Doğalgaz için böyle yazdılar: “Türkiye potansiyel müşteri”

Rafael Sadi yazdı...

Hidrokarbon, uzun kimya dersi vermeye çalışmadan, bir adet karbon 4 adet de Hidrojen atomunun bileşenidir ve CH4 olarak ifade edilen gazdır. Uzun yıllardır bilinen ve havayı kirletmeden enerji sağlayabilen bir gazdır.

Ancak doğalgaz enerjisinden faydalanabilmenin altyapı maliyeti de en az bulmak ve çıkartmak için gereken yatırımdan daha az değildir.

Türkiye bu altyapıyı evlere kadar götürmüş ve doğalgazı da bulmadan, ancak komşu ülkelerden satın alarak hayatiyete geçirmiştir. Bu küçümsenecek bir altyapı yaptırımı değildir.

A picture containing sky, outdoor, boat, ship  Description automatically generated

İsrail doğalgaz konusunda uzun yıllardır çalışıyor ama son yıllara kadar elle tutulur dişe değer bir başarı kazanabilmiş değildi.

İsrail bu konuda evlere kadar ulaşan bir doğalgaz alt yapı ağına da sahip değildir.

İsrail coğrafyasından doğalgaz CH4 1920'lerden beri İngiliz mandası iken aramalar başlamış ama neticeler hiç de olumlu değildi. Bugünlerde oldukça popüler olan ve de dünya gündemine oturan Doğu Akdeniz, olmadı Mavi Vatan veya EEZ veya Türkçesi MEB (Münhasır Ekonomik Bölge) ifadelerini İsrail’in Akdeniz'de doğalgaz bulması ile daha fazla duymaya başladık.

İsrail’in ilk açtığı "KUYU MAZAL-1" kuyusu idi. Ama şans anlamında olan "MAZAL" sözcüğü bir şey bulunmasına yardımcı olamadı. "MAZAL 1" kuyusu kuru bir kuyu idi.

Ardından 1955 yılında Heletz bölgesinde bir petrol kuyusunda petrol bulundu ve bu sebeple de petrol kuyusu açma girişimleri adeta moda oldu ve peş peşe birçok kuyu denemesi yapıldı. 1957 yılında ise BRUR ve KOHAV bölgelerinde daha da fazla petrol bulundu. 1950 ile 1990 yılları arasında İsrail karada ve denizde 450 adet kuyu açtı ve kapattı. Yani petrol bulmak veya çıkartmak öyle sanıldığı kadar basit ve anında zengin edecek bir meslek grubu değildir.

8 ay kendisinden kurs aldığım rahmetli Hocam Ord. Prof. Kemal Erguvanlı (Maden teknik arama Fakültesi Dekanı) ifadesi ile "Eksik yatırım ölü yatırımdır". Sözü özellikle petrol ve gaz aramaları için doğru ve değerlidir. Petrol arayacaksanız ve 100 metre kazdıysanız ve devamını kazmaya paranız yetmezse ve petrol veya gaz 101. metrede ise paranız bittiği için kazdığınız 100 metrelik yatırım çöpe gitti demektir. Bu her meslekte de geçerlidir. Özellikle madencilik bu tür uzun metrajlı bir filimdir.

Map  Description automatically generated
* İsrail denizde sondaj yapmaya 1970’te başladı.

İsrail Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin (EEZ) güneydoğu kesiminde Noa ve Mari-B keşiflerinin ardından, arama çalışmaları hızlanmaya başladı. 2000’lerin başında, açık deniz boyunca yeni, bölgesel 2B ve 3B sismik veriler elde edildi. Noble ve Marie-B’yi keşfeden Noble Energy, Avner ve Delek Drilling the Tethys Sea ortakları da dahil olmak üzere birçok petrol şirketine arama ruhsatı verildi. Ocak 2009’da Noble Energy ve ortakları, MEB’in kuzey kesiminde Hayfa’nın 90 km batısında, 1600 m su derinliğinde bulunan Tamar-1 kuyusunda gaz taşıyan kumların keşfedildiğini duyurdu. Tamar yapısının keşif sırasında yaklaşık 240 BCM (Milyar Metre Küp) geri kazanılabilir gaz rezervi içerdiği tahmin ediliyordu, bu da İsrail’in birkaç on yıl boyunca yurtiçi gaz tüketimini sağlayabilecek bir miktar.

