"HER GÖREVE HAZIRIZ" NE DEMEK?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır aralarında yine önemli mesajlar verdi. Bu mesajların...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır aralarında yine önemli mesajlar verdi. Bu mesajların gizli muhatabı ise sanki tümüyle BDP idi.
Erdoğan “Kürt açılımı” konusunda, “En kısa zamanda ben Başbakan sıfatıyla daveti yapacağım. Bakalım kimler gelecek, göreceğiz” dedi.

Hatırlanacağı gibi geçen yıl Haziran ayında, “PKK’ya terör örgütü demedikçe, DTP ile görüşmeyeceğini” açıkladı, ancak sonrasında ani bir kararla İçişleri Bakanı Beşir Atalay koordinatörlüğünde Polis Akademisi’nde düzenlenen “Kürt çalıştayı” ile “açılımı” başlattı. Birkaç gün sonra da “PKK terör örgütüdür” demediği halde, dönemin DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’le bir araya geldi.

O zamanki görüşme ile bugün yapılan çağrı arasında şu iki önemli fark var;

Birincisi, Başbakan Erdoğan DTP’lilerle, “Genel Başkan” sıfatıyla görüştüğünü vurguladı. Bu yüzden de buluşma TBMM’deki AKP Grubunda Genel Başkan makamında gerçekleşti. Görüşmenin ardından Ahmet Türk, “umut verdi” derken, Erdoğan, “Geleceğe yönelik umutlarının arttığını” bildirdi.

Bugün Erdoğan, tüm parti liderlerine genel çağrıda bulunmak suretiyle kapatılan DTP’nin yerine kurulan BDP’yle de “Başbakan sıfatıyla” görüşmenin kapısını açmış oldu.

İkincisi, Erdoğan o günlerde DTP’ye “PKK’ya terör örgütü denmesi” ön şartını koştu. Bugün ise “açılım” başladığından beri, “Muhatabınız İmralı ve Kandil’dir” diyen BDP’ye hiçbir rezervinin olmadığını gösterdi.

HABUR VE KCK SAVUNMASI


Başbakan Erdoğan konuşmasında, “DTP’nin kapatılması, KCK operasyonları, Habur tutuklamaları” konusunda iktidara yöneltilen eleştirilere de cevap verdi. Daha doğrusu şu savunmayı yaptı:

“Olay sadece yasama ve yürütmenin attığı adımlarla bitmiyor, yargının atacağı adımlar da önemli. Biz parti kapatmaya karşı olduğumuzu söyledik. Ama DTP de kendisini kapattırmak için elinden geleni yaptı. Tutuklamalar nedeniyle hükümeti suçluyorlar. Habur’dan gelenleri hükümet mi tutukladı?..”

Her üç olayda da suçu tümüyle yargıya yükleyen Erdoğan’ın, içine düştüğü çelişkiyi anlamak için Habur mahkemesi “Pişman değiliz” dediği halde PKK’lıları serbest bıraktığında yaptığı değerlendirmeyi hatırlamakta fayda var.

Pakistan’a hareketinden önce Antalya Havalimanı’nda bir basın toplantısı düzenleyen Erdoğan şunları söylüyordu:

“Bizler burada yargının böyle bir görevi yapmasının imkanlarını, zeminini hazırladık ve yargı, bu kişilerin suçlu olmadığına karar vermek suretiyle böyle bir imkanı hazırlayıp evlerine gittiler. Şimdi evlerine giderken, yollarda, köylerde burada, şurada Diyarbakır'da, kaldı ki valiliğin zaten güvenlik talebiyle savcılığın sınıra gelmesi gerçekleşmiştir. Bu tür yaklaşımları bizim tasvip etmemiz mümkün değildir. Kaldı ki bu yaklaşımın bu şekilde devam etmesi halinde biz sürece bu olgunluk içerisinde bakamayız ve değerlendirmeleri arkadaşlarımız da yapıyor.”

PKK ERGENEKON’UN TAŞERONU MESAJI

Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı, “PKK birilerinin taşeronu” açıklaması, “İsrail’i işaret ediyor” şeklinde yorumlandı. Yandaş medya da İsrail’i işaret etti.

