Falcılar ya da medyumlar seçim sonucunu bilebilir mi

Mümtaz İdil yazdı: Falcılar ya da medyumlar seçim sonucunu bilebilir mi

Falcılar ya da medyumlar seçim sonuçları önceden bilebilir mi?

Mistizme, falcılığa, medyumluğa, metafiziğe hiç inanmam, ama şunu da hep düşünmüşümdür: Neden bazı insanlar, diğer insanlara göre dünyayı daha farklı görüp, bazı öngörülerde bulunabiliyorlar. Elbette böyle bir yeteneğinin olması o insanları konumlarının dışına çıkarıyor ve gizli kahraman haline getiriyor.

Dünya edebiyatının devlerinden Honore de Balzac hem kendinde bazı olağanüstü güçler olduğuna inanan hem de falcılara, medyumlara her zaman başvuran biriydi. Kendisi de bazı olağanüstü yetenekler olduğunu düşünürken, bir yandan da geleceği ile ilgili kaygılarını ortadan kaldırmak için sık sık falcılara giderdi.

Balzac için büyücülük, medyumluk, falcılık bir çeşit Tanrı ile bağlantı kurma sanatıydı. Bu yolla bir çok şeyin çözülebileceğine inandığı için de, kolera hastalığını bile tedavi etmeye kalkışmış, bu hastalığın kökeninde yatan şeyin, roman kahramanlarından Louis Lambert’tin bünyesinde bulunan “ikilik” ilkesiyle aynı şey olduğunu savunmuştur. Kendine göre bir Louis Lambert sistemi geliştirmiş ve bunu da “inanç” gücüne dayamıştır. İnanç gücü ise özsuyunu üstün zekadan alır ona göre.

Balzac’ın neredeyse tüm yaşamını etkisi altına alan medyumluk veya büyücülük ya da insanüstü bazı özellikleri taşıma, roman yazarlığını derinden etkiliyordu. Durmaksızın yazmayı alışkanlık haline getirmiş olan yazar, bunun kendi üzerindeki metafizik etkilerden kaynaklandığına inanıyordu ve bunu kaybetmeye hiç niyeti yoktu.

BALZAC BÖYLE SAVUNDU

Bir keresinde Balzac, 1834 yılının Mayıs ayında, Paris’in Avusturya büyükelçiliğinde metafizik üzerine bir tartışmaya katılır. Aslında çevresindeki bir çok insan da metafizik güçlerle ilgili belli inanca sahip insanlardır ve Balzac’ı büyük bir hayranlıkla dinlemektedirler. Tam bu sırada, davetin sahibi olan Dük Laval, Balzac’ın düşüncelerini kabul etmediğini söyler.

“Evet,” der Balzac. “İki yıl kadar önce ben de sizin gibi düşünüyordum Dük hazretleri. İnsanlar tarafından açıklanamayan olayları ve sonuçlarını görünce, bunların bir kanıtı olması gerektiğini de düşünmeye başladım. Evet, ben bir falcıyım, bir medyumum. Öyle kabul edebilirsiniz. Geleceği görebildiğim noktalar oluyor. Her zaman olmuyor bu belki, ama birkaç kez tekrarladıktan sonra, kediliğinden geliştiği de oluyor. Yani demek istediğim, trans haline geçtiğimde, olayların örgüsünü kafamda canlandırabiliyor, ardından gelebilecek olayları da tahmin edebiliyorum Siz buna uç noktada bir tahmin deyin, ama ben falcılık veya büyücülük yeteneği demeyi tercih ederim.” (Andre Billy, Balzac’ın Hayatı).

Metafizik, medyumluk, falcılık gibi konularda Balzac’ın yaklaşımı kısmen de olsa doğru kabul edilebilir. Kimi insanlar bulundukları andan bir dakika sonrasını tahmin edebilirler, bu daha uzun bir zaman aralığı da olabilir, bir saat, üç saat, 12 saat sonrası da tahmin edilebilir. Gerçekten bunun fiziksel bir açıklaması da vardır. Dikkatini çevresinde gelişen olaylara yoğunlaştırabilen insanlar, bulundukları andan 24 saat sonrasında neler olabileceği konusunda fikir üretebilirler. Bazıları bunu bir haftaya, bazıları bir aya, bazıları daha da uzun zamana yayabilir. Zaman aralığı uzadıkça, tahminler de o denli güçleşir, ama aralarından öyleleri çıkar ki, öngörüleri çoğu kez tutar da. Tutmayanlar ise unutulur gider.

