Hulusi Akar’dan garip benzetme: Herkes kızdığında karısını boşasaydı...

Müyesser Yıldız yazdı

Bir çift düşünün... Ayrı evlerde yaşıyorlar, ama evli gibiler... Ancak taraflardan biri, her fırsatta diğerini aldatıyor, şiddet uyguluyor, hatta hatta sokaktaki serserileri silahlandırıp, kalleşçe diğer evin çocuklarını öldürtüyor... Karşı taraf ise her defasında bağırıp, çağırsa da “O benim dostum” diyor...

Böyle bir ilişki/evlilik ne kadar sağlıklı olabilir ve nasıl sürdürülebilir ki?

Türkiye-ABD beraberliği işte tam da böyle!

Son durumdan başlayalım.

Yılan hikâyesine dönen Menbiç anlaşmasında 1 Kasım Perşembe günü gelişme oldu; Milli Savunma Bakanlığımız ile Pentagon eş zamanlı Türk ve ABD askerlerinin buradaki ortak devriye faaliyetinin başladığını açıkladı. Kelimesi kelimesine aynı olan açıklamalarda, “Türk Silahlı Kuvvetleri ve ABD Silahlı Kuvvetleri arasında Menbiç konusunda devam etmekte olan faaliyetler, 'Menbiç Yol Haritası' ve 'Güvenlik Prensipleri' çerçevesinde yürütülmektedir. Bu kapsamda karşılıklı yürütülen planlama, koordinasyon ve müşterek eğitim çalışmaları sonucunda; Müşterek Birleşik Devriyelerin icrasına 01 Kasım 2018'de saat 15.53 itibariyle başlamıştır. Devriyeler Menbiç Yol Haritası'nda belirlenen hedeflere ulaşana kadar devam edecektir” denildi.

Açıklamanın yapıldığı anda Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaydı. Sunumu bitmiş, milletvekilleri sorular yöneltiyordu. Araya giren Akar, Menbiç gelişmesini şu sözlerle duyurdu:

“Bana bir dakika müsaade ederseniz bir iki kelime bir şey söyleyeceğim. Bu, bizim ABD'yle beraber Menbic’te yapmayı planladığımız, eğitimini, vesairesini yaptığımız o eğitimin tamamlandığını, 'Önümüzdeki günlerde başlayacak' dediğimiz Amerika-Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının müşterek devriyesi bugün saat 15.53’te başlamış bulunuyor. Bilgilerinize…”

İki Bakanlığın açıklaması böyleyken, Suriye'de PKK hamiliği görevini üstlenip, terör örgütüne “Akdeniz'e inme” sözü veren ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM)'un açıklamasında, “Ortak devriyeler, koalisyon güçlerinin ve TSK’nın Menbiç’in istikrarı ve güvenliği için kurulan yerel güvenlik yapılanmasını tamamlamasına izin verecek. Menbiç’in güvenliği ve istikrarını korumak Suriye’nin doğusunda IŞİD’e karşı devam eden operasyonlarda sağlanan ivmeyi devam ettirmek ve mültecilerin gönüllü geri dönüşü ve emniyetli geri dönüşü için şart” ifadeleri yer alıyordu.

Bir gün sonra ABD askerlerinin Menbiç'in bir bölgesinde PKK/YPG'li teröristlerle birlikte “hendek devriyesi” yaptığını,

Ertesi gün de ABD’nin IŞİD'le mücadele özel temsilcilerinden Büyükelçi William Roebuck’ın, askerlerimize yönelik saldırı sonucu açılan ateşle yaralanan PKK'lıyı hastanede ziyaret edip, “Sen çok cesur bir kadınsın. Çabuk iyileş” dediğini duyduk... Ayrıca Roebuck'ın, Kandil ekibi ve PKK'lılardan oluşan sözde Menbiç Askeri Konseyi'ni ziyaret edip, onlarla toplantı yaptığını da öğrendik...

ABD VE TÜRKİYE'NİN YAPTIKLARI

ABD'nin PKK/PYD/YPG maşasıyla yaptıklarına hemen her gün tanık oluyoruz, ama bir de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın ağzından aktaralım. Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki sunumda ve milletvekillerinin sorularını cevaplandırırken özetle şunları söyledi:

- ABD'nin PKK, PYD, YPG’yle yakın işbirliği, ABD ile Türkiye ilişkilerini ciddi şekilde olumsuz yönde etkilemiştir. ABD, DEAŞ’la mücadele kisvesi altında PKK, PYD, YPG’ye silah ve mühimmat desteği sağlamış ve maalesef sağlamaya devam etmektedir.

