16 Nisan geçti, haydi buyrun

Müyesser Yıldız yazdı

2010 Anayasa referandumunda, “Üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçileceğini”, yargıyı “Dedelerin arka bahçesi olmaktan kurtaracaklarını” söylediler.

3 yıl sonra hukukun üstüne Fetullah Gülen'in oturduğu, yargının baştan sona “FETÖ'nün bahçesi” gibi sürüldüğü ortaya çıktı.

Bugüne gelirken, “Bağımsız ve tarafsız yargı” vaad ettiler. Dakika 1, gol 1 “bağımsız ve tarafsız yargı”yı gördük.

Referandum sonuçları tartışılıyor, daha da tartışılacak.

O yüzden biz haritaların yeniden çizildiği çok kritik bir dönemde tüm enerjimizi referanduma harcarken, etrafımızı kuşatan ateş çemberine ve ülke içinde “menzile” varanların bundan sonra ne yapabileceğine bakalım.

Erdoğan referandum sürecinde, “Haçlılar... Sevr... Hollanda atları, itleri... Gavur toprakları” ifadeleriyle, “dış düşmanları” hedef alırken, “Hele şu 16 Nisan geçsin” diyordu.

İşte geçti!..

Suriye'de terör örgütü PYD-YPG Menbiç'e eni konu yerleşti. Askerimiz ise El Bab'da tutuldu, kaldı... ABD, güvenlikli bölgelerden kastının PYD/YPG'nin “koridorunu” korumak olduğunu ortaya koydu... Erdoğan 4 gün önce Ordu'da yaptığı konuşmada, “Ne PYD ne YPG'yi biz sınırlarımızda asla barındırmayız. Bazıları 'devlet kuracaklar mı' diye soruyor. Onlara oralarda devlet kurdurtmayız. Bunu da herkes bilsin. Dünya âlem bilsin” demişti.

Haydi buyurun, gereğini yapın!..

Barzani, kadim Türkmen kenti Kerkük'e bezini dikti... Önce medyamız, sonra Dışişleri Bakanımız Barzani'yi aklama yarışına girip, bunun bir “provokasyon” olduğu ve “Barzani'nin tuzağa düştüğü” masalını anlatırken, Erdoğan “inecek” dedi. Referandumda “evet”i destekleyen HÜDA-PAR'ın Genel Başkan Yardımcısı Vedat Turgut'un, “Cumhurbaşkanı ve Başbakanı milliyetçi oyları almak için onlar gibi konuşuyor” iddiasını yalanlayan çıkmadı... Yetmedi Barzani, İngiliz Bakanla harita pozları verdi. Muhtemel ki, Musul operasyonunu görüştüler... Erdoğan Musul için de, “Hem sahada, hem masada olduğumuzu” söylemişti.

Haydi buyurun, o bezi indirin!.. Musul için varsa yeni bir sözünüz, onu söyleyin!..

Bölücü terör örgütü Sincar'ı ikinci Kandil'e çevirdi. Ankara, buraya askeri operasyon yapılacağı mesajını verdi.

Haydi buyurun, sadece ikincisi değil, birinci Kandil için elinizi tutan mı var?!..

Ege... Yunanistan tüm ada ve kayalıklarımızı silahla doldurdu, asker ve misil kuvvetler yığdı. İzmir'in dibine yanaştı.

Daha ne beklenecek; İzmir'e çıkmaları mı?!.

