Erdoğan'ın dava açtığı o şehit babası 14 yıl önce bakın ne demişti

Yılmaz Özdil bugün şehit Serhat Gençer ve babası Mehmet Gençer’in dramını yazdı. Sadece onların dramı değil, Türkiye’yi PKK karşısında “geriletme...

Yılmaz Özdil bugün şehit Serhat Gençer ve babası Mehmet Gençer’in dramını yazdı. Sadece onların dramı değil, Türkiye’yi PKK karşısında “geriletme devrinin” özeti aslında.

Başbakan Erdoğan’ın hakkında dava açtığı o baba Mehmet Gençer bir vakitler Çankaya Köşkü’nde ağırlanmış, daha o zamandan bugünleri anlatmıştı, bilir misiniz?

Yıl 2000; İktidarda merhum Ecevit, Bahçeli, Mesut Yılmaz, Çankaya’da da Demirel oturuyor. Teröristbaşı yakalanmış, lâkin iktidar ortakları AB-ABD baskısıyla idam dosyasını Meclis’e sevketmiyor.

Sadece şehit aileleri değil, tüm millet öfkeli. Devlet Övünç Madalyalarını iade etmeyi, Sıhhiye’de “Şehitlere saygı mitingi” yapmayı düşünüyorlar.

Merhum Ecevit ve Bahçeli, şehit ailelerini basına kapalı kabul edip, ikna etmeye çalışır.

İki gün sonra da 18 Ocak günü Cumhurbaşkanı Demirel... Demirel’in 40 gazeteci önünde yaptığı kabulde o vakitler Kırıkkale Şehit Aileleri Derneği Başkanı olan Mehmet Gençer de var. Aralarında kelimesi kelimesine şu konuşma geçiyor:

Gençer- Siz şimdi diyorsunuz ki ‘Devletin yüksek menfaatleri. Gereği yapılacaktır. Sabredin’.

Demirel- Öyle diyorum.

Gençer- Biz devletimize güvenmemiş olsaydık çocukları göndermezdik.

Demirel- Yapamazsın onu. Oraya girme hiç, oraya girme. Çanakkale'ye giden 250 bin kişinin de anası babası vardı. Vatan için görev var dendiği zaman -benden başlayarak- kimsenin iradesine bırakılmamış o. O vatandaş olmanın Anayasal şartı. Göndermezdik olur mu?

Gençer- Efendim tamamlamadım.

Demirel- Tamamla tamamla. Cümlenin başı iyi değil. Sonunun nasıl geleceğini ben biliyorum.

Gençer- Biz çocuklarımızı devletimize güvendiğimiz için gönderdik. Ama şimdi siz diyorsunuz ki biraz sabredin. Sabrın sonunda da Apo asılmayacak.

Demirel- Dur bakalım canım. Sabrın sonu olur mu? Bir sabredin.

Gençer- İdamlar yasalardan kaldırılacak ve Apo asılmayacak.

Demirel- Dur bakalım kardeşim. Bir dakika yani, eğer herşey oldu-bitti anlamına söylüyorsanız -Meclis'e, devlete güvenimiz var diyorsunuz- o zaman bunların hepsini siliyorsunuz.

Gençer- Meclis'e gelsin.

Demirel- Gelecektir kardeşim.

Gençer- Ama iki sene sonra gelecek.

Demirel- Ne biliyorsunuz iki sene sonra geleceğini.

Gençer- Ülkeyi yönetenler bugün göndersinler.

Demirel- Onların da bir bildiği vardır canım, müsaade et yani. Meclis'e gelmeden hiç kimse birşey yapamaz.

Gençer- Üç liderin yasal olarak bekletmeye hakları var mıdır efendim?

Demirel- Parlamento ‘Hakkınız yoktur. Getirin buraya’ derse öyle hareket ederler. Biraz sisteme inanın, rahat olacaksınız.

Gençer- Biz kararlarımızı size arzettik. Dosyanın Meclis'e gelmesini bekliyoruz.

Demirel- Kararı uygulamak sizin bileceğiniz iş. Bana ‘baba’ diye geldiniz. Ben de size diyorum ki hiç endişe etmeyin. Şehitler milletin evlatlarıdır.

Gençer- İki sene sonra, sizin meşhur sözünüzle, ‘dün dündür bugün bugündür’ denirse ne yapacağız?

Demirel- O zaman, bugün ne yapacaksan o gün yaparsın. O gün yapacağınızı bugün yaparsanız yanlıştır. O gün yapacağını o gün yapın oldu mu? Acılarınız benim acımdır. Sizi incitecek birşeyin yapılmasına kesinlikle ben taraf olmam. Benim size tavsiyem biraz sabırdır.

Sonra mı?

Görüşme planlanandan kısa sürer. Çıkışta gazeteciler Gençer’in etrafını sarıp, Cumhurbaşkanına nasıl böyle sert çıktığını sorar. “O bizim cumhurbaşkanımız geldik, derdimizi anlattık çok demokratik ve seviyeli bir görüşme oldu” der.

3 gün sonra Gençer’in Derneği basılır, tüm evraklarına el konur, “hiçbir usülsüzlük bulunamadığından” evraklar iade edilir.

5’inci gün polis telefonla arayıp, evrakları kontrol için yine ister. Götürür, “İki gün önce bakıp, normal dediniz. Şimdi niye yeniden istiyorsunuz?” diye de sorar. “Emir yukarıdan Mehmet Bey” derler.

Sonrasında Mehmet Bey uyduruk suçlamalarla açılan pek çok davayla cebelleşir. Kanal 7’de Ahmet Hakan’la yaptığı bir programda “devlet aleyhine suç işlediği” iddiasıyla bir dava daha açılır. Dosya Ankara DGM’ye gönderilir, teröristbaşının yargılandığı mahkemede yargılanır. Neyse ki, hepsinden beraat eder.

