Emine Hanım doğru söylüyor! Nihat Genç yazdı...

Nihat Genç yazdı...

‘Doksan yıllık enkazı kaldırdık’ diyen Emine Erdoğan doğru söylüyor, bir yüzyıl önceye gidelim, Osmanlı Orduları yenilmiş ve silahlarını teslim etmiştir, ayakta kalan yüksek rütbeli subaylarımız da köylerine gidip yerleşmişlerdir, ki, önce burası doğru, hukuksuz iftiralarla tasfiye edilen ordumuz, sayfiye ve köylere yerleşmiştir.

İkinci doğru tam ‘enkaz’ kelimesini doğruluyor, bir yüzyıl önce İstanbul merkezde Cankurtaran Kumkapı Fatih gibi semtlere ‘koleradan’ girilemiyordu, daha da ötesi, Balkanlar’dan gelen milyonlar bu semtlerde evsiz barksız açıkta ve açlık içindeydi, ki, bu manzara da yüzyıl sonra Suriye’den gelen muhacirlerle onlarca şehrimizde yeniden inşa edilmiş oldu.

Üçüncü doğru, Vahdettin ülkeyi terk etmiş ve sarhoş damadı Osmanlı tuğrasının elmaslarını çakıyla çıkartıp İtalya’da içkisine para yetiştiriyordu, ki, bu manzara da yeni sarayımızın gözde saatçi bakanları ve bakara-makaracılarla yüzyıl sonra hayata geçirilmiş oldu.

Dördüncü doğru, İngilizler Osmanlı’nın silahlarını teslim aldıktan sonra önümüze Sevr haritasını koydular, ki, bu senaryoda yüzyıl sonra önce Oslo sonra hendeklerle yeniden hayata geçirildi.

Beşinci doğru, köylerimize sivrisinek ve bataklıktan girilmiyordu, köylüler yaz kış bez ve çaputlara sarılmak zorundaydı, su yoktu olanı da hijyenik değildi, köyler ulaşılabilen yerler tekin hiç değildi, 70’li yıllara gelindiğinde bataklıkların kurutulmasıyla köylerimiz manzaralı ve ziyaret edilen yerler oldular, işte, işte sonunda Yeni Türkiye bütün köylerimize ulaşmayı başardı ve derelerine madenlerine ağaçlarına el koydu, an itibariyle Türkiye köylerinin üçte biri birkaç emekli ve yaşlının yaşadığı, yaşam olmayan ‘hayalet köyler’e yeniden dönüştü.

KÖPEKLERDE KURTLARIN YARISI KADAR BEYİN YOKTUR

Yüzyıl önce İstanbul sokaklarında İstanbul’u fetheden İngilizler kol geziyordu, an itibariyle başta İncirlik ve dokuz yüz km’lik sınırlarımızda Amerikalılar Ruslar cirit atıyor, kafayı dahi çıkartamıyoruz yine laf edecek cesareti bulanlara Kemalist çeteciler deyip saldırıyoruz.

Emine Hanım doğru söylüyor, köpeklerde kurtların yarısı kadar beyin yoktur, ancak kurt, yemeğini kendi arar, köpeklerin yemeği ise önlerine koyulur, işte yüzyıl sonra, önlerine hazır yemekler konulan köpeklerin beyni saraylar kadar şişip şişip genişledi.

Emine hanım doğru söylüyor, kuluçkaya yatan tavuklar hiç sıkılmaz, Osmanlı yüzlerce yıl hiç sıkılmadı, çünkü beyinleri sıkılmayacak kadar küçük hocaların fetvaların elindeydi, yüzyıl geçti, ‘sıfırlanan’ hırsızlıkların üstüne yatan saraylılar ve yandaş medya hiç sıkılmıyor, yüzyıllık Türkiye birikimi ve kaynaklarının üstünde hacı hocalarla kuluçkaya yatmışlar, altın yumurtlayan vakıflar beşer-onar altlarında.

Emine hanım doğru söylüyor, ev hayvanları sahiplerinin streslerini alır, en iyi depresyon ilaçlardan daha iyi stresi azaltır, işte koskoca meclis, yüzyıl sonra yine sarayımız evcil bakanları ve vekilleri sayesinde hiçbir stres yaşamıyor, her biri domuz gibi maşallah!

Emine hanım doğru söylüyor, dünyada insanlar yemek barınak için yaşar, ancak modern dünyada insanların yaşamak için ‘saygınlığa da’ ihtiyaçları var, ne oldu yüzyıl sonra ‘saygınlığa’ ihtiyacımız kalmadı ve rahatladık, dibine kadar yemek ve barınak bolluğu karşısında ‘saygınlığını’ sorun eden tek insan kalmadı.

