Hızır Türbesi'nin hikayesini bilir misiniz

Yusuf Yavuz yazdı

Boz Atlı Hızır'ı yardıma çağıran Anadolu'nun darda kalmış canları, tespih ağacının öz suyuyla tütsüledi inançlarını. Bu, coğrafyayı inancına, inancını kültürüne katarak kimliğini oluşturan yeryüzünün en incelikli insanlarının öyküsüdür. Bu öyküleri unuttukça beton, çelik ve camla örülmüş modern kafeslerin içinde her gün biraz daha ölüyoruz...

Hızır'ı atıyla betimleyen bir minyatür

TOROSLARDA TESPİH ÇALILARI ÇİÇEĞE DURUNCA...

Toroslarda tespih çalılarının çiçeklenme zamanı geldi. Çanakkale'den Hatay'a kıyılardan başlayarak iç bölgelere doğru yükselen taşlık arazileri yılın bu mevsiminde portakal çiçeğine benzer çiçekleriyle şenlendiren tespih ağacının binlerce yıllık geçmişe uzanan bir öyküsü var.

Tespih ağacının gövdesini yiyen kurtların açtığı yaradan sızan ağacın özsuyu, zeminde biriken ağacın tozlarıyla birleşerek, tütsü olarak yakıldığında yeryüzünün en benzersiz kokularından birini yayan bir tür sakıza dönüşüyor. Tespih ağacının sakızı güzel kokusu nedeniyle binlerce yıldır semavi dinlerde "buhur" olarak kullanılıyor. Ancak bu eşsiz buhurun öyküsü kuşkusuz tek tanrılı dinlerden çok önce başlıyor...

Hızır Türbesi'nin hikayesini bilir misiniz - Resim : 1

Hızır Türbesi'nin hikayesini bilir misiniz - Resim : 2

BİNLERCE YILDIR SÜREN BUHUR GELENEĞİ

Dağlık Pisidya uygarlığının sıradışı kentlerinden biri olan Selge'de M.S. II. Yüzyılda basılan sikkelerin bir yüzünde "styrax" adı verilen tespih ağacının resmi bulunuyor. Öyle ki tespih ağacının sakızı, antik çağdan itibaren Selgelilerin en büyük ihracat kaynaklarından biri olmuş. Selge'nin de içinde bulunduğu Köprüçay Havzası ile havzanın kuzeyinde yaşayan toplulukların tespih buhuru geleneği binlerce yıldır hiç kesilmeden sürmüştür.

PERŞEMBE GÜNLERİ ÖLMÜŞLERİN RUHUNA TESPİH BUHURU

Batı Anadolu'da tespih sakızıyla yapılan buhur, Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Gökçeören köylülerinin tek tük de olsa hala yaşattıkları bir gelenek. Çocukluğunda tespih ağacının kahverengi nohuttan biraz irice olan tohumlarından koyun sürüsü yapıp oynadıklarını anlatan Müzeyyen Öztürk, Gökçeören köyünde tespih ağacı sakızıyla yapılan buhuru ve anlamını şöyle anlatıyor: "Perşembe günleri ikindi ile akşam namazı arasında insanlar ölmüşlerinin hanelerini ziyarete geldiğine inanıyorlar. Perşembe mübarek gün sayılırdı. Dedem buhur yaktırır, kuran okur ve varsa sadaka dağıttırırdı. Kız isteme, söz kesme vb. hayırlı işler de Perşembe günü yapılırdı."

Kaş'ın merkezinde de buhur geleneğini sürdüren insanların bulunduğunu anlatan Öztürk, bu köklü kültürün yaşatılması gerektiğini söylüyor.

Kaş'ta tespih sakızı buhuru

HZ. HIZIR'IN OCAĞINDAN YAYILAN KOKUNUN SIRRI

Tespih sakızı buhuru, dağlık Akseki'nin köylerinde de yaygın olarak uygulanmış bir gelenek. Akdeniz'in en doğusunda yer alan Hatay'ın Samandağ ilçesinde ise Hızır ziyaretinin ayrılmaz bir parçası olarak halen yaşatılıyor. Samandağ ilçesindeki Hz. Hızır Türbesi'nin içindeki mangaldan yükselen buhur kokuları arasında tespih ağacı sakızına ait olanlar yoğunlukta.

Hz. Hızır türbesi Samandağ'da bulunuyor

Hz.

