Eşyalarını satıyorlar

Elif Aktuğ yazdı...

Son üç yılda, hayatım boyunca seyrettiğimden çok daha fazla film izledim, sanırım çoğu kişi aynı şeyi yaşıyor/yaşadı. Siz normal hayatınıza dönmüş olabilirsiniz ama ben dönemedim, hala evdeyim...

Pandemi beni/herkesi eve hapsetmeden bir yıl önce İngiltere'ye yerleştim, hayatımın altının üstünden daha iyi olacağı inancıyla. Kavafis'in dediği gibi, gittim ama başka bir ülke, başka bir deniz bulamadım, çünkü bu şehir arkamdan geldi.

Önce ilk yılım sonra da son iki yıl kapanmalarla geçti ve az önce dediğim gibi, film manyağı oldum. Sinemaseverlikten, sinema manyaklığına atladım, ki bu berbat bir durum. Şunu kastediyorum, izlediğim bir filmi bir ay sonra yeniden izliyorum mesela ve hiçbir şey hatırlamıyorum; bunu yaşadığım için delirdiğim/erken bunadığım hissine kapılıp, daha iyi vakit geçirmek için bir film daha izliyorum.

Çok yıllar önce Sinema Dergisi'ne ve sonraki yıllarda birçok ulusal gazeteye sinema eleştirileri yazmış ve sinemayı hayatının en önemli yerine koymuş biri olarak, Frances McDormand'ı görünce "Ayy neydi bu kadının adı, neydi neydi" diye dellenmek çok acı, kabul ediyorum. İsim hatırlamamak size de oluyor mu, ne olur dürüst cevap verin...

EN KÖTÜ FİLMLER/DİZİLER FAVORİM

Dedim biraz ara vereyim filmlere, dizilere başladım, sonra bir gün dizi bir gün film izledim; ödüllü filmler, klasikler, Uzakdoğu sineması, kült filmler derken bugünlerdeki merakım IMDB'de en az puanı almış filmleri/dizileri izlemek, şahane bir deneyim tavsiye ederim. En kötü filmler listem sürekli değişiyor.

(Bu hafta mesela, şu Netflix'teki adı upuzun diziyi izledim, Evdeki Kadınla, Karşı Evdeki Penceredeki Kız gibi bir ismi var dizinin. Arkadaş, bu kadar kötüsünü görmemişsinizdir. Şöyle bir şey olabilir mi, adam FBI'da çalışıyor, kızını işe götürüyor, öldürdüğü insanları yiyen bir seri katille görüşmesi var, telefonu çalıyor, odadan dışarı çıkıyor, küçük kız sapık katille kalıyor. Ve adam kızı yiyor! Kızın bahtsız annesi de alkolik oluyor falan... Oha dedim ben de...)

Gelelim sadede, yani asıl meseleye...

GEORGINA DA KİM

Altı bölüm halinde yayınlanan I am Georgina, Ben Georgina dizisine/belgeseline.

Şu ağaç tepesinde hoplaya zıplaya yaşayan minik maymunları izlediğim gibi, zekasından sual olunmayacak ahtapotları izlediğim gibi, İngiliz balıkçıların zor koşullarda avlanmaya gitmesini izlediğim gibi, köy köy gezip şahane mobilyalar satın alan ve üzerlerine iki boya attırıp kendi dükkanında satan Drew Pritchard'ı izlediğim gibi izledim Georgina'yı.

Diyeceksiniz ki, kim ola bu Georgina!

28 yaşındaki Georgina Rodriguez, Cristiano Ronaldo'nun kız arkadaşı.

Ve ne yalan söyleyeyim, 32 milyon Instagram takipçisi olan Georgina'nın varlığından haberdar değildim.

Gerçi 399 milyon Instagram takipçisi olan Ronaldo Bey ve özel hayatı zaman zaman manşet oluyor magazin sayfalarına ama hiç okumamışım demek ki, çocuk davalarını falan hatırlıyordum, o kadar; ha bir de çok para kazanan bir "fitbolcu", bildiğim bu.

Neyse, altı bölümlük işkenceyi kendime reva gördüm, kafam dağılır dedim, dağıldı gerçekten de.

Çok güzel kız Georgina, Kardashian kardeşlere benziyor, Kim ile Kourteney arası bir şey. Klasik Latin güzeli denir ya, hah öyle işte.

