı.

Sonuç olarak; bölgede uygulanan devlet politikaları PKK’ya hizmet etmektedir.

Bu yaşananlardan en fazla halkın etkilendiğini görmekteyiz. Bizim önceliğimiz bölgedeki insanımız. Burada kopuşların yaşanmaması adına gerekli tedbirlerin alınması birincil önceliğimiz olacaktır. Hukukun üstünlüğüne verdiğimiz önemle bölge halkına yönelik gerekli önlemler alınmalıdır.

PKK’NIN AMACI DEVLETİN VATANDAŞA HİZMET VERMESİNİ ENGELLEMEKTİR

Sözgelimi sağlıklı ve düzenli bir eğitim verilemiyor.Gerek öğretmenler gerekse öğrenciler travma yaşıyor.Eğitimde, değil fırsat eşitliğinin sağlanması, doğru dürüst eğitim yapılamıyor.Ne olacak bölgedeki çocuklarımız?

Zaten PKK’nın istediği bölgedeki eğitimin aksaması, sağlık hizmetlerinin aksamasıdır. PKK’nın amacı devletin vatandaşa hizmet vermesini engellemektir. Devletin bu boşluğunu yaratıp bunu kendisi tarafından farklı şekilde doldurmak istemesidir. İşte AKP iktidarının da PKK’nın bu stratejisine destek verir nitelikteki adımları net bir şekilde görülmektedir. Öğretmenler bölgeden Bakanlık tarafından çekildi. Eğitime ve öğretime en çok burada ihtiyaç duyulduğu şüphesizdir.

Anayasa Mahkemesi’nin onayladığı bir karar var. Geçenlerde Anayasa Mahkemesi İç güvenlik paketinde yer alan “şüphelilerde arama yapılması için gereken 'somut delillere dayalı kuvvetli şüphe' ibaresinin 'makul şüphe' şeklinde değiştirilmesinin Anayasa'ya uygun olduğuna karar verdi.AİHM’ne gideceğinizi açıkladınız.Terörün önlenmesi gerekçesiyle getirilen bu düzenlemenin sonuçları neler oldu, bir örnek verir misiniz?

Ankara garında patlama yaşandı 130 vatandaşımız hayatını kaybetti. Başbakan açıklamasında biz bombacıyı zaten takip ediyorduk ama eyleme geçmeden nasıl tutuklayabilirdik dediler. O zaman makul şüphe yasa tasarısını kabul eden AKP hükümeti bu yasayı neden çıkardı acaba diye sormak gerekir. Bombacıyı yakalamayacaksınız demokratik hakkını kullananı, muhalif olanı makul şüpheden dolayı tutuklayacaksınız. İşte AKP iktidarının tutarsızlığı ve diktatörlüğü yolundaki önemli bir örnektir bu yaşanan olay.

BU SÜRECİN SAĞLIKLI İŞLEMEYECEĞİNİ MASAYA OTURMADAN BİLİYORDUK

Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulma aşamasında mevzuatın “darbe hukukundan arındırılması” talebini gündeme getirmiştiniz.O zaman AKP döneminde çıkan demokratik evrensel kriterlere uymayan MİT, Terörle Mücadele Yasalarında olduğu gibi bazı yasal düzenlemelerin de değişmesi gerekirdi.AKP’nin bu talebe evet diyeceğini mi düşünmüştünüz?

AKP’nin Cumhurbaşkanı’nın onayı olmadığı bir çalışmaya evet demeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu sürecin sağlıklı işlemeyeceğini ve kendi iç hesaplarının olduğunu masaya oturmadan önce zaten biliyorduk, biliyoruz da! Biz AKP’nin, aslında Cumhurbaşkanı’nın kendi hedefine ulaşmak için bu süreci kontrolü altında tuttuğunu, ama CHP olarak toplumun beklentileri noktasında siyasi gereklilikleri yerine getirme bilinci içinde olduğumuzu vurgulamak isterim. Doğal olarak bu hesapların hepsini ince ayrıntısına kadar düşünen Erdoğan’ın bu konuda da kendi hesaplarına göre hareket edeceği gerçeği ortadadır.

