Farkında mısınız diploma törenlerinde neler oluyor

Ege Üniversitesi Konservatuarı’nda diploma töreni vardı. MÖTBE salonunda yapılan bu törende hem konuşmacıların ve hem de gençlerimizin söyledikleri...

Ege Üniversitesi Konservatuarı’nda diploma töreni vardı.

MÖTBE salonunda yapılan bu törende hem konuşmacıların ve hem de gençlerimizin söyledikleri ve yaptıkları, izleyenler için umut doluydu. Çünkü Türkiye’nin bugününden ve yarınından korku duyanlar, Gezi ile başlayan yurtsever refleksin yaygınlığını gördükçe keyifleniyorlar.

İşte, Ege Üniversitesi DTM Konservatuarı’ndaki bu törende de aynı duyarlılık egemendi.

Çünkü orada da, Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun ilkeleri ile Türkiye Cumhuriyeti vardı.

Yöneticiler, öğrenciler ve salonu ağzına kadar dolduranlar; konuşmalarıyla, gösteri, slogan ve alkışlarıyla bu duyarlığın en yücesini gösterdiler.

Öğretim görevlilerine söylenen şu onurlandırıcı sözlere bakar mısınız!

“…Şekil verdiğiniz bu esere (yani öğrencilere), bireysel hak ve özgürlüklere saygılı, laik ve sosyal düzeni bozmak isteyenlere karşı,gerektiğinde sokak orkestraları kurarak, gerektiğinde sadece duran adam olarak, soğukkanlılıkla direnebilen bir anlam yüklediniz… Sizlere teşekkür ederim!”

Ya, diplomalarını alan öğrencilere verilmeye çalışılan şu Atatürkçü yaşam felsefesine ne dersiniz!

“…Baş koyduğunuz bu yolda, yurtsever bir birey olarak evrensel bakış açısına sahip bir sanatçı olmak en kıymetli hazinenizdir…

Sizi bu hazineden mahrum etmek isteyecek, içerden ve dışarıdan düşmanlarınız olabilecektir.

Bu dönemde finans kapitale veya siyasi iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini öne çıkararak, milletimizin hayat damarlarını kesmek için sanatsız kalmamızı isteyebilirler.

İşte böyle olası bir durumda dahi ilk göreviniz; barışçıl, laik ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Muhtaç olduğunuz kudret, ruhunuzdaki sanat ateşinde ve damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.”

Öğrenciler, kurgusunu kendilerinin yaptığı coşkulu sunumlarında, söyledikleri şarkı ve türkülerde Mustafa Kemal Türkiye’sini anlatırken, salondan yükselen alkış ve destek sesleri görülmeye değerdi.

Gezi olaylarını geçici olan bir alev olarak değerlendirenler yanılıyorlar.

Yanlış olarak ‘apolitik’ olmakla suçlanan, ama gerçekte ‘gericiliğin’ korkusunu yüreğinde duymakta olan bir gençliğin, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkma refleksiyle ayağa kalkmasıdır Gezi olayı.

Onu, geçici bir alev olarak değerlendirerek kendilerini aldatanlar, Gezi ruhunun artık tüm gençliğimizi sardığını görünce sığınacak delik arayacaklardır.

Bu geçici bir alev değil, alttan alta korlaşan bir yurtseverliğin tüm Türkiye’yi sarmakta olduğu bir ‘kendine gelme’ olayıdır…

Konservatuar’ın diploma töreninde izlediğimiz ve aralarında “Çapulcular Orkestrası” üyelerinin de bulunduğu gençliği görünce Türkiye’nin geleceğinin ne denli güvenilir ellerde olduğunu gördük.

Haziran başından beri yapılan mezuniyet törenlerinin neredeyse tamamında aynı Mustafa Kemal coşkusu, aynı Türkiye Cumhuriyeti duyarlığı vardı.

Bu ateşin sönmesini isteyenlerin, yaz tatilinin gevşekliğinden medet umdukları bir gerçek. Bir ölçüye kadar da, yaz aylarında onları haklı çıkaran bir durgunluk olabilecektir.

Ancak, tüm dünyanın dikkatini çekerek büyük bir özgüven kazanan gençliğimizin bundan sonra susacağını sanmak hayalden başka bir şey değildir.

Şimdiden yeni Toma’lar alanlar ve polisi yeni takviyelerle güçlendirmeye başlayanlar zaten bu nedenle Sonbahar sendromunaşimdiden girmiş gibidirler.

Bundan sonra askeri güçleri öğrencilerin karşısına çıkararak, kardeş kavgasını kaosa dönüştürmek isteyenlere ise söyleyecek bir söz bulamıyorum.

Bunun altından ne Recep Tayyip Erdoğan kalkabilecektir, ne de onun Genelkurmay Başkanı olan arkadaşı…

Prof. Dr. Suat Çağlayan

Odatv.com

Ege Üniversitesi arşiv