DİNİME TAN EYLEYEN BARİ MÜSLÜMAN OLSA...

10 yıllık AKP iktidarı çok işler yaptı ama düşünce ve kültür alanında ürettiği hiçbir şey yok. Cumhuriyet’in Osmanlı kültür ve hayat tarzını red...

10 yıllık AKP iktidarı çok işler yaptı ama düşünce ve kültür alanında ürettiği hiçbir şey yok. Cumhuriyet’in Osmanlı kültür ve hayat tarzını red ettiği/tarihe gömdüğü tezi ile iktidara gelen AKP bugüne dek Osmanlı’yı yeniden imar edecek hiçbir mimari, edebi, kültürel, düşünsel eser üretemedi.

Ne kendine has bir mutfak yarattı (AKP zenginleri de Papermoon’da taam alıyorlar), ne bir heykel, resim, roman, şiir, beste, güfte ortaya çıkarabildi!

AKP bugüne dek fikir hayatına da hiçbir katkıda bulunamadı.

AKP yandaşı/yalakası gazeteciler de keza düşünce üretmekten çok geçmişe sövmekle iktifa ediyorlar. Muhbirlik/ulaklık yapıyor, ekranlarda böğürüyorlar.

Şimdilerde de birbirlerine sövüyorlar.

AKP’nin “saygın” bir tek gazetecesi yok!

Artık onları mümkün olduğunca okumuyor ve seyretmiyorum.

Ama yine de beni kendi geçmişlerine zerre kadar bakmadan (“nasıl olsa millet balık hafızalıdır”), zerre kadar utanmadan ve sıkılmadan başkalarına çamur atanlar ifrit ediyor. Onların teşhir edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

***

Geçen hafta Nazlı Ilıcak ile Şamil Tayyar kapıştı. Seviyesizliğin ne kadar derin çukurlara düşebileceğini bu tartışmada karşılıklı izledik.

Özel hayat beni zerre kadar ilgilendirmez. Ancak, Nazlı Ilıcak Şamil Tayyar’ı 28 Şubat dönemine alkış tutmakla suçlayınca bu yazıyı yazmak şart oldu.( “28 Şubatçı bir AK Partili” Sabah-27.02.2012)

Doğrudur, şimdinin AKP milletvekili Şamil Tayyar 28 Şubat’ta darbe şakşakçılığı yapmıştır. Şimdilerde AKP’ye yalakalık yapan bir sürü gazetecei 28 Şubat’ta da paşalara yalakalık yaptı.

Ama bu durumu Nazlı Ilıcak yazınca insan dinime tam eyleyen bari kendi müslüman olsa demeden edemiyor.

Nazlı Ilıcak hem 12 Mart’a, hem 12 Eylül’e ellerini patlatırcasına alkış tutmuştur.

28 Şubat’ta yanlış ata oynayınca birdenbire ve mecburen “darbe-karşıtı” olmuştur.

Beni sadece çıkarını düşünen ilkesiz ve tutarsız insanlar çok ama çok kızdırdığı için bu yazıyı yazıyorum.

Bırakalım belgeler tekrar tekrar konuşsun. Söz Nazlı Ilıcak’ta:

***

“...27 Mayıs, mensubu bulunduğumuz Demokrat Parti camiasına karşıydı. Halbuki 12 Eylül’de açıklanan hedeflerle yıllardır bizim yazdıklarımız arasında, geniş bir mutabakat mevcuttur. Ümidimiz memleketimizin birlik ve beraberliğimizin son şansı olan Türk Silahlı Kuvvetleri harekâtının başarı ile neticelenmesidir”. (Tercüman -16 Eylül 1980)

***

“12 Eylül bir darbe değildir diyen Orgeneral Kenan Evren’e tamamıyla katılıyoruz. 12 Eylül ne bir darbedir, ne de bir ihtilal. Zira ‘darbe’de, beğenilmeyen yönetim devrildikten sonra, şahsen iktidara geçip hükümet etme hırsı galiptir ve kalıcı olma vasfı ağır basmaktadır. Halbuki 12 Eylül’de geriye dönük bir tasvib mevcuttur”. (Tercüman- 18 Eylül 1980)

***

“1974 affı anarşistleri sokağa salıvermiş, 12 Mart’ın Türün Paşasına, Elverdi Paşasına faşist damgası vurulmuş, kontrgerilla iddiaları ile etraf bulandırılmıştır. İşte 12 Eylül, Türk milletinin meşru müdafaaya geçtiği gündür. İdamlar bu meşru müdafaanın bir neticesidir... 1972’de Deniz Gezmiş’e, Yusuf Aslan’a, Hüseyin İnan’a Meclis’te oylarıyla sahip çıkanların Kızıldere’de Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmesini ‘devlet terörü’ olarak vasıflandıranların artık sesi soluğu kesilmiştir.” (Tercüman-10 Ekim 1980,)

(Nazlı Ilıcak idamlara bile alkış tutabiliyor-C.Ü)

***

“12 Eylül’ün gerekçesi haklıdır; 12 Eylül terörden bezen halkın meşru müdafaaya geçtiği gündür. ” (Tercüman-16 Ekim 1980)

***

Rahmetli dedem insanın ar damarının çatlamasından çok korkardı. Ben de dedeme “ar damarı vücudun neresindedir?” diye sorardım. Hala nerede olduğunu bilmiyorum ama var olduğu aşikar.

Cüneyt Ülsever/ Yurt gazetesi
Odatv.com

cüneyt ülsever Nazlı ılıcak arşiv