Erdoğan’ın b planı “dışarıdan başbakanlık” mı

27 Ağustos’ta toplanan AKP Olağünüstü Kongresi’nde Genel Başkanlığa Ahmet Davutoğlu’nu öneren Erdoğan, şunu söyledi: “Birçok gazeteler yazıyor...

27 Ağustos’ta toplanan AKP Olağünüstü Kongresi’nde Genel Başkanlığa Ahmet Davutoğlu’nu öneren Erdoğan, şunu söyledi:

“Birçok gazeteler yazıyor, çiziyor. Bu bizim değerlerimizde, kültürümüzde yok. Sayın Davutoğlu bir emanetçi değildir. Bunun böyle bilinmesini istiyorum.”

Erdoğan, Davutoğlu ve AKP’yle bundan sonraki ilişkisini de şöyle tarif etti:

“Şunu altını çizerek ifade ediyorum, şahsım bu partinin kurucu genel başkanı olarak, bir nefer olarak her daim sizlerle birlikte olacağım. Anayasal ve yasal yetkiler dairesinde şüphesiz ki, tarafsızlığımızı zedelemeden, destek ve katkılarımı sunmaya devam edeceğim. Hükümetin başarılı olması için de her aşamada katkı vereceğim. Bir Cumhurbaşkanının görevi hükümetin önünü kesmek değildir, açmaktır. Nasıl Abdullah Bey döneminde yaşamadıysak, bundan sonra da yaşamadan ve yaşatmadan devam edeceğiz. Şahsım da bu yeni süreçte Davutoğlu kardeşime her aşamada katkı sunacağım.”

7 ay sonunda gelinen durumu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. AKP’nin önemli bir ismi, Erdoğan-Davutoğlu ilişkisini, “Dün Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı Gül’e her istediğini yaptırıyordu. Bugün Cumhurbaşkanı olarak Davutoğlu’nun her istediğini yapmasını istiyor, ama yaptıramıyor” sözleriyle özetledi.

“Emanetçi olmama” meselesine gelince; görünen o ki, Erdoğan için Davutoğlu, artık açık-seçik bir “emanetçi”. Dahası artık bu “emanetçiliğin”, 7 Haziran seçimlerine kadar sürüp, sürmeyeceği dahi konuşuluyor.

GÜL NASIL ADAY OLUR?

Erdoğan, Hakan Fidan krizinden sonra Abdullah Gül’e sürpriz bir çağrı yaptı, bir anlamda üzerindeki “rezervi” kaldırdı.

Gül de bugün Cuma namazı çıkışı “siyasete dönüp, dönmeyeceği” konusundaki sorular üzerine konuştu. Açıklamasındaki kritik cümlelerin altını çizip, yorumlayalım:

-Benimle ilgili söylenenler, yazılanlar tamamen bilgim dışımda. Arkadaşlarla oturup konuşmuşluğumuz bu konularla ilgili söz konusu değil.

Taha Akyol’un, “kesinlikle aday olmayacak” bilgisini yalanlıyor olmasın?!.

-Şu anda böyle bir düşüncem yok... Şu anda aktif siyasetin içerisinde olmayacağım.

Kapıları kesin bir dille kapatmıyor, pazarlık marjı bırakıyor...

-Şüphesiz ki, ben AK Parti'nin kurucusuyum. Bundan sonra da bütün birikimimi devletim, milletim, halkım için şüphesiz vermeye devam edeceğim.

Partim için bana görev düşerse, hazırım” diyor...

-Arkadaşlar sorumlulukları aldılar, devam ediyorlar. Onların başarılı olmalarını istiyorum.

Davutoğlu’na sahip çıkıp, seçimlerde “başarısının” ölçüleceği, seçime kadar onun karşısına çıkmayacağı mesajını veriyor. Ya seçimlerde “başarısız” olursa?!.

Gül’ün son açıklamasıyla, Erdoğan’ın davetinden sonra AKP kulislerinde konuşulanlar oldukça örtüşüyor.

Erdoğan’cıların da Gül’cülerin de ortak görüşü, konumunu netleştirmeden, sıradan bir milletvekili olmayacağı, yani kesinlikle Genel Başkan ve Başbakan olmak üzere geleceği yönünde.

