Ezik cumhurun başı Babacan'dan ders alsın

RTE’nin tarz-ı siyaseti ülkeye verdiği zarar kadar kendi adamlarına da zarar veriyor. RTE ile çalışmak için sadece tek bir prensibe sahip olmak...

RTE’nin tarz-ı siyaseti ülkeye verdiği zarar kadar kendi adamlarına da zarar veriyor. RTE ile çalışmak için sadece tek bir prensibe sahip olmak gerekiyor:

“Biat! Tam biat!”

(Biat=Bir kimsenin egemenliğini tanıma-TDK)

Bir kişinin egemenliğini tanımak, onun her söylediğini, her yaptığını “hikmet” olarak kabul edebilmek için kişinin öncelikle kendi “idrak yollarını” tıkaması, kapaması, hatta kilitlemesi, kilidi de deryaya atması gerekir.

Düşünmeyi, akıl yürütmeyi, analiz yapmayı kendisine yasaklaması da olmazsa olmaz şartlardır!

Bunları becerebilmek için de kişinin şahsiyetini/kişiliğini yok etmesi lazım.

***

RTE yakın çevresinde zaten yukarıda saydığım şartlara haiz kimseleri barındırıyor (örnek: Yalçın Akdoğan, Yiğit Bulut)

Medyada da gönüllü biatçıları var. Başta Sabah Gazetesi olmak üzere Star, Yeni Şafak, Akşam, Akit, Habertürk türü gazetelerin genel yayın yönetmenleri, köşe yazarları şahsiyetlerini kendi rızaları ile yere çarpıp, dikkat çekme, göze girme yarışına katılmışlar.

***

Bir de RTE’nin ani ve kontrolsüz hiddet ve şiddetine beklenmedik bir anda maruz kalıp, ardından da sus pus kesilerek “biat edenler” var.

Örneğin, 17 Aralık sonrası bir ara kafa tutar gibi olup, sonra nasıl bir zılgıt yedi ise tüm şahsiyetinden sıyrılan Erdoğan Bayraktar!

Çıkarı nedeni ile biatçi gözükenler de var. Aklıma Zafer Çağlayan, Egemen Bağış geliyor.

Bir de yüce makamlarını yere çalanlar bulunuyor.

Kusura bakılmasın ama Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek zaman zaman küçük duruma düşüyorlar, düştükleri zor durumu da ya yutuyorlar ya da yutmuş gözüküyorlar.

***

Son günlerde RTE kendi elleri ile seçtiği Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı hedef tahtasına oturttu. Özerk bir kuruluş olan Merkez Bankası’na neler yapması gerektiği konusunda zaman zaman ekonomi bilimini zorlayan talimatlar veriyor. Talimatları uygulamayan Başçı’yı da habire azarlıyor, Başkan’a sürekli ayar veriyor. Görevden alamadığı Başçı’ya “zamanı gelince görüşürüz” mealli sözlerle külhanbeyi edası içinde salvolar atıyor.

Erdem Başçı da “yarım puanlık” faiz indirimi ile ne şiş yansın, ne kebap politikası güdüyor.

Neden “al çal başına!” deyip, istifa etmiyor, anlamadım.

Bu şekilde Merkez Bankası’nın itibarını koruduğunu zannediyorsa yanılıyor.

***

Nihayet RTE’ye, Başbakan da olsa, sınırlarını hatırlatan uyarı Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan geldi. Babacan:

“Kurumların kendi görev alanlarında tanımlanan şekilde asla taviz vermeden, uygulamalarına devam etmeleri gerekiyor. Bu yapıldığı sürece önümüz açık”,diyerek RTE’ye ders verdi.

Ardından Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bir gün önce söylediği açıklamasını destekleyerek:

“Sayın Babacan'ın dünkü açıklaması ile aynı görüşteyim”, dedi.

Merkez Bankası görevini yapabilmek, saygınlığını koruyabilmek için asla taviz vermeden bağımsız çalışmak durumundadır.

RTE-Merkez Bankası çekişmesi ile ilgili Ekonomi Bakanı neden susuyor diye düşünürken sonunda Ali Babacan bu basit kuralı Başbakan’a hatırlatmak zorunda kaldı.

Sağ olsun, Maliye Bakanı da Babacan’a destek çıktı.

RTE’ye “doğru yol”u gösterirken esasında doğruluğu kendinden menkul sözler söyleyen Babacan ve Şimşek RTE’nin Başbakan olduğu bir ülkede büyük riskler almış oldular.

***

RTE’ye tepki veren Bakanlar genç insanlar.

Acaba, bu tepkileri duyunca yaşını başını almış ve sözüm ona tecrübeli siyasiler neler hissettiler?

Bilhassa, RTE karşısında hep ezik kalan Cumhur’un başı, RTE’yi sadece onaylayacağı zaman ses veren Yüce Meclis’in başı neler hissetti, çok merak ediyorum.

Dr. Cüneyt Ülsever/ Yurt

Odatv.com

cüneyt üllsever babacan arşiv