Flört dolandırıcılığı belgesel oldu, rekor kırdı

Ekranlar son günlerde Tinder’da yaşanan gerçek bir flört dolandırıcılığı belgeseli The Tinder Swindler ile çalkalanıyor. Yayımlandığı günden bu yana tüm dünyada en çok izlenen yapımlardan biri olan belgesel, ilk 5 günde 45,8 milyon saatlik rekor bir izlenme süresi kaydetti.

Netflix’in yine gerçek hikayeye dayanan bir başka hit suç belgeseli Don’t F*ck With Cats’in yönetmeni Felicity Morris tarafından çekilen ve RAW, AGC Studios ve Gaspin Media imzası taşıyan yapım, dünyaca ünlü flört sitesi Tinder aracılığıyla kendini İsrailli iş adamı ve yatırımcı Lev Leviev’in oğlu olarak tanıtan Simon Leviev’in Tinder üzerinden tanıştığı çok sayıda kadını aldatmasını ve dolandırmasını anlatıyor. Gerçek mesajlar, ses kayıtları ve videolar üzerinden İskandinav 3 kadını merkezine alarak ilerleyen yapımın tüm iyi belgeseller gibi bir alt metni var. Bu anlatı, her ne kadar “romantik” bir servetle avladığı kadınları dolandırmış olsa da, aslında modern dünyanın bir anlamda ruhu sayılan teknolojinin, gerçek ilişkiyi arayan insanları yaralanmalarını ne kadar basit hale getirdiği ve çoklu kanıtlara rağmen mağduriyetlerini gidermenin o kadar da kolay olmadığını gözler önüne seriyor.

Babası da dolandırıcı

İsrailli zengin bir prensin 2022 versiyonunu sunan Simon Leviev kendini İsrail’de elmas kralı olarak bilinen Lev Leviev’in oğlu Simon olarak tanıtıyor. Oysa Simon, gerçek hayatta Shimon Hayut ve kökenleri İsrail'in Tel Aviv dışındaki Bnei Brak şehrine kadar uzanıyor. Bugün 31 yaşında olan Hayut’un El Al Airlines'ın baş hahamı olan babası da, 400.000 dolarlık Haham Pinhas Badush davasında dolandırıcılıkla suçlanıyor. Hayut ise Tinder avcılığına başlamadan önce İsrail’de hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık , çalıntı çekleri bozdurmak, çocuk bakıcılığı yaptığı bir aileden çek sahteciliği yapmak ve çek karnesi çalmakla suçlanıyor. Tutuklanmasına rağmen 3.000 dolar kefaletle serbest kalıyor. Aynı yıl Mordechai Nissim Tapiro isimli sahte bir kimlikle ülkesinden kaçıyor.

KADINLAR ONA NASIL İNANIYOR

Hayut, ülkesinden kaçtıktan sonra Tinder üzerinden açtığı Simon Leviev adlı profilde, zengin, renkli bir yaşama sahip çok yoğun gündemli bir iş adamını oynuyor. Tanıştığı kadınlardan aldığı borçlarla inşa ettiği lüks bir yaşam, her geçen gün bir yenisi eklenen flörtlerini adeta büyülüyor. Özel jetler, lüks oteller, marka kıyafetler ve korumalarla onlara, kimsenin sorgulamaya bile gerek duymayacağı kadar inandırıcı bir dünya sunuyor. Ezberci bir duygusallıkla kadınları aşk bombardımanına tutan Simon, kısa bir süre içinde onları hayatının kadını olduğuna ve birlikte mutlu bir yuva kurmak istediğine ikna ediyor.

Belgeselin merkezinde, aynı zaman aralığında birlikte olduğu ama birbirlerinden haberi olmayan 3 İskandinav kadın var. Yönetmen Morris, Simon’un hamlelerini bu 3 kadının çoğunlukla WhatsApp’a dayanan telefon arşivinden yararlanarak ekrana taşıyor. Bu da belgeseli daha da tüyler ürpertici hale getiriyor.

