Devrimciler "yerli malı haftası"nı nasıl kutluyordu

24 Ocak kararları sonrasında Türkiye korumacılığı terk etmiş, ülke globalleşme hevesleri pompalanarak yabancı malların pazarı haline gelmiş, bir tüketim toplumu yaratılmıştır...

Terör saldırılarıyla sarsılan, ekonomide zor bir dönem geçiren ülkemizin bu yoğun gündeminde biraz geç de olsa değinmeden geçmeyelim istedik.

Bir zamanlar Türkiye'de "Yerli Malları Haftası" kutlanırmış.

Şimdi soru gelecektir mutlaka; "Yerli malı ürün mü var ki kutlayalım?"

KİT'lerin tasfiyesi, üretim ekonomisinden vazgeçilmesi ve dışa bağımlılığı bu tablonun oluşmasında en büyük etkenler olarak sıralayabiliriz.

Dışa bağımlı bir ekonomiyle, tüketim toplumuna dönüşmüş ülkemizde de Yerli Malı Haftası'nın zamanla unutturulduğunu görüyoruz. Her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan haftanın önce içi boşaltılmış. Okullarda fındık, fıstık yemeyle, hatta kimi zaman yabancı marka içeceklerin de getirilmesiyle anlamını yitirmiş. Bugünlerde ise adeta bir "nostalji"...

Genç arkadaşlarımıza "Yerli malı denilince aklına ne geliyor" diye sorduğumuzda, kimisi bir şey demiyor kimisi de gülümseyerek "Yerli Malı Yurdun Malı, Herkes Onu Kullanmalı" diyor.

NEDEN YERLİ MALI?

Yerli Malı Haftası denildiğinde akla gelen kuruluş Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği (USİAD). Unutturmayıp, bir "nostalji" değil "zorunluluk" olduğunu belirtiyor.

USİAD Başkanı Birol Başaran, haftanın 1929 yılında kanun haline getirildiğini ve 1946 yılından itibaren 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlandığını hatırlatıyor ve ekliyor:

"USİAD olarak, yurdumuzun ekonomik bağımsızlığının korunması ve sürdürülebilir bir ekonomik alt yapı konusunda stratejik öneme sahip olan Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası'nın bir nostâlji değil, zorunluluk olduğunu vurguluyoruz ve hatırlatmayı bir görev biliyoruz.

1929’da kanun haline getirilen ve 1946’dan itibaren kutlanan Yerli Malı Haftası, yurttaşlarımıza yerli malı kullanmanın, tutumlu olmanın ve yatırım yapmanın önemini hatırlatmak amacıyla kutlanmaktadır. Ancak, özellikle 1980’lerden itibaren önce içi boşaltılmış ve maalesef sonrasında da unutturulmuştur.

Oysa ABD’nin bile 1936’da federal yasa (Use American) yaptığı ve 1984’de güncellediği ‘Yerli Malı Kullan’ çağrısı, bu konunun ne denli önemli olduğunu ortaya koymaya yetmektedir.

Ekonomileri bize göre daha ileride olan ülkelerde düzenlenen kampanyalar ile ülke insanı kendi ülkesinin malını satın almaya teşvik ediliyor. Bu ülkelerin en başında gelen Amerika’da her yıl ‘Buy American’ (Amerikan Satın Al) kampanyaları düzenleniyor. Bu kampanyalarla birlikte Amerika vatandaşlarına kaliteli ürünün yalnızca Amerika’da üretildiği propagandası yapılıyor. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi bu kampanyalar, federal yasa ile güvence altına alınmıştır.

Yine Almanya’da otomotivde dünya markası olmuş bir Alman otomobil üreticisi firmanın çalışanlarının rahatça okuyabilmesi için fabrika duvarına astığı şu yazıya ne demeli: 'Japon arabası almayı düşünen gitsin kendine Japonya’da iş arasın'. Bu örnekler o kadar çok ki. Bunlar ilk fırsatta aklımıza gelenler. Almanya ve İngiltere gibi ülkeler başta olmak üzere, yabancıların yalnız kısıtlı bir zaman dilimine değil bütün bir yıla yaydıkları 'yerli malı' konusu, ülkemizde önce bir haftaya sıkıştırılan sonra hamasetlerle dolu, okullarda fındık-fıstık yeme törenleriyle geçiştirilen ve artık hatırlanmayan bir durum haline geldi.

Devrimciler "yerli malı haftası"nı nasıl kutluyordu - Resim : 1

‘ULUSAL EKONOMİ’ VE YENİDEN ‘YERLİ ÜRETİM’

USİAD olarak üzerine basa basa ‘Ulusal Ekonomi’ ve yeniden ‘Yerli Üretim’ diyoruz. Dünyada ilk kez bizim uyguladığımız 'Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası' günümüz şartlarına göre yeniden uyarlanmalıdır. 'Yerli Malı Yurdun Malı, Her Türk onu kullanmalı' sloganıyla tüm yurda yayılmaya çalışılan bilinç yeniden bayraklaştırılmalıdır...

İlla ki ‘her şeyi biz yapalım’ demiyoruz. Türkiye’nin stratejik sektörleri olmalıdır. Üretim teknolojileri politikaları bilimsel olmalıdır. Ulusal ekonomi kavramı herkesin kendi çıkarını koruması demektir. Bunu ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler yapmaktadır. Peki, biz neden yapmıyoruz?

