Nihat Genç: Devrim asla tartışmaz

1) Çok paniklediler çok. 2) Sosyal analizimiz: olup bitenler batı türü bir isyan. 3) Nihayet ve ilk defa bütün muhalefet Rus Matruşka bebekleri gibi...

1) Çok paniklediler çok.

2) Sosyal analizimiz: olup bitenler batı türü bir isyan.

3) Nihayet ve ilk defa bütün muhalefet Rus Matruşka bebekleri gibi aynı kutunun içine girdi, olmayacak bir şey oldu.

4) Kitleler nihayet karmaşık fikirler manipüle tartışmalardan fikirlerini temizleyip pakladı. Bu olaylar Türkiye’de ‘fikirleri hafifletti’. Ortada herkesin birleştiği basit ve yalın hafif tüy gibi bir fikir var: BASKI İSTEMİYORUZ…

Binlerce ayrı fikir bir cümle bir slogan kadar küçüldüğünde dev kitleler işte o zaman ortaya çıkar.

5) Devrim, bir treni kelebek gibi uçurur, bombayla değil, imeceyle.

6) Gezi Parkı eylemleri başlarken Türkiye’de dört büyük takım vardı, belki yine vardır, ama şimdi İKİ BÜYÜK taraftar var: Beşiktaş-Fenerbahçe.

7) Fransız ihtilalı günlerini okuyor gibiyiz, bugün itibariyle, on yıldır gazladıkları ve yemlendikleri liderlerini bir gün içinde evet bir günde terk eden gestapo liberaller, bugüne kadar iktidarı bir nebzecik eleştirebilme cesareti ve basireti gösterselerdi, şimdi, 360 derecelik insanlığı utandıran dönüşleriyle tarih sahnesinde bir daha rezil olmazlardı.

8) 19. yüzyıl ve 20. yüzyılda devletin polisi, trafiği keser, demiryolları hatlarına hakim olurdu, şimdi tweet başka şey, demiryolu hattı değil, indir vagonları boşalt.

9) Artık Türkiye’de yeni bir ‘paradigma’ var, eski mezhep din dil tartışmalarını da çözüp aşan yepyeni bir ‘paradigma’. Ütopyaların devrim gemisi ufukta görülmüştür, sahile yanaşması on yıllar sürer. Gelir mi gelmez mi ne zaman bilemeyiz, ama hiç kimse GÖRMEDİĞİNİ söyleyemez. Bir şehir bir ülke toplanıp sahile peşine düştük.

10) Keşiş eşeğine binmiş cemaat savcıları, tanıdınız mı Türkiye kimdir neymiş, bu ülkeyi tıkayan iftira ithamlarla iddianameler yazıp yüzlerce insanı hukuksuz bırakan sizlersiniz, şimdi bu kör sokak düğümünü açacak sizlersiniz, tutuksuz yargılanmak üzere Silivri, Hasdal Hadımköy kim varsa bırakın, yoksa az kaldı, o çekip gitti denilen atların nalları birkaç aya kalmaz suratlarınıza çakılacak.

Yani ‘yumuşak iniş’ten başka şansınız kalmadı, ki şahsi tahminim bu hafta ortasında Cemil Çiçek ve Bülent Arınç etrafında Tayyip Bey’e karşı sürpriz çıkışlar bekleniyor, cemaatin de fikri budur, hepten yok olmaktansa hiç değilse meclisin geleceğinde de tutunabilecek kendilerini koruyacak bir siyasi güç.

11) Bu işin arkasında ‘faiz lobisi’ var diye bir yaygara kopartılıyor, ne demek istiyorlar, çok ta anlamış değilim, ama hepsine buradan meydan okuyarak söylüyorum:

Hepiniz bu ülkede yıllardır bir SAVAŞ LOBİSİ kurmadınız mı, hepinizin tutuklamaları, gazetelerini maaşlarınızı finanse edenler, halkı susturanlar, hepsi SAVAŞ LOBİSİ’nin marifeti değil mi?

Anladığım şu, SAVAŞ LOBİNİZE bu güne kadar inananlar şimdi SAVAŞINIZIN KAZANAMAYACAĞINI ANLAYIP paracuklarını garantiye almak istiyor.

Meydan okumam şu, Suriye Savaşı’nı bitirdiğinizi özürle açıklayın, o gestapo liberallerden daha hızlı döner ülkem adına o faiz lobisine neyse sizden çok karşı dururum.

