İlhan Kesici'den Odatv'ye özel açıklamalar: "Hepimizi yaktı yakacak"

DPT günlerinden bu yana dostumdur CHP Milletvekili İlhan Kesici. Konularına en hakim uzmanlardan biridir. Gündemimiz belli. O da hemen girdi konuya...

DPT günlerinden bu yana dostumdur CHP Milletvekili İlhan Kesici. Konularına en hakim uzmanlardan biridir. Gündemimiz belli. O da hemen girdi konuya:

“İşsiz kalmak, küçük bir kıyamettir… Gün vatandaştan para isteme günü değil, vatandaşa para verme günüdür. Önümüzde bir büyük yangın var. Hepimizi yaktı yakacak. Çok süratli hareket etmek lâzım. İlk ve en önemli işimiz bu yangını önce kontrol altına almak, hemen sonra da söndürmek olmalıdır.”

- Hangi sektörler etkilenecek en fazla?

“Krizden en çok etkilenecek sektörlerin başında ‘hizmetler’ sektörü gelir. Bunun başında da en çok ‘turizm’. Turizm bizim için çok önemli bir sektördür: 1 milyon civarında doğrudan ve dolaylı bir istihdam, Türkiye yaş meyve sebze üretiminin çok önemli bir alıcısı ve hemen hemen hiç ithal girdiye ihtiyaç duymadan net 30-40 milyar dolarlık bir döviz getirisi.”

- İşten çıkartmalar olmayacak mı mecburen?

Mümkün olduğunca hiç kimseyi işinden çıkartmamalıyız. İşsiz kalmak insan ömründe ‘küçük kıyamet’tir. İnsanı adeta “değersiz veya az değerli” bir insan konumuna sokar.”

- Bir çok kriz yaşadı dünyamız. Sizce farkı ne ki bu Korona’nın?

“Küresel Koronavirüs-19 Salgını’nı diğer bulaşıcı hastalıklardan ayıran en önemli şey, bu virüsün bulaşma kolaylığı ve bulaşıcılığın yayılma hızı. Bildiğimiz grip virüsü mesela ortalama 1 kişiden 1.3 kişiye bulaşırmış ve en çok 10 döngü (ondan ona olmak üzere 10 tur) yaparmış. Buna göre 1 kişi 10 döngü sonrasında (1.3 üzeri 10) 14 kişiye bulaştırmış olurmuş. Korkutucu bir durum yok. Eğer 5 döngüde kalırsa, sadece 4 kişide kalıyor. Bu rakamlarla ülkeler sağlık sistemlerinin baş etmekte bir sıkıntısı olmuyordu.

Halbuki bu yeni virüs ortalama 1 kişi 3 kişiye bulaştırabiliyormuş. İlk bakışta anormal bir farklılık görünmüyor gibi. Eskisi 1.3 kişiye bulaşıyor, yenisi de 3 kişiye. Sanki 2 katından biraz fazla gibi. O zaman bu telaş niye.

Telaş şundan: Bir, bunun henüz bir ilacı, aşısı bulunabilmiş değil. İki, ve çok daha önemlisi yayılma hızı. Birinci örnekteki gibi 10 döngü yaparsa bulaşılan insan sayısı 14 yerine 59 bin oluyor. Üslü sayılar, exponential, eksponensiyal artış. İşte böyle bir yayılma hızı ile baş etmek dünya sağlık sistemi için imkânsız bir şey.

Korunma tedbirlerinin ciddiyeti, sertliği, devamlılığı bu sebeple. Mesela 1 kişi 3 yerine 2 kişiye bulaştırmış olsa ve bu da 10 döngü yerine 5 döngüde kalabilmiş olsa 59 bin rakamı bu sefer sadece 32 kişide kalmış olmaktadır. Dünyanın yapmaya çalıştığı budur.