UTANMA BİLMEYEN MAHCUP OLMAYI BİLMEYEN YÜZ BİNLERCE YÖNETİCİ

Emine hanım doğru söylüyor, fedakarlık insandan insana soylu bir eylemdir, başkasının hakkını istismar etmek bencilce zalimce bir şeydir, işte yüzyıl sonra, sarayımız ve haremi bakanlarımızın istismar etmediği höpletmediği yer kalmadı, rahatladık.

Emine hanım doğru söylüyor, sürüler halinde oy alıyorlar sürüler halinde partileri dernekleri var, ancak nezaket diye bir şey yok, yüzyıl sonra ‘nezaket’i terk edip ‘sürüleşip’ ve topluca yeniden güdülür olduk.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl önce hilebaz sahtekar dalkavuk bir suistismalci yüksek kadroları vurdumduymazlıkla Osmanlı’yı parçaladılar, bu her şeyi suistimal ederek yaşayan yüksek kadrolar sayelerinde yeniden harıl harıl işbaşındalar.

Emine Hanım doğru söylüyor, Osmanlı’nın ‘saray’ imtiyazları yüzünden bu hilebaz sahtekar sürüyü cezalandıracak hukuk gücü bir türlü devreye giremedi, insanları cezalandırabilmek için, mahcup olmalarını sağlamak lazım, mahcup olmayan insanları hukuk ve ceza ıslah evleriyle cezalandırmak mümkün değildir, yüzyıl sonra, utanma bilmeyen mahcup olmayı bilmeyen yüz binlerce yönetici kadroyla yeniden baş başayız.

Emine hanım doğru söylüyor, insanların mahcup olabilmesi için doğdukları günden itibaren ‘ayıp’ ‘cızz’ diye eğitilmeleri gerekir, ki, sayelerinde ‘ayıp’ eğitim ve öğretimden ve siyasetten bilfiil kaldırıldı, başını kapatıp AKP’lileşen herkese hırsızlık yolu açıldı.

Emine hanım doğru söylüyor, bir insan bir hayvan yiyecek bulabilmek için çalışır ya da kilometrelerce dolaşıp avını arar, yüzyıl sonra bu sıkıntı ortadan kalktı, marketler orda duruyor, gidip her şeyi alıyoruz, olmadı kumanyalar kapımızda.

Emine hanım doğru söylüyor, bütün kültür ve coğrafyalarda üreme çağına giren insan evladı, hormonları geliştikçe başka sokaklara doğru gezmek ister düğünlere gidip dans etmek ister, etrafını süzüp tanımak ister, Allah’a şükür yüzyıl sonra, genç kızlarımızı kapattık, istedikleri kadar üreme çağına gelip hormonları gelişsin, ne oyun ne dans ne gezme, yine Osmanlı geceleri gibi kapkaranlık örtüler içinde otursunlar evlerinde, mis gibi.

Emine hanım doğru söylüyor, kedini kurtarmak isteyen ‘kurtulmak isteyen’ kim varsa, ege sahil şehirlerindeyüzbinlerce çakma plastik ‘kurtarma botu’ ürettik, isteyen kendini bu ülkeden kurtarabilir.

CUMHURİYET ÖLDÜRÜLÜYOR CUMHURİYET YOK EDİLİYOR

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl önce insanlar ‘ümmetti’, mühendis işçi sosyal sınıf ayrımı yapılamazdı, yüzyıl sonra ‘yobaz’ saldırılar mühendis işçi öğrenci köylü demeden, herkesi yine ayrım gayrim yapmadan ‘kafirler’ sınıfına koyuyor. Yüzyıl sonra yeniden vahşi yobaz saldırılarla hepimiz bölünmez yıkılmaz bir ‘millet’ oluverdik.

Emine hanım doğru söylüyor, mesela, yazarlarımız çok gelişti, ev ortamında yapılmış bir bilimsel deney, bir şempanze evde uzun süre yaşarsa insanlardan neler öğrenir diye yapılmış, bir şempanzen onbeş sene ev ortamında kalmış, sonunda şempanzen insanlardan şu üç şeyi öğrenmiş, bir, insanlar gibi içki doldurmayı, iki, coğrafya dergisi karıştırmayı, üç, süpürge sapıyla mastürbasyon yapmayı, işte yüzyıl sonra Engin Ardıç gibi maaşladığınız yazarlarla Türkiye aydınının öğrendikleri.

