“Hulusi Akar Yurtta Sulh Konseyi Başkanı” yazılı belge için bilirkişi ne söyledi

Müyesser Yıldız yazdı

15 Temmuz darbe teşebbüsünde sözde sıkıyönetim emirlerinin Genelkurmay Personel Başkanlığı General ve Amiral Şube Müdürü eski kurmay albay Cemil Turhan tarafından kaleme alınıp, Personel Planlama ve Yönetim Daire Başkanı eski tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün emriyle “Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığı” adıyla gönderildiğini biliyoruz.

O zamandan beri bir de “Hulusi Akar, Orgeneral, Yurtta Sulh Konseyi” ibareli bazı word belgelerinin bulunduğu konuşulmuş, ancak bunu gören olmamıştı. Genelkurmay Çatı Davası iddianamesinde de Turhan ve Partigöç'ün adlarının yer aldığı direktiflere yer verilirken, Akar ibareli belgeden söz edilmemişti.

İşte hem o word belgeleri hem de bunlara ilişkin bilirkişi raporunun Genelkurmay Çatı İddianamesinin ek klasörlerinde yer aldığı ortaya çıktı.

Belgeler ile bilirkişi raporunda neler olduğunu anlatmadan önce bunların nasıl, ne zaman ele geçirildiğini ve nasıl bir inceleme yapıldığını özetleyelim:

15 Temmuz'dan sonra “Darbe atama listeleri, sıkıyönetim mesaj ve direktiflerinin” peşine düşen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki bilgisayarlarda arama yapıp, dosyaları tek tek inceledi ve sözkonusu yazışmaların taslağı bulundu.

Daha sonra bu dosyalar bir CD halinde, “Bunların oluşturulma, değiştirilme bilgilerinin tespit edilmesi” amacıyla bir bilirkişiye verildi.

35607 seri numaralı CD bilirkişiye, 11 Ekim 2016'da teslim edildi.

Bilirkişi de incelemesini, 27 gün sonra 7 Kasım 2016'da tamamladı.

64 SAYFALIK RAPOR

“Savcılık-27072016” isimli bir klasörün yer aldığı CD içinde, hepimizin bildiği Cemil Turhan/Mehmet Partigöç adlarının yazılı olduğu sözde emirlerin yanısıra, “Hulusi Akar, Orgeneral, Yurtta Sulh Konseyi Başkanı” ibareli word belgeler de vardı.

64 sayfalık bilirkişi raporundan, önce sadece Cemil Turhan ve Mehmet Partigöç isimlerinin olduğu bazı belgelerle ilgili tespitleri aktaralım.

Mesela “İkaz mesajlarıyla” ilgili olarak şu tespitler yapıldı:

- PerOBS kullanıcısı (Bir diğerinde Hüseyin Ömür-Topçu Bşçv.) tarafından oluşturulduğu,

- Son kaydeden bilgisinin hedef,

- İçerik oluşturma tarihinin 15 Temmuz 2016 saat 21.10,

- Son kaydetme tarihinin 15 Temmuz 2016 saat 22.35,

- Son yazdırma tarihinin 14 Ocak 2016 saat 13.46 olduğu görülmüştür.

Sözkonusu belgenin içerik oluşturulmadan ve kaydedilmeden 6 ay önce yazdırılmış olmasındaki çelişkiye dikkat çekmekle yetinip, devam edelim.

Altında sadece “Yurtta Sulh Konseyi Başkanı” yazılı sözde sıkıyönetim direktifine ilişkin word belgesine ilişkin tespitler de şöyle:

- Word belgesinin 61836_0905_02 kulanıcısı tarafından oluşturulduğu,

- Son kaydeden bilgisinin Hüseyin Ömür (Topçu Bçvş) olduğu,

- İçerik oluşturma tarihinin 12 Mart 2008 saat 11.58 olduğu,

- Son kaydetme tarihinin 15 Temmuz 2016 saat 22.15 olduğu,

- Son yazdırma tarihinin 14 Mart 2008 saat 14.38 olduğu anlaşılmaktadır.

BU BİLGİLER KESİN DEĞİŞTİRİLEMEZ DEĞİLDİR

Altında, “Hulusi Akar Orgeneral Yurtta Sulh Konseyi Başkanı” yazılı aynı içerikteki sözde sıkıyönetim direktifi ile bakanlıklara dağıtım yazısına gelince;

Bilirkişi, ilk iki sayfasında yine Cemil Turhan ve Mehmet Partigöç isimlerinin bulunduğu, tarih kısmında “C TEM 16” yazılı sıkıyönetim direktifi ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

- Belgenin 61836_0905_02 kullanıcısı tarafından oluşturulduğu,

- Son kaydeden bilgisinin hedef olduğu,

- İçerik oluşturma tarihinin 12 Mart 2008 saat 11.58 olduğu,

- Son kaydetme tarihinin 16 Temmuz 2016 saat 01.36 olduğu,

- Son yazdırma tarihinin 14 Mart 2008 saat 14.38 olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda aktardığımız Yurtta Sulh Konseyi Başkanı yazılı word belgesiyle karşılaştırırsak; Oluşturan kullanıcı, içerik oluşturma tarih, saati ile son yazdırma tarih, saati aynı. Sadece son kaydeden ile son kaydetme tarih ve saati farklı.

