Halk skandalı belgeledi

Milli Park sınırında mermer ocağı açmak için yok sayılan jeolojik ve biyolojik varlıkları yöre halkı belgeledi.

Isparta’nın Sütçüler ilçesi Yukarı Köprüçay Havzası’nda bulunan Çukurca köyünde özel bir şirkete verilen mermer ocağı ruhsatının kapsadığı alanın jeolojik açıdan korunması gereken özelliklere sahip olduğu ortaya çıktı. Antalya’nın Manavgat ilçesindeki Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın tampon bölgesinde bulunan Çukurca ve çevresinde geçmişte bilimsel çalışmalar yürüten ekipte yer alan Hidrojeolog Doç. Dr. Can Denizman, bölgenin doğal kaya oluşumları olan konglomeraların jeolojik olarak önemine işaret ederek, “Hem jeolojik önemi, hem de doğal güzellikleri açısından bölgenin kesinlikle korunması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Antalya ile Isparta’nın sınırını oluşturan bölgede, Köprüçay’ın kıyısında verilen mermer ocağı ruhsatının kapsadığı alan 100 hektar (1000 dönüm). Ancak Numan Tekkanat adında bir girişimci tarafından açılmak istenen mermer ocağı, Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın tampon bölgesinde yer alıyor. Ruhsat sahsının güneyde kalan sınırı milli parka yalnızca 1.200 metre mesafede bulunurken bölge aynı zamanda Türkiye’nin en uzun mesafeli kültür rotalarından biri olan St. Paul Yolu’nun güzergahında yer alıyor.

ÇUKURCA KÖYLÜLERİ VALİLİĞE BAŞVURDU

Geçtiğimiz yıl bölgedeki baraj inşaatından suya karışan çimentolu harç atıkları nedeniyle günlerce toplu balık ölümlerinin yaşandığı Köprüçay da mermer ocağının tehdidi altında. Küçük ölçekli aile çiftçiliği ile geçimlerini sağlayan Çukurca köylüleri ise mermer ocağının yaşam alanlarına zarar vereceği gerekçesiyle imza toplayarak Sütçüler Kaymakamlığı ve Isparta Valiliği başta olmak üzere ilgili kurumlara ilettiler.

MERMER OCAĞI AÇILMAK İSTENEN BÖLGE JEOPARK NİTELİĞİNDE

Biyolojik zenginliği ve konglomera kayalıklarının oluşturduğu jeolojik yapısıyla ‘jeopark’ olarak korunması gereken Çukurca çevresi, vadinin güneyindeki Köprülü Kanyon Milli Parkı sınırlarında bulunan Selge antik kenti çevresindeki ‘Adamkayalar’ olarak anılan kaya oluşumlarını barındırıyor.

HİDROJEOLOG DOÇ. DR. CAN DENİZMAN: "BÖLGE KESİNLİKLE KORUNMALI"

Bölgedeki jeolojik yapı hakkında geçmişte bilimsel çalışmalar yürüten ekipte yer alan Hidrojeolog Doç. Dr. Can Denizman, bölgedeki kaya oluşumlarının çakıl ve daha büyük taneli çökellerin doğal bir çimento malzemesi ile tutunması sonucu oluşan konglomera olduğuna işaret ederek “Yıllar önce o arazide mağara inceleme çalışmaları yapmıştık. Normalde mağaralar, kireç taşı gibi çözünebilir taşlardan oluşurlar. Konglomeralarda ise pek rastlanmazlar. Ancak bu bölgedeki konglomeraların doğal çimentosu çözünebilir bir mineral olan kalsit olduğu için, burada ‘konglomera karstı’ gelişmiş. Sadece bu nedenle bile jeolojik olarak çok ilginç bir yerdir. Hem jeolojik önemi, hem de doğal güzellikleri açısından bölgenin kesinlikle korunması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

ÇED RAPORUNA GÖRE BÖLGEDE JEOLOJİK ALAN VE SU KAYNAĞI YOKMUŞ

Mermer ocağı için hazırlanan ÇED Başvuru Dosyasında bölgede bilimsel açıdan önem arz eden jeolojik ve biyolojik çeşitlilik alanları bulunmadığı, ayrıca milli park, su kaynağı ve sürekli akış gösteren dere yatağı bulunmadığının belirtilmesi ise tepki çekti.