Anayasa’nın 87. ve diğer maddelerinde, genel seçimlerle oluşturulan TBMM’ne yeni bir anayasa yapma yetkisi verilmediğini görüyoruz. Anayasa’nın 175. Maddesi ise, TBMM’ne yalnızca mevcut Anayasa’da değişiklik yapma yetkisini belirli koşullarda vermiş. Anayasa uzlaşma komisyonu yeni anayasa çalışmalarını neye dayanarak başlatmıştı?

Biz komisyon olarak 550 milletvekilini yani toplumun bütününün temsil etme noktasında sadece ön çalışma niteliğinde sorunları masaya yatırdık. Bizim Komisyon olarak bunu değiştirme gibi bir yetkimiz yok ama bu çalışmalar genel kurul onayıyla düzenlenebilir. Bunun sayısal olarak 367 milletvekiline tekabül ettiği gerçeği ortadadır.

CUMHURBAŞKANI’NIN TEK HEDEFİ NASIL BAŞKAN OLACAĞININ YOLLARINI ZORLAMAK

Anayasa’nın 11.maddesi ”Anayasa hükümleri yasamayı, yürütmeyi, yargıyı bağlar” demesine rağmen “Bu anayasa beni bağlamaz” diyenlerin demokratik temeli olan bir anayasa yapacaklarına inanıyor musunuz?

Anayasa’dan meşrutiyetini almış olan Cumhurbaşkanı’nın, göreve gelmek için, "Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” sözünü hatırlatmak isterim. Bu söylemleri Cumhurbaşkanı’nın fikrini ve zikrini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Cumhurbaşkanı’nın buradaki tek hedefi nasıl başkan olacağının yollarını zorlamak. Demokrasi adına bir düşüncesinin olmadığı zaten Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara gösterilen tepkide kendini açığa vurmaktadır.

İLK DÖRT MADDEYİ DEĞİŞTİRMEK MÜEBBET HAPİS DEMEKTİR

Anayasa’nın değiştirilemez hükümleri de değiştirilebilir” deniliyor. Hukuken değiştirilemez maddelerinin değiştirilmesi gerçeği karşısında, bu yöndeki girişimler Türk Ceza Kanunu’nun hangi maddesine göre suç oluşturur?

“Anayasanın 1,2,3 ve 4. Maddeleri değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.” diyor bugünkü Anayasamız.

Bu düzenleme şu anlama gelir: Anayasa’nın değiştirilemez dediği kurallar, devletin tüm organlarını bağlar. Çünkü bugün TBMM dahil olmak üzere tüm devlet organlarının meşrutiyetinin dayanağı mevcut Anayasadır. Anayasa’da yapılacak değişiklerin, reformların nasıl yapılacağı da mevcut Anayasa’ya dayanarak yapılabilecektir ki bu durum Anayasa’nın dediğiniz gibi 175. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu durumda ilk üç maddeyi değiştirmek mümkün değildir. İlk dört maddeyi değiştirmek TCK 309. maddesine göre Anayasayı ihlal suçu oluşturur ki bu da cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis demektir.

SORGULANMAYAN, HESAP VERMEYEN BİR YÖNTEMLE ÜLKEYİ İDARE ETMEK İSTEYEN BİR ZİHNİYETLE KARŞI KARŞIYAYIZ

AKP, “Başkanlık sistemiyle talep edilen, rejim değişikliği değil, yönetim şeklinin değiştirilmesidir” diyor. Siz de rejim değişikliği olacağını ileri sürüyorsunuz.Neden rejim değişikliğidir?

Burada cumhuriyet rejimini benimsemeyen iktidar, kendine göre bir başkanlık sistemiyle ülkeyi idare etmenin hayalini kurmaktadır. Demokratik yönetimi rafa kaldırarak, sorgulanmayan hesap vermeyen bir yöntemle ülkeyiidare etmek isteyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Burada Sayın Erdoğan’ın ülke ile ilgili tasarruflarının sorgulanmaması, ailesinin ve kendisinin bütünüyle dokunulmazlık zırhına bürünmesi hesabı bulunmaktadır.

AKP’NİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU TAYYİP ERDOĞAN’IN BAŞKANLIĞINA HİÇ SICAK BAKMIYOR

AKP’lilerle ilişki kurduğunuz zaman nasıl bir başkanlık sistemi istediklerine dair net bir fikir var mı kafalarında, Parlamenter sistemi destekleyenler var mı aralarında?