12) Amerika işte budur, son yedi aydır Halk TV’de defalarca dile getirdim, Amerika size ve savcılarınıza önce Irak Savaşı’na girmedi diye Türk ordusunu tutuklattırıp içeri attırır, sonra Güneydoğu’da bu halkın asla hazmedemeyeceği gizli bölücü antlaşmalara sokar, sonra sonu belirsiz Suriye Savaşı’nın ta içine kadar getirip bırakır.

Yani safha safha adım adım sizleri uçurumun kenarına kadar getirip aşağı bıraktı, şu an bir eliniz Amerika’da ama ayaklarınız boşlukta çırpınıyorsunuz, Amerika’ya AB’ye yalvara yalvara korkunç kurtarın beni çığlıklarını yakara yakara atıyorsunuz.

Amerika sizi bu akıl almaz Müslümanları öldüren savaşın içine sokarken şimdi bu gösterilerin arkasında yabancı lobiler arayan yazarların hangisi bu savaşa karşı tek satır yazı yazdı.

Unutma Türkiye! Tayyip Bey Gezi Parkı’na değil Suriye Çölü’ne gömüldü.

13) Başbakan yurtdışındayken Türkiye’de sorun yok. Olaylar Başbakan Türkiye gelince başlıyor. Hatta insanlar yumuşayıp sakinleşip evine dönüyor, Başbakan kürsüye çıkınca tekrar sokaklara iniyorlar.

Duyar mı beni bilmem, ey Hindistan Başbakanı, yalvarırım bizim Tayyip Bey’i acilen üç günlük ziyarete çağırın, ülkemiz üç gün olsun nefes alsın.

14) Davutoğlu ABD ve AB’yi savaşı kazanacağına nasıl ikna etmeye çalıştı?

Bir zamanlar doğuyla ticarette Avrupa’nın en çok kazanıp zenginleşen Venedik’in ekonomisi çökmüş. Bir şarlatan çıkmış ortaya. Simyacı değersiz madenlerden altın yapıyormuş.

Adamın ünü duyuldu, şehre çağırdılar, adam zengin oldu, etrafında köpekleri, villa tahsis edildi.

Sonra, hadi yedin içtin zenginleştin şimdi altın yap bize, dediler.

Şarlatan, ben altın yapılacak madenleri Darphaneye verdim, ancak 7 yıl beklemesi lazım, şimdi açarsak bozulur…

Şehrin yüzde ellisi 7 yıl bekleyip zengin olalım, dedi. Şehrin diğer yüzde ellisi, bu şarlatan yedi yıl daha villasında yiyip içecek, düpedüz bizi kandırıyor dedi.

15) Üçüncü köprünün adını Missisipi koyalım, egzotik uzak bir isim olur, en azından hava değişir kafa rahatlatır.

16) Her şey Kaddafi’nin öldürülmesiyle başladı. Tayyip bey o güne kadar başka dil kullanıyordu, ama orada fikirleri değişti, bunu ben de yapabilirim, dedi ve Suriye’yle savaşa girdi.

Arslan keçinin peşine düşer, keçi çeviklikle uçurumlu dar kayalıklarda zıplayarak kaçar. Arslan keçinin dar uçurumlu tehlikeli kayalıklarından tırsar geri döner.

Tam o sıra Tilki gelir, Aslan kardeş, sen aslansın, keçinin yaptığını sen de yaparsın, hadi.

Arslan, keçinin peşine uçurum dolu kayalıklara koşar, (el Kaide, sarin gazları, vs.) düşerek parçalanır.

Çık ve Türkiye halkına bu uçuruma sen mi heves ettin yoksa hangi tilkinin yalanına kandın, anlat.

17) Tayyip Bey, keşiş eşeğine binmiş savcılarıyla sindirmeye çalıştı, olmadı. Tayyip Bey Özgür Sıçanlar Ordusu’yla büyük zaferler kazanmak istedi, olmadı. Tayyip Bey, polisiyle sindirmeye çalıştı, olmadı. Tayyip bey işadamlarını korkutup sindirip cezalandırmaya çalıştı, olmadı ve sonunda çok konuşulan meseldeki gibi Kürt Memet yine Nöbete. Yani?

Şimdi Tayyip bey, saf temiz dünyadan habersiz Anadolu çocuklarını devreye sokuyor, karşı gösterileri bastırmaları için. Zaten bu saf temiz habersiz kitleler yetmiş yıldır Türkiye Sağı’nın ‘hazır mangaları’dır, açın darbe önceleri ve sonralarını kimler devreye sokmadı ki?