Balzac’ı davet eden Avusturya Dükü Laval, alaycı bir şekilde Balzac’a şunu söyler: “Sevgili dostum Honore. Eğer konu sizin sözünü ettiğiniz kadar kolay olsaydı; İspanya’da, Roma’da, Viyana’da, Londra’da büyükelçi olarak bulunduğum sıralarda, maslahatgüzar yerine sizin var olduğunu düşündüğünüz medyumlardan veya falcılardan birini görevlendirirdim. Ama şu anda ancak Avusturya büyükelçisine bu konuda tavsiyelerde bulunabilirim.”

Balzac bu ters ve alaycı yaklaşıma oldukça sinirlenir ve, “Elbette Dük hazretleri, siz benim birçok insanı dokunarak tedavi ettiğimi elbette bilemezsiniz,” diyerek karşılık verir. Bu inancı öylesine köklenir ve güçlenir ki, en büyük eseri olan İnsanlık Komedyası’nın ilk baskısının önsözünde falcılık ve medyumluktan söz eder.

SON PARASIYLA FALCIYA

Yine bir gün, yakındostu Paul Lacroix ile dolaşırken, “Elli bin franktan fazla borcum var,” diye yakınır. “Oysa bu borç, çok satan kitaplarıma rağmen azalmıyor, anlayamıyorum. Kitapçılar senetlerini zamanında ödeseler bu borçlardan kurtulurum.”

Büyük bir keyifle de ekler: “Cebimde iki frank var. Onunla da falcıya gideceğim.”

Lacroix, “Aman Tanrım,” diye çığlık atar. “Honore bir falcıya mı gidecek?”

“Elbette,” der Balzac. “Bir falcıya gideceğim. Onlara inanıyorum. İnanmak, umut etmek ne büyük mutluluktur, sen bilemezsin Lacroix. Buradan çıkınca, iki frank karşılığında iki yüz bin franklık umut satın alacağım.”

Benzer tutku Dostoyevski’de de vardır. Kumara tutkun olduğu günlerde bunun bir çeşit falcılık, medyumluk olduğunu düşünmüş ve olağanüstü güçleri olduğunu düşünerek, sürekli bunun bir gün kendisini zengin edeceğini sanmıştır.

İnsanoğlunun geleceğe ilişkin merakı, falcılık ve medyumluk müessesesini her daim canlı ve revaçta tutmuştur.

FALCILIK DEĞİL SENTEZ

Sürekli yazışıp haberleştiğim şimdi İsviçre’de yaşayan Tedora adında bir “medyum” arkadaşım var. Ben onun medyum tarafıyla değil de, inanılmaz öngörülerine önem veriyorum. Bunları bir düşünce senteziyle ortaya koyduğunu düşünüyorum, aksi zaten kendimi inkâr olur.

Tedora yıllar önce, elinde bavulu, iki çocuğuyla tek kelime İspanyolca bilmeden, hiç bilmediği bir kıtaya; Paraguay’a gider… Üstelik çokta hastadır ve hayatı o andan sonra değişir. Paraguay’da yaşamaya başladıktan bir süre sonra kendisine şoförlük yapan Mario’dan kendisini Paraguay’ın “yerli” halkıyla buluşturmasını ister. Mario önce ayak diretir, razı olmaz ama Tedora'yı tanıdıkça ikna olur ve birlikte Asuncion’daki yerli halkın yanına giderler. Paraguay halkı, “Maka Kızılderili” dedikleri Kızılderililerden hoşlanmadıkları için onları “tecrit” etmişlerdir.

Cominidad Maka adında bir bölgede Kızılderili kabilesini bulurlar. Mario onunla gitmez, yalnız başına Makaların arasına girer. Uzun bir uğraştan sonra Makalar ile derin bir dostluk kurmayı başarır Tedora, ama bu uzun dönem içinde yaşadıklarının bir kısmını anlatmaması için Kızılderililer ondan söz alırlar.