Bu kriz küresel bir salgın dolayısıyla iş yerlerine gidilememesi, iş yerlerinin kısmen veya tamamen kapalı olmak mecburiyeti, ve bütün bunların sonucu olarak da ekonomik hayatın kısmen veya tamamen durması sebebiyle ortaya çıkan bir krizdir.”

- Yani. Bundan öncekilere benzemiyor.

Çok daha kompleks, çok daha belirsiz.... Gerçek küresel, sınır tanımayan bir durum söz konusu.”

- Türkiye yetersiz mi kalıyor mâlî tedbirler konusunda?

“İlan edilen mâlî tedbirlerin tutarı, şimdiden 8 trilyon doları aşmış bulunmaktadır. IMF mesela 1 trilyon dolarlık bir yardım-borç fonu oluşturmuş bulunmaktadır. Bu rakam 2009 Küresel Mâlî Krizi’nde oluşturulan fonun dört katı büyüklüğünde bir imkândır.

Her ülkenin IMF’deki kotasının yaklaşık 1.5 katı kadar bir kredi imkanının hızlı bir şekilde alınabilmesi imkânıdır. Bu hesaba göre, ilk nazarda bizim alabileceğimiz imkân yaklaşık 9 milyar dolar civarındadır. Bir imkândır.

Avrupa Merkez Bankası da, 750 milyar Euro ile ben de varım demiştir.

ABD Kongresi 2.2 triyon dolarlık bir imkân yaratılmasını kabul etmiş bulunmaktadır.

Norveç 1 triyon Dolar, Almanya 700 milyar Euro, İtalya 400 milyar Euro, Fransa 250 milyar Euro, İngiltere 300 milyar Pound Sterling. Neredeyse hemen her ülke ilk ağızda millî gelirlerinin yüzde 10’ları seviyesinde bir açıklamada bulundular.

Türkiye, henüz 100 milyar TL’lik, 15 milyar dolar civarında ve millî gelirin de ancak yüzde 2’si seviyesinde bir paketle sisteme gireceğini açıklamıştır. Çok açıktır ki, bu paket çok küçük bir imkândır.”

- Şu krizi karşılama pozisyonumuzu bir çizsenize…

“Özetle krizi karşılama pozisyonumuz şöyledir:

Çok zayıf bir Merkez Bankası döviz rezervi ile karşı karşıyayız.

Dünya ortalamasının çok üstünde yüksek faizlerle ancak dış borç alabilmekteyiz.

Zayıf bir ekonomik büyümenin üstündeyiz. 2019 yılı büyümesi yüzde 1’in bile altında ancak gerçekleşebilmiştir.

Merkez Bankası yedek akçeleri bile kullanılmış durumdadır, yani hin-i hacette müracaat edebileceğimiz bir yedek akçemiz de bulunmamaktadır.

Bütün dünyanın haklı olarak en çok korktuğu şey olan genel işsizlik yüzde 15’ler civarındadır.Çok daha önemlisi olan genç ve eğitimli genç işsizlik yüzde 25’in üstündedir.

İçinde bulunduğumuz gerçek resim budur. Ben bunları hiçbir şekilde bir siyasi muhalefet gayreti ile de söylüyor değilim. Çünkü gün bir siyasi muhalefet yapma günü değildir. Gün, mümkün olan en yüksek seviyede birlik-beraberlik-dayanışma ve biri birine destek olma günüdür.

Devletimiz, Hükümetimiz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisinin dışındaki akıllara, fikirlere, düşüncelere, yol göstermelere kulak vermek ve onların da desteğini aramak ve bulmak durumundadır. Gün bu gündür.”

- Şirketlere, işletmelere destekte nelere dikkat edilmeli sizce?

“Destek ve sağlanacak kaynaklar o şirketin, işletmenin sahiplerine yapılacakmış gibi bir algı, bir intiba yanlıştır. İşletmelere sağlanacak imkân ve destekler daha çok hem çalışanların işsiz kalmamaları ve hem de işletmelerin de hayatiyetlerini kaybetmemeleri için yapılmalıdır.