İlk iş olarak ‘869’ ile başlayan barkod numaralı ürünleri almaya özen gösterelim. Biz üretelim ki bizim sanayicimiz, üreticimiz kazansın, bizim işçimiz kazansın."

“TÜRKİYE SANAYİLEŞMEYİ BİR YANA BIRAKIP TÜCCARLAŞMIŞTIR”

TRT’de yıllarca program yapımcılığı ve sunuculuk yapan, Cumhuriyet tarihinin nasıl kısa sürede yüksek kalkınma hızını yakaladığını “Atatürk’ün Diktiği Ağaçlar” kitabında ayrıntılı bir biçimde anlatan Nazmi Kal’la da Bildiren dergisi için sohbet etme imkanı yakaladık. 'Yerli malı ve tutum (tasarruf) haftalarını nostalji sayan zihniyet, emperyalizmin buyruğuna girmiş, kendi ülkesinin sanayisini düşünmeyen, üretmeden tüketmenin bir gün tükenmek olduğunu kavrayamamış anlayıştır' diyen Kal, şunları belirtiyor:

"Dış güçlerin dayatması ile açıklanan 24 Ocak 1980 kararları ile Türkiye bu anlayışın esiri yapılmıştır. Bu anlayış dışarıda esen rüzgârlara göre yelken açan, globalleşme diye bize yutturulan batı kapitalizminin iç işbirlikçilerle yürüttüğü yeni bir sömürü projesidir.

1932’de Londra İktisat Kongresi’nde söylenen 'Geri kalmış ülkeleri daima ham madde üreticisi olarak bırakmak, onlardan temin edeceğimiz ham maddeyi mamul madde haline çevirerek onların tüketimine sunmak' anlayışı ile hareket eden batı dünyası Atatürk’ün ekonomi politikası ile arzularını o zaman gerçekleştiremediler. Cumhuriyet kurulduğunda ununu Romanya’dan, buğdayını Rusya’dan alan, çayına atacak bir topak şekeri, ateşini yakacak bir çöp kibriti, ölüsüne saracak kefeni, dostuna mektup yazacak bir yaprak kağıdı olmayan Türkiye 1938’e gelindiğinde bu gereksinimlerini ürettikten başka uçak ve demir çelik üretimini gerçekleştirmiştir.

Devrimciler "yerli malı haftası"nı nasıl kutluyordu - Resim : 2

Atatürk’ün ölümünden sonra kısmen sanayileşme durağanlaşmışsa da 1980’lere kadar devletçi ekonomi anlayışı ile sanayimizde korumacılık devam etmiştir.

24 Ocak kararları sonrasında Türkiye korumacılığı terk etmiş, ülke globalleşme hevesleri pompalanarak yabancı malların pazarı haline gelmiş, bir tüketim toplumu yaratılmıştır..."

68 GENÇLİĞİ NELER YAPMIŞTI

Mustafa Kemal devrimciliğini, bağımsızlığı, yurtseverliği ve anti-emperyalizmi bayrak edinmiş 68 gençliği de Yerli Malı Haftası'nı kutlamıştır. 1969 yılı Aralık ayında Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (TDGF), kısa adı Dev-Genç, haftayı tüm toplumu kapsayıcı düzeyde ele almış ve toplumun gündemine taşımıştır. Turhan Feyizoğlu'nun aktarımına göre bir hafta süren etkinlik için yayınlanan bildiride özetle şunlar belirtilmiştir:

“Yerli Mallar Haftası'nda emperyalizme karşı İkinci Milli Kurtuluş Savaşı'nı hızlandıralım.

Emperyalizme karşı verdiğimiz 1. Kurtuluş Savaşı'nda, emperyalizmin siyasi, iktisadi ve askeri hakimiyetine tüm Türkiye halkı olarak son verdik. Ancak, tam bağımsızlığı elde etmek için askeri zaferleri iktisadi zaferlerle perçinlemek gerekiyordu. Kapitalizmin son aşaması olan emperyalizme karşı direnmek ve tekrar hakimiyetine girmemek için yabancı sermayenin yurdumuza girmesini önlemek gerekiyordu. Bunun için de ülkemizdeki bütün üretim güçlerini ve üretim kaynaklarını alabildiğine seferber etmek ve hızlı bir kalkınma seferberliğe girmek, yabancı malına muhtaç olmamak gerekiyordu.

İşte bunun içindir ki tam bağımsızlığı elde etmenin ve sürdürmenin temel şartının askeri zaferleri iktisadi zaferlerle perçinlemek gerçeğini halka maletmek ve halkı da bu yönde seferber etmek amacıyla yılda bir hafta Yerli Mallar Haftası olarak ilan edilmiştir. Bu haftadan maksat, halkımızın dikkatini emperyalizmin sömürü tehdidine çekmek ve bu yönde uyanık olmasını sağlamak içindir."

Şenol Çarık
Odartv.com

Devrimciler "yerli malı haftası"nı nasıl kutluyordu - Resim : 3

Yerli Malı Haftası devrimciler arşiv