Haziran 2010’da Noble Energy, Delek Drillings ve Ratio Oil and Gas başkanlığındaki bir ortaklık İsrail ekonomik sularında şimdiye kadar yapılmış en büyük keşfi duyurdu. Tamar’ın 30 km batısında, derin sularda bulunan dev Leviathan yapısının aynı gazı taşıyan Tamar Sands’i içerdiği bulundu. İlk analiz, Leviathan sahasında 450 BCM’lik geri kazanılabilir gaz rezervlerine işaret etti ve bu, daha sonra birkaç değerlendirme kuyusunun açılmasının ardından 500 BCM’ye yükseldi. Dev Leviathan Alanı, yüzyılın ilk on yılında dünya çapındaki en büyük keşifti. İsrail MEB’inin kuzey kesimindeki arama faaliyetleri, 2011’den 2013’e kadar daha başarılı bir şekilde devam etti. Karish, Tanin, Dolphin, Tamar SW ve Aphrodita-Ishai alanlarında ek miktarda gaz keşfedildi.

İSRAİL GAZ DEVRİMİ

​Şu anda İsrail açıklarında bulunan geri kazanılabilir gaz rezervlerinin toplam miktarının yaklaşık 900 BCM olduğu tahmin ediliyor. Bu miktar, İsrail’in enerji tüketiminin önemli bir bölümünü sağlamasına izin veriyor. 2004 yılında Mari-B üretim platformu ve Ashdod Kara Terminali (AOT) aracılığıyla kıyıya bağlanan ilk saha Mari-B oldu. Tamar sahası 2013 yılında iç piyasaya gaz tedarik etmeye başladı. 3 yıldan daha kısa bir sürede rekor bir sürede tamamlandı ve derin su altı tesislerini kıyıya yakın üretim platformuna bağlayan 150 km uzunluğunda bir ankraj borusunu içeriyordu. Leviathan sahasının geliştirilmesi 2016’da başladı ve ilk gaz 2019’da çıktı.

Hükümet ve Enerji Bakanlığı’nın destek ve teşvikleri ile elektrik santralleri ve büyük sanayi tesisleri enerji tüketimlerini kademeli olarak doğalgaza çevirmektedir. Ülke çapında bir iletim ve dağıtım sisteminin kurulması çalışmaları devam etmektedir. Bu sistemin, İsrail’deki endüstriyel tesislerin çoğuna elektrik için doğalgazın yanı sıra tesislerde ve evlerde ısıtma için gaz sağlaması planlanıyor.

Map  Description automatically generated
* Leviathan gaz sahası oldukça büyük olup halihazırda 4 adet platform ile gaz çıkarma çalışmaları devam etmektedir.

MALİYETLİ MESELE

Gelelim doğalgazın satılabilmesine. Yazımın başında da dediğim gibi doğalgaz konteynerlara veya sandıklara konulup satılabilecek bir malzeme değil. Çıkartması çok önemli ve maliyetli, satılması da en az bulunması kadar belki de daha da fazla maliyetli bir meseledir.

Hele hele gaz denizin ortasında ise... Gaz önce karaya getirilebilmeli oradan da nereye götürülecekse kurulacak boru hatlarına ve bunu yapabilecek paraya gereksinim vardır. Yetmedi dağıtım masrafları ile potansiyel müşterilerin yani ülkelerin bu alımı yapabilecek ve de ödeyebilecek imkanlara sahip olmaları şarttır. Her mal gibi müşteriniz olabilir ama parası yoksa ne işe yarar? Bu da yetmez alıcı ülkeler ile siyasi ilişkilerininiz de düzgün olması gerekir.

