Elnur Hüseynov'u Reza Zarrab getirmiş olsa ne çıkar

Yıllardan bu yana, böyle bir ses dinlemedim. Bu kadar üstün bir performans izlemedim. “O Ses Türkiye”...

Yıllardan bu yana, böyle bir ses dinlemedim. Bu kadar üstün bir performans izlemedim. “O Ses Türkiye” yarışmasında, Azerbaycanlı Elnur Hüseynov, tek kelime ile yıktı geçti.

Programdan sonraki saatlerle, merakla İnternet’te gezindim.

Çok bilen bir takım allameler, derhal döktürmüşler: “Bu Elnur’u vatandaşı Reza Zarrab getirtti… O da Ebru Gündeş’i seçti… Maksat…”

El insaf… Doğrusu pes…

Bu kadar ahmaklık, bu kadar bönlük!..

Bakın, hiçbir şeyden anlamayan çok bilir cahiller.

Ne Zarrab’ı tanırım ne de Gündeş’i…

Varsayalım ki bu çamur atma denemesi doğru olsun… Ne fark eder… Onlar getirtmiş olsalar ne yazar, Ahmet-Mehmet-Ali-Veli vasıtasıyla gelmiş olsa ne değişir!..

Bu bir müzik yarışmasıdır, önemli olan, bu Elnur denilen delikanlıdır.

Elnur Hüseynov'u Reza Zarrab getirmiş olsa ne çıkar - Resim : 1

SANAT, SANAT İÇİNDİR

Benim neslim, bu tartışmanın içinde boğuldu. Kendilerini solcu sanan bir grup, sanat, toplum içindir argümanına sarılarak sanatı ve sanatçıları ideolojinin kölesi yapmaya yeltendiler.

Borodin, Musorgski, Çaykoski, Rahmaninovlar ses vermez oldu. Gogol, Turgenyev, Dostoyevski, Tolstoy, Çehov ve Gorkiler’in kalemleri sustu.

Önemli ders şudur: Aslolan sanatın kendisi ve sanatçının ürünüdür. Sanatın ve sanatçının başka hiçbir amacı olamaz.

Sanat, ne kişisel ne de toplumsal yararı dikkate alır. Tek hedefi olabilir. Kapasitesi dahilinde en mükemmel olanı yaratmaya çalışır. Herhangi başka bir amaca hizmet etmek – şu veya bu - hangisi olursa olsun, bir ideoloji, gerçek sanata tamamen yabancıdır.

Edebiyattı, müzikti – sanat tarihine şöyle bir göz gezdirin. Nice devrimci sanatçı, düşlediklerinin yerine otoriter ve özgürlüklerini kısıtlayan rejimlerin içine düşünce, yaratıcılıklarını yitirmişlerdir.

Bu, bambaşka bir tartışma konusudur gerçi, ama Nâzım Hikmet bunların en başında gelen isimlerdendir.

…Ardından Azerbaycan televizyonlarında gezindim… Bir takım kompleks kusanlar da vardı onların da aralarında. “Yok bu çocuk, 2008’den bu yana tıbbı denemiş, berberlik yapmış… Piyasadan çekilip bunalıma girmiş… Türkiye’de ne işi varmış” falan filan.

Ne kadar çok benziyoruz birbirimize, kardeş ülkeler olduğumuza gerçekten inandım.

Sevgii Dostlar… İyisi mi siz, kulaklarınızı bu türden saçmalıklar frekansına kapatın ve Elnur’a kulak verin. Böyle bir sesi dinlemek nadiren kısmet olur.

***

Azerbaycan’a ilk gidişimde takvimler 1972 tarihini gösteriyordu. Bakü’de 4 bin kişilik spor salonunda tam 8 konser verdik. Bir davette fotoğraf çektirirken rahmetli Niyazi Tagizade’ye o yaşın densizliği içinde şöyle dediğimi hatırlıyorum: “Niyazi Bey… Şöyle merkeze buyurun…”

Şöyle cevap vermişti Büyük Usta: “Men haraya isem, merkez orayadır” (Ben nerdeysem, merkez orasıdır)…

Elnur Kardeşim… Kışkırtmaları duymazdan gel…

Sen, bu Yarışma’nın tam merkezindesin.

Halit Kakınç

Odatv.com

halit kakınç Reza Zarrab arşiv