Hızır türbesi geçmiş yıllara ait bir kare

AZİZ GEORGE BOZ ATLI HIZIR'A DÖNÜŞTÜ

"Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş" sözünün hakkını verircesine Hızır kültü Anadolu'nun zengin inanç geleneğinde hep canlılığını korumuştur. Hristiyanların 'Aziz George' diye andığı, kötülüğün düşmanı, iyilerin dostu, darda kalanların imdadına yetişen karakter, İslam karakterine büründüğünde 'Boz Atlı Hızır' olmuştur. Selçuklu döneminde Anadolu'daki yoksulların ve ezilmiş Türkmenlerin başlattığı 'Babai' isyanının önderi olan Baba İlyas da dönemin Hristiyan seyyahları arasında 'Aziz George' ile özdeşleştirilmiştir...

Hızır Türbesi'nin hikayesini bilir misiniz - Resim : 3

St. George

DARDA KALANLAR ADANMIŞ BİR İBADET

Samandağ'daki Hz. Hızır türbesinin bulunduğu kıyının, Hz. Musa ile Hz. Hızır'ın buluştuğu yer olduğuna inanılıyor. Kıyıdaki türbe ve ilçeye bağlı Hıdırbey köyündeki anıtsal bir Anadolu çınarı olan "Musa Ağacı" ziyaretleri, geçmişteki yoğunluğunu yitirse de Hızır kültünün canlılığını sürdürüyor. Anadolu Aleviliği'nde Şubat ayının ikinci haftasından itibaren tutulan "Hızır Orucu", her yöreye göre küçük farklılıklar gösterse de özünde toplumsal adalete, birlik ve bütünlüğe olan inancın simgesi, darda kalanlara adanmış bir ibadet biçimidir.

Samandağ Hıdırbey köyü Musa ağacı

BU ÖYKÜLERİ UNUTTUKÇA HER GÜN BİRAZ DAHA ÖLÜYORUZ

Binlerce yıldır közün üstünde usul usul yanan tespih ağacı sakızından yayılan buhur kokusunun eşlik ettiği inançlar, bugünün tek tipleştirici dayatmalarıyla bunalan Anadolu insanının zengin kültürel köklerini anımsatmayı sürdürüyor. Boz Atlı Hızır'ı yardıma çağıran Anadolu'nun darda kalmış canları, tespih ağacının özsuyuyla tütsüledi inançlarını. Bu, coğrafyayı inancına, inancını kültürüne katarak kimliğini oluşturan yeryüzünün en incelikli insanlarının öyküsüdür. Bu öyküleri unuttukça beton, çelik ve camla örülmüş modern kafeslerin içinde her gün biraz daha ıssızlaşıyor, yalnızlaşıyor ve ölüyoruz...

Hz. Hızır türbesi buhur

TESPİH AĞACI SADECE "ÇALI" DEĞİLDİR

Tespih ağacına bugün sadece çalı deniyor ve hiç bir koruma bilinci ve yasal statüsü bulunmadığı için neredeyse yağmada ilk gözden çıkarılan bitkilerimizden biri... Ancak bugün binlerce yıl önceki kültürel zenginliğinin oldukça gerisine düşen ve giderek irtifa kaybeden insanoğlu, tespih çalısına bir zamanlar adeta "altın" muamelesi yapıyordu... Antik çağda Selgeliler'e servet kazandıran tespih ağacının Türkiye'deki literatüre nasıl yanlış kaydolduğunu daha önce yazmıştım.

Anadolu toprağı, koynundaki nice sırla birlikte kendisine kulak kabartarak geçmişin güzel düşlerini anımsayarak geleceği yeniden kuracak sırdaşlarını bekliyor...

Göreme açıkhava müzesinde bulunan erken dönem Hristiyanlara ait kiliselerde St. George resimleri yoğun olarak yer alıyor

Türbede buhur olarak kullanılan sakız ve reçineler

Yusuf Yavuz

Odatv.com

[1] Bugünlerde Toroslar başta olmak üzere Anadolu'nun batısını ve güneyini çiçekleriyle şenlendiren tespih ağacının binlerce yıllık sıra dışı öyküsünü bir kez daha okumak isterseniz: https://gazeteciyazaryusufyavuzblog.wordpress.com/2017/09/24/bugun-sadece-cali-deniyor-ama-2-bin-yil-once-altin-degerindeydi/

Yusuf Yavuz odatv arşiv