Hükümet Anayasa'ya aykırı düzenleme mi yapıyor

Başkanlık sisteminin pilot uygulaması olarak yasama organını dışlayıp, devleti yürütme işlemleriyle (KHK’larla) yönetmeye kalkanlar, Başbakan ve...

Başkanlık sisteminin pilot uygulaması olarak yasama organını dışlayıp, devleti yürütme işlemleriyle (KHK’larla) yönetmeye kalkanlar, Başbakan ve bakan yardımcılıklarını getirirken (ihdas ederken) anayasal ilke ve kuralları dikkate almamışlardır.

3 Haziran 2011 günlü, 643 sayılı KHK’yle, 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş Esaslarına İlişkin Yasa’nın 4. maddesi değiştirilerek Başbakan yardımcılığı; Yasa’ya aynı KHK ile eklenen 21/A maddeyle de bakan yardımcılığı getirilmiştir.

Başbakan yardımcılıklarının bugünkü anayasal sistemle bağdaşmadığı, 27 Haziran 2012 günü Odatv’de yayımlanan “Bakanlar Kurulu’nun Oluşumu Anayasa’ya Uygun Değil” başlıklı yazımızda irdelenmiştir.(İLGİLİ YAZI İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN)

Bugünkü yazımızın konusu “bakan yardımcılıkları”dır. Konuyu epeyce zaman geçtikten sonra gündeme taşımamızın nedeni, Başbakan Erdoğan’ın bir televizyon kanalında söylediği, “Biz bir şey getirdik, bu çok büyük değişiklikti. Bakanlık yardımcısı sistemini getirdik. Bu sistem aslında başkanlık sisteminin dolaylı olarak uygulamasıdır. Eğer milletim isterse başkanlık sistemine de gidilir” (Cumhuriyet, 28.09.2012) yolundaki sözleridir. Bu söze yeniden dönülecektir.

Bakan yardımcılıkları ile ilgili olarak anayasal yönden iki sorunun yanıtının aranması gerekir. (ı) Bakan yardımcılıklarına Anayasa’da siyasi kadro/görevler içinde yer verilmiş midir? (ıı) Bakan yardımcıları kamu görevlisi midir?

Anayasa’nın 109, 112 ve 113. maddelerinde; Bakanlar Kurulu’nun, Başbakan ve bakanlardan oluştuğu, Başbakan ve bakanların atanma yöntemleri belirtilmiş, hükümetin genel siyasetinin yürütülmesinden Başbakan ve bakanların birlikte sorumlu olduklarına yer verilmiş, bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilatının yasayla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.

Anayasa’nın anılan maddelerinde, bakan yardımcılığı görev ve unvanına yer verilmediği, bakanlıklardaki siyasal kadronun yalnızca “bakan”lardan ibaret olduğu görülmektedir. Bu nedenle, bakanların siyasal yardımcısı oldukları ifade edilen bakan yardımcılıkları, Anayasa’da sayılan siyasal kadro/görev içinde yer almamaktadır.

Peki bakan yardımcılarının anayasal personel sisteminde yeri var mıdır? “Siyasi başdanışman” ya da “siyasi müsteşar” diye adlandırılan bakan yardımcılığının, anayasal personel sistemine de uygun düşmediği görülmektedir. Bunun gerekçeleri aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır.

Önce, bakan yardımcılıklarının yasal konumuna bakmak gerekir. 643 sayılı KHK’yla 3046 sayılı Yasa’ya eklenen 21/a maddede, “Bakana bağlı olarak bakana ve bakanlığa verilen görevlerin yerine getirilmesinde bakana yardımcı olmak üzere bakan yardımcısı atanabilir… Bakan yardımcıları hükümetin görev süresiyle sınırlı olarak görev yapar…” denilmektedir. Görüldüğü gibi bu maddede bir yandan bakan yardımcılarına siyasi bir statü verilmeye çalışılırken, bir yandan da “bakanlığa verilen görevlerin yerine getirilmesinde” bakana yardımcı olacakları belirtilmiştir.

Oysa, yine aynı Yasa’nın 22. maddesinde, aynı tanım müsteşarlar için yapılmış ve “Müsteşar, bakanın emrinde ve onun yardımcısı olup bakanlık hizmetlerini onun adına …düzenler ve yürütür” denilmiştir.

Bu iki kuralın birlikte okunmasından, bakan yardımcılarına müsteşarlık görevi verildiği görülmektedir. Müsteşarın görevine ortak olan bir siyasal kadro yaratılmaya çalışılmıştır. Ancak bu görev, sorumluluğu içermeyen, atananları yalnızca siyasi bir kişi olan “bakana karşı sorumlu kılan” bir görevdir.

Kamu hizmetini yürütmek üzere oluşturulan “İdare”, Anayasa’nın yürütme bölümünde, siyasal organ olan Bakanlar Kurulu dışında ayrıca düzenlenmiş; bu bölümde idarenin esaslarına yer verildikten sonra kamu hizmeti görevlileriyle ilgili düzenlemeler yapılmıştır.

Anayasa’nın 128. maddesinde; devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği kurala bağlanmıştır. İdarenin birimlerini oluşturan bakanlıklarda, kamu hizmeti dışında hizmet verilmesi olanaklı bulunmadığı gibi, bu sistemin dışında personel çalıştırılması da olanaklı değildir. Başka bir anlatımla, kamu hizmeti gören bakanlıklardaki asli ve sürekli görevlerin, mutlaka memurlara ya da diğer kamu görevlilerine gördürülmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, bugünkü siyasal sistemde yeri bulunmayan, “başkanlık sistemlerine özgü” bakan yardımcılığı unvanı ve görevi, Anayasa’nın 128. maddesinde öngörülen anayasal personel sistemine de uygun düşmemektedir.

İşte, girişte vurguladığımız, Sayın Başbakan’ın bir televizyon kanalında söylediği sözlere şimdi yeniden dönmekte yarar bulunmaktadır. Ne diyor Sayın Başbakan, “Biz bir şey getirdik, bu çok büyük değişiklikti. Bakanlık yardımcısı sistemini getirdik. Bu sistem aslında başkanlık sisteminin dolaylı olarak uygulamasıdır”. Yani 643 sayılı KHK ile bakan yardımcılığını getiren irade de, bunun yürürlükte olan anayasal sistemle bağdaşmadığını biliyor ve bile bile bu yola gidiyor. Geleceğin anayasasında yer alacak başkanlık sisteminin bir anlamda “pilot uygulamasını” yapıyor.

Anayasa’ya uygun olmayan bakan yardımcılığı düzenlemeleri, yine “ben yaptım oldu” faşizan yaklaşımının ürünüdür. Atamalar yapılmış yardımcılar göreve başlamıştır. Ancak yapılan işlemler hukuken ve anayasal yönden sakattır. Kuşkusuz bunu söyleyebilecek bir yargı organı var mıdır sorusuna yanıt aranmaktadır.

Bülent Serim (Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri)

Odatv.com

arşiv