Halep Misak-ı Milli’nin içinde mi dışında mı

Peki Halep gerçekten Misak-ı Milli içinde miydi? Yoksa bunu Erdoğan ve AKP sonradan kendi yazdıkları düzmece Neo-Osmanlı tarihi nedeniyle mi uydurdular…

Erdoğan’ın Misak-ı Milli söyleminin altında BOP Projesi ve Barzani yönetiminde Kürdistan planları yattığını Odatv’deki son yazımda dile getirmiştim.

Ancak Erdoğan’ın söyleminin bir de tarihsel gerçekler temelinde tartışılması gerekiyor.

Örneğin Erdoğan bir derginin Misak-ı Milli sayısına yazdığı önsözde Halep’i de Misak-ı Milli sınırları içinde saydı…

Erdoğan son dönemde temelsiz Neo-Osmanlı hevesleri nedeniyle Halep’e göz dikmişti… Halep’teki ÖSO’culara, cihatçılara Türkiye’nin nasıl destek verdiği sır değil…

Nitekim Astana’daki Rusya-Türkiye görüşmeleri sonucunda Erdoğan Halep’teki cihatçıları çekti ve orayı Rusya ve Esad güçlerine verdi…O güçleri çektiğini de kendi açıkladı…

Peki Halep gerçekten Misak-ı Milli içinde miydi?

Yoksa bunu Erdoğan ve AKP sonradan kendi yazdıkları düzmece Neo-Osmanlı tarihi nedeniyle mi uydurdular…

MUSTAFA KEMAL MİSAK-I MİLLİ SINIRLARINI ANLATIYOR

Bu konudaki en sağlam ve en güvenilir tanık, kuşkusuz o sınırı son olarak Türk süngüleri ile çizen Mustafa Kemal’dir…

Önce Mustafa Kemal’e kulak verelim…

Tarih 24 Nisan 1920…

Yer Ankara’da yeni kurulan Büyük Millet Meclisi…

Mustafa Kemal henüz Meclis başkanı değildir…

O uzun 24 Nisan gününde Meclise katılan vekilleri geniş bir ufuk turu konuşması ile bilgilendirir…

Ve 24 Nisan gününün sonunda oturuma katılanların oybirliği ile 110 oyla Meclis Başkanı seçilir…

Mustafa Kemal 24 Nisan 1920 günü o uzun ve tarihi konuşmasını iki bölümde yapar …

Öğleden sonraki ikinci bölümde konuyu hemen Erzurum Kongresi ve ‘Misak-ı Milli’ meselesine getiren Mustafa Kemal şunları söyler:

‘’Millet bütün maksadında maddi ve hakiki düşünmek ve ancak kuvvet ve kudretiyle temin edeceği hususat üzerinde kendisine yeni bir hudut çizmek üzere idi. İşte kongre (Erzurum) bu hududu çizmiştir. Bir hududu milli çizmiştir.

Bu hududu milliyi suhuletle ipka için demiştir ki, mütarakenamenin imza olunduğu 30 Teşrinievvel 334 (30 Ekim 1918) tarihinde çizdiği hudud, hududumuz olacaktır.

Bu hududu ihtimal teferruatı ile bilmeyen arkadaşlarımız vardır. Yeniden fazla teferruata girmek istemediğim için şu suretle izahat vereceğim:

Şark hududuna elviyei selaseyi (Üç şehir/Kars-Batum-Ardahan) dahil ederek tasavvur buyurunuz. Garp hududu Edirne’de bildiğiniz gibi geçiyor.

En büyük ıebeddülat (değişim) cenup (güney) hududunda olmuştur.

Cenup hududu, İskenderun cenubundan başlar. Haleple Katime arasından Cerablus köprüsüne münteha olur (ulaşır) bir hat ve şark parçasında da Musul vilayeti, Süleymaniye ve Kerkük havalisi ve bu iki mıntıkayı yekdiğerine kalbeden (bağlayan) hat.

Efendiler bu hudud, sırf askeri mülahazat ile çizilmiş bir hudud değildir, hududu millidir. Hududu milli olmak üzere tespit edilmiştir.’’

(Kaynak: Atatürk’ün Başlıca Nutukları 1920-1938/ Derleyen Dr. Herbert Melzig

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi profesörlerinden/ İstanbul-Ülkü Matbaası/1942)

HALEP’TE SON SAVAŞI MUSTAFA KEMAL VERDİ VE O SINIRI ÇİZDİ

Mustafa Kemal neden Musul’u milli sınıra dahil ettiği halde Halep’i Misak-ı Milli dışında bıraktı?...

Çünkü 30 Ekim 1918 Mondros Antlaşması imzalandığı sırada Musul heniz Osmanlı elindeydi…İngilizler ertesi gün anlaşmaya aykırı olarak Musul’u işgal ettiler…

Oysa Mustafa Kemal Halep’te 24-25 Ekim 1918’de İngilizlere ve Arap isyancılara karşı son sokak savaşlarını verdikten sonra Halep’i terk ederek kuzeye Anadolu sınırlarına çekilmişti…

Katime, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya çekilirken gittiği son istasyondu…Mustafa Kemal 30 Ekim 1918’den sonra oradan Yıldırım Orduları Komutanlığını üstlenmek üzere Adana’ya geçti..

Bu nedenle Mustafa Kemal o sınırı anlatırken, sınırın ‘Haleple Katime arasından geçtiğini’ özellikle vurguluyor…

Yani Mustafa Kemal Halep’i Misak-ı Milli’nin dışında bırakıyor…

Neden?

