İktidarın mecali yeter mi

Ak Parti iktidarı 2011’de hem de Suriye’ye yönelik vekalet savaşına yöneldiği sıralarda Kanal İstanbul’u gündeme getirdi. İki yıl kadar süren tartışmalar sonrasında konu gündemden düştü...

Ak Parti iktidarı 2011’de hem de Suriye’ye yönelik vekalet savaşına yöneldiği sıralarda Kanal İstanbul’u gündeme getirdi. İki yıl kadar süren tartışmalar sonrasında konu gündemden düştü.

Aradan geçen yedi yıl sonra şimdi Kanal İstanbul’u yeniden gündeme getirdi hükümet ve ÇED sürecine kadar yöneldi. Üstelik İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin imzasını çekmesine karşın! Üstelik, 31 Mart’ta ve üstüne üstlük daha ezici şekilde 23 Haziran’da İstanbul’da kaybetmesine karşın!

Onca ekonomik çöküşe karşın, siyasi olarak uğradığı erozyona, iktidar blokundaki yarılma işaretlerine karşın hangi cesaret, imkan ve kabiliyetle yapılıyor Kanal İstanbul çıkışı?

BİR SİYASİ İLETİŞİM HAMLESİ Mİ

İşte bu noktada bir aklım da diyor ki, sanki bu kanal çıkışı buram buram bir siyasi iletişim hamlesi kokuyor!

Erozyona uğrayan, mecliste MHP’siz çoğunluğu sağlayamayan; kendi içinden eski bir başbakanla başbakan yardımcısının partilerinin yarılmaya doğru götürdüğü Ak Parti, 20-25 yıllık devasa bir projeye nasıl endeksleyebilir ki kendisini?

Meselenin püf noktasında burası zaten! İktidar blokunun devrini tamamlamak üzere olduğu bir konjonktürde Kanal İstanbul’un yeniden ve daha etkin şekilde gündeme getirilmesinin anlaşılabilir yegane nedeni “Ben güçlüyüm, varım ve gelecekte de varım” mesajını vermek değil de ne?

İktidar Kanal İstanbul için referandum yapsa nal toplayacak! Halk iyice fakirleştiği, zamların enflasyonun kat kat üzerinde seyrettiği, üretime dönük yatırımın iyice düştüğü, işsizliğin tavan yaptığı, hazinenin boşaldığı bir momentte hayatına dokunmayan ve üstelik hayatına dokunabilecek projelerden ‘çalacak’ bu projeye kesin bir dille ve açık ara “hayır” diyecektir. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. 31 Mart, 23 Haziran tarihlerine bakınca Ak Parti Genel Başkanı-Cumhurbaşkanı Erdoğan grafik eğrisini göremiyor mu? Onca akıldanesi, danışmanı vb. süreci okuyamıyor mu?

Görmemeleri, süreci okuyamamaları mümkün değil! O zaman, dediğime geliyoruz; olay bir siyasi iletişim olayıdır, iktidara doping olacak bir PR çalışmasıdır.

BAKALIM SİYASİ İLETİŞİMCİLER SATIN ALACAK MI?

O zaman Kanal İstanbul’a dönük haklı ve yerinde olarak çeşitli olumsuz eleştiriler getirenler; muhalefet bloku bu gerçeği de dikkate alıp ona göre strateji geliştirmeli… İktidarın ömrünün, nefesinin bu proje için yeterli olmadığı boyutunu öne çıkarmalı. İktidarın şişirdiği balonu patlatmalı!

Bakalım siyasi iletişimciler meselenin bu boyutuna nasıl yaklaşacak? Bu tartışma onların diliyle söyleyeyim “satın alınacak mı?”, yoksa pas mı geçilecek? Az çok siyasi iletişimle içli dışlı olmuş birisi olarak ortaya attığım iddianın ne kadar satın alınır olduğunu doğrusu bendeniz de merak ediyorum.

Bu arada, içinde bulunduğumuz süreçte keşke kamuoyu araştırmacıları şu soruyu da kapsayan bir anket yapsalar: “Siyasi iktidarın mecali Kanal İstanbul’a yeter mi?”

Muzaffer Ayhan Kara

Odatv.com

İktidarın mecali yeter mi - Resim : 1

Muzaffer Ahan Kara odatv arşiv