Emine hanım doğru söylüyor, mesela biz Karadenizlilerin burnu büyüktür. Sebep, kızgın beynimiz kendini soğutmak için delikleri iri açıyor, mesela bir Karadenizli Eskimo ya da Moğol ülkesinde yaşasa ya burnu soğuktan kangren olur ya da soğuk havayı çok çektiği için ciğerlerini üşütür, yani kızgın beynimiz vantilatör gibi çalışan bir burun istediği için burun deliklerimiz kocaman açıldı. Gelin görün ki yüzyıl sonra kızgın beyinli Karadenizli sayenizde kalmadı. Başardınız kızgın beyni soğutmak için iri açılmış burunlarımız çok fazla işsiz kalmadı işte sayenizde Cumhuriyet öldürülüyor Cumhuriyet yok ediliyor, bir kızıp deliren bir kokusunu duyan yok.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl önce Balkanlarda yüz binlerce insan yollarda ölüsünü gömecek yer bulamıyordu, şimdi yine ‘gömülmek’ için yola çıkmış tabutlarımız bir ‘toprak’ parçası bir vatan bulamıyor, günlerce morglarda ya da ortalıklarda bekletiliyor kimsesiz ve sahipsiz mezarlıklarda yüz binlerce Suriyeli.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl önce düşman her şehre saldırmış her sokağımızdaydı, yüzyıl sonra İşid ve PKK bombacıları ‘her yerde’.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl önce İstanbul işgalinde sosyetimizin halini Yakup Kadri ‘Sodom Gomore’ kitabında çok iyi anlatıyordu, yüzyıl sonra değişen bir şey yok, Cumhuriyet’in Halk Partisi’nin Halk Televizyonunda ‘taverna müziği’nin efsane ismi Cengiz Tırtoğlunun halk kahramanı programları kaldığı yerden bir fazlasıyla‘sodom gomore ekmeleddin’ devam ediyor.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıllar önce Anadolu tasavvufuyla gelişen Anadolu Müslümanlığını yok eden Emevi yobaz saltanatçı bir İslam türü gelmişti, yüzyıl sonra Anadolu Müslümanlığını yıkmak için yeniden yobaz bedevi vahşi İslamcılık yeniden getirildi.

YÜZYIL SONRA CUMHURİYET GİTTİ CANAVARLARI YENİDEN HORTLADI

Emine hanım doğru söylüyor, sadece hayvanlar kendi bölgelerini kendi türleri için savunur, milyon çağdır kabileler hayvan sürüleri, diyelim leylekler orangutanlar habitatlarını sadece kendi türleri için savunur, yüzyıl sonra yeniden içimizde bazı hayvan türleri ülkemizi yeniden yağmacı talancı kendi vahşi türleri için savunmaya başladı, başka türleri renkleri çeşitleri içlerinde hiç barındırmıyorlar, istiyorlar ki aynı kabile aynı hayvan türü olsun, ne güzel yeniden doğaya dönmek. Ne güzel kendi yurdunda kendi doğasında kendi şehrinde hırsızlığa çıkan çakalların ‘milli yerli’ doğasında yaşamak.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl önce Türkiye’de fabrika hiç yok ama pazardı, yüzyıl sonra yine fabrika hiç yok, yine pazarız.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl önce Cumhuriyet kurulmuştu, yüzyıl sonra cumhuriyet gitti canavarları yeniden hortladı.

Emine hanım doğru söylüyor, cumhuriyet insan fıtratına (doğasına) aykırıdır, vahşi talancı bencil insan türü sayelerinde yeniden zuhur etti.

Ve tarih boyu bilim sanat teknik düşünce gelişti, ama insanlık tarihinde milyon çağdır değişmeyen tek şey ‘davuldur’ ‘tamtamdır’ ‘dümbelektir’, bu çok ses çıkartan vurmalı aletler Darwin’e inat hiç evrim geçirmemiştir.

Emine hanım doğru söylüyor, yüzyıl sonra iktidarın dalkavukları aynı davulları hiç geliştirmeden aynı ‘ilkel ortamın’ doğal organik orkestrasıyla yine hiç yorulmadan her gün, yine ‘kabilelerini’ ‘insan’ ‘uygarlık’ tehlikesinden korumak için, habireçalıyorlar.

Emine hanım, bir insan her zenginliğe her makama çıkabilir ama bir insanın saygınlık ve nezaketi ve mahcubiyeti yoksa, o insan aklına gelen ‘herşey’i söyler, aklınıza gelen her şey olur.

Allah saraylar vermiş ama bir de içinde oturanın ‘inceliğine’ ‘nezaketine’ ‘uygarlığına’ ‘anlayışına’ ‘hukuki saygınlığına’ bakın.

Nedenini ben de bilmiyorumama Allah bazı kullarına nezaket saygınlık vermiyor işte, Anadolu’da buna ‘Vermeyince Mabud neylesin Sultan Mahmut’ denir.

Ve sormak lazım Emine hanıma, Hititle Mısır arasındaki savaşlardan beri, Darius, İskender, Moğollar, Haçlılar, Selahaddin, Yavuz, Napolyon ve I. dünya savaşı dahil, orta-doğu topraklarında bütün tarih içinde ortaya çıkan ölü saysı, göç ve karışıklık olarak 'tarihlere sığmayan' bu en feci 'enkazı' da bir 'zahmet' kaldırabilecek misiniz?

Nihat Genç

Odatv.com

Emine Hanım doğru söylüyor! Nihat Genç yazdı... - Resim : 1

emine erdoğan cumhuriyet enkaz nihat genç osmanlı kuruluş arşiv