AKP’lilerin kafasında herhangi bir düşünce yok. Burada sadece ve sadece Cumhurbaşkanı’nın istek ve talepleri geçerlidir. Onun için AKP’li vekillerin başkanlık sistemiyle ilgili bir tasarrufları yok. Bu sadece Cumhurbaşkanı’nın kafasında olan bir plan. Onun için bu planı tam anlamıyla AKP de, AKP’li de bilmiyor.

Tayyip Bey'in baskıcı ve totaliter yönetiminden bıkmış olan AKP’li yöneticiler, siyasetçiler bu durumun başkanlık sistemiyle daha kötü olacağının bilincindeler. Onun için AKP’nin büyük çoğunluğu Tayyip Erdoğan’ın başkanlığına hiç sıcak bakmıyor.

CUMHURBAŞKANI NE ETTİĞİ YEMİNİN NE DE MAKAMININ GEREKLİLİKLERİNİ YERİNE GETİRMEKTEDİR.

Cumhurbaşkanı’nın başkanlık sistemiyle ilgili toplantılar ve propaganda çalışmaları yapması ne anlama geliyor? Bu tür etkinlikleri Başkanlık sistemi için bir dayatma psikolojik bir baskı olarak mı görüyorsunuz?

Tabiki bu yaptığı çalışmalar, yer yer baskı olarak yer yerde toplumun belli başlı mekanizmalarıyla algı yönetimi yaparak kitleleri etkisi altına almaktır. Cumhurbaşkanı ne ettiği yeminin nede makamının gerekliliklerini yerine getirmektedir.

Ülkede her gün asker-polis şehit veriliyorken, vatandaşlarımız ölüyorken, insanlarımız göçe zorlanıyorken, gazeteciler haber yaptıkları için ceza evlerine atılıyorken, bilim insanları düşüncelerini ifade ettiği için gözaltına alınıyorken, ülkede canlı bombalar cirit atıyorken, bütün komşu ülkelerle sorunlar yaşıyorken, Rusya krizi devam ediyorken, bölgede her an savaşa girme ihtimalimiz varken, turizmin iflas noktasına geldiği,işsizliğin, kadın cinayetlerinin arttığı, genç kızların tecavüze uğradığı, intihar oranlarının devamlı arttığı, esnafın, çiftçinin, üreticinin, köylünün, tüccarın büyük ekonomik sıkıntılar çektiği ülkemizde acaba bu devleti idare edenlerin gündemi ne diye merak etmemek elde değil!

Ülkede bunca sorun sıkıntı varken Cumhurbaşkanı’nın tek gündemi Başkanlık sistemi. Akşam yatıyoruz nasıl başkan olacağım diyen bir Cumhurbaşkanı, sabah kalkıyoruz nasıl başkan olacağım diyen bir Cumhurbaşkanıyla karşı karşıyayız maalesef.

Bunca sorunun sıkıntının arasında gündemin başkanlık sistemi üzerine yoğunlaştırılması ülkenin gidişatı açısından karanlık bir tablo çizmektedir.

Diyelim ön koşullarınız kabul edildi yeni oluşturulacak uzlaşma komisyonunda buluştunuz ve istediğiniz ölçülerde bir taslak hazırladınız. Meclis Anayasa Komisyonu ile Genel Kurul’da hiçbir ekleme ve çıkarma yapılmadan bu taslağın çıkacağına inanıyor musunuz?

Bizim CHP olarak ön şart olarak ortaya koyduğumuz sorun çok net.

1) Anayasanın ilk dört maddesine dokunulmaması ve Cumhuriyetin kurum iradesine ve Atatürk ilkelerine bağlı kalınması.

2) Komisyonun görev ve tanımının çalışma usul ve esaslarında parlamenter rejimi güçlendirici demokratik özgürlükçü çoğulcu bir anayasa reformu yapma iradesi olarak belirlenmesi.

3) Komisyona eş zamanlı olarak bir alt komisyonu yada başka bir komisyonla mevzuatın darbe hukukundan ve onu tahkim eden diğer alt hukukun normlarından özgürlükleri, basın özgürlüğünü, yargının bağımsızlığını sağlayarak değişikliklerin yapılmasının sağlanması.

Bizim yukarıda belirttiğimiz ön şartların kabul edilmesi durumu tüm partilerin mutabakatıyla olabilir.