"BU RAPORA GÖZÜ KAPALI OLUR VERMEK TAM BİR SKANDALDIR"

Konuyla ilgili açıklama yapan Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu, söz konusu ÇED Başvuru Dosyasını hazırlayan Isparta merkezli ‘Denizler Çevre Madencilik Müh. Müş. Ve İnşaat San. Tic. Ltd Şti’ adlı firmanın yeterlilik lisansının iptal edilmesi gerektiğini savundu. ÇED dosyasının bilimsellikten ve yatırım ahlakından uzak hazırlandığını savunan Platform açıklamasında, “Bu ÇED dosyasını hazırlayan kuruluş kadar, ruhsat sahasında bulunan değerlerin korunması için görevlerini yapması gereken ilgili kamu kuruluşlarının adeta gözleri kapalı biçimde ‘olur’ vermeleri de gerçek bir skandaldır” ifadelerine yer verildi.

YÖRE HALKI YOK SAYILAN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ BELGELEDİ

Mermer ocağı için hazırlanan ve ilgili bütün kurumlarca da uygun bulunarak onaylanan ÇED dosyasında bölgede bulunmadığı varsayılan nadir ve endemik türleri fotoğraflayarak kayıt altına alan yöre köylülerinden Adem Çevikbaş, “Mermer ocağı ruhsatı verilen Çukurca köyü ile yakınındaki Kesme köyü hattında geçtiğimiz baharda çektiğim fotoğraflarda, yörenin biyolojik zenginliği açıkça belgeleniyor. Ben bu konunun uzmanı değilim ama uzmanı olanların çiçeklenme zamanında bölgeye gelip inceleme yapmalarını istiyorum” dedi.

"BURADA YILLARDIR GÖZLERDEN UZAK TAHRİBATLAR SÜRÜYOR"

Yukarı Köprüçay Havzası’nın bir çok noktasında ardı ardına mermer ocakları için ruhsatlar verildiğine işaret eden Çevikbaş, “Bu mermer ocakları dağlarımızı yok ediyor. Bölgeye bir yararı da yok. Yeni başlayan ve kendi imkanlarıyla gelişme aşamasında olan eko-turizm bundan büyük zarar görüyor. Bölgede ayrıca üzerinde yeterince araştırma yapılmamış antik yerleşimler var. Buralarda da yıllardır gözlerden uzak tahribatlar sürüyor. Bu konuda kapsamlı bir araştırma yapılmadan ve bölgenin arkeolojik, biyolojik ve jeolojik değerleriyle ilgili veriler ortaya çıkarılmadan bu tür girişimlere izin verilmemeli diye düşünüyorum.” dedi.

Halk skandalı belgeledi - Resim : 1

ARALARINDA ENDEMİK TÜRLER VE ORKİDELER DE VAR

Kendisinin de mermer ocağı ruhsatı verilen Çukurca köyüne komşu Kesme köyünden olduğunu belirten Çevikbaş, her yıl düzenli olarak bölgenin bitki ve hayvan varlığı ile kültür mirasına ilişkin değerlerini fotoğraflayarak arşivlediğini de sözlerine ekledi. Mermer ocağı açılmak istenen arazide çektiği, aralarında endemik türlerin de bulunduğu fotoğrafları bizimle paylaşan Çevikbaş’ın objektifine takılanlar arasında konglomera kayalıklarında yaşam alanı bulan yöreye endemik bir tür kantaron olan ‘binbirdelikotu(Hypericum ternatum) dikkat çekerken, çok sayıda orkide türü ile satışı yasaklanan yabani siklamen, muscari (sümbül) gibi türler bulunuyor.

Halk skandalı belgeledi - Resim : 2

Yusuf Yavuz

Odatv.com

çukurca Antalya ısparta Mermer joeloji çed rapor arşiv