TOKATLARIM BEN BU KIZI

Nasıl tanıştıklarını, nasıl sevgili olduklarını, yaşadıklarını, çocuklarını, ailesini, doğup büyüdüğü kasabayı, Ronaldo'yu, kız kardeşini anlatıyor seri boyunca.

Ara sıra ekranı tokatlayarak izlemeyi sürdürdüm, kızı tokatlamak istedim ciddi ciddi.

Yo, özel jetiyle Paris'e gidip Jean Paul Gaultier atölyesinden kıyafet alıp döndüğü için değil, Christino Ronaldo'nun övgülerinden, hayranlığından ötürü.

Şu karısını/sevgilisini şımartan, her ne olursa olsun yaptıklarını takdir eden erkeklere gıcığım, ha erkeklere gıcığım da kızı neden tokatlıyorum? Bilmiyorum!

Bir de şu var; Georgina ailesi ve arkadaşlarıyla tüm imkanlarını paylaşıyor; yok uçaktalar Milano'ya alışverişe gidiyorlar, yok teknedeler Monaco'da yarış izliyorlar, oh Ronaldo günde çift idman yapsın, 37 yaşına geldi hala top koştursun; bizim kız eller havada gezip tozsun. Neyse cimri olmayan, hatta karısına yağdıran erkek baştacıdır diyelim, Ronaldo'nun heykelini yapalım, tapalım, alkışlayalım bu durumu.

Yine de, "Georgina ne kadar güzel, ne kadar iyi kalpli, ne kadar şanslı, ne kadar iyi bir anne, ne kadar iyi bir iş kadını, bıkbık bıkbık", şiştim...

Daha ilk bölümden itibaren anlayamadığım bir şey oldu, yoksa çekilir gibi değil, bakmayın siz bana, anlatıyorum ama öylesine, siz izlemeyin vakit kaybetmeyin.

Bunlar 2016'da tanışmış, ama dizide "oğlum" dediği çocuk 2010 doğumlu, hemen Google'ladım tabii, meğer Ronaldo'nun velayetini alarak, çocuğun annesini kim olduğunu asla açıklamadığı ve kendi adını verdiği oğluymuş.

Georgina'cık da annesiyim diyor, bravo, takdir ettim. Evde üç çocuk daha var, ikiz bir kız ve oğlan ve onlardan beş ay daha küçük bir başka kız.

Meğer bunlar da taşıyıcı annedenmiş, ikizler 2017 doğumlu, ee o ara hayatında Georgina vardı, o da aynı zamanda hamileydi demek, ne alaka dedim kendi kendime.

YA ÇIKARSA

Diziyi izlerken bir yandan da bunların daha önce çıkan haberlerini falan okudum, an itibarıyla Georgina'nın hamile olduğunu ve ikiz bebek beklediğini öğrendim. Altı çocuk olacak evde, altı çocuk! En çok haber "Ronaldo'nun kaç çocuğu var" başlığı taşıyor, şaka gibi.

Cristiano ve sülalesi İngiltere'ye taşındı, Manchester United'a transfer oldu ya; ben en iyisi gidip evlerinde göreyim bunları, ay Georgina'yı neden tokatlamak istediğimle alakalı iki şey daha buldum.

Birincisi, ev değiştirirken, bazı eşyaları satmak için internet sitesine koyacağını söylemesi! Yok her şey özel olarak imal edilmiş onlar için, yok üç buçuk metrelik orta sehpa kaç bin euro edermiş! Şahsi servetini ayaklarına sermiş bizim kara oğlan, sana mı kadı evdeki kullanılmayan eşyaları satmak!

İkincisi de şu:

Durmadan piyango/şans oyunları oynuyormuş bu, bırak kafam kadar pırlanta yüzüklerini, mücevherlerini, evlerini arabalarını; çantalarını satsa hayat boyu rahat yaşar. "Bir gün çıkacak biliyorum, oynamaya devam edeceğim" diyor, birinin gidip şu kıza "Ronaldo'nun hayatındasın ya eyyy Georgina, zaten piyango çıkmış sana, daha ne istiyorsun" demesi lazım.

Kafam dağılsın demiştim, dağıldı da demiştim değil mi?

Elif Aktuğ

Odatv.com