Çünkü başta da belirttiği gibi sınırı milletin kendi gücüyle silahıyla koruyabileceği şekilde çiziyor…

Mustafa Kemal Halep’teki son çetin ‘kent gerillası’ savaşlarından sonra ordusunu kuzeye çekmiştir…

Mustafa Kemal o sınırı daha sonra ‘Türk süngüleriyle çizilen sınır’ olarak tanımlamıştır…

Mustafa Kemal İngilizleri Halep’in kuzeyinde yenerek Anadolu’ya sokmamıştır…

Mustafa Kemal bu nedenle 30 Ekim 1918’de kendi çizdiği sınırlar dışında kalan Halep’i Misak-ı Milli içine sokmamıştır…

Erdoğan’ın Halep’i Misak-ı Milli sınırları içinde göstermesi yanlıştır…

Tarihi gerçekler bakımından da ciddi bir hatadır…

xxx

MUSTAFA KEMAL’İN HALEP SAVAŞI

Bu tarihi gerçeği saptadıktan sonra meraklı okurlar için, Mustafa Kemal’in kendi ağzından Halep’teki son savaşını da dinleyelim:

Mustafa Kemal son kuvvetlerini topladığı Halep’te kentin doğu bölgesinde çıkan olaylar üzerine otomobili ile oraya hareket eder…

Otomobil birden isyancıların ortasında kalır…

Mustafa Kemal soğukkanlılığını bozmadan otomobilde ayağa kalkıp ‘Reisiniz nerededir?’ İsyancılardan ‘Hepimiz reisiz’ yanıtı gelir…

Mustafa Kemal kırbacı ile ‘Çekilin…’ diye bağırarak onları geriletir ve tekrar reisin gelmesini ister…

Reis nihayet çıkar…Mustafa Kemal’den bin altın, silah ve cephane ister…

Mustafa Kemal ‘Akşam otele gelin vereceğim’ diyerek ve otomobili hızla geri sürdürerek kalabalık isyancı grubu içinden çıkmayı başarır…

Olayların daha sonraki gelişimini Mustafa Kemal şöyle anlatır:

‘’Bin altını o akşam verdim. Ertesi gün yine rahatsız olarak karargahımda uzanmış yatıyordum. Bir aralık Halep şehri içinde bir ateş koptu. Balkona çıkıp sokağa baktım: Herkes heyecan içindedir. Ve bir kalabalık otele (Baron Oteli) hücum halindedir. Herkes bana doğru geliyor. Vaziyeti kavradım, kırbacımla önce kalabalığı otel dışına çıkardım. Alt kattaki taraçaya indiğim vakit, Halep kumandanı, heyecandan okuyamadığı bir raporu bana verdi, sükunetle okudum. Rapordan anlaşılıyordu ki, Halep saldırıya maruz kalmıştır.

Bulunduğum otelin kapısından sağa saparak yüründüğü zaman bir dört yol ağzına rastlanır. O noktaya kadar geldim. Bütün yolları tutturmuştum. Düşman uçaklarından atılan bombalara bazı damlardan atılan bombalar ekleniyordu. Bu beni güldürdü. Çünkü ben Halep’i korumayı düşünüyordum. Akşam vakti idi. Bulunduğum yerden ileride bir çok adamın yere serildiğini görüyordum; bunlar beni yalnız zannederek saldıran zavallılardı.

Ben Halep şehrinde sokak savaşını idare ettim. Hücum edenler tamamen yenilip bozguna uğrayarak, kovuldular ve takip olundular.

Şehirde vaziyete tamamen hakim olduk ve sükunet geri döndü. Akşam yaklaşmıştı. Sokak savaşını idare ettiğim noktanın yakınında şöför bekliyordu. İşaret ettim, bulunduğum noktaya yanaştı. Otomobile binmeden Halep kumandanına emirlerimi ve talimatımı verdim.

Verdiğim talimata esas olan şu nokta vardı: (Bu akşam Halep ilerisindeki kuvvetleri geri çekeceğim, yarın Halep’in kuzey batısında İngiliz ve Araplarla savaşacağım. Buna göre hareketinizi düzenleyiniz.)

Olaylar dilediğim gibi cereyan etti. Ertesi gün sabahleyin benim kuvvetlerimin geri çekildiğini zanneden Arap ve İngilizler sevinçle taaruza başladılar. Ve tarafımızdan alınmış önlemlerle mağlup olup, bozguna uğradılar.

İşte orada bu zafer neticesi bir hat tesbit edip sınırı çizdim ve kuvvetlerime, düşman bu hattın ilerisine geçmeyecektir diye emir verdim. Nitekim geçmemiştir.

Gerek Erzurum Kongresi’nde gerek Sivas Kongresi’nde Türkiye’nin milli sınırlarını tesbit hususunda ben ‘Türk süngülerinin işaret ettiği bu hattı’ esas kabul ettim. Malumunuzdur ki misak-ı milliyi nihayet Ankara’da tesbit etmiştim.

Meselenin yabancısı olan bir takım zatlar, bunda etkili olmak istediler ve milli sınırlar söz konusu olduğu zaman, hakikati bilmedikleri için türlü türlü zanlara kapıldılar…’’

(Kaynak: Mustafa Kemal’in Ağzından Vahdettin/Falih Rıfkı Atay-Hürriyet Yayınları-2005)

İşte Halep ve milli sınırlar gerçeği budur…

100 sene sonra Mustafa Kemal’in ağzından…

‘Meselenin yabancısı bir takım zatlara’ duyurulur…

Kerem Çalışkan

Odatv.com

Atatürk halep Misak-ı Milli AKP Tayyip Erdoğan arşiv