Herkes uygulamaya başladı... İtfaiyeci keçi birlikleri

Yusuf Yavuz yazdı...

Türkiye gibi Akdeniz ülkesi olan İspanya orman yangınlarını önlemek için planlı ve kontrollü keçi otlatıyor ve çobanlara bu iş için para ödüyor. İtalya ve ABD gibi ülkeler de orman yangınlarının önlenmesinde keçileri kullanıyor. Keçileri orman düşmanı olarak gören Türkiye’de ise dünyanın birçok ülkesinde yapılan bilimsel araştırmalardan uzak, ormanları yalnızca “odun” olarak gören bir anlayışla kereste üretimi öngörülüyor. 1960 yılında 27 milyon nüfusa karşılık, 24.5 milyon keçi varlığına sahip olan Türkiye’de ormanlara düşman olarak görülen keçilerin varlığı 2009’da 5 milyon seviyesine kadar düştü. Günümüzde ise yaklaşık 12 milyon seviyesinde. Orman yangınlarının yoğun olduğu bölgelerin geçmişte ve günümüzde keçi yetiştiriciliğinin en yaygın olduğu bölgeler olduğu göz önüne alındığında, planlı ve kontrollü otlatmanın orman yangınlarını önlemede önemli rol oynayabileceği, dahası mekanik örtü temizliği maliyetini de azaltabileceği öngörülebilir. Dünyada birçok ülke ormanlarda “itfaiyeci keçi birliklerini” kullanmaya başladı bile.

İtalyan Silvikültür ve Orman Ekolojisi Derneği’nin hakemli bilimsel yayın organı olan ‘İforest’ (https://iforest.sisef.org/), Mart 2014’te yayımlanan bilimsel makalede, Akdeniz coğrafyasındaki orman yangınlarının önlenmesinde keçilerin etkin kullanımına ilişkin ezberleri bozan sonuçlar yer alıyor.

ORMAN DÜŞMANI İLAN EDİLEN KEÇİLER ASLINDA ORMAN DOSTU

İkisi İtalyan (Raffella Lovreglio ve Vittorio Leone), biri Cezayirli (Ouahiba Meddour-Sahar) üç uzmanın yaptığı araştırmaya dayanarak kaleme alınan makalede, özetle şu bilgilere yer veriliyor: “Yakın zamanlara kadar, Akdeniz ormanlarının yok edilmesinin başlıca nedenleri arasında evcil hayvanların otlatılması kabul ediliyordu ve keçiler, odunsu yemleri tercih ettikleri için seçiliyordu.15 ila 20 yıl kadar kısa bir süre önce besi hayvanlarının kullanımı resmi olarak yanıcıların azaltılması için uygun bir araç olarak görülmese de, reçeteli otçul yoluyla yakıtın azaltılması artık kabul edilebilir ve genelleştirilmiş bir araç haline geldi.

AVRUPALI YAZARLARIN 19. YÜZYILDAKİ SAVLARIN ÇÜRÜTMEK KOLAY OLMADI

Keçi, tarama kabiliyeti nedeniyle bu amaç için en uygun türdür. Öte yandan, Akdeniz ülkelerinde keçi her zaman zararlı bir tür olarak kabul edilmiştir ve keçilerin ormanları yok ettiğini belirtmek için bu görüşü icat eden Cavara tarafından olumsuz olarak ‘dünyanın usturası’ olarak adlandırılmıştır. 19. yüzyılın başlarında bazı Avrupalı yazarlar keçilerin olumsuz rolüne dair kendi sözde kanıtlarını sundular ve hatta onları çevresel felaketler ve kötü sonuçlar üretmekle suçladılar. Bu popüler varsayımı çürütmek çok zor olmuştur. Keçiyi çevreleyen tartışma, çevre ile çeşitli etkileşimler ve iddia edilen kaynak bozulması ile ilişkilidir. Bu tür eleştiriler diğer otoburlar için de geçerli olabilir…

GERÇEK SUÇLULAR KEÇİLER DEĞİL, KONTROLSÜZ OLAN İNSANLAR

Keçilerin ana felaket ajanları olduğu otlatmanın, ormansızlaşmaya, belki de tarımsal açıklıklardan daha fazla katkıda bulunduğu sıklıkla tartışılmaktadır. Ancak son zamanlarda, gerçek suçluların keçiler değil, insanların sorumlu olduğu sürekli, kontrolsüz aşırı otlatma olduğu anlaşıldı. Bu nedenle ormanlara yönelik bir tehdit, irrasyonel ve kontrolsüz keçi otlatılmasından kaynaklanmaktadır. Geçmişte Akdeniz ormanlarına zarar veren, keçilerin salt varlığından ziyade yanlış yönetimidir.