Kıbrıs'ta verdikleri hiç bir sözü tutmadılar. Buna rağmen “masadan kaçan taraf olmayacağız” diyerek, oturmaya devam ettiler. Biz referandum muharebesindeyken de Meclis'ten 1950 yılında yapılan “Enosis” yani Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması referandumunun okullarda kutlanması kararı çıkarttılar. “O karar kaldırılana kadar masaya dönmeyeceğimizi” açıkladık. Rumlar göstermelik olarak kararı kaldırdılar, ama Enosis'in kutlanması yetkisini Eğitim Bakanlığına verdiler. Rum Eğitim Bakanı Kostas Kadis kim; Daha Ekim ayında ilkokul çocuklarının, soydaşlarımızı katleden EOKA teröristlerinin mezarlığına götürülmesi uygulamasına devam edileceğini açıklayıp, “Bu kahramanlık alanlarıyla temas etmelerinin çocuklarda sorun yarattığını düşünmüyoruz” diyen biri... Dahası Yunanistan Milli Savunma Bakanı Panos Kammenos 1 Nisan EOKA terör örgütünün yıldönümü kutlamalarına katılmak için Rum kesimine gitti ve “Kalıcı çözüm için Adadaki Türk işgâlinin sona ermesi gerektiğini” tekrarladı...

Bitmedi, Malta'da toplanan Güney Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Kıbrıs'ın garantiler olmadan birleşmesini savunup, en iyi “garantörün” AB olduğu kararını aldı...

Yine bitmedi; Rum kesimi tek yanlı ilân ettiği “Münhasır Ekonomik Bölgesi”ndeki sondaj çalışmalarının devam edeceğini açıklayıp, geçenlerde Ankara'ya gelip, Erdoğan'la 2 saatten fazla görüşen ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un eski CEO'su olduğu Exxon Mobil ve yine Erdoğan'ın yakın dostu Katar'ın bir petrol şirketi ile anlaşma imzaladı. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı damat Berak Albayrak, İsrail ve Rum kesiminin hukuki muvazaalı sahalarda sondaj çalışması yapmasının kabul edilemez olduğunu belirtip, “Kimse kusura bakmasın, hele de Türkiye bu saatten sonra Akdeniz’de öyle eski Türkiye gibi davranmayacak. Türkiye daha etkin ve daha aktif olacak” dedi ve bu hafta için MTA Oruç Reis gemisinin Akdeniz'e, Barbaros Hayreddin'in de Karadeniz'e gönderileceğini duyurdu.

Sonuç; Sırf Rumlar o Meclis kararını göstermelik çektiği için yeniden müzakere masasına dönüldü.

Haydi buyurun; İsrail, Rum, Yunan bilumum Haçlı'nın Akdeniz'deki pervasız gaspını durdurun!..

Referandum sürecinde en bariz kavga AB'yle yapıldı... En ağır ifadeler AB için kullanıldı... Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu referanduma 1 gün kala, “AB stratejik önceliğimiz” dese de;

Haydi buyurun, 50 yıldır Türkiye'yi “aldatan”, Papa'nın huzurunda dizilip, “Haçlı ittifakı” olduğunu gösteren AB'ye haddini bildirin!..

Ve ABD; Terör örgütünü Türkiye'ye tercih etti... Gözümüzün içine baka baka silahlandırdı... Irak'ın kuzeyinden sonra Suriye'nin kuzeyinde de “devlet” kurdurdu... Yeni Başkan Trump'un Türkiye'yle ilk muhatap ettiği CIA Başkanı Mike Pompeo 3 gün önce Ankara ziyaretiyle ilgili olarak, “Türkiye bir NATO müttefiki ve buna uygun davranması gerek. Müttefik olmaları gerek... Bizim tam teşekküllü ortağımız olmalarını istiyoruz” şeklinde son derece buyurgan ifadeler kullandı.

Haydi buyurun en azından, “Sen ne zaman müttefikliğe uygun davranacaksın?.. Bizden daha ne istiyorsun kovboy?” deyiverin!..

16 Nisan'da Türkiye geçildiğine göre;

Ya bu “diklenmeler” referandum diklenmesi idiyse?.. Ya yarın hepsiyle yeni “AK” bir sayfa açarlarsa?..

Kendi ellerimizle “Emperyalist denizine” düştük demektir!..

Cümleten geçmiş olsun!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com

16 nisan referandum arşiv