Her seferinde duvara toslamak

Bu yazımda “düşünce idmanı”-“fikir jimnastiği” yapacağım. Çünkü, ülkedeki tartışmalar rutin dışına çıkmıyor.

Çıkış konum, Ukrayna-Rusya Savaşı! Tartışmaların merkezinde şu soru var; “Savaşa kim sebep oldu?”

Bu bıktırıcı konuya tekrar tekrar sizi sokmamak için Afrika'dan örnek vereceğim:

Ruanda'da 1994 yılında 800 bin kişinin soykırıma uğrayıp öldürülmesinin sebebi neydi?

-Belçika ve Fransa'nın sömürge politikaları…

-Avrupa kaynaklı ırk temeline dayalı teoriler…

-Tutsi bölgesinin verimli tarım alanları…

-Hutu kabilesinden Ruanda devlet başkanının öldürülmesi…

-ABD'nin BM Gücü'nü çekmesi…

Uzatmayayım… Benzerini Sudan, Irak, Libya, Suriye, Afganistan gibi kaç ülke yaşadı?

Görüyoruz: Ukrayna-Rusya Savaşı gibi tüm sonuçları ortaya çıkaran “neden” sorusu, kişiye göre farklı yanıt buluyor.

Peki, gerçek ne? Tek toplumsal gerçeklik olabilir mi? Gerçeklik dediğimizde sadece fiziki/maddeyi mi anlamalıyız veya kader gibi Tanrı'nın iradesini mi?

Ya da:

Batı merkezli düşünce sisteminin “inşasında” çürüklük olabilir mi? Öğretilen “müfredat” ne derece doğru? Her olaya yanıt veren dayatmacı ezber, dünya sorunları karşısında yetersiz mi kalıyor? Metafiziği saf dışı eden üç yüz yıllık Aydınlanma Çağı, yükselişten ve duraklamadan sonra çöküşe mi geçti? Tartışmaların kısır olmasının sebebi bu mu?

TEMELİ KİM ATTI

Batı düşünce sisteminin temelini, 17'nci yüzyılda Newton fizik kanunları/ determinizm attı.

Dünyaya mekanik (otomatik işleyen saat olarak) bakan fizik kanunları, insanın evren algısını ve onunla kurduğu -kadercilik gibi- ilişkileri kökten değiştirdi.

Descartes felsefede, Newton fizikte -temeli matematik olan- aklı hâkim kıldı. Bu sisteme, “modern bilimsel düşünce” dendi.

Bilim-deney, akıl sadece laboratuvarda yoktu. Bilimsellik iddiasıyla siyaset, ekonomi, felsefe/sosyal bilimler yeniden ele alındı, kurumsallaştırıldı.

Bu düşünce sistematiğine eleştiriler yapılmadı değil. Öyle ya, fizikte ne büyük değişiklikler oldu ama hâlâ Newton'un etkilediği (örneğin kapitalizm) düşünce sistematiği dünyaya dayatılıyor!

Bilimin vazgeçilmezi nedensellik/determinizm, fen alanında olduğu gibi sosyal bilimlerde de kesin netlikle uygulanabilir mi? Karmaşık olaylar “tek formül” ile açıklanabilir mi? Sosyal bilimlerde benzer “neden”, her seferinde dünyanın dört yanında benzer “sonucu” doğurur mu?

Hele… Basit indirgemeci (“Putin delidir” gibi) salt insan davranışı üzerinden giderek olayları açıklamak yanıltıcı olmaz mı?

Evet, Newton fiziği üzerinden inşa eden sosyal bilimlerin sorgulanması gerekmiyor mu artık?

SORGULAMAK ŞART

Metafizik durağanlık idi; zıddı, değişimi savunan materyalizm.

Aydınlanma Çağı'nın en tutkulu kavramı, “ilerleme” düşüncesi idi. Düzenli ilerlemeyi sağlayacak tek güç ise maddeyi temel alan, dünyevi- somut bilim idi…

Ancak kimilerine göre:

Bilimsel gelişme evrimsel süreç gibi sıralı ve kesintisiz ilerlemiyor.

Bilimin akılcı ve tarafsız bir faaliyet olduğu gerçeği yansıtmıyor. Örneğin:

Feyarebend'e göre, “bilimin dışında başka kurtuluş veya doğru yoktur” söylemi masaldan ibaretti…

Kuhn'a göre, bilim paradigmaya/modele göre değişirdi; bilimi yönlendiren ana faktör, bilim adamlarının psikolojik ve sosyolojik özellikleriydi…

Nedham'a göre, “gerçeğe yalnızca bilimsel doğrularla ulaşılabilir” söylemi “bir Anglo-Sakson hastalığıydı!” İnsanın anlayamadığı, gözlemleyemediği veya ölçemediği her şeyi reddetmesiyle indirgemeci bir zihniyet oluşturmuşlardı!

Marksist (Habermas, Marcuse, Baudrillard gibi) Frankfurt Okulu temsilcileri pozitivist modern bilimin, her şeyin temelini mekanikleştirme ve evrenselleştirme çabalarını, yaşamın doğasına-dengesine müdahale olarak gördü. Ve bu hareketin temelinde, kolay yönetilebilir homojen/türdeş dünya yaratma projesi olduğunu ileri sürdüler…

“Ukrayna- Rusya Savaşı'nda kim haklı” sorusuna verilen yanıtlara bu açıyla da bakın.

Yıl, 2022. Batı'nın geldiği yer neresi?

Batı'da çoğunluğun aynı kafaya sahip olmasının temelinde ne yatıyor?

Maddi gerçeklere dayanan pozitivist bakış açısı doğru mu, yoksa Batı aydınlanması çöküyor mu?

Batı ve Doğu arasında yeniden doğmakta olan yeni Soğuk Savaş'ın temelinde hangi düşünsel paradigma var?

Mesele sadece Ukrayna-Rusya Savaşı da değil… COV 19 salgını ABD'de 979 bin kişinin canını alırken, 1.5 milyar nüfusu Çin'de ölüm niye 5 bin ile sınırlı oldu?

Kapitalizmi de doğuran Batı düşünce geleneğini sorgulamadan hiçbir soruya gerçekçi yanıt veremezsiniz!

Soner Yalçın

Odatv.com

SONER YALÇIN'IN ESERLERİNİ SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Her seferinde duvara toslamak - Resim : 1