Depremden bile askeri sorumlu tutmuşlardı

Gölcük depremi sonrasında bir kızımızın tuttuğu ve üzerinde “7,4 yetmedi mi!” yazan tabelayı anımsıyor musunuz?

Geçtiğimiz ay iki basit meteorolojik tabiat olayı yaşadık, her ikisi de İstanbul’u feci vurdu. Adeta tufan gibiydi. Medya aracılığı ile tüm dünya bunu gördü ama biz İstanbul’da yaşayanlar bunun iliklerimize kadar acısını hissettik ve zararını gördük.

İstanbul, İstanbul olalı böyle bir tufanı görmemişti! Çocukluğumuz bu şehirde geçti, en azından yarım asırdan fazla bir süredir bu şehrin en haşin tabiat olaylarına tanıklık ettik ama iri taş büyüklüğündeki dolu yağışlarına hiç tanıklık etmedik!

AVRUPA BİZİ KISKANIYOR

İstanbul’u iki kere su bastı, metro istasyonları suyla doldu, arabalarımız mini denizaltılar haline geldi, yollarda kaldık, yandaşlara yaptırılan alt yapı görünümlü rant projeleri çöktü, yaşam felç oldu, Üsküdar’da kara ve deniz birleşti… Emin olun, İstanbul’un yaşadıklarını anlatmaya satırlar yetmez. Ama “Avrupa bizi kıskanıyor!”.

Basit bir meteorolojik olayı tufan olarak yaşamamızın nedeni; akıldan, bilgiden, çağdaşlıktan, bilim egemen kafadan, şehircilikten uzak, rantsal yaklaşım içinde bulunan, hiçbir değeri ve ilkesi olmayan iktidardır. Bu kafa ülkemizin doğasını katletti ve katlediyor, İstanbul’u mahvetti ve mahvetmeye devam ediyor!

EVRİM

Atatürk heykellerine ve kılık kıyafetleri ve yaşam şekilleri ilgili olarak kadınlarımıza saldırıların artmasının nedeni de bu iklimi yaratan iktidardır. Çünkü iktidarın kafa yapısı çağdışıdır! Bu kafa yapısı ile bir toplumu esenliğe çıkarabilmek, refahını arttırabilmek, üretici yapmak ve mutlu kılmak imkân dahilinde değildir.

İşte bu kafa yapısı evrimi müfredattan çıkarmıştır. “Evrim, aslında değişimin kurallarını inceleyen bir bilim dalıdır. Evrende hiçbir şeyin sabit kalmadığını, her an mimarisini değiştirdiğini, bu nedenle bugünün geçmişe benzemediğini, benzemeyeceğini öngörür. Yani geçmiş tıpatıp örnek alınamaz; ancak gelecek için bilgi sağlanmasına hizmet eder” diyor, Prof. Dr. Ali Demirsoy yeni çıkan “Evrim” adlı kitabında. Evrimi müfredatından çıkarmış, ileri gitmiş, toplumuna refah ve mutluluk vermiş dünya üzerinde bir ülke gösterebilir misiniz?

7.4 YETMEDİ Mİ

Yine bu kafa yapısı, çocuk yaşta ve birden fazla evliliğin önünü açabilmek için imamlara nikah kıyma yetkisi vermek istiyor. Düşünmeme disiplini ile yaşayan bu zihniyete göre tabiat olayları da Allah’ın insanlara bir gazabı veya mükafatıdır! Geçtiğimiz ay Bodrum’da, 18 yıl önce (1999) Gölcük’te yaşadığımız deprem de bu kafa yapısına göre azan insanlara Allah’ın bir mesajı ve cezasıydı.

Gölcük depremi sonrasında bir kızımızın tuttuğu ve üzerinde “7,4 yetmedi mi!” yazan tabelayı anımsıyor musunuz? Ya bugün iktidarda olan bu çevreler tarafından çıkarılan “Gölcük’te denizciler sabahlara kadar içki içtiler, kutsal kitabın üzerinde İsrailli subaylarla birlikte dans ettiler, bu felaket bu yüzden başımıza geldi” söylentisini hatırlıyor musunuz?

MÜKAFAT MI CEZALANDIRMA MI

Bu zihniyete göre depremler, Allah’ın bir gazabı, bir cezalandırmasıdır ve “İnsanlar azdığında Allah dünyayı sallamakta ve insanları çoluk çocuk, yaşlı genç, günahlı günahsız bakmadan öldürmektedir.” İlahi mesajı bu şekilde anlayan insanlara göre yağmur da Allah’ın bir mükafatı veya rahmetidir. Ama ne yazık ki yağmur en az kutsal topraklara yağmaktadır! Aydınlanmanın gerçekleştiği, aklın ve bilimin egemen olduğu dünyada ise deprem ve yağmur bir doğa olayıdır.

Dünyanın pek çok bölgesinde, deprem ve tayfun gibi doğa olaylarında can ve mal kayıpları oluşur. Meydana gelen bu doğa olaylarının şiddetini, bölgelerini, orada yaşayan toplumun yapısını, neden olduğu can ve mal kayıplarının oranını analiz ettiğimizde çok dikkat çekici bir sonuç göze çarpmaktadır. Depreme maruz kalan toplum eğer aklın ve bilimin egemen olmadığı bir toplum ise orada bu doğa olayının meydana getirdiği felaketin derecesi çok yüksek oluyor. Japonya dünyada depremleri en şiddetli ve en yaygın şekilde yaşayan ülkelerden biri. Böyle olmasına rağmen, can ve mal kayıplarında en düşük orana sahip! Çünkü Japon toplumu, depremlerin Allah tarafından verilen bir ceza olmadığının bilincinde.

GEÇMİŞİN AKLI İLE OLMAZ

Dünyanın nüfusu yaklaşık 7 milyar ve bunun 1,5 milyarı Müslüman. Ama Müslümanlar gerek tabii afetler sonucunda gerekse birbirini öldürerek can kaybında dünya birincisi. Bunun nedeni tabii ki İslam Dini değil. Bunun sebebi; İslam Dünyasında aydınlanmanın gerçekleşmemesi, aklın ve bilimin egemen olmamasıdır. İslam Dünyası içinde en iyisi Türkiye! Çünkü aydınlanma, akıl ve bilim konusunda Atatürk sayesinde ülkemiz belli bir mesafe kaydetti.

Bir düşünün; tüm dünya aynı anda Richter ölçeğine göre 7,4 şiddetinde sallansa ne olur? Japonya, Amerika, Fransa, Kanada, Avustralya ve bunun gibi ülkeler depremin yıkıcı etkisinden sanırım çok az etkilenir. Endonezya, Pakistan, Bangladeş, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Türkiye için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Özellikle İslam coğrafyası 7,4 şiddetindeki depremin yıkıcı etkisinden çok etkilenir, değil mi? Sizce bunun bir anlamı yok mu?

Bugün ülkemizde Atatürk önderliğinde yapılan aydınlanma ve çağdaşlaşma devrimlerinin kazanımları hızla yok edilmektedir. Tünelin ucunda Ortaçağ karanlığı ve Afganistan olmak vardır! Sakın “Biz öyle olmayız” deyip, hafife almayın! Bilin ki; depremin, selin, tufanın ve felaketin büyüğü yaklaşıyor, öncüleri bu yaşadıklarımız. Geçmişin aklı ve düşünce şekli ile günümüzün sorunları asla çözülemez!

Türker Ertürk

Odatv.com

gölcük Deprem Asker evrim afet arşiv