Her iki cenah Gül’ü kimin davet etmesi gerektiği konusunda da mutabık. Şu değerlendirmeyi yapıyorlar:

Gül’ün aday olması, Davutoğlu’nun gözden çıkarıldığı anlamına gelir. Seçime giderken, Gül’ü yedekledik, sen gidiyorsun demektir. Bu durumda Gül’ü, Davutoğlu’nun davet etmesi şık ve yakışık olmaz. Allah’ın emri, Peygamber’in kavliyle seni yerime istiyorum gibi bir duruma düşer. Yakışan şudur, Erdoğan torununu, eşini, kızını alır, Gül Ailesi’ne çaya veya yemeğe gider. Davetini yapar, konuşur, anlaşırlar.

Sonra? Sonrasına ilişkin işler karışıyor, yollar ayrılıyor.

Gül’cüler, anlaşma sağlandıktan sonra Nisan ayı başında AKP Kongresi’nin toplanması ve Genel Başkan seçmesi halinde, Gül’ün seçimlerde milletvekili adayı olacağını, aksi halde daveti kabul etmeyeceğini savunuyor.

Erdoğan’cılara göre ise seçim üzeri kongrenin toplanması imkânsıza yakın bir ihtimal.

Ya gözden çıkarıldığını gören Davutoğlu, Erdoğan’ın Haziran sonrasına yönelik planlarını bozmak için AKP Olağan Kongresi’ni seçim öncesinde toplar ve en az 2 yıl Genel Başkanlığını garantiye alır, hatta kongrede 3 dönem şartına takılmayı da kaldırıp, arkasındaki desteği güçlendirirse? AKP kulislerindeki yorumlar, “Bu açık bir savaş ilânı olur. Çok zor, ama imkânsız değil” şeklinde.

Bunları alt alta koyunca, Gül’ün aday olma ihtimali “şimdilik” zayıf gözüküyor.

DIŞARDAN BAŞBAKAN MI?

Görünen, Erdoğan cephesinde de Gül cephesinde de tüm planlar seçim sonuçlarına endeksli. Davutoğlu seçimlerden başarılı çıkarsa, elbette herkes planını rafa kaldıracak.

Erdoğan’ın ajandasında, ancak bir başarısızlık halinde Gül’ün göreve davet edilmesi var.

Gül’ü tanıyanlar da böyle bir durumda, Erdoğan’ın davetiyle “partiyi toparlama” görevinden kaçmayacağını söylüyor.

İyi, ama Başbakan olabilmek için milletvekili olma şartı var. Bu engel nasıl aşılacak?

Erdoğan ve ekibinin şimdiden bu konu üzerinde de çalıştığını öğrendik. Anayasa değişikliği ile Başbakan olmak için milletvekilliği şartını kaldırmayı, yani “dışarıdan Başbakanlık” formülünü düşündükleri öne sürülüyor.

Bunun düşünülüyor ve konuşuluyor olmasının anlamı açık; Erdoğan, başkanlık sistemi planlarını mecburen erteleyecek veya vazgeçecek.

Tamam da seçimlerde Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa ulaşamayan AKP, “dışarıdan Başbakanlık” için gerekli değişikliği nasıl yapacak?

FİDAN BÖYLE Mİ İKNA EDİLDİ?

İşte burada Hakan Fidan ismi gündeme geliyor.

Fidan’ın Davutoğlu’nun isteğiyle MİT Müsteşarlığı’ndan ayrılıp, AKP’den aday adaylığını koyduğu günlerde kulislerde şöyle bir iddiadan söz ediliyordu:

“Erdoğan sonrası için Davutoğlu Cumhurbaşkanı, Fidan Başbakan olacak. Bu formül üzerinde anlaştılar.”

Bilindiği gibi Erdoğan bastırdı ve Fidan adaylığını çekip, MİT’e döndü. Şimdi kulislerde, Erdoğan-Fidan arasındaki anlaşmanın içeriği tartışılıyor ve “Acaba Haziran seçimlerinden sonra Fidan’a Başbakanlık sözü mü verildi?” sorusu soruluyor.

Erdoğan cephesinde görünürde Gül için düşünülen “dışarıdan Başbakanlık”, acaba gerçekte Hakan Fidan için mi planlanıyor?

HDP, Gül’ün Başbakanlığına da itiraz etmez, ama Fidan’ı daha bir şevkle isteyip, destekleyecekleri kesin.

O halde bu konudaki olası bir Anayasa değişikliğine HDP’nin karşı çıkmayacağını söylersek, yanlış mı olur?

Önümüzdeki 25 gün AKP için çok kritik!.. 7 Haziran sonrası ise büyük “sürprizlere” gebe gibi!..

Foça ve Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler

Müyesser Yıldız

Odatv.com

Tayyip Erdoğan hakan fidan arşiv