Prof.Dr. Suat Çağlayan: Genelkurmay Başkanı istifa eder mi

İstifa, yapıldığında çok önemli mesajlar veren anlamlı bir eylemdir. Ancak zamanlaması çok önemlidir. Bazen, ani gelişen koşullar sizin istifanızı...

İstifa, yapıldığında çok önemli mesajlar veren anlamlı bir eylemdir.

Ancak zamanlaması çok önemlidir.

Bazen, ani gelişen koşullar sizin istifanızı gerektirir.

Bazen de istifanızın koşullarını kendiniz hazırlarsınız. Olaylar birikir, taşıyamayacağınız doygunluğa ulaşır, çeker gidersiniz.

İstifada, hem kendini koruma refleksi vardır ve hem de temsil edilen kurumu ve onun çalışanlarını...

****

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel, istifa kurumunun bütün koşullarını üzerinde taşımaktadır. Çünkü, Genelkurmay Başkanı oluş biçiminden başlayarak bugüne kadar enteresan bir yol izlemiştir.

Elbette, en başta sayılması gereken, arkadaşları istifa ederken onun takındığı tavır. Ama onu bir yana bırakıyorum. Çünkü, 'Ordumuzu başsız bırakamazdım!' sözlerini duyuyor gibi oluyorum. (Sanki kendisinden başkası bulunamazmış gibi!)

Ama sonrasını düşününce, onun farklı bir yol haritası izlemediği de görülüyor.

Ve insan düşünerek soruyor;

Mesaisini, şehit cenazelerine katılma ile ABD'li yetkilileri karşılama arasında koşturarak geçirmeyi, genelkurmay başkanlığı mı sanıyor acaba?..

Kendi komutanları Silivri cehenneminde yanarken, onları yakanların kimler olduğunu anlamayacak kadar duyarsız mı?

Ordunun en gözde subayları, "casus" diye İzmir'de tutuklanırken, kılını kıpırdatmayıp, 'hukuk süreci!' aldatmacasına sığınıyor olabilir mi?

Afyon'da, o kadar askerimizin şehit olmasına neden olanların komutanı olarak, sorumluluğu olduğunu unutup, Başbakanı gibi CHP'lileri suçlaması, başka hangi genelkurmay başkanı tarafından yapılabilirdi?

Ve elbette... Çok ünlü(!) Afyon Valisi ile şehitlerimizin acısını paylaşmak için yaptıkları 'armağan alışverişi' bir genelkurmay başkanının yapmaması gereken bir davranış değil midir?

****

Geçenlerde, emekli komutanlardan biriyle konuşuyordum.

Konu, Genelkurmay Başkanı'nın içinde bulunabileceği ruh haliydi.

"Allah, kimseyi böyle bir genelkurmay başkanı yapmasın!" dedi...

Ve konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu Genelkurmay Başkanı; hem şanssız, hem yetersiz ve hem de vicdani değerleri açısından farklı olan bir arkadaşımız. Afyondaki patlama onun için bir şanssızlıktı. (Emekli general, o patlamanın bir sabotaj olabileceği inancını da taşıyor.) Afyon Valisi ile yaşadığı olayı iyi yönetememesi de onun ani gelişen olaylar karşısında aczinin göstergesiydi. Olabilir, bunlar insani konular. Herkesin başına gelebilir. Ancaaak..."

Konuşmasının burasında emekli komutan durakladı. Yüzü sertleşti.

Kaşları çatıldı. Dokunsanız ağlayabileceği bir görünümdeydi.

"Ancak, Silivri'de yatan komutanlarına gösterdiği vefasızlık yok mu?

Bir de, İzmir'de, pırıl pırıl subayların askeri casusluk suçlaması ile tutuklanması karşısındaki suskunluğu yok mu? Üstelik sadece, yurtdışından gönderilen isimsiz bir e-posta nedeniyle tutuklanmış hepsi. İşte bunlar yüreğimi yakıyor," dedi.

Konuştuğum emekli komutan, 'casus' suçlaması ile tutuklanan subayların bir bölümünü tanıyordu.

"56 subayı tutuklamışlar. Daha çok deniz kuvvetlerinden olmak üzere, her kuvvetten subay var. Aralarında askeri doktorlar bile var. Sonunda büyük olasılıkla hepsi çıkacak. Ama, ya onların kurdukları yaşam? Ya aileleri? Ya gelecek beklentileri? Ve en önemlisi de, ya ruhlarında açılan büyük yara?"

Emekli komutanı biraz kışkırtmak istedim.

"İyi ama burada Genelkurmay Başkanı'nın günahı ne?" diye sordum.

Sinirli bir bakış attı bana.

"Ne demek?" diye başladı.

"Komutan dediğin akşam yatağa yattığı zaman huzurlu olmalı. Söyler misin, Necdet (emrinde çalıştığı için Genelkurmay Başkanı'nın adını kullanıyordu) yatağa yattığında, yani vicdanının sesini dinlediği saatlerde rahat mıdır? Kendisi bütün bu kişilerin komutanı değil mi?

Kendi komutanları bile Silivri'de işkence görürken ve emrindeki pırıl pırıl subaylar 'casus' damgasıyla tutukevlerine tıkılırken, kendisi vicdan huzuru duyuyor mudur?

Ordunun onurunu yerlerde süründüren bir yönetimle işbirliği içinde olmanın anlamını bilmez olabilir mi?"

Daha başka şeyler de söyledi emekli komutan.

"Necdet derhal istifa etmelidir," dedi ve sözlerini şöyle tamamladı.

"Zaten çok geç kaldı. TSK'nın onurlu subay ve astsubayları ona iyi gözle bakmamaya başladılar bile. Ama daha fazla batağa saplanmadan, zararın neresinden dönse kendi yararına olacaktır!"

****

Emekli komutandan bunları duyduktan sonra aklım Genelkurmay Başkanı'nda kaldı.

Sahi, acaba durumun vahametini kavrayıp istifa eder mi?

Yoksa, 'battı balık yan gider!' diyerek, Rüştü Erdelhun'un yolunu mu tutar?

Prof.Dr. Suat Çağlayan

Odatv.com

genelkumay başkanı necdet özel arşiv