YANICI OTLARI TÜKETEN KEÇİLER YANGIN TEHLİKESİNİ ÖNLEYEBİLİR

Keçiler çok tuhaf beslenme alışkanlıkları sergilerler: Çevik dudakları ve çok kavrayıcı dilleri, çok kısa çimlerde otlamalarına ve normalde diğer evcil hayvanlar tarafından yenmeyen yeşilliklere göz atmalarına izin verir; bunların tümü, süt üretimi için mükemmel bir besin dönüşüm verimliliğinde birleşir. Orta düzeyde otlatmanın, yangının tutuşma riskini önemli ölçüde azaltmasa da, yayılmasını yavaşlatarak, alev uzunluğunu kısaltarak ve yangın yoğunluğunu azaltarak orman yangını davranışını değiştirdiği gösterilmiştir. Kentsel alanların yakınında otlatma, çok daha fazla yanıcı yüküne sahip olan ve otlaklardan daha fazla yangın tehlikesi oluşturan çalılıkların genişlemesini önleyebilir veya en aza indirebilir. Otlatma, ince yanıcıları ortadan kaldırarak ve yanıcı sürekliliğinin heterojenliğini artırarak ve dolaylı olarak bitki topluluğu bileşiminde daha az üretken ve daha kısa ömürlü türlere kaymaya neden olarak yangının sıklığını ve yoğunluğunu doğrudan azaltabilir.

OTLATMA YOLUYLA HEM YANGIN ÖNLÜYOR HEM DE BESLENİYORLAR

Avrupa'da bir çalı temizleme eylemi için ilk kontrollü otlatma deneyi, Gard Ormancılık Hizmetleri'nin bir yangın molası olarak hizmet etmek için bir alanı boşaltmak istediği Fransa'da 80'lere kadar uzanıyor. Yerel bir keçi yetiştiricisi, keçi sürüsünü kullanarak geleneksel bir arazi temizleme ekibinden çok daha düşük bir fiyata bölgeyi temizlemeyi teklif etti. Alan, her biri metal çitlerle çevrili 0,5-1 hektarlık kümeslere bölünmüştür. Barınaklar, ha başına 100-200 hayvan yoğunluğunda birbiri ardına açıldı. Keçilerin günde sadece 4-6 saat ağıllara girmesine izin verildi. Altı ayda 100 x 1000 metrelik bir yangın söndürücü oluşturuldu. Keçiler, mevcut 2900 kg'dan hektar başına 2300 kg yenilebilir kuru madde yediler, besin gereksinimlerinin %60-75'ini otlatma yoluyla ve ayda canlı ağırlıklarının yüzde 10'una kadar bir artışla elde ettiler.

İSPANYA KEÇİLERİ ORMANDA OTLATMAK İÇİN PARA ÖDÜYOR

İspanya'da orman yangını önleme programlarına katılan çiftçiler, Orman Hizmetleri tarafından belirlenen yanıcı madde kesintisi alanlarında hayvanlarını yoğun bir şekilde otlatıyor. Karşılığında para ve/veya ayni ücret alıyorlar. Comunitat Valenciana'da (doğu İspanya), hayvanlarını en az 130 gün boyunca yanıcı molalarında konsantre eden çiftçilere 22 hektar-1 yıl-1 € ödeme yapılır. Hektar başına bir inek, üç keçi veya beş koyun için asgari stoklama oranı olmalıdır. Benzer programlar şu anda Aragon'da (3500 hektar yangın önleyici) ve Endülüs'te uygulanmakta olup, burada hektar başına ödemeler otlatma zorluğuna (diklik, bitki örtüsü tipi ve hayvan barınağına olan mesafe) bağlı olarak şu anda 42 ila 90 € arasında değişmektedir. Yangın çıkışlarında yoğun olarak keçi otlatılarak çalıların azaltılması, diğer alternatif tedavilere göre daha az maliyetlidir; ayrıca keçi çobanı ve köpeklerin varlığı kundakçılar için caydırıcılık teşkil eder ve erken teşhis sağlar.

YANGIN ÖNLEMEDE KEÇİLERİ KULLANMAK İÇİN 1.750 MİLYON DOLAR BÜTÇE

Keçilerin yüz yılı aşkın bir süredir bitki örtüsü yönetimi için kullanıldığı ABD'de, çevre dostu ve en uygun maliyetli oldukları için orman yangınlarını önlemede kullanımları göreceli bir başarı olarak kabul edilmiştir. Keçi sürülerinin kullanımı, reçeteli yakma veya herbisitlerin kullanılamadığı Camp William (Utah Ulusal Muhafız eğitim sahası) gibi ABD askeri kamplarında ve Oakland kasabasında belgelenmiştir. Keçilerin kullanıldığı orman yangınlarının önlenmesi için 1.750.000 ABD Doları bütçe tahsis edilmiştir.