Komisyonun daha önce belirtilen çalışma yönergesinde TBMM Genel Kurulu’na ancak tam mutabakat sağlanan maddelerin sunulması şartı bulunmaktadır. Başka bir teklif ve öneri ancak tüm partilerin mutabakatıyla olabilecektir. Ancak yinede bu durumda AKP’nin kendi önergesini yapabilme olanağı her an mümkündür.

Meclis Genel Kurulunda Anayasa düzenlemelerinin geçebilmesi için 330 milletvekilinin oyuyla referanduma gidilir, 367 çoğunluğunun sağlanmasıyla referanduma gerek kalmadan Meclisten geçer. Buda AKP’nin bu yönlü bir manevra yapamayacağı anlamına gelmektedir. Tabi diğer siyasi partilerle ne gibi anlaşmalar yapacağı, kapalı kapılar ardında ne gibi paylaşımlar yapacağını bilemeyiz.

Eğer Anayasa uzlaşma Komisyonuna katılmazsanız ve AKP kendi taslağını gündeme getirip başka partilerden destek alıpGenel Kurulda kendi taslağını kabul ettirirse Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği içtihatlarına dayanarak iptal etme olanağı var mı?Nasıl bir hukuki süreç başlar?

Anayasa Uzlaşma Komisyonunda ön şartlarımız kabul edilmediği taktirde birkaç olasılık var. Bu olasılıklar diğer üç partinin devam etmesi yada AKP’nin kendi anayasa taslağını ki patronaj başkanlık sistemi öngören ve devlet rejimini-parlamenter rejimi kökten değiştiren başkanlık rejimini ön gören düzenlemeyi TBMM’ye sunmaktır. Bu gerçeği uygulamayacaklarını cumhurbaşkanın sözcüsü ifade etmiştir. Hükümet ve AKP buna ne kadar bağlıdır göreceğiz. Diyelim AKP bu taslağı TBMM’ye sundu ve referandum için zorunlu olan 330 oyu Genel Kurulda alsa bile, bu durum mevcut Anayasamıza göre ilk 4 maddeyi ve rejim değişikliği içerdiği taktirde referanduma sunulmadan Anayasa Mahkemesine götürülecektir. Kanımca da Anayasa Mahkemesi, hazırlanan taslağımevcut Anayasa’ya aykırılıktan iptal edecektir. Çünkü Anayasa Mahkemesi mevcut Anayasa hükümleri çerçevesinde hukuki durumu tespit edecektir.

NE YAZIK Kİ TOPLUMUN BÜTÜN KESİMLERİ AKP’NİN DEVLET GÜCÜYLE SİNDİRİLDİ YOK SAYILDI

Hukukçu kimliğiniz yanında bir süre öğretmenlik yaptığınızı hatta TÖB-DER, Eğitim-İş Sendikasında görev aldığınızı okumuştum.Demokrasinin temel ayaklarından biri de demokratik kitle örgütlerinin etkinliğidir.Çoğulcu demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan bu baskı gruplarına siyasi partiler yeterince açık mı ne dersiniz?

AKP iktidarıyla medya üzerinde, yargı üzerinde, iş dünyası üzerinde, TSK üzerinde, bürokrasi üzerinde, bilim insanları üzerinde yapılan baskı ve yıldırma politikalarıSTK’lar üzerindede uygulanmaktadır. Ne yazık ki toplumun bütün kesimleri AKP’nin devlet gücüyle sindirildi, yok sayıldı. 13 yıllık AKP iktidarı döneminde muhalefet eden eleştiren, doğruları konuşan hiçbir yapıya tahammül edilmedi.

Sorgulayan eğitim yerine biat kültürünün egemen olduğu bir eğitim anlayışı yerleştirildi.Çocuklarımızı gençlerimizi çağdaş eğitimle nasıl yeniden buluşturacağız?Hukuk reformu kadar eğitim reformu da önemli değil mi?

Bu iki ana unsur bir birinden ayrı düşünülemez. Ama bu 13 yıllık iktidar 90 yıllık cumhuriyet kazanımlarını yok etme adına elinden geleni yaptı. Bunun tekrar toparlanması ve bıraktığı izlerin temizlenmesi uzun zaman alacaktır.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler sizlere de başarılar diliyoruz.

Ben teşekkür ederim.

Nurzen Amuran

Odatv.com

AKP başkanlık anayasa Komisyon Tayyip Erdoğan arşiv