İşin o dönemi karanlık ve bir sır, Tedora da yeminine ve sözüne sadık olarak, o dönemde yaşadıklarının bir kısmını asla anlatmıyor. Bir kısmı ise şöyle;

“Kızılderililerin orada bir mezarlığı var, ama normal bir insan gitse oranın mezarlık olduğunu bilemez. Makaların son Şamanı ve kabile reisi arkadaşlarımdı. Mezarlıkta bana bazı ritüeller yaptılar; ateş yaktılar, ateşin yanına oturdum, onlar ateşin ve benim etrafımda dans ettiler. Makalar asla bir yabancıyı mezarlıklarına götürmezler. Ama beni götürdüler. Başkalarının tesadüfen burayı bulması mümkün değil. İlk kez bir yabancıyı götürdüklerini kendileri de söyledi. Bu tip önemli Ritüellere sadece erkekler katılıyordu, hiç kadın yoktu. Sonunda dört erkek kaldı; Kabile reisi, Şaman ve onların en yaşlı ve en yakın iki akrabası, benimle birlikte beş kişi olduk. Bazı sular içirdiler, bazı otlar yedirdiler…

Mesela; bir gün ritüel de bir baykuş, ‘Kawura i’ yani dünyanın en küçük baykuş cinsi, onu benim başım üzerimde parçaladılar, canlı canlı. Faydası oldu mu onu kafamda parçalamalarının, bilemiyorum, ama hastalığımla çok ilgilendiler. Timsah yağından birçok ilaç yaptıklarına şahit oldum. Evime de misafir geldiler. Zenginlerin oturduğu Carmelitas ve daha sonra Villa Morra semtlerinde oturuyordum, Kızılderilileri oraya sokmazlar normalde ama ben onları evimde çok kez misafir ettim. Şimdilerde Maka Kabilesi çok önemli yerlere geldiler. Benden önce kimse tanımazdı ama şimdi Avrupa’dan giden turistler onları ziyaret bile ediyor. O dönemde birlikte bir yığın projelerimiz oldu. Ve dostluğumuz hala devam ediyor.’’

Tedora oralarda çok fazla yeti kazanmış, büyük tecrübeler edinmiş. Normal bir insan on dakika, bir saat veya 24 saat sonrası için öngörülerde bulunabilirken, Tedora neredeyse bir yıllık öngörülerde bulunabilme yeteneğine sahip, bunu defalarca da kanıtlamış durumda. Her zaman her söylediği öngörü tutuyor mu tam bilemiyorum ama kısa dönemler için yaptığı öngörülerin çoğu yerinde oluyor, tutuyor.

MEDYUMLUK VE FALCILIK PALAVRASI

Elbette buna gaipten sesler duymak, geleceği görmek, falcılık, cincilik, büyücülük gibi yakıştırmalar yapılacaktır, yapılıyor da. Bir yığın şaklaban yıllarca bu ülkede “medyum” diye dolaştı durdu ve her türlü rezilliğe de ortak oldu, ama tuhaf olan şu ki, müşterileri hiç eksik olmadı.

Tedora onlardan biri değil. Buna eminim. Ne çalışma stili, ne üslubu ne de kişiliği buna müsait değil. Mesela; çok şaşırdım Tedora medyada yapılan yorumlardan ve bilgi kirliliğinden korunmak için 27 senedir televizyon izlemiyor; sosyal manipülasyondan uzak duruyor.

Çok ilginç öngörüleri ve özel bir yaşam hikâyesi olduğu için Tedora’dan söz ettim, kocaman bir palavra olduğu için de medyumluktan, falcılıktan dem vurdum.

Bu durumda Tedora için şunu da eklemek zorunluluğum var: Fikirleri ve tahminleri oldukça güçlü. Bunun nedeni de, yaşananları birbiri ile iyi sentezliyor ve bundan net sonuçlar çıkarabilme yeteneğine sahip. Empati gücü de çok yüksek. En önemlisi de palavrası, hilesi, hurdası yok.

Kısacası seçim sonuçlarını ne falcılar ne de medyumlar bilebilir. Hatta anketçiler de yanılabilir. Bazen televizyondan gazeteden uzakta sadece iyi muhakeme yeteneğiyle insanlar öngörebilir. Bunun için kafayı ve algıyı açmak şart.

Mümtaz İdil

Odatv.com

Falcılar medyumlar seçim Mümtaz İdil arşiv