Tayyip Bey, bir lider için ağırbaşlılık Hilton’da iftar ziyafetinde değil bugünlerde lazım.

18) Şu Habertürk’ün yayınları, yıllarca halkla nasıl eğlendiler, nasıl acımasızca Türkiye’yle dalgalarını geçtiler. Oysa pekala bir ‘iktidarın’ ağırlığıyla daha edepli bir tartışma üslubu bulabilirlerdi. Halkın canı yandı onlar bu canı yanan halkı keşiş eşeğine binmiş savcılara dövdürttüler. Yetmedi bir de yetmez ama evetçi tayfasıyla güya halkla dalgalarını geçtiler, iktidarın kırbacıyla her gece kitleleri kırbaçlamayı çok abarttılar çok.

Yunan kralı kızını evlendirmek için bir yıl süren bir damat bulma yarışı başlatır. Yüzlerce adayı bir yıl boyunca tanıma şansı bulur, sadece güreş ve koşularda değil, yemek yemeleri, nezaketleri, insanlıkları, her şeylerine dikkat eder.

Sonunda içlerinden biriyle kızını evlendirir.

Ve düğün gecesi içkiler içilir dans başlar.

O da ne damat elleri üstüne amuda kalkıp masalar üstünde ayakları havada tempo tutar.

Kral ayaklarıyla tempo tutan damadı hemen kovup kızını boşar.

Hikaye bize şunu anlatır, asalet diye bir şey var, ölçüsüzlük, yakışıksız sevinçler, hepsi bir yere kadar.

Başta Fatih Altaylı bey, Balçiçek hanımına kadar hepsi insanlar haksızca tutuklanıp içeri tıkıldıkça ekranlarda amuda kalkıp ayaklarıyla tempo tuttular.

Bilmem bu yayınların kayıtlarını Türk halkının zihninden nasıl silecekler?

19) Sosyal psikoloji bize doğruyu öğretmiş, büyük eserler en sıcak en trajik anlarda ortaya çıkar, son on yılların en güzel iki parçası bugünlerde izlenme rekoru kırıyor, birisi Kardeş Türküler’in aman yavaş yerler yaş, diğeri sadece ritimle söylenen ‘Dağılın Lan’ türküsü.

20) AKP’liler bakanlık tabelalarından indirdikleri Türk Bayrakları’na ne çabuk sarıldı?

Türk sağının son altmış yıldır her naneyi yiyip pisliklerini yine ‘bayrakla’ örtmeye çalışmalarına yine şahit olduk.

Liderlerini karşılayan kitlelerin elinde o kadar Türk Bayrağı vardı ki, keşiş eşeğine binmiş savcıların derhal Cumhuriyet Mitingi düzenlemekten içeri tıkması lazım, başta Melih Gökçek’i.

21) Tayyip beyin Mersin’de ve Ankara’da peşpeşe dört mitingi sonunu hazırladı. An itibariyle Türkiye karasularında Tayyip’ten umudunu tam anlamıyla kesmemiş tek bir yazar sanatçı liberal kalmadı.

Şunu da unutmayalım, sık sık sağ partilere oy veren kitleleri ‘cahil, okumamış’ diye nitelendiririz, bu genel anlamıyla doğru ama bu cahil okumuş sıfatları aşağılayan şekilde anlaşılıyor. Doğrusu dikkatli sıfatlar bulmadığımız için. Bu kitleler için ‘habersiz’ ya da ‘bilgisiz bırakılmış’ gibi başka tür sıfatlar bulabilmeliyiz.

Çünkü cahildir ama saftır temizdir dünya güzelidir, onu cahil yapan bu toprakların siyaseti ve sosyolojisidir.

Hepimiz ‘habersiz’ bırakılan bu kitleleri çok iyi tanımamız gerekirdi. Ancak onları asıl aşağılayan AKP oldu ve onları ‘makarnacı’ yapıverdi.

Bu kitleler Türkiye’nin güzelliğidir, inanan samimi temiz eşsiz masumlukta insanlardır, ancak kötü ve yandaş TV’ler bu insanların ‘bilgisiz’ ve ‘habersiz’ kalması için yıllardır insanlıkdışı bir mücadele verir.

