Eski defteri açayım

Herkes, seçim tarihi “14 Mayıs” üzerinden çe­şitli yorumlar yapıyor. Ama kimse, 14 Mayıs...

Herkes, seçim tarihi “14 Mayıs” üzerinden çe­şitli yorumlar yapıyor. Ama kimse, 14 Mayıs 1950'ye giden seçim sürecini ko­nuşmuyor.

TBMM'de 24 Mart'ta alınan seçim kararın­dan, 14 Mayıs'ta sandık­lara gidilene kadar neler yaşandı?

Bu süreci özellikle CHP üzerinden yazmak istiyo­rum. Çünkü:

Kılıçdaroğlu gibi kimi CHP'liler “eski CHP” diye kendi tarihlerini sürekli eleştirip “helalleşmekten” “demokratikleşmekten” bahsediyor!

Net olarak belirte­yim; tarihlerini bilmi­yorlar maalesef! Mesela:

Bugün CHP yönetimi “helalleşmek” adına ne yapıyor ise, dünkü CHP yönetimi/Milli Şef yöneti­mi de 14 Mayıs 1950'ye giden süreçte benzeri­ni yaptı.

İlk başta “helalleşme” adına İslami çevrelerin be­ğeneceği medrese eğitimi almış muhafazakâr Şem­settin Günaltay'ı başba­kanlık koltuğuna oturttu.

Ardından -bugünün tabiriyle- “siyaset mühen­disliği” için neler yaptı:

-İlk mektep müfredatı­na din dersi koydu.

-(Bu okulda öğrenim gördüğü için bugün adı “İstanbul Recep Tayyip Erdoğan Ana­dolu İmam Hatip Lisesi” gibi) İmam Hatip okulları açtı.

-Tekke ve türbelerin kapatılmasına sebep olan yasayı kaldırdı.

-Milletvekilliği aday listesine ilahiyatçı adaylar koydu.

-Seçim nutuklarında “Allah” sözcüğünü dil­lerinden düşürmediler. Hatta, Günaltay'ın dini söylem ağırlığı CHP içinde tepki buldu; Behçet Ke­mal Çağlar gibi bazı isimler istifa etti.

Said-i Nursi'nin bu ya­pılanlara övdüğü mektubu, “helalleşme” arayışındaki CHP yönetiminin pek hoşuna gitti…

★★★

Seçim kampanyasın­da sadece “dini açılım” yoktu. Aynı bugün gibi “demokratikleşme” vurgu­su da vardı. Öyle ki:

İsmet İnönü seçimi kazanırlarsa Altı Oku Anayasa'dan çıkaracakları­nı söyledi.

Anayasa'yı Batılı ülkeler­dekine benzer şekilde dü­zenleneceği,

Devlet Başkanı­nın yetki ve görevleri­ni yeniden ele alınacağını,

İkinci bir meclis kura­rak parlamento sistemi­ni güçlendireceğini,

İl özel idarelerine özerk­lik vereceğini vs. söyledi.

“Demokratikleşme” va­atleri de “helalleşme” gibi bugünün CHP söylemleri­ne ne kadar benziyor değil mi?

Keza CHP:

-Elektrik ve suyu ucuz­lattı.

-Memurlara vergi indiri­mi getirdi.

-Çalışanlara ikramiye dağıttı.

-Ağalar lehine toprak reformu yaptı.

-Grev hakkı konusun­daki katı tutumunu yumu­şattı.

-Basına yönelik af çıkarırken, seçim sonrasın­da genel af çıkaracağı­nı taahhüt etti.

-Tehdit gördüğü “aşırı solcuları” tutukladı.

-Gizli oy, açık sa­yım ve çoğunluk sisteminin kabul edildiği yeni seçim kanunu çıkardı.

-Halkın şikâyetçi oldu­ğu mülki amir ve memurla­rı görevden aldı.

Bitmedi, CHP seçim bildirgesinde:

-Devlet teşekkülleri­nin özelleştirileceğinden,

-Yabancı sermaye­ye kapıları açık tutaca­ğından (ki IMF ve Dünya Bankası'nı ülkeye çağırdı),

-Dış kredi imkanlarını artıracağından,

-Enerji santralleri yapaca­ğından,

-Dış politikada ABD, İngiltere, Fran­sa ile devam eden ilişkile­rin daha da geliştirileceğin­den vs. bahsetti…

CHP'nin 14 Mayıs seçim bildirisi “Taktir Milletimizindir” sloga­nıyla son buldu. (DP'nin seçim bildirgesi ise “Söz Milletindir” idi!)

★★★

Şunu da eklemeliyim:

Dünkü CHP, bir konuda bugünkü CHP'den ileri­deydi: Aday belirleme!

Adayların yüzde 30'unu parti genel merkezi, yüzde 70'ini ise parti il örgütleri belirledi. Evet, seçime giderken dün­kü CHP'nin parti içi demokrasi anlayışı yeni CHP'den ilerideydi!

Peki, 14 Mayıs 1950'de sandıklar açılınca ne oldu?

DP yüzde 55.2 oy oranıyla 416 milletve­kili, CHP ise yüzde 39.6 oyla sadece 69 millet­vekili çıkardı.

“Helalleşme”, “demok­ratikleşme” vaatleri eski CHP'yi iktidarda tuta­madı! Bu vaatler yeni CHP'yi iktidara taşır mı; 14 Mayıs 2023'te göre­ceğiz.

Soner Yalçın
Odatv.com

Eski defteri açayım - Resim : 1