Bir, İnsanlar bir defa işsiz kaldıktan sonra yeniden iş bulabilmeleri zannedilenden çok daha zor olmaktadır.

İki, işletmeler de bir defa zayıfladıktan, hasar gördükten, iflas ettikten sonra toparlanmaları da çok zor olmaktadır. Hatta bazıları bir daha kendini hiç toparlayamamaktadır.”

- Sizce âcilen yapılması gerekenler nasıl sıralanmalı?

“Âcilen yapılması gerekenler şunlardır:

Birincisi ve en âcili elbette hemen bugün, yarın karşımıza çıkacak olan âcil ödemelerdir. Bunların bir bölümü devletin alacaklarıdır, bir bölümü özel şirketlerin tahsil etmek durumunda olduğu alacaklardır. Devlet, gün bile geçirmeden bunlarla ilgili bir açıklama ve düzenleme yapmalıdır. Elektrik, su faturaları, doğalgaz ödemeleri, vb. faturalar.

İki, işini, iş yerini kaybetme endişesi içinde olan insanlarımıza güvence verilmesi...

Üç, tam saati günü bugün olan tarımsal ürün ekimlerinin layıkıyla yapılabilmesi ve hiç olmazsa tarımsal ürün yokluğu, azlığı, kıtlığına düşmemek için tüm tarımsal girdilerin en uygun şartlarla çiftçilerimize sağlanmasıdır. Çiftçimiz zaten toprağa küsmüştür. Bir de girdi fiyatlarındaki pahalılıkla baş edemez olmamalıdır. Aynı zamanda çitçiye alım garantisi de şimdiden verilmelidir.

Bütün bunlar hemen ve acilen yapılırken asıl yapılması gereken şey halka, topluma, şirketlerimize, iş dünyamıza ve aynı zamanda da dış dünya ve dış ekonomik çevrelere güven verecek yeni bir ekonomik program hazırlanmasıdır.

Bu anlamda olmak üzere 2020 Yılı Bütçesi’nin süratle revize edilmesi ve yeni bir 3 Yıllık Orta Vadeli Program Hazırlanması şarttır.”

Bu sene tamamlanmayacak tüm kamu yatırımları teker teker gözden geçirilmeli ve mümkünse tamamına yakın hepsi gelecek seneye kadar durdurulmalıdır.

Altyapı yatırımlarına bu sene ödenecek olan Hazine garantileri bu sene için ertelenmelidir.

Merkez Bankası parasal genişleme imkânı için gereken düzenlemelere imkan verilmelidir. Elbette öncelikle her bakımdan en uygun kaynak olan uluslararası resmî kaynaklar değerlendirilmelidir.

Bütün bu çalışmaların yapılması ve konuların takibi için süratle bir koordinasyon teşkilatı kurulmalı veya belirlenmelidir. Mesela kaldırılmış olan DPT’ye benzer bir kurum kurulabilir.

Son bir sözünüz var mı?..

“23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplanması, vücut bulması ile İstiklâl Savaşı ve Milli Mücadelemiz’in kalesi ve çatısı kurulmuştur. Tüm Türkiye olarak tam bir birlik, beraberlik, tesanüt ve dayanışmanın da kalesi olmuştur.

Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz bu büyük ve kutlu Meclis’in eseridir. Türkiye Cumhuriyeti son iki yüz yıllık geri kalmışlığımıza, durmadan yenilmişliklerimize, itilip kakılmışlığımıza karşı çare olarak ancak yüz sene kafa patlatarak bulabildiğimiz merhemin adıdır.

100. Yıldönümünü kutluyoruz. Ebediyen kutlu olsun.”

Halit Kakınç

Odatv.com

İlhan Kesici'den Odatv'ye özel açıklamalar: "Hepimizi yaktı yakacak" - Resim : 1

halit kakınç arşiv