Bu insanları tek tek tanıdığınızda Gezi Parkı’nda gençler gibi insanlık ve ülke sevgileri ve hepsinin aynı kardeşlik ve barış duygusunda olduğunu görürsünüz.

Ancak, Gezi Parkı’nın barışçılığının farkı şu, Gezi Parkını isteseniz de provoke edemez çatışmaya süremezsiniz.

Bu masum saf habersiz kitleleri ise Tayyip Bey’in şimdi kullandığı dil birkaç yıl içinde ajite edebilir ve tarihlerin en korkunç kan davası ve kıyımının önünü açabilir.

Bu saf kitlelerin liderlerine ve güya devletlerine bağlılıklarını böyle zamanlarda siyasiler kullanabilir. Ki Tayyip Bey’in yaptığı budur. İçimizde yoksulluğun sosyal hayatın en ağır darbelerini almış bu habersiz kitleleri kışkırtmak için delilik ötesi konuşmalar yapılıyor.

Siyasetin en tehlikeli sınırı da burasıdır. Bu saf temiz masum habersiz insanları güya bayrak güya devlet elden gidiyor güya düşmanlar kafirler bize saldırıyor diye ajite edip kudurtup sokaklara salmak, bu bir günde olmaz, ama olaylar birkaç ay böyle gitsin, kuzu gibi kedi gibi sakin insanlar çakala sırtlana dönüşür.

22) Daha önce çokça dile getirmiştim, AKP’nin en zayıf tarafının 12 Eylül görmemiş olmasıdır .

12 Eylül görmüş sağcı ve solcular kullanılan dilin, bir arada yaşamanın, sokak kavgasının, kardeş kanının, bilinmeyen güçlerin, ajitenin, oyuna gelmenin ve en önemlisi, kitlelere galeyana getirmenin ne olduğu konusunda yüksek tecrübelere sahiptir. Türkiye bugüne kadar doğudaki olaylara rağmen bir iç savaş yaşamamışsa, 12 Eylül’den ders çıkartmış sağcı-solcuların ‘bilgeliğiyle’ olmuştur.

Ancak AKP 12 Eylül psikolojisi bilmez. Çünkü yaşamadı. AKP’nin aşil topuğu 12 Eylül tecrübesizliğidir ve Tayyip Bey’in dünkü konuşmalarından çıkan netice de budur, Tayyip Bey, 12 eylül nedir hiç bilmiyor, hiç…

23) Kardeşlerim unutmayın, Amerika’yı Vietnam’dan geri çektiren Amerikan halkıdır, savaşa karşı protestolarda yüz binlerce evet yüz binlerce insan gözaltına alındı, Amerika bu halk direnişini durduramayacağını anladı ve büyük zararları göze alarak geri çekildi. Irak’tan çekilişi de buna benzer olmuştur, halk Bush’un savaş yalanlarından bıktı ve Obama geri çekilme sözü vererek iktidar oldu.

İlk günden beri söylüyorum, Türkiye’yi savaştan geri adım attıracak güç sadece Halk’tır, sanırım, bu soylu bu büyük insanlık görevini Türkiye yerine getiriyor.

Tek çaremiz kalmıştı bilgili okumuş kültürlü kesimler bu Savaş Lobisi’ne dur demeliydi, dedi ve hem Arap kardeşlerimize hem insanlığa karşı tarihlerin yazacağı insanlık sesi yükselttik.

Göbbels, 1943’de Alman halkına konuşurken kitleye bağırır: Savaşı İstiyor musunuz?

Kitle: Evet, der.

Ancak sosyal psikologlar, Göbbels’in kitleye topluca değil tek tek sorması halinde ‘hayır’ cevabı alacağını söylüyor.

Tayyip Bey’in yüzde elli demesinin bir anlamı da bu, yüzde elli savaşı onaylıyor demek istiyor. Türkiye’nin yüzde ellisi asla savaş istemiyor; Tayyip bey hala kendi kitlesini ahmak öküz sığır yerine koyuyor.

24) Adamın biri hocaya gelmiş, hocam, köpek ısırmasına karşı bir Arapça dua varmış biliyor musunuz?

Hoca: Evlat köpekler Arapça bilmediği için Allah onların duasını sopanın ucuna yazmış, bu yüzden Allah’ın sopası derler.

AKP’nin kemikleri nihayet Allah’ın şimşir sopasıyla tanışıyor.

