Erkek kulübünde siyaset nasıl olur

M. Ayhan Kara yazdı

Daha önce kaleme alacaktım ama gündem izin vermedi ve yılın son yazısına kaldı; değerli fakülte arkadaşım Prof. Serpil Çakır’ın yıllarını verdiği ve ilk kez 2013’te kitap olarak yayınlanan önemli bir araştırması bu defa genişletilmiş ikinci baskısıyla yeniden yayımlandı.

“Erkek Kulübünde Siyaset”te kadın çalışmaları alanında ülkemizin önde gelen isimlerinden olan kadın tarihçisi ve siyaset bilimci Prof. Çakır, kadın, yurttaşlık ve parlamenterlik ilişkisine siyasetin yapısı, kurumları ve kadınların deneyimleri üzerinden bakıyor. Feminist siyasal kuramcıların işaret ettiği saptamalar ışığında kadınların çeşitli ülkelerde yürüttükleri oy hakkı mücadelelerini örnekliyor. Dünyada ve Türkiye’de parlamentoda kadınların temsilini, dinamiklerini ve katılımı arttırmaya dönük stratejileri sıralıyor. Çakır, eserinde politik bir tasarım olarak Türkiye’deki cinsiyet rejiminin kurumlarını, siyasal partilerin kadınlara bakışını ve kadın hareketinin bu alandaki taleplerini de ortaya koyuyor. TBMM’deki üç dönemde görev alan kadın milletvekilleriyle yapılan sözlü tarih çalışmasının odakta yer aldığı kitapta kadın siyasetçilerin partileriyle, seçmenle ve aileleriyle ilişkileri analiz edilirken kadın siyasetçilerin bu bağlamda yaşadığı sorunlara da değiniliyor ve siyaset maceralarındaki ayrımcılığın görünmez yüzü açığa çıkarılıyor. Kadınları parlamentoya taşıyan sürecin arka planındaki gerçekleri feminist teorinin ve yöntemin, özellikle de kadın sözlü tarihinin sağladığı avantajlardan yararlanarak sunan Çakır, bu anlamda araştırmacılara ve tabii ki siyaset dünyasına yol gösterici ve ilham verici bir ilk adım sunuyor.

ATATÜRK’TEN SONRA GERİLEYEN TÜRKİYE

Prof. Serpil Çakır, araştırması için siyasal yelpazedeki farklı partilerin tüzük ve programlarına konuyla ilgisi bakımından başvurmuş. 2002-2011 arasında TBMM’deki üç dönemden 72 kadın parlamenter ve siyasetçi ile; aynı zamanda kadın hareketinden sekiz sima ile yüz yüze görüşme gerçekleştirmiş. “Türkiye’de Kadın Milletvekili Profili (1935-2011)”, “Dünya Parlamentolarındaki Kadın Oranı (2019)” başlıklı tablolar ve çok zengin bir kaynakça kitabı daha da zenginleştiriyor ve araştırmacılara ve siyaset dünyasına veriler, kaynaklar sunuyor. Dünya parlamentolarındaki kadın oranında Türkiye’nin kadın oranının pek çok Afrika ve Asya ülkesinden bile geri olduğunu görmek insanın içini burkuyor. Atatürk’ün Avrupa’dan bile ileri adımlar attığı 1930’lara göre 2020’lerde daha geride olmak ise kahredici! Bu tabloyu ülkemizin hepsi de Atatürk’ün izinden gittiğini söyleyen siyasi parti başkan ve yöneticileri görmüyor mu? Görüyor da aldırmıyorlar mı? Siyasette kadını sadece ‘dolgu malzemesi’gibi gören ve hatta cinsiyet kotasını dahi dezavantajlı kadınlar ya da farklı tercihleri olanlara kullanmak yerine yeri geldiğinde ‘cinlik’ yaparak erkekler için kullanan zihniyet ne zaman değişecek? Bu noktada kadın siyasetçiler ve bu yola girmek isteyen kadınlar bilsin ki kendi yollarını kendileri açacaklar ve Prof. Çakır’ın adımlarını izleyecekler. Başka çareleri yok. Fermuar sistemini bile öcü gibi gören zihniyetle ölüden gözyaşı beklemek pek farklı olmasa gerek!

Kitabın müellifi için değil ama bendeniz için bir tesadüf, Prof. Çakır, zorlu geçen araştırmaları sırasında çok desteğini de gördüğü ortak arkadaşımız, bir dönem CHP PM Üyesi de olan S. Nazik Işık’ın şahsında siyasetçi kadınlara ithaf etmiş kitabı; “S. Nazik Işık kişiliğinde, siyaset yapmış ve yapmakta olan tüm kadınlara…” Araştırmanın zorluğunu ise Çakır’ın “Önsöz”deki şu değinisi ortaya koymaya yeter de artar:

“Bazı vekilleri görüşmeye ikna edemedim. Özellikle Meclise yeni giren kadın vekillerden randevu almak zor oldu. Verilen görüşme randevuları, sürekli ertelendiğinden gerçekleştirilemedi. Meclise alışan, belli bir nüfuzu ve geçmişi olan kadınlarla konuşabilmek çok daha kolay oldu. Ancak yeni giren kadınlar parti deneyimlerinde daha doğrudan, somut örnekler verdiler. Kadınları görüşmeye ikna ederken yaşadığım güçlüklerin kaynağında acaba ne rol oynuyordu? Parti içinde feminist zannedilmek, konuşurken parti politikalarına ve liderlere ters düşen ifadeleri kullanma riskine girmek, bütün bunlardan dolayı da parti içindeki konumunu koruyamamak ve gözden düşmek olabilir miydi?”