Simon, ilk kurbanı Finlandiya kökenli Cecilie’e ihtişamlı çiçekler göndererek, onu özel jetiyle seyahatlere çıkararak, herkes tarafından tanındığı lüks otellerde ağırlayarak etkiliyor. Hemen arkasından İsveçli Pernilla ile eşleşiyor ve romantik bir birliktelik yerine onunla yaşadığı aşkları paylaştığı yakın bir arkadaşlık kuruyor. Her iki ilişkinin de tam da bu aşamasında, başının belada ve hayatının tehlikede olduğunu açıkladığı bir alt hikaye uyduruyor. Onlara korumasının kanlı fotoğraf ve videolarını göndererek bir saldırıya uğradıklarını, kredi kartı ve banka hesaplarının bloke olduğunu söyleyerek borç isteme aşamasına geçiyor. Giderek daha üzücü, tehlikeli ve talepkar olduğu gözüken Simon “hayatının onların elinde” olduğuna ikna eden bir çaresizliğin içinde olan ve hatta olmayan paralarını bile krediler vasıtası ile zimmetine geçiriyor. Kısacası kadınları hem en güçlü hem de en zayıf yerinden yakalıyor. Yani vicdanlarından…

TINDER KULLANICILARININ YÜZDE 30'U EVLİ

Dünyanın en çok kullanılan flört uygulaması olan Tinder ile ilgili 2019 yılında oldukça kapsamlı bir yazı yazmıştım. Yine de Tinder ile ilgili bugüne dair ilginç notlara şöyle bir göz atalım:

• Tinder’ı dünya genelinde 75 milyon kişi kullanıyor. Dünyada en çok hasılat yapan 4. oyun dışı uygulama.
• En fazla Tinder profiline sahip ülkeler ABD, İngiltere, Brezilya, Kanada ve Fransa.
• Kullanıcıların yüzde 30’u evli.
• Kullanıcıların %78’i erkek, % 21’i kadın. Ayrıca cinsiyet tanımlama için 37, cinsel yönelim için ise 9 seçeneğe sahip.
• Kurulduğu 2012 yılından bugüne kadar 60 milyar eşleşme yapıldı. Günlük olarak ise bu sayı 30 milyon. Yani Türkiye nüfusunun neredeyse üçte biri kadar…
• Tinder 2020’de 1.2 milyar dolar kazandı, hatta bir LGBTQ çiftinin düğünü için 100.000 dolar bağışladı.
• Tinder içinde en yüksek kaydırma sayısı pandeminin ilk günleri olan 28 Mart 2020 tarihinde kaydedildi. Bu rakam 3 milyar idi.

Maalesef belgeselde “oh” diyebileceğimiz adil bir son yok. 2019’da Hayut, sahte pasaport bulundurmaktan yakalanıyor ve 15 ay hapis cezasına çarptırılarak İsrail’e iade ediliyor. Ancak sadece 5 ay tutuklu kaldıktan sonra pandemi sebebiyle serbest bırakılıyor.

İNTERNET TARİHİNDE BİR İLK

Belgeselin Netflix’te yayımlanmasından itibaren Hayut’un Instagram hesabına 200 binden fazla takipçi geldi. Önce takipçilere yönelik teşekkürlerini dile getiren Hayut, kendi tarafındaki kısmını çok yakın bir zamanda anlatacağını duyurdu ve hesabını kapattı.

Bunun akabinde internet tarihinde neredeyse bir ilk oldu. Tinder ve benzer siteler Match.com, OkCupid, Simon Leviev ve onunla bağlantılı olabilecek tüm hesapların kapatıldığını ve yasaklandığını duyurdu.

Eğer bir kurgu olsaydı, inandıramayacak kadar abartılı bir belgesel olan The Tinder Swindler’a, sanal ortamda ilişki arayan kişileri biraz olsun uyarıcı bir yapım olma özelliği bakımından bakmak önemli. Zira Hayut şu an İsrail’de model sevgilisi ile birlikte gayet lüks bir yaşam sürüyor. Simon’un dolandırdığı 3 kadın Cecilie Fjellhøy, Pernilla Sjöholm ve Ayleen Charlotte ise hala borçlarını ödemeye çalışıyorlar.

Bu belgesel ile birlikte GoFundMe sitesinde bir bağış sayfası açıldı. Bu yazının yazıldığı sırada yaklaşık 100.000 dolara yakın para toplanmıştı. Tabi sadece Cecilie’in kaybının 250.000 dolara yakın olduğunu belirtmekte fayda var.

Elçin Demiröz

Odatv.com