25) Uçaklarda yardımcı pilotlar, kaptan pilotun hatalarına karşın devreye girer. Ancak kaptan pilot otoriterdir ve kaptana müdahalede gecikirler. Bu yüzden sonra sonra yardımcı pilotları yeniden eğitmeye başladılar. Otoriteyi ipleme ve hemen müdahale et, eğitimiydi.

Yardımcı pilot eğitimi insan eğitimidir, her alanda otoriteye karşı dur, insansın.

Ancak gördük ki AKP içinden tek bir yardımcı pilot tek bir insan bulamıyoruz.

Ve gördük ki bu yüzden HALK ACİLEN YARDIMCI PİLOT KOLTUĞUNA gün itibariyle oturmuştur.

26) Yazarlık hayatım ‘sağ kültürün’ eleştirisiyle geçti. Bir daha, sağcılık nedir:

Sihirbazlar sizi sahneye çıkartır, vücudunuzun başka yerini sıkarak beyniniz ve dikkatiniz o yöne yoğunlaştığında kolunuzdan saati çalarlar. Yani sihirbaz sol kolunuzdaki saati çalmak için sağ kolunuzu sıkar…

Menderesler, Özallar, Tansular, Demireller ve nihayet Tayyipler, ülke baskıları diktatör uygulamaları konuşuyor, ancak Tayyip Bey kürsüde yine ‘devlet’ ‘bayrak’ ‘vatan’ diyerek kitlelerin diğer koluna baskı kuruyor, yine zamanlarını hayatlarını akıllarını çalmak için.

27) Amerika ve AB Tayyip Bey’i nasıl avladı?

Şöyle. Eski asansörler içinde aç-kapa düğmeleri önceleri süsmüş, içerdeki insana güven vermek için, yani korkmayın aç düğmesi var açarsınız, bugünkü asansörlerde bu düğme nihayet çalışıyor ama ilk örneklerinde ‘süs’tü ‘güven’ için konulmuştu.

Tayyip Bey savaş asansörüne aç-kapa düğmelerinin kendi elinde olduğunu sandı, asansöre bindi ve gördü ki aç-kapa düğmeleri çalışmıyor ya da başkalarının elinde.

Tayyip Bey savaş asansöründe sıkıştı kaldı.

Tayyip Bey sizi ve ülkeyi o asansörden ancak halk çıkartır.

Savaş budur Tayyip Bey, savaşta emniyet sübapları çalışmaz.

28) HERŞEY ORTALAMASINA GERİ DÖNER.

Bugün olan budur. Havalar çok ısınır çok soğur sonra ortalamasına geri döner, ekonomi çok ısınır çok şişer sonra ortalamasına geri döner.

ANAP ortalama üstündeydi ortalamasına geri döndü. AKP de nihayet ortalamasına geri dönüyor.

Ey siyaset bilimciler, ey sosyologlar, Türkiye’nin ortalamasını tayin eden yetişmiş insan gücüdür, öğretmen, mühendis, doktor, avukat. Bu güç büyük ölçeklerde inmez ve büyük ölçeklerde çıkmaz, istatistiksel sosyal hesaplarınız hep aniden çıkan aniden inenler üzerine, oysa her hesabın değişmez gücü, değişmeyen ana damardır.

29) Tayyip Bey hala niye diretiyor?

Sırtlanlar leşin başına henüz geldiğinde onları kovaladığınızda kaçıp gidebilirler.

Ancak sırtlanlar leşin başında leşten bir parça ağızlarına atmışlarsa, o parçanın tadını almışlarsa, istediğiniz kadar sopalayın ölümüne savaşırlar.

Buna ‘kapma iştahı’ ‘tadma iştahı’ diyoruz.

Bir de şu, ki, Tayyip Bey’in siyasetine uyan da budur: Sırtlan ağzına geçirdiği leş parçasında HAK İDDİA ediyor.

Tayyip Bey’in ülke devlet millet meclis yasa iktidar otorite her şeye karşı tavrı budur, hepsinden kaptı ve kaptığı her şeyde HAK iddia ediyor.

30) Her yerde Gezi Parkı görselleri fotoğrafları videoları yayınlıyor hatta belgeseli yapılıyor.

Bence Gezi Parkı’nı en iyi anlatan fotoğrafı ben dün İslamcı zengin muhafazakarların pahalı jeep ve villalarıyla dolu Ankara İncek’te gördüm: İki lüks jeep çarpışmış.

Yarın devam ederiz.

Nihat Genç

Odatv.com

nihat genç devrim arşiv