Nitekim bilirkişi de, “Bu üç sayfadan oluşan word sayfasının ilk olarak 61836_0905_02 isimli kullanıcı tarafından 12 Mart 2008 tarihinde saat 11.58'de oluşturulduğu, içeriğinin ise 16 Temmuz 2016 günü saat 01.36'da değiştirilmiş olabileceği değerlendirilmektedir” dedi.

İlk sayfasının başlık kısmında “T.C. Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığı Ankara”, tarih kısmında “16 Temmuz 2016” yazan, sayfa altlarında paraf bulunmayan sözde sıkıyönetim direktifinin bakanlıklara dağıtımını öngören belgeye ilişkin bilirkişi tespitleri ise şöyle:

- Belgenin msabanci tarafından oluşturulduğu,

- Son kaydeden bilgisinin hedef olduğu,

- İçerik oluşturma tarihinin 15 Temmuz 2015 saat 08.29 olduğu,

- Son kaydetme tarihinin 15 Temmuz 2016 saat 23.38 olduğu,

- Son yazdırma tarihinin 21 Haziran 2016 saat 15.31 olduğu anlaşılmaktadır.

BALYOZ VE ODATV'DEKİ SÖZDE BELGELER GİBİ Mİ?

Tüm bunlardan sonra bilirkişi, raporunu şu değerlendirmeyle bitirdi:

“Yukarıda soruşturma konusu ile ilgili olarak word sayfaları üzerinde yapılan inceleme ve analizde word sayfalarının oluşturulma, değiştirilme ve son kaydetme bilgilerinin kesin değiştirilemez bilgiler olmadığı, özel programlar kullanılarak değiştirilebileceği gözönünde bulundurulmalıdır.”

Aynen Balyoz kumpasındaki sözde darbe belgelerinin oluşturulma, değiştirilme tarihi gibi karmakarışık ve teknolojiyi bilmeyenler açısından ne denli anlaşılmaz bir sonuç değil mi?

Şimdi bazı sorular:

- Genelkurmay Çatı İddianemesi 3 Mart 2017'de tamamlandı. Ancak İddianamede Genelkurmay'daki bilgisayarlarda ele geçirilen Akar'ın adının bulunduğu belge ve bilirkişi raporundan hiç söz edilmeyip, bunlar sadece binlerce sayfadan oluşan ek klasörlere kondu. Neden?

- Yargı çevrelerinde, sözde direktiflerden Akar isminin, “Darbeye ikna edilemeyince” çıkarıldığı sonucuna varıldı. İyi, ama ya darbenin başarısız olduğu anlaşılınca, özellikle manipülasyon amaçlı konulduysa?

- Belgelerin oluşturulma tarihine ilişkin tespitleri doğru ise birilerinin daha 12 Mart 2008'den beri darbeyi planladığı, 2015'te güncellediği, Temmuz 2016'da da son halini verdiği sonucu çıkmıyor mu?

- Bilirkişiden, sözkonusu belgelere son erişim tarihi gibi çok önemli bir bilgiyi araştırmasının istenmemesi dikkat çekici değil mi?

- Odatv bilgisayarlarına düzenlenen kumpastan yaşayarak, öğrendik; Belgeler üzerinde inceleme yapılması yeterli ve sağlıklı değil. Mutlaka belgelerin bulunduğu bilgisayar ve harddiskin de incelenmesi gerekir. Yaşanan bunca kumpas tecrübesine rağmen bilirkişiye sadece bir CD içinde belgelerin verilmesi, bilgisayar ve harddiske ise baktırılmaması olağan mıdır?

- Bilirkişinin de vurguladığı gibi, “Belgelerin oluşturulma, değiştirilme ve son kaydetme bilgileri kesin değiştirilemez bilgiler olmadığı, özel programlar kullanılarak değiştirilebileceği gözönünde bulundurulması gerektiğine” göre, Cemil Turhan ve Mehmet Partigöç adıyla yayınlandığı belirtilen sözde bildirilere ilişkin bilgiler de tartışmalı hale gelmez mi?

- Akar'ın adının yer aldığı word belgeleri ile sözkonusu bilirkişi raporunun iddianameye değil de eklere konmasının sebebi, bu tartışmalara meydan vermemek olabilir mi?

Ve son soru:

- Türkiye ve TSK'nın geleceği açısından hayati önem taşıyan 15 Temmuz'a ilişkin tüm tereddütleri ortadan kaldırıp, maddi gerçeğe ulaşmak şart ve gerekli olduğuna göre, 35607 seri numaralı CD üzerinde, sadece bir bilirkişiyle yetinmeyip, daha geniş kapsamlı bir inceleme yaptırılması gerekmez miydi, halen de gerekmiyor mu?

Müyesser Yıldız

Odatv.com

Müyesser Yıldız odatv arşiv