- Bu terörle mücadele konusunda ABD dostumuz, müttefikimiz, stratejik ortağımız vesaire. Fakat bugüne kadar şu kadar bin TIR'ın, şu kadar uçağın Suriye’ye geldiğini, Irak üzerinden Semalka’dan, Fişhabur’dan kapıdan geçip Suriye’ye intikal ettirildiğini, bunların YPG’ye, PKK’ya verildiğini, “Daha sonra toplanacak” diye söz verildiğini, “Biz Menbiç’e geçiyoruz, daha sonra buradan çıkacağız” diye söz verildiğini vesaire…

- Menbiç’de DEAŞ’ın olduğunu ve DEAŞ’ın etkisiz hâle getirilmesi gerektiğini 2014-2015’te Amerikalılar gündeme getirdiler. “Biz buraya gireceğiz, girerken de YPG’yi kullanacağız, bizim yeterli personelimiz yok, adamımız yok ve fakat buradaki faaliyetleri derleyip toparladığımızda biz buradan çıkacağız” dediler, çıkmadılar. “Yapacağız” dediler, yapmadılar.

- Menbiç Yol Haritası ve Güvenlik Prensipleri doğrultusunda, Türkiye ve ABD Silahlı Kuvvetleri unsurlarınca yürütülen ortak eğitimler 25 Ekimde tamamlanmıştır. Yol Haritası'nın nihai hedefi, Menbiç'teki PKK/PYD/YPG mevcudiyetinin, söz verildiği üzere Amerikalılar tarafından tamamen sona erdirilmesi ve bölgenin kontrolünün gerçek sahiplerine, yani Menbiçlilere iade edilmesidir. PKK/PYD/YPG'nin, Menbiç'ten çıkarılacağına ilişkin sözler verilmiş olmasına rağmen, terör örgütü, Afrin'de olduğu gibi Menbiç'te de hendekler kazmaktadır.

Durum bu. Peki ne yapıyoruz? Bunun cevabını da Bakan Akar'dan dinleyelim:

“Türkiye DEAŞ’la mücadelenin, bir başka terör örgütü olan PKK, PYD, YPG’yle iş birliği yapılarak yürütülmesinin yanlış ve sakıncalı olduğunu her düzeyde ve platformda defaaten kendilerine bildirmiştir ve bildirmeye devam ediyoruz... Bakın, bizim bazı şeylerimiz var, hani köşesiz de değiliz yani, bazı şeylerde köşeliyiz. Bu da nedir? Türkiye'nin güneyinde, Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde bir koridora asla izin vermeyeceğiz, bu mümkün değil. Ölürsem şehit, kalırsam gazi. Bunu muhataplarımıza resmi toplantı, gayriresmi toplantı, sosyal faaliyetlerde açık ve net söylüyoruz; 'Bunu göze alın, ona göre planınızı yapın. Eğer bu olmazsa olmazımızı biz açıktan ortaya koymadığımız takdirde herkes yalan yanlış hesaplar yapıyor, bu sefer herkes kaybedecek. Başından bilin, eğer bunu göze alıyorsanız buyurun, değilse bir an önce hiza istikamete girin'... Devlet sabrıyla münasebetlerimizi sürdürüyoruz. Fakat her şeyin de farkındayız, bunu da muhataplarımıza açık ve net bir şekilde söylemeye devam ediyoruz...”

ABD'YLE KATOLİK NİKAHIMIZ MI VAR?

Yazının başlangıcındaki “çift” benzetmesinin sebeb-i hikmetine gelince;

Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki üyeler, ABD'nin yaptıkları karşısında, Türkiye'nin “stratejik ortak, müttefik” açıklamalarını eleştirip, “Bu nasıl ilişki” diye sorgulayınca, Bakan Akar, şu karşılığı verdi:

“Tabii ki, uçaklarla oraya silah geldiğini görüyoruz, TIR'larla silah geldiğini görüyoruz da tabii işte burada münasebetler var, dünyadaki birtakım dengeler var. Her şeyi böyle yakıp yıkıp, o zaman herkes bekâr kalırdı. Herkes kızdığında karısını boşasaydı, herkes bekâr kalırdı. Onun için bu şeyleri sürdürmek zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla, bu bir yere kadar gidecek, ama dediğim gibi, bazı sınırları da kendilerine söyledik, söylemeye de devam ediyoruz.”

Gel de, “ABD'yle Katolik nikâhımız mı var? Bitmesi için ABD'nin daha nereye kadar gitmesi gerekiyor?” diye sorma!

Aydınlık Gazetesi'nin bugünkü manşetiyle bitirelim.

“Türk generallerden Fırat'ın doğusuna kesin çözüm... Suriye'yle anlaşalım, üslerle kuşatalım” başlıklı haberde, Türk Ordusu'nu yıllarca yönetmiş 4 generalin (MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve emekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş), Esad'la barış ve Suriye'yle işbirliği çağrısı yer alıyor.

Plan ve Bütçe Komisyonu'nda benzer çağrıyı muhalefet milletvekilleri de yaptı. Milli Savunma Bakanı Akar'ın cevabı mı? Şunları söyledi:

“Efendim, bu Suriye rejimle alâkâlı, onun başındaki Esad’la alâkâlı da bizim kendi görüşümüz açık ve net. Esad katil ve 1 milyona yakın insanın katili. Bunu da bu şekilde biliyoruz ve onlarla da herhangi bir temasımız yok. Suriye halkı bizim kardeşimiz.”

Müyesser Yıldız

Odatv.com

Müyesser Yıldız odatv arşiv