İsrailli yatırımcı Yitshak Teşuva’nın sahip olduğu "Delek" şirketi bu yatırım ağının en büyük ismi ve Laviathan ile Tamar gaz bölgelerinin devlet karşısındaki imtiyaz sahibidir. Bu haklarını kurdukları şirketlerde %50'ye yakın bir orandaki hisseler ile korumaktadır. Önceleri NOBEL Enerji (ABD) şirketi ile geçen sene içinde de Nobel Enerji’nin hisselerini ünlü Amerikan şirketi CHEVRON’a devretmesi ile bu doğal gazın çıkartılması ve operasyon şefliğini idame ettirmektedir. Chevron’un Laviathan‘daki hissesi %40 Tamar’daki hissesi ise %25 olup konsorsiyumdaki hissesi ise "cem"an 4.1 milyar dolardır. Eh bu hisse oranları ile bu meblağ hesap edilebiliyorsa geriye kalan hisselerin ne kadar ettiğini de hesap uzmanları hesaplasın artık. Onların parasının bizim çenemizi yormasına çok fazla gerek yok sanırım.

Delek web sitesinden kısa bir alıntı almadan bu yazı son bulmamalıdır.

Şirketin kendi web sitesinde Türkiye potansiyel müşteri olarak vurgulanmakta ve bu başlık altında yazılanlar ise aynen şöyledir:

Map  Description automatically generated

"Türkiye’de doğal gaz tüketimi 2016 yılında yaklaşık 3,11 BCM ve 2017’de yaklaşık 5,5 BCM olarak gerçekleşti ve bu da yıllık yaklaşık %17,8’lik büyümeyi yansıtıyor. Türkiye doğal gaz iç talebini karşılamak için tamamen doğal gaz ve LNG ithalatına bağımlı olup, arz kaynaklarını çeşitlendirmek ve Orta ve Batı Avrupa’ya gaz sağlayabilecek boru hattına sahip bir gaz transit ülkesi olmak için çalışmaktadır.

Delek Drilling ve Leviathan’daki ortakları, kendi pazarlarına Leviathan rezervuarından doğal gaz tedariki için Türkiye pazarındaki çeşitli oyuncularla görüşmelerde bulunuyor; Türkiye’ye doğalgaz ihracına ilişkin olarak Türk hükümetindeki resmi kuruluşlarla birlikte, Türkiye ekonomisine doğalgaz satışı için İsrail’den Türkiye’ye bir deniz boru hattının inşasını da içerecek bir projede."

A picture containing text, boat, water, outdoor  Description automatically generated
* Laviathan gaz çıkartma platformu… İsrail MEB sahası….

Yani başka bir açıdan bakacak olursak Türkiye ve İsrail ilişkilerinin merkezindeki taşlardan biri ve belki de en önemlilerinden biri de doğalgaz konusudur. Yani basında konuşulduğu gibi birinin zafiyeti veya diğerinin daha fazla mecburiyeti filan değildir. Bu tamamen ticari bir meseledir ve iki tarafın da yararına olduğu zaman kendiliğinden oluşacaktır.

Bu arada gaz bulunması ve satış imkanlarının oluşmasından sonra İsrail’in dostlarının da arttığı ve Ortadoğu meselesinde farklı bir ortam oluştuğunu görmekte yarar vardır. Aynen hayatta olduğu gibi zenginleştiğiniz zaman dostlarınız artıyor fakirleşirseniz kimse size selam bile vermemeye bakıyor. Belki borç para istersiniz diye. Ye kürküm ye dünyası…

İsrail-Türkiye ilişkileri içindeki diğer unsurların neler olduğu konusunu başka bir yazımda detaylı incelemek gerekecektir kuşkusuz.

Rafael Sadi

Odatv.com