Ancak İsrail’le gerginliğin azalması, özellikle Başbakan Erdoğan’ın Kanada’da Obama ile görüşme hazırlığı sırasında, Ergenekon’un PKK kanadının harekete geçtiği ve PKK’nın Anayasa değişikliğini engellemek istediği iddiaları işlenmeye başlandı.

Erdoğan da Obama ile görüşmesinde artan terör olaylarını, Anayasa değişikliği çabalarına bağlamakla kalmadı, bugünkü konuşmasında, “Bizim terör örgütünü taşeron olarak nitelememizden rahatsız olanlar var. Taşeron polemiği PKK’yı temize çıkarmaya kadar götürdü. Terör örgütünün bazı örgütlerle bağlantısı olduğu iddianamelerde yer aldı” diyerek, isim vermeden PKK ile Ergenekon arasında bağlantı kurdu.

Acaba Başbakan Erdoğan’ın PKK-İsrail ilişkisi imasından vazgeçmesinde ne etkili oldu?

Yandaş medyanın bu yöndeki yoğun kampanyası mı?

AKP politikalarında etkisi bilinen, geçtiğimiz günlerde de Türkiye’ye gelen Amerika-Türk Konseyi Başkanı, ABD eski Savunma ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Richard Armitage’in, Erdoğan’ın, “PKK taşeronluk yapıyor” sözleri konusundaki şu yorumu mu?

“Bildiğim kadarıyla PKK taşeron değil. Eğer olsa, o zaman bu taşerona işveren kişi bizim ortak düşmanımız olurdu.”

ABD, İsrail’i “ortak düşman” kabul edemeyeceğine göre, “ortak düşman Ergenekon”a dönüşe şaşırmamak gerekir.

4 GÜN ÖNCEKİ MESAJLARI

Başbakan Erdoğan’ın bugünkü mesajlarını, 4 gün önce Kanada’ya giderken verdiği mesajların devamı olarak nitelendirmek de mümkün.

“Çözümcüler”, sadece PKK’nın değil, TSK’nın da silah bırakmasını istiyor.

Erdoğan, “Eğer bölücü terör örgütü silah bırakıyorsa, operasyonel noktalarda güvenlik güçleri sayılarını minimize edecektir. Hiçbir güvenlik gücü rastgele operasyon yapmaz” sözleriyle bir anlamda hem PKK’ya “ateşkes” çağrısı yaptı, hem de TSK’nın “operasyonlarının sınırlandırılacağı” mesajı verdi. Böylece “çözümcülerin” bu arzusunu karşıladı.

Erdoğan’ın Kanada’ya giderken, TÜSİAD üyesi Sedat Alaoğlu’nun, “İmralı muhatap alınsın. Anayasa’ya bu ülkeyi Türk ve Kürtler birlikte kurdu yazılsın. Bölgeye özerklik konuşulsun” tekliflerine hiçbir tepki göstermemesi de dikkatlerden kaçmamalı. Erdoğan bunlara değil, TÜSİAD’ın, “Anayasa referandumunun yapılması uygun değildir” demesine öfkelenip, “Bu bir defa gelişmiş bir ülkeye, gelişmekte olan bir ülkeye, demokrasiye inanmış bir sivil toplum örgütüne, onun yöneticilerine yakışır bir yaklaşım tarzı değildir” açıklamasını yaptı.

Baykal geçen yıl Başbakan Erdoğan’ın DTP ile görüşmesine tepki göstermiş, bunun üzerine AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İçişleri eski Bakanı Abdülkadir Aksu, “Deniz Baykal, DTP’lileri dağa çıkmaya özendiriyor” suçlamasında bulunmuştu.

Şu olanlara bakınca, “Acaba kim kimi, dağa çıkmaya özendiriyor” sorusu yanlış kaçar mı ki?

Bir soru daha; Başbakan Erdoğan Amerikan PBS’teki “Charlie Rose Show” adlı programda soruları yanıtlarken, “İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi ve Gazze’ye ablukanın kaldırılması” şartlarını sıraladıktan sonra “Bunun olması halinde, bölgede verilecek her türlü göreve hazır olduklarını” söylemiş.

Acaba biri bize, “bölge”nin ne olduğunu ve “her türlü görev” kapsamına nelerin girdiğini açıklayabilir mi?.. Mesela “Kürdistan” hamiliği, mesela İran’a yaptırım ve devamı var mı?

Müyesser Yıldız
Odatv.com

recep tayyip erdoğan arşiv