Hançer Alevinin bedeninde, kabzası Başbakan'ın elinde

AKP iktidarı, birliğimize, laikliğe ve demokratik kazanımlarımıza saplanmış bir hançerdir. Hançer Alevinin bedeninde, kabzası Başbakanın elindedir....

AKP iktidarı, birliğimize, laikliğe ve demokratik kazanımlarımıza saplanmış bir hançerdir. Hançer Alevinin bedeninde, kabzası Başbakanın elindedir. Başbakanın her “Alevi” lafı, bunu bir nefret ifadesi olarak kusması, 3. Köprüye Yavuz isminin verilmesi, bedenimizdeki hançerin çıkarılıp, tekrar tekrar saplanmasıdır.

Berkin’in öldürülmesi, RTE ile bakanı arasındaki “O hâkim Alevi” diyalogunun içinde aranmalıdır. Bu diyalog, AKP’nin hülasasıdır. İslami muhafazakâr çevrelerin, taşıyıp çoğaltarak devrettikleri Alevi nefreti, Berkinlerimizi katletmektedir.

“O hâkim Alevi” skandalını dinlediğimde ürperdim! ‘Demek ki,’ dedim, ‘devlete egemen bir çete, bir yapı’ oluşturan Tayip, Sadullah gibi Muaviye soylular, oturup gizli-kapaklı bunları kusuyorlar. Alevileri fişliyor, ‘sakıncalı’ ilan ediyor, devletten dışlıyor, yoksulluğa mahkûm ediyorlar…

Yavuz dönemi de böyle bir dönem değil miydi? 3. köprünün ismi neden Yavuz; Tayip’in Yavuz hayranlığı; Yavuz İdris-i Bitlisi işbirliğinin güncellenmek istenmesi… Yeterince açık değil mi?

Alevinin hırsıza-yolsuza “hayır” demesi, yolsuzluğa dayalı iktidarların Alevi’den nefret etmelerine neden olmaktadır. Kin ve nefret kötüdür; polise sirayet ettiğinde gazdır, zehirdir, silahtır, ölümdür! İktidar ve polis Alevilere kin gütmekte, devlet nefretle yönetilmektedir. Hükümetin protesto edildiği eylemlerde çocuklarımızın polis tarafından kurşunlanmalarının ve Berkin Elvan’ın öldürülmesinin nedeni budur; sorumlu hükümettir. Tayip Erdoğan suçludur, içişleri Bakanı suçludur, Cumhurbaşkanı suçludur, suç ortağıdır…

Huzursuzuz, çare arıyoruz

Çağrım kamuoyunadır; bedenimiz kanamaktadır. İktidarın bünyemizde açtığı yara, o denli derindir ki, hiçbir hizmet, havaalanı, yol, köprü, para acılarımızla kıyaslanamaz, örselenen duygularımızı sağaltamaz… Toplumun ahlakının bozulması, devlet bürokrasisini kepazeye çevrilmesi, ağır-aksak işleyen yargı kurumlarının tarumar edilmesi ise apayrı bir felakettir…

DUA EDİN

Dua edin ki, bu insanlar silaha sarılıp dağa çıkmıyor, meşru protestolarla yetiniyorlar. Dua edin ki, ülkelerini sevdikleri için, hem de çok sevdikleri için hatta tuhaf bir şekilde kendilerini “ülkenin sahibi” sandıkları için esirgiyor, koruyorlar… Kaç kutu para, kaç milyon rüşvet verirseniz verin, hangi akil adamı örtülü ödenek bağımlısı yaparsanız yapın, kaç tane çakma örgüt kurarsanız kurun size inanmıyor, güvenmiyorlar.

Demokrasi istiyorlar… Laikliği, eşitliği, özgürlüğü… Vatan, herkes için vatan olsun istiyorlar; dilini konuştuğu, renginden utanmadığı, inancını yaşadığı bir vatan istiyorlar. Çoğunlukçuluk değil, çoğulculuk istiyorlar…

Berkin’i, yarın İstanbul Okmeydanı Cemevinden Hakk’a uğurlayacağız.

Toprağı ve sevenleri çok olsun.

Onu unutmayacağız…

Murtaza Demir

Odatv.com

murtaza demir arşiv