KEÇİLER İNCE YANICILARIN YÜZDE 83’ÜNÜ ORTADAN KALDIRDI

Los Angeles, Laguna Beach ve San Diego'daki Scripps Ranch topluluğu da aşırı büyümüş alanları temizlemek ve orman yangınını önlemeye yardımcı olmak için hayvanları getirdi. Nevada, Carson City yakınlarında başarıldığı gibi, kentsel arayüzde yoğun otlatma etkili yangın söndürme yolları oluşturabilir. Şehrin etrafındaki çitle çevrili bir koridor otlatılarak ince yanıcıların %71 ila 83'ünün kaldırılması sağlandı. Menlo Park, Oakland, Los Altos ve Berkeley, California çevresindeki tepelerde keçiler, el emeği veya biçme makineleri için çok dik alanlarda yanıcı yüklerini azalttı. Kökleri bozmadan veya erozyonu kolaylaştırmadan bitki örtüsünü kaldırırlar.” (1)

HAYVANCILIĞIN AZALDIĞI MAYORKA’DA YABAN KEÇİLERİ İÇİN PROJE

Keçilerin orman yangınlarını önlemedeki rolü hakkında en fazla araştırma ve bilimsel yayın yapılan ülkelerden biri de İspanya. Eylül 2020’de sonuçları yayımlanan bir araştırmada, bu ke de İspanya Mayorka Adasındaki yaban keçilerinin yangınlara neden olan orman altı bitki örtüsü ve yanıcı örtünün azaltılmasındaki rolü hakkında önemli bulgular elde edildi. Araştırma sonuçlarını ele alan makalede, yerel hayvan yetiştiriciliğinin giderek terk edilmesiyle ormanlık alanların çevresindeki hayvan varlığının da azaldığı, buna karşın Mayorka’daki yabani keçilerin ekili alanlar için de bir tehdit haline geldiği belirtiliyor. Yaban keçileri için belirlenen alanlara yiyecek, tuz ve su konularak yürütülen çalışmanın sonuç bölümünde özetle şöyle deniliyor:

YABAN KEÇİLERİ BİYOÇEŞİTLİLİĞİ ETKİLEMEDEN YANICILARI AZALTIYOR

“Yangın söndürme alanlarının yaban keçileri için cazibe merkezleri olduğu ve tarama faaliyetlerinin, mekanik temizleme sonrası bitki örtüsünün iyileşmesini yavaşlatmaya katkıda bulunduğu sonucuna varılabilir. Bu etki, yılın belirli zamanlarında su ve tuz gibi cezbedici maddeler sağlanarak artırılabilir ve özellikle Brachypodium retusum (yivli kılcan otu) olmak üzere ince yakıtın biyokütlesinin azalmasında belirgindir. Odunsu türlerin kontrolüne gelince, etki her alana ve her türe bağlıdır, ancak genel olarak kısa veya orta vadede biyoçeşitliliği etkilemeden birçok türün fito hacmini azaltmak mümkündür. Etki muhtemelen evcilleştirilmiş sürülerle yönlendirilmiş otlatmayla elde edilenden daha az güçlüdür. Bu anlamda kırsal pastoral topluluklar için destek ve iyileştirme politikaları gerekli olacaktır. Bununla birlikte, yabani hayvan popülasyonlarına alan verilmesi, yabani keçi popülasyonlarını ateş yakma bölgelerine çekmek için bir yönetim stratejisi olduğundan, bu çiftlik hayvanları azalmaktadır. Bu, yalnızca yangın riskinin azaltılmasına ve dolayısıyla iklim değişikliğinin azaltılmasına değil, aynı zamanda bu hayvanların özellikle kırılgan alanlarda hasara neden olmayan daha az çatışmalı yerlere dağıtılmasına da katkıda bulunacaktır.” (2)

Herkes uygulamaya başladı... İtfaiyeci keçi birlikleri - Resim : 1

ANADOLU’NUN ÇOBANLARI DA YILLARDIR AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR

Aktardığımız bilimsel araştırma ve makalelerden habersiz, dünyanın diğer ülkelerinde yapılan bilimsel çalışmalardan ya da projeler hakkında pek bilgisi olmayan Anadolu’nun çobanları da benzer görüşleri dile getiriyor. İçinde yaşadığı doğanın dilini atalarından öğrendiklerine kendi kattıklarıyla çözen yaşam ustalarından biri olan Antalya Serikli Karakoyunlu Yörüklerinden Mehmet Demir, yaygın anılan adıyla ‘Mehmet Çavuş’, keçi ve orman ilişkisi hakkında kendisiyle yaptığımız söyleşide aşağı yukarı dünyanın çoğu ülkesindeki bilimsel çalışmalarda elde edilen sonuçlarla benzer bir görüş aktarmıştı:

SERİKLİ MEHMET ÇAVUŞ: ‘KEÇİ ORMAN YETİŞTİRİR’

Mehmet Çavuş’la biraz da keçi-koyun yetiştiriciliği üzerine konuşuyoruz. Keçinin ormana zarar verdiği iddiasıyla bölgede azaltılan, bazı yerlerde ise tamamen bitirilen keçi yetiştiriciliğinin geçmişini anlatıyor. Keçinin zarar verdiği yerleri de yararlı olduğu yerleri de açık yüreklilikle dile getiriyor. “Ormana yüzde 20 zararı olursa, yüzde 80’ini de keçi yetiştirir” diyor, Mehmet Çavuş: “Ben 70 yıl keçi güttüm… Keçi gider dağa yayılır. Ormanı tarar, ‘keçi tarağı’ yapar. Biri yürüdüğünde, hepsi arkasından ‘orman beni yıpratmasın, ben ormanı yıpratmayayım’ diye bu taraktan yürür. Bir kısmı da alt şu taraktan yürür. Oraya her gün gittikçe kanal açar. Bu düşen pür (çam ağacının dalları) orada kat kat olur. O örtüyü ezer keçinin tırnağı. Düşen tohum da yuvarlanır, bu kanalın içinde kalır. Ertesi sene yüz metre, bir kilometre, 5 yüz metre keçinin yaptığı o tarak çam torusu (fidan) olur. Onun üstüne de basmaz, geçtiği tarağı değiştirir. Böyle böyle ormanın yüzde 80’inini üreten keçidir. Bitki olmasa ne yiyecek keçi? Kendi üretiyor onu doğanın emriyle.” (3)

Bir başka keçi çobanı ailenin üyesi olan Sarıkeçili Yörüklerinden Oğuzhan Çoban, keçilerin orman alanlarından uzaklaştırılmasının örtü yangınlarını artırdığını savunuyor: “Yangın gören alanların neredeyse tamamının küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin ve aile çiftçiliğinin bitirildiği yerler olduğunu görüyoruz. Yangının bu kadar hızlı yayılmasını ve önlenememesinin bir nedeni de bana göre bu… Keçiyi ormandan çıkardık. Daha sonradan bu konuda bazı olumlu adımlar atıldı ancak bir kere tüpten çıkmış olan macunu geriye sokmak artık çok zordu. Keçiler ormanlardan uzaklaştırılınca ölü örtü yangınları çoğaldı, tarımdaki üretim modeli değişti ve bunların sonucu olarak keçileri kaçıran Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal maliyetleri oldu. Keçiyi ormandan çıkartmak ve insanları keçi düşmanı olarak yetiştirmek 50-60 yıl öncesinin koşullarında çok da büyük bir mesele gibi görülmeyebilir. Ancak bunun sonuçları öngörülebilir bir şey değildi. Keçiyi ormandan çıkarttık, tabiri caizse bedavadan et üreten hayvanlarımızı yok ettik. Yeme bağımlı hayvancılığa geçtik, kırmızı etin üretilmesi pahalı bir uğraş haline geldi. Bunun sonucunda da ‘dünyanın kıskandığı’ bir ülke haline geldik.” (4)

KIRSAL YOKSULLUK VE ORMAN YANGINLARI ÖNLENEBİLİR

Türkiye’de kadim üretim kültürünü yok ederek kalkınma ve büyüme yalanıyla küçük üreticileri kentlere mahkûm eden siyasiler, yaklaşık 70 yıldır bu topraklara en büyük kötülüğü yapanlardır. Olan sadece insanımıza olmadı, topyekûn Anadolu coğrafyasının ayarlarıyla oynandı. Bugün halen yangın yerine dönen ülkede teknoloji gösterileri eşliğinde büyük kaynak israfı yapılmasına rağmen çıkan büyük yangınların söndürülmesinde beklenen başarılar sağlanamadığı gibi büyük bir orman kaybı yaşanıyor. Çok basit ve ucuz yöntemlerle hem birilerine rant sağlamadan hem de kırsal yoksulluğu önleyecek şekilde keçi ve orman ilişkisi kontrollü ve planlı bir şekilde hayata geçirilebilir. Dünyada birçok ülke ormanlarda “itfaiyeci keçi birliklerini” kullanmaya başladı bile.

Yusuf Yavuz

Odatv.com

yangın orman Yusuf Yavuz