Eğer bu teklif yasalaşırsa...

Her şey, sanki giderek Nazi Almanyası’na benzemeye başladı. AKP’nin Hakim ve Savcılar Yüksek...

Her şey, sanki giderek Nazi Almanyası’na benzemeye başladı.

AKP’nin Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yetkilerinin Adâlet Bakanı Bekir Bozdağ’a devredilmesi teklifi ile, hedef, bu kurulun işlevlerinin tamamen Yürütme Erki’ne devredilmesidir. Bir anlamda Ağırlaştırılmış Müebbet cezası verilerek yok edilmesidir.

HSYK’nın yetkilerinin Adâlet Bakanı’na devredilmesi ne demektir? Cevabı gayet açık ve nettir bu sorunun:

Yargı Erki’nin fiilen yok edilmesidir… Yürütme Erki’nin, diktatörlüğünü resmen ve alenen ilan etmesidir.

Olay, sürpriz değildir. “Yetkim olsa, HSYK’yı anında yargılardım” diyen Başbakan Erdoğan, bu yasa teklifi ile artık alışılmış yöntemini uygulayarak bir kere daha yargısız infaz yolunu açmıştır.

Teklif’in yasalaşması halinde adâlet mekanizması, tamamen siyasî adâlet haline gelecek… Yasalar, bütün diktatöryel rejimlerde olduğu gibi Yürütme Erki’nin arzusuna göre şekillenecektir. Bundan sonraki cezalandırma kıstası bellidir. Kıstas, bir fikrin fiiliyata geçmesi değil, sadece ve sadece fikrin kendisi olacaktır.

"NULLA POENA SİNE LEGE"

‘Yasasız ceza verilmez!’

Bu yöntem, yeni bir yöntem değildir insanlık tarihinde. En tipik örnekleri, Nazi döneminde Hitler Almanyası’nda yaşanmıştır. Bağımsız Yargı Erki, başarı ile budanmış… Tamamen Naziler’in eline bırakılmıştır.

Bu noktaya dikkat edin: Nullum crimen sine lege, (yasa yoksa, suç da yoktur) görüşünden hareket ederek, önce bütün yasaları kendilerine göre değiştirmiş, dönüştürmüştür Naziler. Dolayısıyla büyük bir hareket özgürlüğü kazanmışlardır. “Nulla poena sine lege” (yasasız ceza verilmez) gibi bir eleştiri, peşinen bertaraf edilmiştir. Kılıflar hazırlanmıştır.

Eğer bu teklif yasalaşırsa... - Resim : 1

Nazi General Hermann Reinecke, Halk Mahkemeleri Başkanı Roland Freisler ve Devlet Başsavcısı Ernst Lautz

Nasılsa yasa ellerindedir Naziler’in. İstedikleri gibi şekil vermişlerdir. Her şey kanuna, kitabına uygundur. Birbiri peşisıra özel yekili mahkemeler kurulur. Yağmur gibi cezalar yağdırılır.

Yine Nazi Almanyası’ndan hareket edelim... Her diktatörlüğün meşrûluğa ihtiyacı vardır. Dikta rejimlerinde iktidarın gücü ve zorba yaptırımları, yasalar yoluyla kılığında uydurulur. Naziler, bu yöntemin en başarılı uygulayıcıları olmuştur.

26 Nisan 1942 tarihinde Adolf Hitler’in ‘Ulus Mahkemesi’nin Başı’ ilan edilmesiyle, süreç tamamlanır. Meclis’te şunları söyler Hitler: “Bu noktadan sonra artık Alman Ulusu’nun ve Alman Halkı’nın kaderinden sorumluyum ve bu yüzden Ulus Mahkemesi’nin başıyım!”