Dava açma sırası Başbakan Erdoğan’da. Bakalım ne olacak? Şehit babası Gençer bu dava açılmadan yaklaşık 2 yıl önce şunu söylüyordu:

“Çok suçluydum. Biz kim oluyorduk ki Apo’nun dosyası TBMM’ye insin istiyorduk. O günden bu güne ne değişti? Ben haklı çıktım. Bizlere bugün ne diyorlar; ‘Hadi canım dün dündür bugün bugündür’ diyorlar. Bugün ağlanacak durumdayız. PKK’lılar baş tacı ediliyor. TBMM’de temsil ediliyor. Türk Milleti’ne kafa tutuyorlar. O TBMM’de onlara kafa tutacak bir tane bile şehit ailesi yok.”

15 yılda millete hep “sabır”, PKK’ya hep “açılım” düştü!..

An itibarıyla durum; PKK’yı resmen muhatap alacak yasa Meclis’ten çıktı... Apo İmralı’dan gönderdiği mesajla, “Müzakere Çerçeve Yasasına destek, öneri ve katkı sunarak, gerçekleşmesini sağlayan bütün parti, kurum ve şahsiyetlere” teşekkürlerini iletirken, Hükümet ve Meclis’e, “Gerekli komisyonları ve izleme kurulunu ivedilikle oluşturma” görevlerini tebliğ etti.

Bu arada İmralı’dan “Başkomutanlığa” da soyundu; Erdoğan’ın bir türlü “terörist” diyemediği IŞİD’in Suriye’deki Kürtlere yönelik eylemlerini “hunharca” bulduğunu belirtip, “Halkına, gençlere ve kurumlarına ulusal onurlarını korumak için seferberlik emri” verdi.

Biraz daha sabır!.. Sabrın sonu selâmet mi felâket mi hep birlikte görmemize çok az kaldı...

Silivri, Mamak, Şirinyer, Eskişehir ve Malatya’ya kucak dolusu sevgiler

YILMAZ ÖZDİL NE YAZDI

Özdil bugünkü köşesinde PKK tarafından 1994’te şehit edilen Deniz piyade astsubayı Serhat Gencer'in hikayesini yazdı.

Erdoğan Gencer'in mektubunu okumuş ve ağlamıştı.

Özdil'in yızısının ilgili bölümü şöyle:

"(...) Gel zaman git zaman.

2012...

PKK’yla masaya oturulduğu ayyuka çıkınca, Tayyip Erdoğan vatan-bayrak edebiyatına sarıldı, Meclis’teki AKP grup toplantısında, ağlamaklı ses tonuyla şehit astsubay Serhat’ın mektubunu okudu.

“Bakınız, size şu olayı aktarmak istiyorum, çok enteresan. Serhat Gencer, astsubay çavuş, Şırnak’ta görev yapıyor, bir akşam bir arkadaşına mektup uzatıyor, ben diyor, dedemi çok severdim, bugün rüyamda gördüm, beni yanına çağırıyor, eğer ben şehit olursam bu mektubu aileme gönderin diyor. Aynı gece bir askerine de şunu söylüyor, bugün Miraç Kandili, sen sivilken imamdın, hadi beraber namaz kılıp Yasin okuyalım diyor, Serhat o gece şehit düşüyor.”

Tam burada, kameralar milletvekillerine dönüyor, başta Bülent Arınç, AKP milletvekilleri hıçkıra hıçkıra ağlıyor, grup salonunun balkonunu dolduran kalabalık “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tezahürat yapıyor, Tayyip Erdoğan onlara el sallıyor, mektubu okumaya devam ediyor...

“Bu mektup, ancak ben öldükten sonra elinize geçecektir, beni asla unutmayın, hep kalbinizin köşesinde saklayın, şunu unutmayın, Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alamaz, size söylemek istediğim bir şey var, ben Burcu’yu çok seviyorum, bu sevgimi de mezara götürüyorum, ben burada öldümse Allah yolunda, vatan, namus, millet yolunda öldüm, gülün, asla ağlamayın, eğer ağlarsanız ben yattığım yerde rahat edemem, dedeme de hepinizin selamını söylerim, yazacak başka bir şey bulamıyorum, oğlunuz Serhat.”

Alkış tufanı koptu... Gözler ağlamaktan şişmişti. Tayyip Erdoğan lafı evirdi çevirdi, CHP’ye MHP’ye getirdi, CHP’yle MHP yuhalandı. Ertesi gün, yandaş medyada komple manşetti, televizyonlarda defalarca, saatlerce gösterildi.

Ve, 2014...

Şehit Serhat’ın babası, başbakana hakaret ettiği iddiasıyla mahkemeye verildi!

Evet... Apo’nun dışarı çıkarılması için pazarlıkların yapıldığı, Apo’ya özel kanunların çıkarıldığı şu günlerde, şehit Serhat’ın babasını içeri tıkmak istiyorlar.

Seneler evvel, İmralı’da Apo’nun suratına “bunu bize niye yaptınız” diye soran şehit babası Mehmet Gencer, şimdi ne diyor biliyor musunuz...

“1994’te şehit düşen Serhat’ın babasıyım, 2008’de Bingöl’de şehit düşen Üsteğmen Serkan Gencer’in amcasıyım, hem oğlunu hem yeğenini şehit vermiş biri olarak, Şivan Perver’le kucaklaşan başbakanı tenkit ettim. Hepsi buydu. Hakaret etmediğim halde, hakaret etti diye dava açan başbakan, 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım diyor, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyor. Yaptıklarına bakıyoruz. Bunu bize niye yapıyorlar?”

Müyesser Yıldız

Odatv.com

Müyesser Yıldız serhat gencer arşiv