KİTAP HANGİ SORULARA YANIT ARIYOR

Kitap başlıca beş bölümden oluşuyor: 1) Kadınlar, Siyaset ve Yurttaşlık; 2) Dünyada ve Türkiye’de Kadınların Oy Hakkı Hareketi; 3) Türkiye’de Cinsiyet Rejimi ve Dinamikleri; 4) Parlamentoda Kadınlar; 5) Sözlü Tarih Görüşmelerinde Türkiye’de Parlamenter Kadınlar: Engeller, İmkanlar.

Yukarıda belirttiğim beş bölüm ve alt başlıklarında yazarın ifadesiyle şu sorulara yanıt aranıyor:

“Kadınlar yurttaşlık haklarından nasıl dışlandılar? Bu dışlanmayla nasıl mücadele ettiler? Oy haklarını nasıl elde ettiler? Parlamentolara ne zaman girdiler? Bugünkü oranlar nedir? Dünya ortalamasında kadınların bu kurumdaki temsili nasıl? Bu oranı arttıran nedenler neler? Türkiye’de bu oran neden az? Bunda hangi faktörler etken? Devlet ve hükümet politikaları, siyasal partiler, kadın hareketi nasıl rol oynuyor? Türkiye’de vekil kadınların meclise geliş süreci nasıl? Siyasette hangi sorunlarla karşılaştılar, karşılaşıyorlar ve bunlarla nasıl baş ediyorlar?”

“İŞLERİ HAYLİ ZOR OLSA DA BAŞARMAK ZORUNDALAR”

“Erkek Kulübünde Siyaset”in “Sonuç” bölümündeki Prof. Çakır’ın iki final paragrafı ise “erkekler kulübünde” yine de kadınlar için siyasette umutlu bir gelecek vaat ediyor; yeter ki kadınlar inisiyatifi ele alsın ve kendi siyasi maceralarını erkeklerin insafına bırakmasın.

“Kadınların parlamentoda söz sahibi olması çok uzak görünmese de, başarıya ulaşmadan önce kat edilmesi gereken hayli kapsamlı ve uzun duran bir yol haritası vardır. İyimser bir değerlendirmeyle, son yüzyılda kadın hareketinin gelişimine, elde ettiği hak kazanımları ve örgütlenme, mücadele biçimlerine bakıldığında bu sürecin belki de çok daha hızlı bir şekilde kotarılıp amaca beklenen süreden de önce ulaşılabileceği söylenebilir. Günümüzün hızla küreselleşen ve aslında bireyselleşen dünyasında bireylerin sorunlarını daha hızlı ve kolay bir biçimde iletişim ağlarının da katkısıyla iletebiliyor oluşu, son dönemde çokça rastlanılan sosyal medya aracılığıyla gerçekleştirilen örgütlenme ve protestoların kadınlara ilişkin konulara da daha çok bilinçlenme getirebileceği umut edilebilir.

Siyasete katılarak, siyasal karar alma mekanizmalarında görev alarak, siyasetin kurum ve söylemi yönlendirilebilir, ihtiyaçların ve sorunların çözümü için kaynaklar ayrılabilir, toplumsal ve ekonomik kaynakları adil paylaşmanın yolu açılabilir. Bunlar devlet ve parti politikalarından seçim sistemine, ekonomi, istihdam ve eğitim politikalarından hayatın her alanına ilişkin eşitlikçi yapısal, kurumsal, söylemsel, kültürel dönüşümler eşliğinde getirilebilir. Sorunlar çok, ancak yılmayan kadınlar da var. İşleri hayli zor olsa da başarmak zorundalar.”

Prof. Dr. Serpil Çakır’ın “Erkek Kulübünde Siyaset” kitabı çok emek verilen bir araştırmaya ve bir ölçüde sözlü tarihe dayalı… Türkiye’de adeta erkekler kulübü havasındaki siyasetin labirentlerinde zorluklar içinde siyaset yapan kadınlara umut ve cesaret veren bu çalışma her kütüphanenin baş eserlerinden birisi olmayı hak ediyor.

Not: Okurlarımın yeni yılını esenlik ve sağlık içinde mutlu bir yıl dileğiyle kutluyorum.

M. Ayhan Kara

Odatv.com

Erkek kulübünde siyaset nasıl olur - Resim : 1

m. ayhan kara arşiv