BZİM DİYABETLİKLERE SAKIN ŞEKER VERMEYİN

Eğer bu teklif yasalaşırsa, neler olacak. Aslında hepiniz okudunuz, izlediniz. Özet geçelim:

HSYK görevlilerinin görevleri son bulacak… Görevlendirme, bundan sonra Bakan tarafından yapılacak… Teftiş Kurulu Başkanı, Bakan’a bağlı olacak… Tetkik hakimlerini Bakan seçecek... 4 yıl boyunca yayınlanan genelge ve kararlar iptal edilecek; yetki Adâlet Bakanlığı’na geçecek... Seçimle gelen HSYK üyeleri hakkındaki disiplin işlemlerini Bakan yürütecek… Bakan, itiraz dosyalarını istediği daireye sevk edebilecek… Dairelerin hangi işlere bakacağına Bakan karar verecek… Mahkemelerin görev alanlarını ve üye dengesini, Bakan belirleyecek… Adâlet Akademisi’nin işletilmesi, tamamen Bakan’ın emrine verilecek…

Bütün bu olup bitenleri normal ve olağan ilan edip alkış tutan yandaş görüş sahiplerini, ben, kendi dünyalarına hapsolmuş Türkiye’nin yarınlarını umursamayan diyabet hastalarına benzetiyorum. Hoş bir fıkradır:

Bir idam mahkûmuna, infaz öncesi sorulmuşSon bir arzun var mı?..

Evet diye cevap vermiş mahkûm… Bir bardak nescafe istiyorum…

Kibar adammış gardiyan – Peki, yanında süt ve şeker de ister misin?

Ne şekeri be diye tepki vermiş mahkûm… Kafayı mı üşüttün!.. Ben diyabet hastasıyım. Şeker dokunur!”

Yandaş sabık dostlarım… Nescafeniz nasıl olsun?

İNTERAKTİF SOHBETLER

Misafir - imam kolejli: Epeydir ortalarda yoktunuz… Hoşgeldiniz.

Misafir - 5* yobaz: Ne diyebilirim…

Misafir – meraklı: Romanlarla aram hep iyi oldu… Son dönemde daha ziyade akademik araştırmalar okuyorum... Mehmet Eroğlu, son derece takdir ettiğim bir kalem. - Biraz bölgecilik yapalım: Üstelik ikimiz de Karşıyakalıyız… O, Ankara İlkokulu’nu bitirmiş… Bense Bostanlı (bugün Mustafa Reşit Paşa) İlkokulu’nu… Ne yazık ki bugüne kadar hiç biraraya gelme fırsatımız olamadı.

Misafir - tuncay özgünen: Elbette söylediğiniz kadar basit değil her şey… Ama inançlar konusunda tartışmaya girmem.

Misafir - Misafir C.Y.: Dostum yine çok güzel bir analiz yapmışsınız… Görüşlerinize büyük ölçüde iştirak ediyorum.

Misafir - usta kapitalist: Haklısınız.

Misafir – cabbar: Katılıyorum.

Misafir – pucker: Genellemeye gitmeyelim ama soralım: Gerçekten olunabiliyor mu?.. Olanlar var mı?

USTA07: Ne yapabiliriz… Ben görenlerden olamadım. Ne mutlu size…

Usak: Elimizden geldiğince izlemeye ve çözmeye çalışıyoruz.

Misafir - Gerçek İslam: Ekleyecek bir şey bulamıyorum,

Misafir – Memduh: Bu noktada en iyisi ben görüş belirtmeyeyim.

Misafir - kapitalizm ve İslam: Korkarım gösteriyor.

Misafir – ulus: Ne zaman zirveye çıkartılmış olması dışında, tartışmaya değer bir yorum.

Misafir - islamın ekonomisi: Evet.

Misafir - tuncay özgünen: Dostum, sorularınız neydi?.. Hangileri yanıtlandı?.. Wikipedia yanıtı, esprili bir çevaptan ibarettir. Yaşınıza hürmetim var, ama ne olur abartmayın... Ayrıca, son derece kibar bir üslupla yazıyorsunuz. Size yakışıksız yanıtlar vermek aklımın ucundan bile geçmez… Bakın Tuncay Bey, bendeniz siyaset bilimi hocasıyım… Yüksek lisans ve doktora düzeyinde ders veriyorum. Yönelttiğiniz bu türden soruları, biz, lisans sınavlarında soruyoruz… Sohbetimizi sürdürelim, ama birbirimizi sınarmış gibi tavır almaktan vazgeçelim. Selamlar-Saygılar.

Misafir – kazako: Herhalde olurdu…

carsida hayat var: Dostum her zaman olduğu gibi idealistsiniz.. Saygı bizden.

Halit Kakınç

Odatv.com

Bekir Bozdağ hsyk AKP arşiv